Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Başkanlık sistemini isteyen birisini 'diktatör' olarak vasıflandırıyor Kılıçdaroğlu, bu cehalettir" dedi.
Arınç, TRT Türk'te canlı yayına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"2014'te üç sandık olabileceğine" yönelik tartışmalar hatırlatılarak, "CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in 'O zaman 30 Mart'ta iki sandık, genel ve yerel seçim bir arada olsun' dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu öneriyi" sorusu üzerine, Arınç, "Şu son anketi dinlemişse kanaati değişir mi bilmiyorum ama o tür konuşmaları sıkça yapıyor maşallah kendisi. Başbakanımızın bu söylediği söz malumu ilamdan ibaret, yeni bir şey değil" diye konuştu.
Muhalefetin bu konuyu sanki ilk defa duymuşlar gibi veya konu ilk defa konuşuluyormuş gibi davrandıklarını dile getiren Arınç, şunları söyledi:
"Bu unutkanlıklarından mıdır, cehaletlerinden midir- Elimizde bizim seçimin dışında bir de yeni anayasa yapma iddiamız var. Biz yeni anayasa iddiasını tek başına götüren bir partiydik. 2007 seçimlerinden sonra bunu realize ettik, bilim kuruluna hazırlattık sonra tartışmaya açtık, o sırada parti hakkında kapatma davası açtılar, seçimlere kadar bir daha yeni anayasa konuşulmadı. MHP'den, CHP'den tık yok, hiç kimse yeni anayasa konuşmuyor. 2011 seçimlerini yaptık, ertesi gün 'yeni anayasaya biz hazırız' dedik. Meclis Başkanımız inisiyatif kullandı, partilerden temsilciler aldık, 9'a karşı 3 üyemiz olmasına rağmen yeter ki yeni anayasayı mutabakatla yapalım diye katıldık. Bize denildi ki '19 Ekim 2011'de başlayan bu süreç en geç 2012'nin sonunda bitecek'. İpe un serdiler. Bugün yine Sayın Kart konuşuyor. Sayın Kart, Sayın Batum gibiler oldukça o komisyondan hiçbir şey çıkmaz. Şahsen çok iyi tanıdığım için söylüyorum. Bizim komisyondaki üye arkadaşlarımızın söylediği şu, 'her gün toplanıyoruz en az üç saat Atilla Kart konuşuyor günlük olaylardan, varsa 4 saat de Süheyl Batum konuşuyor, Rıza Türmen de ya sabır çekerek onları dinliyor'. Rıza Türmen gibi üç kişi olsaydı CHP ile bir anayasa yapılabilirdi belki. Belki de anayasa yapılmasın diye böyle yapıyorlar."
-"Eveleme gevele, atma tutma biz bu günlere geldik"-
Konuyla ilgili işin özüne bir senede gelinemediğini, bunun üzerine "Bu işi artık bitireceğiz, ilanihaye bir işin ucu açık olmaz, uzatmaları oynuyorsunuz" dediklerini anımsatan Arınç, şunları kaydetti:
"Meclis Başkanımızda inisiyatif. Biz sadece bir partiyiz orada. Meclis Başkanımız 'biraz daha hızlanacağız, günde 5 saat, 9 saat çalışacağız' dedi.
'Hadi o zaman marta kadar olsun' dedi. Bahçeli, o arada '23 Nisan ne güzel bir tarih' deyince '23 Nisan olsun' dedik. Sonra Sayın Bahçeli, 'Ucu açık olsun' demeye getirdi. Sayın Başkan zannediyorum ki bu yasama dönemi bitene kadar bu işten bir netice almaya çalışıyor. Şunu rahatlıkla ve samimi olarak söyleyeyim, bizim yeni anayasa yapma iddiamız gerçekçidir, bunun için tüm hazırlıklarımızı komisyona verdik. Komisyonda özellikle CHP'nin, MHP'yi de bir kenara koyuyorum onlar da yapıcı davrandılar, bugüne kadar anayasa yapma konusunda ciddi bir iradeleri olmadı. Eveleme gevele, atma tutma biz bu günlere geldik. Başbakanımız da 'bu iş oyuncak değil' diyor. O zaman şunu konuştuk. Buradan netice alamazsak B planımızı devreye sokarız. Kendi teklifimizi hazırlarız bir taslak olarak, partilerin kapısını çalarız. Biz bu taslağın üzerinde sizinle çalışabiliriz, sizin de bir taslağınız varsa getirin anayasayı beraber yapalım. Hiçbirisi kabul etmezse yapacak bir şeyimiz yok çünkü bizim sayımız yetmiyor. Ama içlerinden biri
'ben varım derse', bu sadece BDP olursa o zaman gene düşünürüz. CHP ile sorun yok diyelim 367'yi bile aşıyoruz, MHP ile de sorun yok diyelim belki 367'yi aşabiliyoruz ama BDP ile tam sınır noktada kalırız."
Arınç, BDP'nin 2010'da yapılan referandumundaki 26 maddeye katılmadığını hatırlatarak, "Böyle bir şeyin sandıktan 330'un üzerinde kesinlikle çıkacağına inanmamız lazım bir, siyaseten böyle bir beraberliğin iç politikada nasıl karşılanacağına bakmamız lazım iki. Gözü kapalı gitmiyoruz biz bu işlere. Eğer onlardan birisi ile yaparsak mesele yok, yapamazsak artık bizim tek başına böyle bir teklifle gelmemiz mümkün değil. Tek bir şey yaparız, 2015'i bekleriz milletin önüne gideriz ve 'biz bir anayasa yapacaktık ama imkan vermediler. Sen yeni bir anayasa istiyor musun benim sevgili milletim- O zaman bana 400 milletvekili ver, o zaman ben sana yeni anayasayı yapacağım' deriz" ifadesini kullandı.
Arınç, "2014'te üç sandık" tartışmalarına yönelik ise "Bir, 2014'ün Mart ayında yerel seçimler kesin. Öne almak istedik olmadı. İkincisi, haziran veya temmuz aylarında cumhurbaşkanlığı seçimi, halk seçecek. Üçüncü nedir- Eğer biz bir teklifle gelecek olsak bile bunun komisyonlarda görüşülmesi, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi 2014'e sarkacak. 2014 içinde üçüncü sandık referandum olabilir, anayasa oylaması açısından" dedi.
"Cumhurbaşkanı seçiminden önce veya sonra olmasının özel bir anlamı var mı" sorusuna Arınç, "Yok, ne zaman biterse o zaman yapılır" karşılığını verdi.
"Cumhurbaşkanlığı ve referandum aynı sandıkta mı olabilir" yönündeki soru üzerine Arınç, şöyle konuştu:
"Bir ihtimal. Eğer o tarihe kadar yetişirse. Çünkü düşünün ki yeni bir anayasa yapacaksak en azından 100 maddeden fazla olacak. Bunların komisyondaki görüşmeleriyle beraber, anayasa olduğu için ikişer defa görüşülmesi lazım, ondan sonra da Referandum Kanunu'na göre belli bir sürede referanduma götürülmesi lazım. Bir taraftan seçim yapacağız bir taraftan Meclis'te anayasa oylaması yapacağız, bunlar çok zor şeyler. Dolayısıyla 2014'ün içerisindeki bir tarih, muhtemelen cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki bir tarih söz konusu olabilir. Ama işler iyi gitti, o tarihe kadar yetişti ikisi de birlikte olabilir. Ne güzel, ekonomik davranmış oluruz."
-Başkanlık sistemi tartışmaları-
Başkanlık sistemine yönelik tartışmalar hatırlatılarak, "Konu olmazsa olmazınız mı" denilmesi üzerine Arınç, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu işi bilmiyorlar. Bir defa bu komisyon göreve başladığı zaman bir içtüzük kabul etti. Yani komisyonunun nasıl çalışacağını her biri altını imzaladı. Bir konuda dördünün üçü mutabık kalmazsa hiçbir şey geçmeyecek. Senin teklifin, benim teklifim, onun teklifi dördü mutabık kalmak şartıyla o ancak kabul edilebilecek. Dört partiden bir tanesi çıkar giderse yine komisyon dağılacak. Bu kadar birbirlerine bağladılar. Biz başkanlık sistemine göre yasama, yürütme ve yargıyı yazdık, teklif olarak verdik. Beyefendilerin yapacağı tek şey var, bu teklife karşı CHP diyecek ki 'Ben kabul etmiyorum', MHP diyecek ki 'Kabul etmiyorum', BDP'nin ne diyeceğine gerek yok zaten içlerinden bir tanesi 'hayır' derse bizim teklifimiz görüşülmeyecek. Görüşülmeyen şeyin kabul edilmesi mümkün değil. Niye dışarıda bağırıp çağırıyorsunuz- 'Ben sizin teklifinizi kabul etmedim' deyin uzlaşma komisyonunda, bu iş kapansın diğer konulara geçin. Ama onu ellerinde tutuyorlar anayasa yapmamak için bir bahane olarak devamlı ileri sürmek üzere."
" AK Parti'nin resmi görüşü hala başkanlık sistemi midir" sorusunu Arınç, "Bu önce 'tartışılsın' denildi, sonra 'teklif olarak verilsin' denildi. Bizim hiçbir kırmızı çizgimiz yoktu, herkes altını kopkoyu kırmızılarla çizdi. Kardeşim yeni bir anayasa yapıyoruz, sene 2013 darbe anayasanın üzerinden şu kadar sene geçmiş. Yeni, çağdaş, sivil, demokrat bir anayasa yapmak için bütün defolarımızı, bagajlarımızı bir kenara atarak, elimize bir kalem alalım, beyaz kağıda bir anayasa yapalım diye yola çıktık. Buna anayasanın bütün maddeleri de dahil" diyerek yanıtladı.
"Başkanlık sistemini isteyen birisini 'diktatör' olarak vasıflandırıyor Kılıçdaroğlu, bu cehalettir" diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha önceki cehaleti de şuydu, 'başkanlık sisteminde parlamento olmaz, biz parlamentosuz sistem istemiyoruz'. Al sana Fransa'da hem senato hem meclis, al sana ABD'de iki tane meclis. 26 ülkede başkanlık veya yarı başkanlık sistemi var, hepsinde parlamento var. Demokratik sistemlerden bir yönetim biçimi olarak başkanlık sistemini savunmayı diktatörlük olarak gören bir düşünce var. Bununla uzlaşmak mümkün değil. O zaman 'Bizim niyetimiz samimidir arkadaşım ama senin bu başkanlık sistemini filan söz konusu etmeyelim, onu biz kabul etmiyoruz.' Altına imza at bakalım 'kabul etmiyoruz' diye ondan sonra kalanları görüş. Onu da yapmıyorlar."
-"Tartışmaya razı değillerdi, hala değiller"-
"Size göre en uygun model başkanlık sistemi mi" sorusu üzerine Arınç, kendisinin TBMM Başkanlığı yaptığını hatırlattı. Üç sene öncesinden bu konuyu kendisine sormaya başladıklarını ve "Ben parlamenter demokratik sistemden yanayım" yanıtını verdiğini anımsatan Arınç, şunları söyledi:
"Benim Meclis Başkanlığı'na adaylığım sırasında bir gazeteci arkadaşa söylediğim sözü hep karşıma getirirler, 'inadına aday oldum' diye. 'İnadına aday oldum' sözü doğru ama şu açıdan doğru. O günlerde ben zaten AK Parti'nin Grup Başkanıyım. Bütün arkadaşlar benim Meclis Başkanı olmamı istiyor ama bir kısım gazetelerde boy boy fotoğraflarla şu yayımlanıyor, 'bunların eşinin başı açık bunlar Meclis başkanı olabilir, bunların eşinin başı örtülü bunlar Meclis Başkanı olamaz'. Böylesine küflü bir düşünceye karşı 'ben inadına aday oluyorum' dedim.
'Benim eşimin başında örtü var, bu örtü benim Meclis Başkanı olmama engel değil. O şerefiyle başında örtüsünü taşırken ben de Meclis Başkanı seçilebilirim. Bu dogmatik yapıyı yıkmamız lazım' dedim. Burada da baktım ki başkanlığa, yarı başkanlık sistemine öcü gibi bakıyorlar. Kardeşim bunu bir tartışalım, tartışmakta ne zarar var. Önce 'tartışalım' demekle başladım ben. 'Tartışalım hatta sonunda beni de ikna ederseniz, bu benim için ayet-i kerime değil ben de sizinle düşünebilirim' dedim. Tartışmaya razı değillerdi, hala tartışmaya razı değiller. Uzlaşma komisyonunda bile muhalefet partileri başkanlık sisteminin artılarını, eksilerini tartışmıyor. Dolayısıyla ben parlamenter sistemden yanayım ama başkanlığın, yarı başkanlığın da Türkiye'de, bir ülkenin daha iyi yönetilebilmesine yol açacak bir sistem olarak görülüyorsa bunu da hemen kabul ederim."
-"Ne yapalım kardeşim, buna siz sebep oldunuz"-
Başkanlık sistemi tartışmalarına bağlı olarak cumhurbaşkanını tekrar Meclis'in seçmesine yönelik söylemlerin hatırlatılması üzerine Arınç, "Asıl zihinlerindeki gaye bu" yanıtını verdi.
Arınç, şunları söyledi:
"Türkiye'de olağanüstülükler olmasa, ahlak dışı, parlamento dışı, demokrasi dışı müdahaleler olmasa biz bu noktalara gelmezdik. 2007'nin Nisan ayında Meclis ilk defa kendi iradesiyle cumhurbaşkanı seçecek. Seçtirmediler. Herkes ağzına geleni söyledi ama 367 daha etkili oldu. Böyle saçma sapan bir düşünceyi Anayasa Mahkemesi önümüze engel olarak getirdi. Meclis Başkanıyım, iki kolum bağlandı ben cumhurbaşkanını seçemedim. AK Parti olarak hemen anayasa değişikliğine gittik.
'Seçimler bundan sonra halk tarafından yapılacak' dedik. Bize destek verdiler parlamentodan o zaman Anavatan grubu. Ekim 2007 referandumu ile cumhurbaşkanını halkın seçmesini kabul ettik. 367 olmasa ve Meclis cumhurbaşkanını geçmiş seçimlerde olduğu gibi seçseydi bugün bunlarla karşılaşmayacaktık. Şimdi neyle karşılaşacağız- Aslında öyle kötü bir durum da yok, öyle herkesin söylediği kadar. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek ama Meclis tarafından seçilen cumhurbaşkanının yetkilerini kullanacak. Ne yapalım kardeşim, buna siz sebep oldunuz. Bunu akortlu hale getirmemiz gerekiyorsa işte zaten bu başkanlık sistemini ona göre tartışmamız lazım."
(Sürecek) - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?