Avusturya Parlamentosunda grubu bulunan 6 parti, 1915 olaylarını kınayan bildiri yayınladı.
Avusturya Parlamentosu Başkanı Doris Bures, parlamentoda yaptığı konuşmada, 24 Nisan 1915'te "Ermenilerin tutuklamasıyla" başlayan olayların "tehcir" ile devam ettiğini ve "soykırım" ile son bulduğunu öne sürdü. Bures, 6 siyasi partinin bu konuda birleştiğini ve bu çerçevede ortak bildiri hazırladığını söyledi.
Konuşmasının ardından Bures, milletvekillerini saygı duruşu için ayağa kalkmaya davet etti. Milletvekilleri, 1915 olaylarında hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
"Türkler karara tepkili
Parlamentoda Ermeni iddialarının gündeme getirilmesine Avusturya'da yaşayan Türkler tepki gösterdi. Avusturya gazetelerine ilan veren Avusturya Türk Dernekleri Platformu, 1915'de yaşanan olayların siyasilerin değil, tarihçilerin çözmesi gerektiğini vurguladı. Tarihsel gerçeklerden yoksun bildiri nedeniyle "hayal kırıklığı içinde" olduklarını belirten ilanda, "Tarihin bozulmasına ve siyaset ile tarihsel manipülasyona karşıyız. 1915'de yaşayanan olaylar tarihçiler tarafından incelenmeli ve karara bağlanmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
Stefanplatz Meydanı'nda toplanarak bildiriye tepki gösteren platform üyeleri, Türkiye ve Azerbaycan bayrakları ile üzerinde "Siyaset tarihi yeniden yazamaz, tarihi tarihçilere bırakın", "Soykırım yalanına son-Yalanı inkar ediyoruz, tarihi değil" yazılı pankartlar açtı.
"Tanıyın" mektubu
Avusturya'daki Kiliselerin Ekümenik Konseyi, Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, Başbakan Werner Faymann, Başbakan Yardımcısı Reinhold Mitterlehner ve Parlamento Başkanı Doris Bures'e bir mektup göndererek, 1915 olaylarının "Ermeni halkına yönelik bir soykırım" olarak tanınması çağrısında bulunmuştu.
Avusturya uzun yıllar söz konusu talepleri, 1948'deki Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nden önce gerçekleştiği gerekçesiyle reddetmişti.
Avusturya, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da 24 Nisan'da düzenlenecek 1915 olaylarına ilişkin anma törenine büyükelçi düzeyinde katılacak. Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, "randevularını" gerekçe göstererek törene gitmeyeceğini açıklamıştı.
1915'te ne oldu ?
Osmanlı Devleti'nin 1914'te başlayan 1. Dünya Savaşı'na Rusya ile farklı saflarda katılmasını fırsat bilen Ermeni milliyetçileri, bağımsız Ermenistan devletini kurmak gayesiyle Rus güçleriyle işbirliği yaptı.
Rus ordusu, Doğu Anadolu'yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenilerinden büyük destek gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik katliam ve zulümlere girişti.
Osmanlı Hükümeti, bu gelişmelerin önüne geçmek için Ermeni temsilcileri ve kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadı. Ermeni komitalarının saldırıların artması üzerine hükümet, 24 Nisan 1915'te Ermeni devrimci komitelerin kapatılması ve bazı Ermeni ileri gelenlerin tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verdi. Daha sonra, her yıl "Ermeni soykırımını" anmak amacıyla düzenlenen etkinlikler için bu tarih seçilecekti.
Tedbirlere rağmen saldırıların sürmesi nedeniyle 27 Mayıs 1915'te Ermeni nüfusunun savaş bölgesinde olanları ve Rus işgal ordusuyla işbirliği yapanlarının göç ettirilmesi kararı alındı.
Osmanlı Hükümeti, göç edenlerin insani ihtiyaçları için planlamalar yaptıysa da savaş koşulları, iç çatışmalar, intikam peşindeki yerel gruplar, eşkıyalık, açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle göçler sırasında çok sayıda Ermeni hayatını kaybetti.
Tarihi belgeler, hükümetin, söz konusu trajik olayların yaşanmasını amaçlamadığı gibi göç eden Ermenilere karşı işlenen suçları cezalandırıldığını açıkça ortaya koymakta. Nitekim, henüz savaş son bulmamışken yaşanan insani trajedi sırasında olaylara karışarak suçlu bulunanlar yargılanarak idam edildi.
Adil hafıza ve empati ihtiyacı
Ermenistan ve Ermeni diasporasının genel beklentisi, Türkiye'nin 1915 tehciri sırasında yaşananları soykırım olarak tanıması ve tazminat ödemesi.
"Soykırım" kavramı, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nde ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etme eylemi olarak tanımlanıyor.
Söz konusu olayların soykırım olarak tanımlanamayacağına dikkati çeken Türkiye, 1915 olaylarını her iki taraf açısından da bir "trajedi" olarak niteliyor. Türkiye, konunun siyasi çatışmalardan uzak, tarihe tek taraflı bakmadan, tarafların birbirlerinin neler yaşadığını anlama ve birbirlerinin hafızalarına saygı duyma şeklinde özetlenen "adil bir hafıza" perspektifinden çözülmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye, tarafların arşivlerinin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki arşivlerde de 1915 olayları konusunda araştırma yapılmasını, Türk ve Ermeni tarihçilerle diğer uluslararası uzmanlardan oluşan bir ortak tarih komisyonu kurulmasını teklif ediyor.
Erivan ilişkileri normalleştirme fırsatını değerlendiremedi
İki ülke ilişkilerin normalleştirilmesi için en önemli gelişme Ekim 2009'da yaşandı. Taraftlar, İsviçre'nin Zürih kentinde diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik iki ayrı protokol imzaladı.
Protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözülebilmesi için tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konusuna yer verilirken, sınırların da karşılıklı olarak tanınması ve ortak sınırların açılması öngörülüyordu.
Türk hükümeti protokolü onaylanmak üzere doğrudan TBMM'ye gönderdi. Ermenistan hükümeti ise metinleri Anayasa Mahkemesi'nin incelemesine sundu. Mahkeme, protokollerin Anayasa'nın lafzına ve ruhuna uymadığına hükmetti.
Ermenistan Hükümeti protokollerin onay sürecini dondurduğunu Ocak 2010'da açıkladı. Bundan 5 yıl sonra da, Ermeni hükümeti tarafından geçen Şubat ayında geri çekildi.
Son Dakika › Güncel › 1915 Olaylarına İlişkin Ermeni İddiaları - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?