Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki 28 Şubat Davası'nda savunmasına devam eden emekli Orgeneral Çetin Doğan, "İrtica ile mücadele için Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından alınan tedbir ve tertiplerin, içeriğine ve özüne bakılmadan, siyasi iktidara komplo olarak nitelendirilmesi vahim bir yanlışlıktır" iddiasında bulundu.
Savunmasına, bugün bir gazetede, kendisiyle ilgili "Yasaları yine çiğner geçerim" başlığıyla yer alan haberi eleştirerek başlayan Doğan, "Dünkü savunmamda ben, 10 Nisan 1997 tarihli belgeye sahip çıktım. Bu, yasaya aykırı değil, bugün olsa imzalarım dedim. Ben yasaları çiğnemeye değil, çiğnememeye programlanmış bir insanım" ifadelerini kullandı.
Batı Çalışma Grubu'nun (BÇG) kurulmasının ardından, TSK ile ilgili ve yetkili siyasi makamların bilgilendirilmesi için dönemler halinde brifingler verdiğini anlatan Doğan, brifingleri koordine ettiğini, ana konunun, PKK terör örgütü ve Türk-Yunan ilişkileri olduğunu, irticayla mücadelenin de gündeme geldiğini söyledi.
İrticayla ilgili ilk brifingin 28 Nisan 1997'de YÖK'e, üniversite rektör ve temsilcilerine verildiğini belirten Doğan, daha sonra 29 Nisan 1997'de medya mensuplarına, TÜSİAD, banka, Sayıştay, Danıştay temsilcilerine, 2 Mayıs'ta da İstanbul'da üniversiteler, iş adamları, sendika temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarına brifing verildiğini kaydetti.
Doğan, brifinglerde, 54. Hükümet'in gündeme gelmediğini, aksine demokratik laik düzene bağlılığının vurgulandığını söyledi.
-Doğan'dan "ılımlı İslam" cevabı
Brifinglerin birinde kendisine, "Radikal İslam'ın laik Türkiye Cumhuriyeti için son derece tehlikeli olduğunu hepimiz biliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Türkiye şeyhler, müritler ülkesi olamaz' sözlerinden hareketle 'ılımlı İslam' hakkındaki düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum" sorusunun yöneltildiğini ileten Doğan, verdiği yanıtı yineledi:
"Toplumların dinsiz olamayacakları bir gerçektir. Yani toplumlarda din bir ihtiyaçtır. Bu kesin ve Türk toplumumuzun da %98'i Müslüman'dır. Biz Müslümanlığın nesini istemiyoruz? Müslümanlığın siyasisini istemiyoruz. Konuya baktığınız zaman aslında şöyledir. Batı dinleri ile İslam dini arasında çok önemli bir fark vardır. Batı dinlerinde moral değerler ve tarih eski akit, yeni akitler vardır. Bizim Kur'an'ımızda da üç aşağı, beş yukarı; Tevrat, eski akit ve yeni akite çağrışımlarla aynı olaylar yer almaktadır.
İslam dininde yalnız bunların dışında bir şey vardır. O zamanki toplumsal yapıyı yeni bir esasa oturtmak için öngörülmüş düzenlemeler söz konusu. Buna bugün şeriat diyoruz. Şeriatı çok geniş kapsamda almıyoruz. Toplumsal yapıyı şekillendiren adeta bir ceza kanunu, medeni hukuk kavramı olarak alıyorum.
Bu çerçevede o zaman ortaya konan kaideler, o günkü gerçekler uygun toplumsal yapıyı belirleme yönünde ortaya atılmış önemli reformlardır ve bunlar İslam'a o dönem için çok büyük bir ivme kazandırmış ve gelişme, büyüme, atılımlar gerçekleştirmiştir. Ama bir kaide ebedi olarak konulursa bu geçersiz olur ve tutuculuğun simgesi olur.
Bu noktada eğer siz o geçmiş kaideleri, bu günkü toplumumuza uyarlamaya kalkışmazsanız, bu dini inançlarınız bir siyasi İslam niteliği kazanmaz ve bizim başımızın üstündedir. Her zaman içinde öyledir. Ama o eski ortaçağ karanlığında topluma yön vermek için hayata geçirilmiş kaideleri, elinize bir İslam bayrağı alarak hayata geçirmek isterseniz bizi karşınızda bulursunuz, beni karşınızda bulursunuz. TSK'yı karşınızda bulursunuz, halkımızı, karşınızda bulursunuz, Türk toplumunu karşınızda bulursunuz ve inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti halkının ezici bir çoğunluğu siyasi İslam'dan yana değildir, cihada çağrılara hiçbir zaman yeşil ışık yakmaz. Toplumun çok büyük bölümünde bu olgunluk bu hoşgörü düzeni toplum yapımız içinde yerleşmiştir."
-"Cumhuriyeti korumaya yönelik"
Doğan, "Brifinglere, 'hükümeti cebren değiştirmeye teşebbüs' demek büyük bir hatadır. Halkı bilgilendirmek, anayasanın öngördüğü şekilde, laik demokratik cumhuriyeti korumaya yönelik brifinglerdi" savunmasında bulundu.
Tamer Tatar tarafından verilen ve mahkeme dosyasına delil olarak giren, 28 Şubat sürecine ilişkin belgelerin yer aldığı CD'nin sahte olduğunu, ıslak imzalı belgelerin bulunmadığını ileri süren Doğan, "İrtica ile mücadele için TSK tarafından alınan tedbir ve tertiplerin, içeriğine ve özüne bakılmadan, siyasi iktidara komplo olarak nitelendirilmesi vahim bir yanlışlıktır" ifadelerini kullandı.
İrticanın bugün tehdit olarak görülmemesinin çok ciddi bir yanılgı olacağını öne süren Doğan, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin, Atatürk devrimleri üzerine kurulduğunu belirtti.
28 Şubat döneminde sadece "irtica tehdidiyle" ilgilenmediklerini anlatan Doğan, "Harekat Başkanlığının en önemli sorunlarından birisi de iç güvenlik harekatıydı. O dönemde Güneydoğu'da 'Çekiç' harekatını yaptık. Bu harekatta ciddi sonuçlar alınmıştır. Makedonya, Azerbaycan, Gürcistan'a gittim. İkili ilişkiler için protokoller imzaladım. Tek konumuz irtica değildi" dedi. - Ankara
Son Dakika › Güncel › 28 Şubat Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?