Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB ile yola devam etme kararlılığının olduğunu ancak sürecin tek taraflı olarak Türkiye'nin çabalarıyla devam etmesi mümkün olmadığını ifade etti Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB ile yola devam etme kararlılığının olduğunu ancak sürecin tek taraflı olarak Türkiye'nin çabalarıyla devam etmesi mümkün olmadığını ifade etti. Erdoğan, "Halkımızın inancı sarsılmış durumda. Bir dönem AB sürecinin Türkiye'nin demokratikleşmesinde ve kalkınmasında kaldıraç rolü oynadığını inkar etmiyoruz. AB'nin ülkemize olan ikircikli tavrı nedeniyle tam üyelik Türkiye için bir rüya olmaktan çıkarılmaya çalışıldı. Halkımızın gönlünde yeniden güçlü şekilde yer edinebilmesi için AB'nin tam üyelik sürecinde somut bir gayret ortaya koyması gerekiyor" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Swıss Otel'de AB Bakanlığı tarafından düzenlenen "Küresel Sorunlar Karşısında Türkiye ve Avrupa Birliği İçin Ortak Gelecek" konferansına katıldı. Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin Türkiye'ye tutumunu eleştiren Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin tüm imkanlarıyla AB'nin reform sürecine olan bağlılığını sürdürdüğünü kaydetti. 26 Haziran'da açılacak olan 22 numaralı Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslı sürecinin siyasi engeller bir kenara bırakılarak olağan seyrinde devam ettirilmesinin dilendiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin yaklaşık 50 yıl boyunca AB üyeliği sürecinde ancak müzakere eden aday ülke statüsünü elde edebildiğini anımsattı. Türkiye'nin çuvaldızı kendisine batırdığını ancak Türkiye'nin aynı öz eleştiriyi muhataplarından da beklendiğini dile getiren Erdoğan, bunca avantaja rağmen halen AB tarafından haksız engellemelerle karşı karşıya kaldığının açıklanmasını istedi. AB'nin Türkiye'nin üyelik süreci konusunda bir samimiyet testi ile karşı karşıya olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Birliğin bu sınavda elde edeceği netice esasen geleceğinin nasıl şekilleneceği ile ilgili sorularında cevabı olacaktır. Açık söylüyorum AB Türkiye'ye verdiği sözleri altına imza attığı belgeleri unutmaktan ve unutturmaya çalışmaktan artık vazgeçmelidir. Türkiye asla oyalanacak, kapıda bekletilecek bir ülke değildir. Türkiye köklü tarihi, geniş kültür ve medeniyet coğrafyası ile çok daha geniş temsil kabiliyeti olan bir ülkedir. Türkiye'ye sırtını dönen Avrupa, Türkiye'nin temsil ettiği diğer hususlar yanında kendi değerlerine bu değerlerin tarihi ve felsefi temellerine de sırtını dönüyor demektir."
-SADECE SİYASİ VE İDEOLOJİK NEDENLERLE 16 FASLIN MÜZAKERELERİ BAŞLATILAMADI-
Müzakerelerin başlamasının üzerinden yaklaşık 8 yıl geçmesine rağmen sadece 13 faslın müzakerelere açılabildiğini anımsatan Erdoğan, şartlar tamamlandığı halde sadece siyasi ve ideolojik nedenlerle 16 fasıl konusunda müzakerelerinin başlatılamadığını kaydetti. Müzakereler konusunda 3 yıldır hiç bir adım atılamadığını belirten Erdoğan, AB'nin 2012 Türkiye İlerleme Raporu'nda bile müzakerelere açılabilecek 33 fasıldan 32'nde ilerleme sağladığı itirafının bulunduğuna dikkat çekti. AB'nin Türkiye'nin önüne koyduğu her blokajın, kendi geleceğinin kendi refah ve huzurunun önüne kurduğu bir blokaj olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türk vatandaşlarına karşı uygulanan haksız ve artık bir insan hakkı ihlali boyutu kazanan vize rejimi bizden daha çok Avrupa'ya zarar verir hale geldi. Coğrafi olarak Avrupa sınırları içindeyiz ama Latin Amerika ülkeleri kalkıyor, Schengen Vizesi'nden istifade ediyor ama müzakereci olan Türkiye bundan istifade edemiyor. Bunun AB müktesebatı içinde yeri var mı? Demokrasiyi konuşuyoruz da demokrasinin ilkeleri bunlar değil mi, niye bunların üzerinde durmuyoruz, neden bu istikamette adımlar atılmıyor, Türkiye'ye bunun gerekçeleri niçin açıklanamıyor? O zaman bize bunun gerekçelerini de açıklasınlar? 3 yıldır şu, şu nedenlerle almadık... 15 ülke AB üyesi iken liderler zirvesine bizler çağrılıyorduk ama daha sonra Fransa'da bir değişiklik oldu, ne zamanki Sarkozy göreve geldi o andan itibaren müzakereci ülkeler veya aday ülkeler liderler zirvesine katılamaz olduk, bir anda kesildi. Sarkozy gitti, o dönemdeki başbakanlardan hemen hemen kimse kalmadı. Şu anda bu süreci takip eden sadece benim. Bir ben kaldım."
AB'NİN TAM ÜYELİK SÜRECİNDE SOMUT BİR GAYRET ORTAYA KOYMASI GEREKİYOR-
Türkiye ile AB Komisyonu arasında devam eden vize muafiyet görüşmelerinin vizelerin tamamen kaldırıldığı bir süreçle neticelenmesini temenni ettiğini dile getiren Erdoğan, "En kısa zaman içeresinde Türkiye bu vize uygulamasından kurtulur ve AB üyesi ülkelere Schengen Vizesi ile rahat rahat girer, bu AB ülkelerine kaybettirmez, tam aksine kazandırır" diye konuştu. 5-6 milyon Türkiye vatandaşının AB'ye üye ülkelerde yaşadığını anımsatan Erdoğan, "Her yerde bakıyorsunuz ki zaten varız. Biz zaten filen girmişiz, gelin işi kolaylayalım da hukuken girelim, bitsin bu iş bu traji komik durum" dedi. Türkiye'nin AB ile yola devam etme kararlılığının olduğunu ancak sürecin tek taraflı olarak Türkiye'nin çabalarıyla devam etmesi mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, "Halkımızın inancı sarsılmış durumda. Bir dönem AB sürecinin Türkiye'nin demokratikleşmesinde ve kalkınmasında kaldıraç rolü oynadığını inkar etmiyoruz. AB'nin ülkemize olan ikircikli tavrı nedeniyle tam üyelik Türkiye için bir rüya olmaktan çıkarılmaya çalışıldı. Halkımızın gönlünde yeniden güçlü şekilde yer edinebilmesi için AB'nin tam üyelik sürecinde somut bir gayret ortaya koyması gerekiyor" dedi. Müzakereler konusunda yol haritası da çizen Erdoğan, 12 ayda 10 faslın, 18 ayda da 15 faslın açılabilecek durumda olunduğunun altını çizdi. AB'nin müzakerele başlayacak olan ülkeler 23. Yargı ve Temel Haklar ve 24. Adalet Özgürlük ve Güvenlik Fasıllar açılmadan aday ülkelerin diğer başlıklardaki müzakereleri açamama kuralı koyduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin bu engel nedeniyle hala bu fasılları açamadığının altını çizdi. Bu fasıllardaki yükümlülüklerin resmi olarak Türkiye'ye bildirilmediğini anlatan Erdoğan, ancak açılış kriterlerinin büyük ölçüde yerine getirildiğini kaydetti.
-BUNLARI BİZ HEP YUTALIM MI, BUNLERİ DİLLENDİRMEYELİM Mİ-
"Sadece Türkiye'ye yönelik olarak fasıllarda açılış yapılabilir ama kapanış yapılamaz ilkesi geldi. Bir açılış, kapanış yaptık ondan sonra fasıllarda sadece açılışlarla bizi bıraktılar. Burada üzülüyoruz. "Türkiye'ye bu reva mıdır' diyoruz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinde AB standatlarına en yakın olduğu bir noktada olduğunu ifade etti. Erdoğan, AB'ye üye ülkeledeki etnik köken ayrımcılığına dikkat çekerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Etnik köken noktasında ayrımcılık yapılabilir mi? AB müktesabatına göre yapılmaması gerekir. Bugün AB'ye üye ülkelerde etnik köken ayrımcılığı yapanlar var, dini noktada ayrımcılık yapanlar var. Benim ülkemde Roman vatandaşlarıma karşı ayrım yapamazsınız. Ancak AB'nin en önemli ülkesi Romanları ülkesinden dışarı etti, ne oldu, niye ses çıkmadı. İnanç noktasında ırkçılık yapılıyor, benim 8 vatandaşım o ülkede malesef insafsızca öldürüldü. Niçin Türkiye'den giden medya mensupları o mahkemelere alınmadı. Neden o yargılama süreçlerini takip edemediler? Bunları biz hep yutalım mı, bunları dillendirmeyelim mi, bunları söyleyince "Erdoğan'da çok sert' deniyor. Kusura bakmayın, ben doğruyu söylemek zorundayım. Gerek Musevi, gerek Hristiyan kim olursa olsun, bütün farklı inançlara ait 10 yıllardır çözülemeyen sorunu çözdük. Onların gayri menkullerini iade etmeye başladık, maddi değeri şu anda 2 milyar doları bulan gayri menkullerini kendilerine iade ettik, demokrasinin bedeli bizim nezdinimizde paha biçilmezdir." - Ankara
Son Dakika › Güncel › Başbakan Erdoğan (2/son). - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?