Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin son 7- 8 yıl içinde çok önemli bir dönüşüm sürecinin içine girdiğini söyleyerek, "Türkiye ekonomik alanda kaydettiği mesafeyi hukuk alanında da kaydetmek zorunda. Demokrasimizin, artık soru işaretleri uyandırmayacak şekilde sivil demokrasi olması gerekiyor" dedi.
Devlet Bakanı Ali Babacan, işadamları ve çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelmek için Muğla'nın Bodrum İlçesi'ne geldi. Cuma namazını Bitez Beldesi'ndeki Kaynak Camii'nde kılan Bakan Babacan, çıkışta işadamı Ufuk Amasyalıoğlu'nun 9 yaşındaki oğlu Özel Merter Koleji 3'üncü sınıf öğrencisi Tarık'ı sevdi. Minik Tarık, Bakan Babacan'a İstiklal Marşı'nın 2 kıtasını okudu.
Babacan daha sonra, konuşmasını yapacağı Bodrum Ticaret Odası Toplantı Salonu'na hareket etti. Toplantıya, Bodrum Kaymakamı Feridun Cemal Özdemir, Bodrum Belediye Başkanı DP'li Mehmet Kocadon, Gümüşlük Belediye Başkanı DP'li Mehmet Tire, Bitez Belediye Başkanı CHP'li İbrahim Çömez, Turgutreis Belediye Başkanı CHP'li Mehmet Dinçberk, Bodrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut Serdar Kocadon, Muğla İl Emniyet Müdürü Kadir Ay, Bodrum İlçe Emniyet Müdürü Niyazi Turgay, işadamları, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve partililer katıldı. Bakan Ali Babacan, Türkiye'nın son 7- 8 yıldır çok önemli bir dönüşüm sürecinin içine girdiğini belirterek, şunları söyledi:
"7- 8 yıl öncesinin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si nereden bakacak olursanız olun iki ayrı ülke gibi. O yıllara kıyasla daha iyi işleyen bir demokrasimiz var. Temel hak ve özgürlükler alanlarında önemli adımlar attık. Artık ülkemiz vatandaşlarının daha özgürce yaşadığı bir ülke oldu. Ekonomik alanda da önemli bir refah artışı oldu. Milli gelirimiz 3 bin dolarlardan bugün 10 bin dolarlar seviyesine ulaştı. Yaptıklarımız, Türkiye'nin elde ettiği mesafeler başarılar yeterli mi, kesinlik hayır. Önemli mesafeler kat ettik ama önümüz daha kat edecek uzun bir yol var. Çünkü Türkiye hala birinci sınıf bir demokrasi değil, Türkiye hala ekonomik anlamda hak ettiği mertebeye ulaşmış değil. Halkımız çok daha iyi şartlarda yaşamayı hak ediyor."
Babacan, 2009 yılında yaşanan küresel ekonomik krizin dünya tarihinin en derin krizlerinden biri olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
"Bu krizi ekonomik açıdan, yaşanmış krizlerle mukayese ediyorlar. ABD, Avrupa ülkeleri çok ciddi bir borç stoğu ile karşı karşıyadır. Neredeyse toplam yıllık milli gelirleri kadardır. Bu krizin etkileri dünya genelinde uzun sürecek. Pek çok ülke bu krizin ağır faturasını ödemek için onlarca yıl çok zorlu politikalar uygulayacaktır. Türkiye'ye baktığımızda, Türkiye krizin başlamasıyla beraber, çok farklı politikalar uyguladık. Geçen sene herkesten önce çıkıp, orta vadeli program açıkladık. 3 yıl boyunca ne yapıp, ne yapmayacağımızı açıkladık. 3 yıllık bir perspektif sunduk. Bu adımları atacağız, bu adımları attığımızda da pek çok Avrupa ülkesinin karşı karşıya kaldığı sıkıntıları yaşamayacağız. Bu program çok hızlı bir şekilde güven oluşturdu. Zamanında doğru politikalar uygulayarak, bu sonuçları elde ettik. Ekonomide başarının bir sırrı, reçetesi var. Bu işin sırrı güvendir. Güven ortamını sağladığınızda, o ortamı oluşturduğunuzda her şey kolaylaşır. Güven zemini kaymaya başladığınızda hiçbir sonuç elde edemezsiniz. Bu güveni kazanmak ve bu ortamı oluşturmak kolay olmuyor. Güven nasıl oluşuyor, söz veriyorsunuz yapıyorsunuz, hedef gösteriyorsunuz, hedefe ulaşıyorsunuz. Yapacağım dediğini şeyi yapıp, yapmayacağım dediğiniz şeyi yapmayınca güven oluşuyor. Ekonomide güven sadece ekonomik politikalarla olmaz. Güven oluşması genel ülkedeki siyasi atmosfer, demokrasinin işlemesi de çok önemlidir."
2002 ve 2006 yılları arasında çok yüksek büyüme oranları elde edildiğini, 2007'de büyümenin hız kestiğini, yüzde 5'in altına düştüğünü, 2008'de de neredeyse hiç büyümediğini belirten Babacan, "2007 yılı dünya ekonomisinin en hızlı büyüdüğü dönemdir. Türkiye'de ekonomi politikalarında yaşanan köklü bir değişiklik olmadı, ancak Türkiye'de yaşanan bu Anayasa Mahkemesi ile ilgili kararlar, Cumhurbaşkanı seçimleri sıkıntıları, parti kapama davası, oturmuş demokrasilerde büyük olan gelişmelerdir. Türkiye ekonomik alanda kaydettiği mesafeyi hukuk alanında da kaydetmek zorundadır. Demokrasimiz artık soru işaretleri uyandırmayacak kuşkulandırmayacak şekilde bir sivil demokrasi olması gerekiyor" dedi.
"Türkiye'nin bundan sonraki başarısı, doğru ekonomi politikaları, bunun hemen yanında 1. sınıf bir demokrasi, ekonomi ve hukuk sistemini tesis etmektir" diyen Babacan, sözlerini şöyle tamamladı:
"12 Eylül'de bundan önce yapılan anayasa değişiklikleri önerilerden yararlandık. İçeriği ile ilgili bir fazla tartışma yok. Şu anda tartışmalar hep bambaşka bir zeminde gidiyor. Bu A partisi B partisinin meselesi değil, halkımızın meselesidir. Biz tüm vatandaşlarımızın siyasi tercihlerine saygılıyız 2011 yılında yapılacak seçimlerde ise kendini hangi partiye yakın hissediyorsa o partiye oyunu verecektir. Ancak 12 Eylül'de oylayacak olduğumuz konu anayasa değişikliği ve anayasa içeriğidir. Bu maddeler Türkiye'ye faydalar mı getiriyor, yoksa Türkiye'ye zarar mı getiriyor, bu açıdan bakıp oy verilirse daha doğru bir karar verilir diye düşünüyorum. Oy pusulası verildiğinde orada parti isimleri yazmayacak. Objektif ve bilinçli bir şekilde değerlendirildiğinde, özüyle alakalı, olumsuz, negatif tartışılan sorun olarak gündeme gelen bir konu bugüne kadar bize iletilmedi. Arkadaşlarımız çok çalıştı, ülkemiz için hayırlı olsun diyorum. Bu değişiklikle beraber Türkiye mükemmele ulaşacak mı, hayır. Önemli bir adım atılmış olacak, reformlar devam edecektir."
Babacan, toplantının ardından Milas ve Yatağan'a gitmek üzere karayoluyla Bodrum'dan ayrıldı.
Son Dakika › Güncel › Bodrum Bakan Babacan: Sivil Demokrasi Gerekiyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?