Ak Parti: Bu Dava 'Google Davası'dır - Son Dakika
Güncel

Ak Parti: Bu Dava 'Google Davası'dır

Ak Parti: Bu Dava \'Google Davası\'dır

AKP'nin Esas Hakkındaki Savunmasında, 'Toplanan Delillerin Erişim Tarihlerine Bakıldığında Delillerin Çok Büyük Kısmının Dava Açmaya Karar Verilmesinden Sonra Toplandığı İzlenimi Oluşmaktadır' Denildi

16.06.2008 19:12

AKP'nin esas hakkındaki savunmasında, Başsavcı'nın delilleri de eleştirilerek, "Bu davada toplanan delillerin erişim tarihlerine bakıldığında delilerin çok büyük bir kısmının dava açmaya karar verilmesinden sonra toplandığı izlenimi oluşmaktadır" denildi.

İddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumların büyük bir kısmının internet yoluyla derlendiği öne sürülen savunmada, "Bu nedenle bu dava adeta bir 'google davası'dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak 'google' arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir" görüşüne yer verildi.

-LAİKLİK "YAŞAM BİÇİMİ" DEĞİL

AKP'nin esas hakkındaki savunmasında, laikliğin bir yaşam biçimi olamayacağı vurgulanarak, laikliği "yaşam biçimi" olarak tanımlamanın beraberinde çok ciddi siyasi ve toplumsal sorunlar doğurabileceğine dikkat çekildi. Savunmada şöyle denildi:

"Laiklik 'yaşam biçimi' olarak tanımlandığı zaman, otomatik olarak farklı yaşam biçimlerinden biri tercih edilmiş olacaktır. O zaman sorulması gereken soru 'hangi yaşam biçimi laik yaşam biçimidir?' sorusu olacaktır. İddianamede yer alan tanım 'bir uygar yaşam biçimi' vurgusunu yapmaktadır. O zaman hemen 'uygar olmayan yaşam biçimleri'ni 'laik yaşam biçimleri'nin karşısına koymamız gerekecektir."

AKP'ye göre laikliğin bir yaşam biçimi olmadığı, tersine farklı yaşam biçimlerini bir arada ve barış içinde yaşatan prensibin adı olduğu kaydedilen savunmada, "Laikliği 'yaşam biçimi' olarak tanımlamak Anayasamıza da aykırıdır. Anayasa, farklı yaşam biçimlerinin yan yana yaşayabileceği özgürlükleri garanti altına alırken, devleti bu konuda tarafsız olmaya zorlamaktadır" denildi. İddianamede laikliğin pozitivist ve rasyonalist bir felsefi inanç olarak tanımlandığı ve savunulduğu belirtilen esas savunmada, laikliğin bir felsefi inanç olmadığı da kaydedildi.

Savunmada şöyle denildi:

"İddianamede yer alan şu cümle, laikliği anayasal prensip olarak sahip olduğu güçlü konumdan uzaklaştırmakta, felsefi tartışmaların tüketiciliğine hapsetmektedir: 'Demokrasiye geçişin de aracı olan laiklik, Türkiye'nin yaşam felsefesidir' Laiklik bir yaşam felsefesi olamaz. Laikliği "yaşam felsefesi' olarak tanımlamak onu felsefe dünyasının labirentlerinde kaybetmeye yol açar. Oysa laikliğin açık ve sağlam bir hukuk prensibi olarak herkesin anlayacağı ve uyacağı şekilde varlığını sürdürmesi gerekir."

-"DİN ANLAYIŞI SOSYOLOJİK GERÇEKLİKLE BAĞDAŞMIYOR"-

Laikliğin uzun cümlelerle anlatıldığı savunmada, başsavcılığın din anlayışının da sosyolojik gerçeklikle bağdaşmadığı dile getirildi. Savunmada, şu savlara yer verildi:

"İddianamede yer alan dini inanç ve duyguların sadece vicdanlarda kalması, dinin sosyal ve kültürel bir bağ oluşturamayacak şekilde yaşanması ve "Dünya işlerine kesinlikle karıştırılmaması' gerektiği şeklindeki katı ideolojik yaklaşımın hiçbir Batılı demokratik laik sistemde karşılığı yoktur. Sonuç olarak, Başsavcılığın laiklik anlayışına esas teşkil eden din algısı, gerçek hayattaki sosyolojik din olgusundan uzaktır. İddianamede ve esas hakkındaki görüşte dine, İslam'a ve Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik perspektif, Türk toplumu ve Türkiye Cumhuriyetinin hak ve özgürlükler açısından kazanımları, günümüz küresel dünyasının dini duygu ve olgulara bakışı ve insanlığın inanç ve ifade özgürlüğü noktasında ulaştığı aşama ile örtüşmeyen, indirgemeci ve dogmatik bir ideolojinin ürünü olarak temayüz etmektedir."

-"DEMOKRATİK LAİKLİK ALERJİSİ"

Ön savunmada "Jüristokrasi" ve "totoloji" ifadelerine yer veren AKP, esas savunmasında ise "anakronik" ifadesine yer verdi. Savunmada şöyle denildi:

"Başsavcılığın esas hakkındaki görüşüne yansıyan "demokratik laiklik' alerjisine paralel olarak, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan çok partili yaşamı "irtica'"yla ilişkilendirme gayretiyle mahkum etmeye çalışması anlaşılır gibi değildir. Başsavcı, adeta çok partili siyasi yaşamın laiklikten tavizi ve bazı siyasi partilere sızan "irtica'ya primi beraberinde getirdiğini savunmaktadır. Halbuki, çok partili, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin olmadığı bir yerde laiklik de kendisinden beklenen toplumsal ve siyasal işlevi yerine getiremez. Pozitivist ve militan laiklik anlayışının iddianame ve esas hakkındaki görüşe yansımalarından biri de, AK Parti Genel Başkanının "yaşam tarzı'nın değişmediğine dair sözlerinin "takiyye'nin itirafı olarak değerlendirilmesidir."

-"LAİKLİK HAKKI DİYE BİR KAVRAM YOK"

Demokrasiyi imkansız hale getiren bir laikliği savunmanın, "kestirmeden azınlık diktası'nı savunmak olduğu öne sürülen savunmada, insan hakları literatüründe "laiklik hakkı' diye bir kavramın olmadığı belirtildi. Savunmada, "Sonuç olarak, bu davada temel sorun, AK Partinin evrensel standartlarla uyumlu demokratik laiklik anlayışının, Başsavcılığın savunduğu bireyi ve toplumu nesneleştirici ve dönüştürücü laiklik anlayışına aykırı görülmesidir" denildi.

-"BU BİR GOOGLE DAVASIDIR"

Başsavcı'nın AKP hakkında açtığı kapatma davasında "laikliğe aykırı eylemlerin odağı' olduğu yolunda ikna edici hiçbir delil sunamadığı ve iddiasını ispat edemediği öne sürüldü. Savunmada, bu nedenle davanın "ispat hukukuna aykırılık"tan iptal edilmesi gerektiği görüşü dile getirildi.

Savunmada şu görüşlere yer verildi:

"Bu davada toplanan delillerin erişim tarihlerine bakıldığında delilerin çok büyük bir kısmının dava açmaya karar verilmesinden sonra toplandığı izlenimi oluşmaktadır. Yargılama hukukunun temel ilkesi delillerden sonuca gitmek iken, partimiz hakkında açılan davada bu ilke tersine çevrilmiş görünmektedir. Önce dava açmaya karar verilmiş, daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. Nitekim iddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmı bunların yayınlanmasından yıllarca sonra internet yoluyla derlenmiştir. Bu nedenle bu dava adeta bir "google davası'dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak "google' arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir. Örneğin, iddianamenin 10, 14, 29, 74, 93, 95, 97, 100 nolu eklerinde yer alan bazı deliller bunlardan sadece birkaçıdır. Bu şekilde internetten elde edilen gazete haber ve yorumlarının 2 Şubat 2008 Cumartesi ve 3 Şubat 2008 Pazar günleri indirildiği görülmektedir. Bu durum Başsavcılığın partimiz hakkında dava açabilmek için hafta sonu tatilinde bile yoğun bir mesai yaptığını göstermektedir. Ayrıca iddianamede delil olarak sunulan konuşma ve haberlerin önemli bir kısmı, söz konusu konuşmaların yapıldığı ve haberlerin yayınlandığı tarihlerden çok daha sonraki tarihlerde, ilgili gazetelerin internet sayfalarından arşive ulaşılarak elde edilmiştir. Nitekim, delil olarak sunulan eklerin önemli bir kısmında gazetelerin internet sayfalarından elde edilen haberlere ilişkin erişim tarihlerine bakıldığında bu durum rahatlıkla anlaşılmaktadır. Ses ve görüntü kayıtlarının bile tek başına delil olarak kullanılamadığı bir hukuk sisteminde, internet gibi yalan ve yanlış haberlerin çok yoğun bir şekilde yer alabildiği sanal bir ortamdan delil üretmeye çalışmak bir hukuk garabetidir."

-"BAŞSAVCI DELİL TOPLAMA ÇABASINI YURT DIŞINA TAŞIMIŞTIR"

Davada delil olarak sunulan beyanlar ve haberlerin hukuken delil değerine sahip olmadığı kaydedilen savunmada, parti mensuplarına atfedilen sözlerle ilgili olarak da birkaçı dışında ses ve görüntü kaydı sunulamadığı ifade edildi. Deliller konusunda Başsavcı şöyle eleştirildi:

"Başsavcı esas hakkındaki görüşünü hazırlarken Türkiye içinde topladığı delillerin yeterli olamayacağını görmüş olacak ki, delil toplama çabasını ülke sınırları dışına taşırmıştır. Esas hakkındaki görüşünde Başsavcı, İran'da yayınlanan bir gazetede çıkan yazıda Türkiye'de bir İslam Devrimi beklentisi olduğunun yazıldığı iddiasına yer vererek, bunu partimiz aleyhine delil olarak sunmuştur. Yurt dışındaki bir gazetede yer alan bir iddianın hangi mantıkla partimizle ilişkilendirildiğini anlamak mümkün değildir. Böylesi bir mantıkla delil oluşturmak bizi son derece tehlikeli noktalara götürebilir."

-"EK DELİLLERLE DOĞRULANMAMIŞ"-

Gerçeğe aykırı iddiaların delil olarak kullanılamayacağı ifade edilen savunmada, "Basında yer alan haberlerin ek delillerle doğrulanmadan kullanılması, hiçbir zaman var olmamış 'olgu'ların delil olarak gösterilmesi gibi bir garabeti de ortaya çıkarmaktadır" denildi. Basında yer alan ve tekzip edilen konuşmaların iddianamede delil olarak kullanıldığına dikkat çekilen savunmada yasama sorumsuzluğu kapsamında bulunan sözlerin ise delil olarak kullanılamayacağı vurgulandı. Savunmada şöyle denildi:

"İddianamede yasama sorumsuzluğu kapsamındaki oy verme ve yapılan konuşmaların kapatma davasında delil olarak sunulması yasama sorumsuzluğunu temelden zedelemektedir. Milletvekilinin konuşmasından dolayı, her ne kadar bir ceza davasında yargılanması durumu söz konusu değilse de bu konuşmalarla partisinin kapatılabilmesi yasama sorumsuzluğunun amacı ile açıkça çelişmektedir. Nitekim yapmış olduğu konuşmadan dolayı partisinin kapatılmasına sebebiyet veren milletvekilinin aynı zamanda hem milletvekilliği sona ermekte, hem de bu tarihten itibaren beş yıl bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamama biçiminde bir yaptırım uygulanmaktadır. Oysa yasama sorumsuzluğu, tamamen yasama faaliyetleri ile ilgili bu biçimdeki cezalandırmalara karşı da milletvekillerini koruyan bir güvence niteliğinde olmalıdır."

-"PARTİNİN KURULMASINDAN ÖNCEKİ SÖZ VE EYLEMLER AK PARTİ'YE İSNAT EDİLEMEZ"

Bir siyasi partiye isnat edilebilecek söz ve eylemlerin, zorunlu olarak bu siyasi partinin kurulduğu tarihten sonraki döneme ait olması gerektiği belirtilen savunmada, "Bir partinin kurulmasından yıllar önce yapılmış açıklamaların bu partiye isnat edilmesi ve partinin kapatılmasında gerekçe olarak kullanılmak istenmesi "hukukun genel ilkeleri, hukuk devleti ve hukuk devletinin unsurlarından olan 'hukuki güvenlik' ilkesine açıkça aykırıdır" denildi.

Parti üyesi olmayan kişilerin söz ve faaliyetlerinin AKP aleyhine delil olarak kullanılamayacağı belirtilen savunmada, iddianamede lehe olan delillere yer verilmediği de kaydedildi. Savunmada, "Delil üretme gayretiyle "masumiyet karinesi' ihlal edilmiştir" ifadeleri kullanıldı. (ANKA/SÜRECEK)

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Ak Parti: Bu Dava 'Google Davası'dır - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement