Akar: "Güvenli bölge Suriyelilerin kendi topraklarına dönüşü için en insani yoldur" - Son Dakika
Güncel

Akar: "Güvenli bölge Suriyelilerin kendi topraklarına dönüşü için en insani yoldur"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Biz, uluslararası hukuk ve anlaşmalar ile yasaklanan hiçbir mühimmatı veya kimyasal silahı kullanmadık, kullanmayız. Böyle bir şey söz konusu değil." dedi.

21.11.2019 13:14  Güncelleme: 13:21

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Biz, uluslararası hukuk ve anlaşmalar ile yasaklanan hiçbir mühimmatı veya kimyasal silahı kullanmadık, kullanmayız. Böyle bir şey söz konusu değil." dedi.

Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, tüm dünyada güvenlik ve istikrarın birtakım risklere, tehdit ve tehlikelere maruz kaldığını belirtti.

Başta siyasi, sosyal, ekonomik, askeri, teknolojik ve çevre faktörleri olmak üzere yaşanan gelişmelerin istikrar ve güven ortamını ciddi şekilde tehdit ettiğini ifade eden Akar, şunları kaydetti:

"Böyle bir ortamda başta FETÖ, DEAŞ, PKK/KCK/PYD-YPG gibi terör örgütleri olmak üzere vatanımızın, mavi vatanımızın, semalarımızın güvenliğine, 82 milyon vatandaşımızın huzur ve refahına, egemenlik ve bağımsızlığına yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadelemizi sürdürmekteyiz. Mücadelemiz, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar gece-gündüz, yaz-kış, dağ-bayır demeden yurt içinde ve sınır ötesinde devam edecektir. Bu harekat ne zamana kadar sürecek dendi? Bunun cevabı, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar. Asil milletimizin ve sizlerin de desteğiyle terör örgütleri ile mücadelemiz, tüm güvenlik güçlerimizle birlik, bütünlük ve koordinasyon içerisinde azim ve kararlılıkla sürdürülmüş ve büyük başarılar elde edilmiştir."

Akar, terör örgütlerine yönelik artan bir tempoda devam eden operasyonlarda barınma alanları ile lojistik üs ve depolarının imha edildiğini belirterek, "Sözde lider kadroları etkisiz hale getirilerek, hudut hattında ve ötesinde alınan tedbirler ile oluşturulan baskı neticesinde terör örgütlerinin hareket serbestisi ve eylem kabiliyetleri önemli ölçüde engellenmiştir." dedi.

24 Ağustos 2016'da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı'nın 29 Mart 2017'de tamamlandığını hatırlatan Akar, "Önceliğimiz, bu harekatı DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu ile birlikte gerçekleştirmekti. Çok arzu etmemize rağmen bu durum maalesef gerçekleşmemiş ve TSK, harekatı tek başına yapmak zorunda kalmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, DEAŞ'a karşı göğüs göğüse savaşan tek ordu olup, Fırat Kalkanı Harekatı ile 3 binden fazla en radikal DEAŞ'lıyı Suriye'nin kuzeyinde etkisiz hale getirmiştir." diye konuştu.

"12 gözlem noktası oluşturuldu"

Akar, sınırlarda bir terör koridoru oluşturulma girişimlerinin bertaraf edilmesi, hudutlarda güvenlik ve istikrarın sağlanması, sınırda konuşlanan PKK/PYD-YPG ve DEAŞ'lı teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için 20 Ocak 2018'de Zeytin Dalı Harekatı'nın başlatıldığını hatırlattı.

İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde, Astana Mutabakatı gereği ateşkes ihlallerinin gözlenebilmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarınca 12 gözlem noktası oluşturulduğunu dile getiren Akar, şunları ifade etti:

"İdlib'de Astana süreci ve Soçi Mutabakatı çerçevesinde çabalarımız ve insani yardımlarımız hassasiyetle devam ediyor. Yeni bir mülteci akınının, yeni insanlık dramının yaşanmaması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Kalıcı istikrar ve ateşkes ise ancak Rejimin işgal ettiği alanlardan 17 Eylül 2018 tarihli Soçi Mutabakatı'nda belirlenen hatta çekilmesi ile sağlanabilecektir."

Münbiç'deki gelişmelere de değinen Bakar Akar, ABD güçlerinin 14 Ekim 2019'da bölgeden çekildiğini, müteakiben rejim unsurları tarafından güneyden kuzeye intikal faaliyetinin gerçekleştirildiğini söyledi.

"Kendi adımlarımızı attık"

Rejimin, Suriye krizine, askeri yollarla çözüm üretme arayışından vazgeçmediğini, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi kışkırtmalarını sürdürdüğünü, bu tutumunu sürdüreceğine yönelik değerlendirmesini dile getiren Akar, "Bu kapsamda özellikle Tel Rıfat'ta aktif bir tutum izlenmekte ve bölgedeki devriyelerin yoğunlaştırılması için Rusya Federasyonu unsurları ile mutabakat görüşmeleri devam etmektedir." dedi.

Fırat'ın doğusundaki ciddi terör tehdidine dikkati çeken Akar, şunları kaydetti:

"Bu tehdidin ortadan kaldırılması konusundaki görüşlerimizi, amaçlarımızı ve kararlılığımızı, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bizler, kamuoyuyla uzun zamandır paylaşıyoruz. Yaklaşık 70 yıllık NATO üyesi bir ülke olarak önceliğimiz, müttefiklerimizle birlikte hareket ederek bu terör tehdidini ortadan kaldırmak yönündeydi. Bu amaçla uzun görüşmeler gerçekleştirdik, ortak birtakım çalışmalar yaptık. Ancak birçok konuda anlaşma sağlanmasına rağmen nihai noktada mutabakat sağlanamadı ve maalesef Türkiye, terörle mücadelede yalnız bırakıldı. Bunun üzerine Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda kendi adımlarımızı attık ve 9 Ekim 2019'da Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık. Harekat, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, Adana Mutabakatı, BMGK'nin terörle mücadeleye yönelik kararları ile BM Sözleşmesinin 51'inci Maddesinde yer alan 'Meşru Müdafaa Hakkı' çerçevesinde yapılmaktadır."

"Türkler ve Kürtler kardeştir"

Barış Pınarı Harekatı ile Fırat'ın doğusunda DEAŞ ve PKK/KCK/PYD/YPG varlığını sonlandırmayı,

hudutların ve halkın güvenliğinin sağlaması, bir barış koridoru tesis ederek, Suriyelilerin evlerine, topraklarına güvenli, gönüllü ve saygın bir şekilde dönüşlerini gerçekleştirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Akar, şöyle devam etti:

"Sayın Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulunda tüm dünyaya ilan ettiği gibi Güvenli Bölge, Suriye halkının kendi evlerine, kendi topraklarına dönüşü konusunda en makul, en mantıklı ve en insani yoldur. Şunu öncelikle ifade etmek isterim ki biz, tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın, kimsenin toprağında gözümüz yok. Ancak sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulmasına da göz yummayız. Burada terör örgütlerinin varlığını asla kabul etmeyiz. Çünkü bizim için ciddi risktir, tehdittir, tehlikedir. Sadece ülkemizin ve milletimizin güvenliğine değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Keldaniler, Aramiler, Hristiyanlar ve Yezidiler gibi diğer dini ve etnik grupların güvenliğine de büyük önem atfediyoruz. Bölgede yaşayan vatandaşlarla bizim hiçbir sorunumuz yoktur. Hedefimizde, adı değişse de birbirinden farkı olmayan ve bölgeyi istikrarsızlığa, kaosa sürüklemeyi amaç edinen PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzii, silah, araç ve gereçler bulunmaktadır. Türkler ve Kürtler kardeştir. Buna bütün kalbimizle inanıyoruz. Biz, et ve tırnak gibiyiz. Türkler ve Kürtler binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaşmıştır ve paylaşmaya da devam edecektir."

Terör örgütü PKK/KCK/PYD/YPG Kürtlerin, DEAŞ'ın da Müslümanların temsilcisi olamayacağının altını çizen Akar, "Bunun en açık göstergesi sahada Mehmetçiğin karşısında duramayan alçak, aşağılık teröristlerin Şanlıurfa, Mardin, Şırnak ve Gaziantep illerimizde sivil halkımızı hedef almasıdır." dedi.

Akar: "Güvenli bölge Suriyelilerin kendi topraklarına dönüşü için en insani yoldur"
Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Akar: 'Güvenli bölge Suriyelilerin kendi topraklarına dönüşü için en insani yoldur' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement