Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin başta ekonomi olmak üzere her alana çok olumlu yansıyacağını belirterek, "Kim cumhurbaşkanı olursa olsun ya da kim başbakan olursa olsun, Türkiye reformlarını yapmaya, büyümeye ve güçlenmeye devam edecek" dedi.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 21. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 10 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine değindi.
Tarihte ilk kez milletin kendi cumhurbaşkanını seçeceğini kaydeden Erdoğan, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin başta ekonomi olmak üzere her alana çok olumlu yansıyacağını vurguladı.
Erdoğan, "Adayımız her kim olursa olsun Türkiye'de reformlar devam edecek ve istikrar muhafaza edilecek. 2023 hedeflerine kararlılıkla yürünecek. Türkiye'nin ne seçim öncesinde ne de seçim sonrasında bir belirsizlik ve kaos yaşamasına asla izin verilmeyecek" diye konuştu.
Siyasi hareketlerinin, şahıslar üzerinden değil, ilkeler, değerler, çerçevesi belli politikalar üzerinden ilerlediğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"28 Ağustos'tan itibaren, kim cumhurbaşkanı olursa olsun ya da kim başbakan olursa olsun, Türkiye reformlarını yapmaya, büyümeye ve güçlenmeye devam edecek. Burada Cumhurbaşkanlığı makamıyla ilgili bir kaç hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü, bu aralar bayağı hedef saptırma gayretleri var. Bunu burada sizlerle paylaşmak isterim. Bildiğiniz gibi hem 1961, hem de 1982 Anayasası, cumhurbaşkanlığını seçilmiş iktidarın üzerinde bir devlet gücü, hatta bir vesayet vasıtası olarak düşünmüştü. Yani, bir tarafta siyasi iktidar var ama onun karşısında devlet iktidarını temsil eden bir Cumhurbaşkanı vardı. 27 Mayıs'tan itibaren de Cumhurbaşkanlığı makamı, birkaç istisna dışında böyle bir çerçeve içinde, böyle bir rolü benimseyerek varlığını idame ettirdi."
Cumhurbaşkanlığı seçimleri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de her Cumhurbaşkanlığı seçiminin krizlere ve çok sert tartışmalara sahne olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"TBMM, hür iradesiyle bir Cumhurbaşkanı seçmek isterken, işte burası önemli, Meclis dışı güç odakları farklı dayatmaların içine girmiştir. 1961-1989 arasında görev yapan 4 Cumhurbaşkanı da daha önce Genelkurmay Başkanlığı yapmış isimlerdir. 1989'da merhum Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı olması arkasında birçok tartışmayı da getirmiş, merhum Özal o kısa cumhurbaşkanlığı döneminde, çok ağır eleştirilere ve hakaretlere maruz kalmıştır. Sayın Demirel, bildiğiniz gibi, sivil bir cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir ama onun da 28 Şubat döneminde üstlendiği vazifeyi hepimiz biliyoruz. Son olarak 2007'de yine Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden bir kriz üretilmek istenmişti. '367' kararı gibi bir hukuk garabetinin altına imza atılmıştır. Biz 2007'de yaptığımız Anayasa değişikliği ile sadece cumhurbaşkanının seçilmesi için şekil şartını değiştirmedik, işte 1961 ve 1982 anayasalarıyla getirilmiş bir vesayet anlayışını da ortadan kaldırdık. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, siyasi iktidar karşısında bir devlet iktidarı anlayışının ortadan kalkması anlamına gelir. Bunu biz getirdik. Bunu biz getirdik ama milletimizle. Yüzde 69'la. Burası çok önemli. Bu ülkede tek iktidar vardır o da milletin iktidarı."
Başbakan Erdoğan, milletin yetki vermediği kişi ya da kurumların, milletin tercihleri karşısında duramayacağını kaydeden Erdoğan, "Milletin tercihlerini artık sınırlayamazlar. Tabii, bu büyük değişimi anlamayanlar ve anlamak istemeyenler var. Türkiye değişirken, değişmemekte direnenler var. CHP, MHP'nin en çok aradıkları kriterler ne? Çok enteresan. Ne diyorlar? 'Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olacak.' Hem siyasetçi olacaksın hem de Cumhurbaşkanı siyasetin dışında olacak diyeceksin. Bu herşeyden önce bir siyasetçinin kendini inkar etmesidir. Siyaseset kötüyse neden o koltukta oturuyor. Neden o partinin başında duruyorsunuz?" ifadelerini kullandı.
"Dedem Korkut, soy soylayacak, boy boylayacak..."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nın cumhurbaşkanlığı konusundaki açıklamalarına da değinen Başbakan Erdoğan, "CHP Genel Müdürüne bakıyorsunuz, sabah akşam sözlükten öğrendiği sıfatları arka arkaya sıralıyor. 'Cumhurbaşkanı şöyle olacak, böyle olacak'. Peki adayınız kim olacak? Ona bir cevapları yok. Zannedersiniz ki Dedem Korkut gelecek, sıfatlara bakacak, soy soylayacak, boy boylayacak. Adayın ismini de ondan sonra açıklayacak" diye konuştu.
"30 Mart'ta bunların çatıları çöktü"
Muhalefetin "masal dünyasında" gezdiğini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Önceki gün CHP Genel Başkanı televizyona çıkmış, çözüm için 17 önerilerinin olduğunu söylüyor. Birinciyi söylüyor, sıra ikinciye gelince 'Unuttum' diyor. Belki izleyenleriniz olmuştur. 'Ben böyle bir cevap vereceğimi düşünmüyordum. Evrakları getirmedim...' Ankara'da Bozkurt işareti yaparken MHP'liyim de diyebilirdi. Böyle bir Genel Müdür çıkacak, Cumhurbaşkanı adayı belirleyecek. Anadolu'da güzel bir kavram vardır. Mertek. Hani derler ya, 'Elifi görse, mertek zanneder' diye. Mertek aslında çatıyı tutmaya yarar. Ahşaptan uzunca bir sütundur. Anadolu'da da güzel bir deyim vardır, 'Başkasının gözünde çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez.' 30 Mart'ta bunların mertekleri çöktü, çatıları uçtu ama şimdi kendilerine başka çatı arıyorlar, mertek arıyorlar."
"Bu ülkenin çatısı AK Parti'dir"
Bu ülkenin çatısının AK Parti olduğunu ve bunun 30 Mart'ta birkez daha görüldüğünü kaydeden Erdoğan, AK Parti'nin 7 coğrafi bölgede bulunduğunu anlattı.
"Biz, siyasi Kürtçülük ya da siyasi Türkçülük yapan bir hareket değiliz" diyen Erdoğan, AK Parti'nin 77 milyonu kucaklayan bir hareket olduğunu, bunun da diğer partilerden farkları olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "Türk de benim kardeşim, Kürt de benim kardeşim. Lazı, Çerkezi, Abazası, Gürcüsü, Arnavutu, Boşnakı, Romanı aklınıza ne gelirse bu ülkedeki 77 milyon benim kardeşimdir. Onun için biz hepsinin oyunu aldık. AK Parti, 3 Kasım'da bu ülkenin çatı partisi olduğunu göstermiştir. 7 seçimde de adeta bir çatı ülkenin tamamını kucaklamıştır. Göreceksiniz 10 Ağustos'ta bu ülkenin inşallah 77 milyonu da inanıyorum ki bu ortak çatının altında yer almanın mücadelesini verecektir, burada buluşacaktır. İlan edeceğimiz adayı da inşallah ben o makama taşıyacaklarına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
"Artık sıçrama yapma zamanı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zor dönemin geride kaldığına inandığını ifade ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Artık şimdi, yeni bir sıçramayı hep birlikte yapma zamanımız. Çok zor süreçlerden geçtik. Zor imtihanlardan geçtik, zor badireler atlattık ama Türkiye'nin değiştiğini, eski Türkiye kapısının kapandığını, yeni Türkiye'nin artık yükseldiğini tüm dünyaya gösterdik. Bu yükselişi hep birlikte muhafaza edeceğiz. Şunu unutmayın, her zaman söylüyorum, bu ülkede taş üstüne taş koyanın başımız, gözümüz üstünde yeri vardır. Bundan hiç endişeniz olmasın. Zaman zaman, bürokratik oligarşinin bazı engelleriyle girişimcilerimizin karşılaştığını da biliyorum. Bunların da farkındayım. Bunlara da müdahale etmenin gayreti içindeyiz. Bunları da minimize etmek suretiyle yok etmek suretiyle bu süreci de inşallah daha da hızlandıracağız. Türkiye'ye, ekonomiye, demokrasiye, çözüm sürecine yönelik saldırıları da hep birlikte aşacağımıza inanıyorum. İnşallah, son 12 yılda önümüze çıkan engeller, artık cesaret edip de tekrar önümüze çıkmayacaklar. Şimdi hedef, işte 2023 ve 500 milyar dolar... TİM'in bu konuda kararlılığı var. Bizim, hükümet olarak bu konuda kararlılığımız var. El ele verecek, inşallah bunu da başaracağız."
TİM'in genel kurulunun hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, ödül alan girişimcilerin başarılarının artarak devam etmesini diledi.
- İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Tim 21. Olağan Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?