11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terörle mücadelenin sadece teröristle mücadele şeklinde anlaşılmaması gerektiğini belirterek, "Sivrisinekle değil batakla esas mücadele etmek ve onu kurutmak gerekirse, terörü ortaya çıkaran iklimi yok etmek ve ona hiç fırsat vermemek gerekiyor" dedi.
Gül, eski Almanya Cumhurbaşkanı ve Avrupa-Akdeniz-Arap Ülkeleri Derneği (EMA) Başkanı Christian Wulff ile Türk-Alman Üniversitesi ve Inter Diyalog Institute (IDI) tarafından düzenlenen "Türkiye-Almanya Arasında Köprüler" konulu 4. Uluslararası IDI Konferansı'na katıldı.
Konuşmasına Paris'teki terör saldırısını lanetlediğini söyleyerek başlayan Gül, terörün ne olduğun bilen, terörden çok acı çekmiş ve hala teröre kurban veren bir ülke olan Türkiye'nin, başka coğrafyalardaki terör olaylarının acısını hemen hissettiğini ve güçlü şekilde buna tepki verdiğini dile getirdi.
Gül, "Türkiye'nin merkezinde, yine aynı terör örgütünün saldırısına da Türkler uğramıştı ve orada 100'ün üzerinde vatandaşımızı kaybetmiştik. Terörün ırkı, dini, vatanı yok. Ayrım yapmadan, güçlü bir şekilde, daima buna karşı durmak ve mücadele etmek gerekiyor" dedi.
Terörle mücadelenin sadece teröristle mücadele şeklinde anlaşılmaması gerektiğine işaret eden Gül, "Sivrisinekle değil batakla esas mücadele etmek ve onu kurutmak gerekirse, terörü ortaya çıkaran iklimi yok etmek ve ona hiç fırsat vermemek gerekiyor. Terörist grubu yok edersiniz yarın başka bir grup çıkar. Ümit ediyorum ki siyasetçiler, devlet adamları, karar vericiler, filozoflar, bilim adamları, bu konulara çok daha fazla önem verecekler ve dünyayı çok daha fazla güvenli ve beraber yaşanabilir hale hep beraber getireceğiz" diye konuştu.
"Wulff'a karşı Türklerin, Müslümanların ayrı sevgisi var"
Gül, kendisinden Wulff'un Türkçe'ye "Zirveden Düşerken" şeklinde çevrilen kitabının Türkçe basımına önsöz yazması istediğinde onur duyduğunu ve bunu memnuniyetle yaptığını ifade ederek, Wulff ile cumhurbaşkanlığı dönemlerinden dostlukları bulunduğunu, ikisinin de doğdukları kentlere birlikte ziyaretler yaptıklarını anlattı.
Wulff'un siyasete 16 yaşında başladığını, kendisinin de lise yıllarında vatan, millet meseleleriyle uğraşan, aktivist biri olduğunu dile getiren Gül, Wulff'un Aşağı Saksonya Başbakanlığının ardından Almanya Cumhurbaşkanlığı yaptığını hatırlattı.
Gül, Wulff'u sadece siyasetçi değil, insan ve entelektüel derinliği olan biri olarak gördüğünü belirterek, şöyle devam etti:
"Kendisinin belki de Türkler açısından en çok sevilen yanlarından birisi, kendi vatandaşları içerisinde arasında ayrım yapmadan herkesi kucaklaması olmuştur. Kendi vatandaşları denilince, bunun içerisinde milyonlarca Türk de var. Müslümanlığın, İslam'ın Almanya'nın parçası olduğunu da samimiyet içinde söyleyebilen bir liderdir. Bunun bazıları tarafından istismar edileceğini, kendisi aleyhinde bazı ayak oyunu politikacıların bunu kullanacağını bilerek de söylemiştir. Zaten büyüklük de buradan gelmektedir. Eğer bazı doğruları, bazıları istismar eder diye söylemek istemezseniz, onların kapalı kalmasına yol açarsanız, o zaman gerçek lider, önemli insan olamazsınız. Bu bakımdan Sayın Wulff'a karşı Türklerin, Müslümanların ayrı sevgisi vardır."
Almanya'da yıllar önce ırkçı bir grubun aralarında Türklerin de bulunduğu yabancıları katlettiğini anımsatan Gül, gerçeklerin ortaya çıkmasının ardından Wulff'un aileleri cumhurbaşkanlığına davet ettiğini ve onların acılarını samimi şekilde paylaştığını belirtti.
- "İnsan gerçekten hayret ediyor"
Gül, Wulff'un kitabını bir gecede okuduğunu aktararak, kitabın ibret alınacak birçok yönü bulunduğunu, Türkiye'deki bütün siyasetçilerin, devlet adamlarının, aydınların, gazetecilerin, özellikle gençlerin kitabı okumasını tavsiye ettiğini söyledi.
Bazen çok hayret edici olayların yaşandığına değinen Gül, çok sayıda retweet ve beğeni alan ve zaman zaman retweet edilen "İnsan gerçekten hayret ediyor" Twitter mesajına da gülümseyerek atıfta bulunurken, şunları söyledi:
"İnsan gerçekten hayret ediyor. Ben bunu içimden gelerek söylüyorum, bazı olaylar karşısında. Sayın Wulff'un başına gelenler de insanın gerçekten hayret edeceği olaylardır. Böyle şeyler en gelişmiş, demokrasinin en geliştiği ülkelerde de olabiliyor. Çünkü ayak oyunu her yerde var. Demokrasi tabii ki en iyi yönetim sistemi ama demokrasinin de zaafları olduğunu hepimiz biliyoruz. Bütün bunlara rağmen en iyi idare şeklinin o olduğunu ifade ediyoruz ve öyledir de. Ayak oyunlarını yapan herkes, eminim ki çok büyük bir utanç içindedir, Sayın Wulff'a yapılmış olanlardan da herkes utanıyordur."
Gül, kitabın başlığını kabullenemediğini belirterek, Wulff'a, "Siz zirveden düşmediniz aslında. Hem Alman hem de Alman olmayan birçok insanın gönlündesinizdir. Ümit ederim ki bu tip yanlışlar, dünyanın hiçbir yerinde tekrarlanmaz" şeklinde hitap etti.
"Yabancı olandan faydalanmak, onunla çoğalmak herkes için zenginliktir"
Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff da Ankara'daki terör saldırısının meydana geldiği yere karanfil bıraktığını aktararak, saldırıda ölenlerin yakınlarına başsağlığı diledi.
Paris'teki terör saldırısında da olduğu gibi teröristlerin çok sayıda insanı öldürüp, masum sivil insanları hedef aldığını anlatan Wulff, "İslam'a kara çalmaya çalışıyorlar bunu yaparken. Seçim kampanyamda 'Renkli Almanya' demek istemiştim. Birbirimiz arasında kamplaşma değil, bizi yakınlaştıracak yolda yürümeliyiz. Teröristlerin amacı bizi kamplaştırmak ama renklilik içinde yaşamak istiyoruz" diye konuştu.
Wulff, Türkiye'nin İslam ve modern devlet anlayışının el ele yaşayabileceğinin kanıtı olduğunu vurgulayarak, "Türk işçilerin desteği olmasa Almanya'nın ekonomik mucizesi olmazdı. Almanlar da Türkiye'ye geliyorlar ve iki toplum arasındaki ilişkiler kuvvetleniyor. Yapmamız gereken bunu artırmak, bunlardan biri de bu üniversite" değerlendirmesini yaptı.
Türk-Alman Üniversitesi'nin yıllarca planlandığını ancak temelinin atılması konusundaki düğümü Abdullah Gül'ün çözdüğünü dile getiren Wulff, üniversitenin gelişmesi için kendilerine de sorumluluk düştüğünü söyledi.
Wulff, Türkiye'de eleştiriye tahammül gösterilmediğini öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Orhan Pamuk'un 'Eleştirebildiğim Türkiye'yi seviyorum' sözü Almanya'da çok beğenilirken, Türkiye'de eleştiriliyor. Almanya'ya baktığımda ise çatışmalı konularda tartışmalar yürüten Türk gençleri görüyorum. Uluslararası ortam içinde de bu bize katkı sağlayacak. Ben ve Abdullah Gül gibi empati kurabilen, duygusal yaklaşabilen insanlara daha çok ihtiyaç var diye düşünüyorum. İşin operasyonel boyutuyla sınırlı kalmamak lazım, aracılar günümüzde farklı pozisyonlarda yer alıyorlar. Almanya, Avrupa ve Türkiye'de cesur siyasetçilere ihtiyacımız var. Çeşitlilik için birbirimize cesaret vermemiz gerekiyor, farklı olacak ki birbirini zenginleştirecek. Yabancı olan bir güçlüktür, insanın gözünü korkutur, fakat yabancı olandan faydalanmak, onunla çoğalmak herkes için zenginliktir."
AK Parti'nin son yıllarda yaptıklarını başarılı bulduğunu belirten Wulff, AK Parti'nin yüksek bir katılımla seçimde yüzde 50'ye yakın oy aldığını hatırlattı.
- "Asıl olan insanlık için kardeşçe bir gelecek inşa edebilmek"
IDI Başkanı Nuri Özaltın ise dünyada değişik nedenlerle pek çok insanın hayatının her geçen gün daha da zorlaştığına ve milyonlarca insanın geleceklerini başka ülkelerde aramak zorunda kaldıklarına dikkati çekerek, "Bizce asıl olan dil, din, ırk ayrımı olmaksızın doğa ile bir bütün içerisinde tüm insanlık için kardeşçe bir gelecek inşa edebilmektir. Bu doğrultuda turizmi bir barış hareketi olarak görmek, tüm insanlığı din, dil, renk, kültür olarak ayırmadan aynı değer ve sevgi ile kucaklamak istiyoruz" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › Gül, Türkiye-Almanya Arasında Köprüler Konulu Konferansa Katıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?