Lizbon Belediye Başkanı Antonio Costa, göçmenleri tehlikeli yollardan geçmek zorunda bırakmak yerine farklı yöntemler bulunulması ve insani bir koridorun oluşturulması gerektiğini bildirdi.
Antalya'da yapılan Avrupa Akdeniz Bölgesel ve Yerel Yönetimler Asamblesi (ARLEM) 6. Genel Kurul Toplantısında, "Akdeniz'de Göç Yönetimi" başlıklı oturum ile bölgedeki göç sorunu ele alındı.
Oturumda ARLEM uzmanları tarafından hazırlanan, "Akdeniz'de Göç Yönetiminde Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Rolü" konulu taslak raporu sunan Başkan Costa, birçok sosyolojik, politik ve kültürel nedenlerden dolayı Akdeniz'in her zaman önemli göç yollarına sahip olduğunu, binlerce insanın Avrupa Birliği ülkelerine girmeye çalıştığını ve sıkça suç organizasyonlarının kurbanı durumuna düştüklerini söyledi.
Göç konusunun çok seviyeli bir yönetişim gerektirdiğini vurgulayan Costa, politikaların uygulanması konusunda bölgesel ve yerel yönetimlerin çok önemli olduğunu, o nedenle sorunun çözümü için yerel yönetimlerle diyalog içinde bulunmak ve işbirliği yapmak gerektiğini bildirdi.
Akdeniz'de göçün ilk duraklarının Türkiye, Ürdün, Mısır, Lübnan, Kıbrıs, Malta, Yunanistan ve İspanya olduğunu belirten Costa, 2011 yılında Suriye'de başlayan çatışmalar nedeniyle sadece 3 milyon kişinin bu ülkeden ayrıldığını kaydetti.
Bu insanlardan yaklaşık 100 bininin Avrupa ülkelerine ulaştığını dile getiren Costa, AB üyelerinin bu kişilere önem vermesi, güvenlik başta olmak üzere refah ve istihdam sağlaması gerektiğini anlattı.
"Izdırapları hafifletilmeli"
Costa, göçmenlerin ızdıraplarının hafifletilmesi, ortak bir program çerçevesinde kampanyalar oluşturulması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"İnsan kaçakçılığının da önüne geçilmesi gerekiyor. Gönüllü olarak dönmek isteyenler konusunda bir takım çözümler üretilmesi lazım. Göçmenleri tehlikeli yollardan geçmek zorunda bırakmak yerine farklı yöntemler bulunmalı. İnsani bir koridor oluşturulması önemli. Sığınmacılar için vizelerin oluşturulması gerekiyor. Mültecilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması ve insan haklarına saygı duyulması önem taşıyor. Bu konuda tüm ülkeler eşit paylı sorumluluk içinde olmalı. Özellikle AB içerisinde bir sığınma sağlanmalı, bu kişilere uluslararası korunma getirilmelidir. Dolayısıyla burada tedbirlerin alınması lazım. Uluslararası göç organizasyonlarında yasal çerçevedeki eksiklikler tekrar gözden geçirilmeli, göçün yasal hale gelebilmesi için yasal olanaklar sağlanmalıdır."
Göçmenliğin aynı zamanda bir fırsat olduğunu işaret eden Costa, göçmenlerin geldikleri bölgelere ekonomik ve sosyal anlamda gelişme sağlayabileceğini söyledi.
Akdeniz İçin Birlik Genel Sekreterliği Özel Temsilcisi Anna Terron Cusi de göçün çok boyutlu bir mesele olduğunu, içinde fırsatları ve zorlukları barındırdığını ifade etti.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş
Oturumda konuşan Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ise Antalya'da yapılan ARLEM toplantısının aslında 22 ay önce Hatay'da planlandığını fakat göç konusu nedeniyle güvenlik kaygısıyla kentlerinde gerçekleştirilemediğini söyledi.
Göç konusunda ortak bir strateji oluşturulması gerektiğini vurgulayan Savaş, özellikle göç dalgasının başlangıç günlerinde müthiş bir karışıklık bulunduğunu, kaotik ortamın hızlı şekilde çözülmesi için acil müdahale edecek organize olmuş insan gücüne ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Ortadoğu'da son 4 yılın bilançosuna bakıldığında Türkiye ve Ürdün'ün bu konuda en fazla etkilenen ülkelerin başında geldiğine dikkati çeken Savaş, şöyle devam etti:
"Sadece Türkiye'de 1 milyon 700 bin mülteci bulunmakta. Benim şehrimde de yaklaşık 200 bin mülteci bulunuyor. Bunların yaklaşık 16 bini çadırkentlerde, diğerleri toplum içerisinde konutlarda yaşamaktadır. Bu mültecilere ne kadar yardım yaparsanız yapın, bütün ihtiyaçlarını gidermeniz mümkün değil. Kendi ülkelerini özlemekte ve bulundukları ülkeye adapte olamamaktadırlar."
"Türkiye'nin resmi harcamaları, belediye, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverlerin yardımları yaklaşık 6,5-7 milyar doları bulmaktadır. Türkiye dışından ise 200 milyon dolarlık yardım yapılmıştır" diyen Savaş, "Onlarca ülkeyi ilgilendiren bu dramatik tabloya Avrupa ve Akdeniz ülkeleri hazırlıksız yakalanmıştır. Umudumuz bundan sonraki göç dalgalarına hazır durumda bulunulmasıdır. Sorunlarla karşı karşıya gelen yerel yönetimlerin de kaderiyle karşı karşıya bırakılmaması, yükün paylaşılması önemlidir" ifadesini kullandı.
Kıbrıs'ın Engomi şehri Belediye Başkanı Louisa Mavrommati, göç edenler konusunda Kıbrıs'taki iyi uygulamalar hakkında bilgi verdi. Mavrommati, ülkeye giren göçmenlerin uyum sağlaması için 5 dilde eğitim kılavuzu hazırlandığını, sosyal ortama uyum sağlamaları ve meslek edinmeleri için kurslar düzenlendiğini söyledi.
Amman Belediye Başkanı Fazwi Masad da resmi rakamlara göre Ürdün'de 640 bin mülteci bulunduğunu ama gerçek rakamın 750 bini aştığını bildirdi.
Amman'a Suriye'den 500 bin kişinin göç ettiğinin altını çizen Masad, kentteki mültecilerin eğitim, sağlık, barınma ve işsizlik sorunu bulunduğunu dile getirdi. Masad, kentteki evlerin kiralarının da yüzde 300 arttığına dikkati çekti.
BM'nin mültecilere verilen insani gıda yardımı desteğini geçen ay durdurduğu şeklinde duyum aldıklarını, Ürdün'de çok sayıda Iraklı ve Filistinli'nin gıda konusunda sıkıntıya düşmeye başladığını belirten Masad, ARLEM kanalıyla gıda yardımının tekrar başlatılması konusunda BM'ye baskı uygulanmasını istedi.
- ARLEM nedir
ARLEM, Akdeniz için Birlik ortaklığına bölgesel boyut kazandırmak ve Avrupa-Akdeniz işbirliğinde bölgesel ve yerel yönetimlerin rollerini güçlendirmek üzere Avrupa Birliği bünyesinde 2010 yılında kuruldu.
ARLEM Bölgeler Komitesi'ni, Akdeniz'in çevrelediği üç kıyıda bulunan bölgesel ve yerel yönetimler ile yerel olarak bölgelerini temsil eden uluslararası birlik ve dernekler oluşturuyor. AB ve Akdeniz bölgesinden 80 yerel ve bölgesel temsilciden oluşan ARLEM'de AB ve Akdeniz katılımcıları eş başkanları ile eşit olarak temsil ediliyor.
ARLEM Bölgeler Komitesi, AB'nin tüm 28 üye ülkesinin bölgesel ve yerel temsilcilerinin oluşturduğu bir kurul. Bu kurulun görevi, bölgesel ve yerel yetkilileri ve temsil ettikleri toplulukları, AB'nin karar verme sürecine dahil etmek ve onları AB politikaları hakkında bilgilendirmek.
Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi, bölgeleri ve şehirleri etkileyen politikalar konusunda komiteye danışmakla mükellef. Komite, haklarının ihlal edilmesi veya bir AB kanununun yetki ikamesi ilkesini ihlal ettiğini, bölgesel ya da yerel iktidara itaat etmediğini düşünmesi durumunda, AB Adalet Divanına başvurabiliyor. - Antalya
Son Dakika › Güncel › Arlem 6. Genel Kurulu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?