Başbakan Erdoğan Almanya'da - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan Almanya'da

Başbakan Erdoğan Almanya\'da

Başbakan Erdoğan, "Biz, 'Avrupa Birliği'ne yük olmaya değil Avrupa Birliği'nden yük almaya geliyoruz' dedik, ama bizi anlamadılar, anlamak istemediler" dedi.

30.10.2012 22:06  Güncelleme: 09:38

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, 'Avrupa

Birliği'ne yük olmaya değil Avrupa Birliği'nden yük almaya geliyoruz' dedik, ama

bizi anlamadılar, anlamak istemediler, halen de anlamıyorlar" dedi.

Erdoğan, Nicolas Berggruen Enstitüsü'nün "Avrupa Krizin Ötesinde" temalı

toplantısının kapanış konuşmasında, Türkiye'deki ekonomik gelişmeler hakkında

bilgi verdi.

Avrupa'daki ekonomik krizin, AB üyesi ülkeler kadar, Avrupa ile her alanda

sağlam ilişkileri olan ve tam üyelik müzakerelerini kararlıkla sürdüren

Türkiye'yi de doğrudan ilgilendirdiğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Krize ve krizin yol açtığı belirsizliklere bağlı olarak üye ülkelerle

ticaretimizde düşüşler yaşandığı doğrudur. Ancak tüm zorluklara rağmen AB,

Türkiye'nin en büyük dış ticaret ortağı olma özelliğini hala koruyor. Son

yıllarda dış ticaret ortaklarımızı çeşitlendirerek sadece Avrupa kıtasında sabit

kalmadık, orada bağlı kalmadık. Afrika, Latin Amerika ve Uzak Doğu gibi bölgelere

yönelik açılım sağlamış olsak da hala ticaretimizin yüzde 37'si AB ülkeleriyle

gerçekleşiyor. Fakat biz dış ticaretimizin o açığını da yine söylediğim diğer

ülkelerle gideriyoruz. Aynı şekilde Türkiye'ye doğrudan yatırımların yüzde

70'inden fazlası da yine halen AB ülkeleri tarafından yapılıyor. Türkiye'yi

ziyaret eden turistlerin yarısından fazlası AB ülkelerinden geliyor. Şu anda

bizim turist sayımız 31,5 milyon. Bunun yarıdan fazlası AB üyesi ülkelerden

geliyor, birinci sırada Almanya. Bundan dolayı tabii Almanya'ya müteşekkiriz.

Görüldüğü gibi Türkiye, Avrupa Birliği ekonomisinin, Avrupa Birliği de Türkiye

ekonomisinin tamamlayıcı ve vazgeçilmez unsurları olma konumlarını sürdürüyor."

-"Krizin aşılması bizi de memnun edecek"-

AB'deki krizin derinleşmesinin Türkiye'yi de ekonomik açıdan etkileme

potansiyeline sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Krizin bir an evvel

aşılması, Avrupalı dostlarımızı olduğu kadar bizi de memnun edecektir" diye

konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Esasen Türkiye olarak biz AB'nin kriz nedeniyle karşı karşıya kaldığı

zorlukları, işini kaybedenlerin üzüntülerini, yıkılan hayalleri, yaşanan

sıkıntıları çok iyi anlıyoruz. 10 yıl önce bizim IMF'ye olan borcumuz 23,5 milyar

dolardı. Biz stand-by anlaşmalarını bıraktık. Şu anda bizim Avrupa Birliği'ne

olan borcumuz 1,3 milyar dolardır. IMF'nin şu anda talebi üzere yaptığımız

görüşmelerle şu anda teknik bazı sıkıntıları da giderdiğimiz takdirde 5 milyar

avro gibi bizim IMF'ye borç verme durumumuz söz konusu. Böyle bir pozisyondayız.

Bu tabii mali disiplinden taviz vermeden geldiğimiz noktadır. Rehavete

kapılmadığımız için, güven ve istikrarın egemen olduğu bir ülke olduğumuz için

buraya geldik.

Bizim Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. Ama şu anda

Merkez Bankamızın döviz rezervi 115 milyar dolara ulaşmıştır. Eğer böyle bir

imkana, böyle bir güce sahip olmasak o zaman zaten bu kadar rahat hareket

edemeyiz. 2001'de benzer bir sancılı süreci Türkiye yaşamıştır. O dönemde

Türkiye'de de çok sayıda banka iflas etti. Zorluklarla oluşturulan tasarruflar

yok oldu, fabrikalar kapandı, düş kırıklıkları yaşandı. Sonuçta ekonomimiz ciddi

oranda küçüldü, refah düzeyimiz azaldı."

2001 krizinin Türkiye için aslında bir ders olduğunu dile getiren Erdoğan,

"2002'nin sonunda biz iktidara geldik. Oradan alınan dersle Türkiye'yi bugüne

hazırladık. Krizden kurtulmak ve benzer krizlerle tekrar karşılaşmamak için

köklü, yapısal reformlar yaptık. Disiplinli ekonomik politikalar izledik. Bu

reformlar ve politikalar yalnızca Türkiye ekonomisini daha güçlü hale getirmekle

kalmadı, halkın devlete olan güveninin yeniden tesis edilmesi sürecini de

başlatmış oldu" değerlendirmesinde bulundu.

-"Krizlerden etkilenmemenin sebebi reformlardır"-

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin geçen yıl gösterdiği yüzde 8,5 oranındaki

büyüme sayesinde dünyada en hızlı gelişen ekonomiler arasında üst sıralarda yer

aldığını anlatan Erdoğan, AB ekonomisinin 2011'de yüzde 1,5 oranında büyümesine

karşılık son 3 çeyrekte ya sıfır ya da eksi büyüme değerlerine sahip olduğunu

söyledi.

Erdoğan, benzer şekilde AB genelinde kamu açığının gayrisafi yurt içi

hasılaya oranının 2011'de yüzde 4,5 olarak gerçekleştiğini, Türkiye'de bu oranın

yüzde 1,7 düzeyinde olduğunu kaydetti.

AB ülkelerinin toplam kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının,

geçen yıl yüzde 85,5, Türkiye'de ise yüzde 30'lar düzeyinde olduğunu dile getiren

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'deki işsizlik de yüzde 8,9'luk oranla 2012 Ağustos ayı itibariyle

yüzde 10,5'lara ulaşan Avrupa Birliği ortalamasının altında bulunuyor. Avrupa

Birliği'ndeki kriz ortamının yol açtığı sıkıntılara rağmen cari açığımızı yüzde

10'lardan yüzde 7,5'lara çektik. Esasen tüm bu ekonomik veriler, Avrupa Birliği

makamlarınca geliştirilen Maastricht kriterlerinin Türkiye tarafından birçok üye

ülkeye kıyasla titizlikle uygulandığını gösteriyor. Türkiye'nin bu başarısının ve

ekonomik krizlerden artık doğrudan etkilenmiyor olmasının nedeni, 2002'den sonra

hayata geçirdiğimiz yapısal reformlardır. Burada kararlıyız, asla taviz

vermiyoruz."

Erdoğan, yapılan reformlarla Türkiye'nin krizlere karşı direncini

yükselttiğini belirterek, aynı şekilde sosyal güvenlik, sağlık ve kamu maliyesi

denetimine ilişkin reformları da aynı şekilde vaktinde tamamladıklarını bildirdi.

"Türkiye'nin borç stokunun her geçen gün daha da azalmasının önemini de bu

çerçevede özellikle vurgulamak istiyorum. Ayrıca bütçe verilerimizin Avrupa

Birliği ülkelerine kıyasla daha makul ve kontrollü bir noktada bulunması,

krizlerin bizi doğrudan etkilemediğini gösteren bir özellik" diye konuşan

Erdoğan, Türkiye'deki reform sürecinin kolay olmadığını, sıkıntılı, sancılı

günler geçirildiğini ifade etti.

-"Halkın yöneticisine güvenmesi çok önemli"-

Erdoğan, uygulanan tasarruf tedbirleri nedeniyle Türk halkının kısa vadede

ciddi zorluklar yaşadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak biz hükümet olarak Türkiye'nin geleceğini düşünerek reformların

disiplin içinde uygulanması politikasından hiçbir zaman taviz vermedik. Fakat

burada bir şey çok önemli: Halkın yöneticisine güvenmesi çok önemli. Eğer siz

halkınızı aldatırsanız, halkınıza bu güveni vermezseniz yaptığınız her reform

ters teper. Biz bu güveni yaşattık. Onun içindir, yaptığımız tüm seçimlerde

oylarımız devamlı artış kaydetti. Yüzde 34'ten başladı, 47, en son 50'ye geldi

dayandı. Temenni ederim ki önümüzdeki seçimlerde milletimizin ilgi ve alakasına

çok daha layık oluruz ve bu oy oranımız da daha da artar."

Ekonomi politikalarıyla halkın mağduriyetini giderecek sosyal politikaları

bir arada hayata geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, ekonomik göstergelerin tüm

olumlu sinyallerine rağmen Türkiye olarak asla rehavete kapılmadıklarını

vurguladı.

Reformları kararlı bir şekilde sürdürdüklerine işaret eden Erdoğan, "Krizle

muhatap olduktan sonra reaksiyon göstermektense bizim için tehlikeli olabilecek

gelişmeleri takip edip krizi engelleyici proaktif adımlar atmayı tercih

ediyoruz" ifadesini kullandı.

Geçen 10 yılda önemli atılımlar gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan,

önümüzdeki 10-11 yılda Türkiye'yi daha ileri noktalara taşımak için yeni hedefler

belirlediklerini kaydetti.

"Şimdi, kendimize koyduğumuz hedef 2023'tür. 2023'te Türkiye'yi nerede

göreceğiz. Şimdi onun planlamasını yaptık. Onun adımlarını atıyoruz" diyen

Erdoğan, şunları söyledi:

"2023 yılına kadar Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına dahil

etmeyi planladık. Son 10 yılda 3 kat arttırdığımız kişi başına düşen milli

gelirimizi mevcut 10 bin 400 dolardan 25 bin dolar seviyelerine çıkartarak

halkımızı daha da müreffeh hale getirmek istiyoruz. OECD Türkiye'nin 2012-2017

yılları arasında ortalama yüzde 5,2'lik bir oranla örgüte üye tüm ülkeler

arasında en yüksek büyüme hızına ulaşacağını öngörüyor. Bunu biz söylemiyoruz,

OECD söylüyor. Avrupa Birliği süreci çerçevesinde demokrasi, temel hak ve

özgürlükler, yargı, eğitim ve bilim gibi alanlarda gösterdiğimiz ilerlemelerde

Türkiye'yi uluslararası yatırımcılar ve iş arayanlar açısından giderek daha cazip

hale getiriyor. Avrupa Birliği ülkelerine yaşayan yüz bini aşkın Türk gencinin

daha uygun iş bulabilmeleri bizim için gerçekten çok çok önemli ama artık

gençlerimiz Avrupa'da eğitim öğretimi gördükten sonra kendi ülkelerine dönmenin

de heyecanını yaşıyorlar."

Erdoğan, AB'nin içinde bulunduğu krizin geçmişteki sıkıntılara kıyasla daha

derin ve daha uzun süreli olacağının anlaşıldığını belirterek, buna rağmen

birliğin geçmişte olduğu gibi bu krizden de güçlenerek çıkacağına inandığını ve

içten temenni ettiğini dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, "Biz hep şunu söyledik: 'Biz, Avrupa Birliği'ne yük

olmaya değil, Avrupa Birliği'nden yük almaya geliyoruz' dedik, ama bizi

anlamadılar, anlamak istemediler, hala da anlamıyorlar. Ama biz yine de

kararlıyız ve dersimizi çalışıyoruz. Biz yine yük olmayacağız, yine biz yük

alacağız ve kararlılıkla da bu süreci devam ettireceğiz. Hatta bu krizin daha

önce ihmal edilmiş bazı adımların cesaretle atılabilmesi için de önemli bir

fırsat haline dönüştürülebilmesi mümkün" görüşünü ifade etti.

(Sürecek)

Muhabir: Hasan Öymez/ Sarp Özer/ Ertuğrul Subaşı

Yayıncı: İbrahim Uyar - BERLIN

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan Almanya'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement