
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yemin krizinin ardından yaşanan ara seçim tartışmalarını "Ben şahsen devamsızlıkları sebebiyle Meclis'teki yasama faaliyetlerine katılmayan en azından şu anda katılmayan milletvekillerimizin milletvekilliğinin düşürülmesini doğru bulmam" şeklinde değerlendirdi
Arınç, TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Yeni kabineyi nasıl bulduğu"na ilişkin bir soruya Arınç, kendisinin Başbakan Yardımcısı olarak görevlendirildiğini ve onurlu bir görev olduğunu ifade ederek, "Kabinede tekrar görev almam konusunda Başbakanımızla hiçbir görüşmemiz olmadı. Diğer arkadaşlarım konusunda da kimin bakan olacağı konusunda bilgi sahibi değildim.
Sayın Başbakanımız kendi istişareleri ile kendi düşünceleri ile ustalık dönemi kabinesini bu şekilde ortaya koydu. Ben her arkadaşımın birbirinden değerli, kıymetli olduğun düşünüyorum.
AK Parti grubu çok güçlü bir grup. Bunun içerisinden en az 10 hükümet çıkar. Buna adım gibi inanıyorum. Ama bu hükümetimiz bu isimlerle kuruldu. Eminim arkadaşlarımız görevlerini büyük bir başarı ile yapacaklardır. Belki zaman içerisinde hükümetimizin çalışmaları ne şekil gösterirse Sayın Başbakanımız bakanlarla ilgili tasarruflarda elbette de bulunabilecektir" karşılığını verdi.
-"BAŞBAKAN'IN TAKDİRİ"-
Başbakan Yardımcılığı sayısının 4'e çıktığını, görev dağılımını Başbakan'ın belirleyeceğini kaydeden Arınç, kendisinin eski görev alanı içerisinde kalacağını sandığını söyledi.
Arınç, "Belki birkaç değişiklik de olabilir. Yarın Bakanlar Kurulumuz var. Bakanlar Kurulunda görev alanlarımız bizlere tekrar söylenecektir" dedi.
Bülent Arınç, hükümet sözcüsü olup olmayacağına ilişkin bir soruya "Bilemiyorum, sayın Başbakanımızın takdirleri. Yarın görev dağılımında ne şekilde çalışmalar yapılacağı öğrenilecektir" yanıtını verdi.
-"YEMİN ETMEMELERİ KAMUOYU NEZDİNDE BÜYÜK ELEŞTİRİ ALIYOR"-
Arınç, yemin kriziyle ilgili soruları da yanıtladı. And içme töreninin ardından Meclis Başkanlığı seçiminin yapıldığını, Meclis Başkanı'nın birkaç gündür kürsüye çıkarak birleşimi açtığını ve görevini yaptığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Gördüğünüz gibi Meclis çalışmalarında hiçbir aksaklık yok. Kriz dediğiniz şey iki partinin Meclis'te and içmemesidir. Bunlardan birisi geliyor oturduğu yerden izliyor. Birisisık sık ayağa kalkıyor, bir şeyler söylemek istiyor. Ama yok hükmünde olduğu için Sayın Başkan onu duymuyor bile ve grubu da zaafı seyrediyor. Bunlar ibretlik olaylardır. Bir diğeri ise henüz Diyarbakır'dan Ankara'ya gelmedi.
Dolayısıyla hükümet programının okunması sırasında gelmezlerse yine bugünkü gibi Meclis çalışmalara devam edecektir. Pazartesi günü müzakerelere gelmezlerse yine bugünkü gibi Meclis çalışmalarına devam edecektir. Güven oylaması Çarşamba günü olacaktır. Yine gelmezlerse bugünkü gibi Meclis güven oylamasını gerektiği şekliyle yapacaktır.
Meclis çalışmalarında bugün için bir aksaklık yok. Ama önemli olan Anayasa'mız gereğince, "parlamenterler and içerek görevine başlarlar' cümlesini henüz gerçekleştiremedi iki parti. Bu milletimiz nezdinde büyük bir eleştiri alıyor.
Dolayısıyla parlamentoya gelerek asli görevlerine başlamaları ve yasama çalışmalarına katılmalarını hepimiz arzu ediyoruz. Bu mutlaka bir gün olacaktır. O günün yakın olması konusunda ancak dileklerimizi ve temennilerimizi bildirebiliyoruz. "
-"ÜMİDİM AND İÇMELERİ, YASAMA ÇALIŞMALARINA KATILMALARI"-
Arınç bu süreç sonunda ara seçime gidilmesinin söz konusu olup olmayacağı yönündeki bir soruya ise şu karşılığı verdi:
"Bugüne kadar ne oldu? Oturuyorlar, isimleri okunuyor bazıları kendileri alkışlıyorlar ama yerinden kalkıp kürsüye gelemiyorlar, dilekçe veremiyorlar, grup başkan vekilleri var ama ayağa kalkıp konuşamıyorlar. Çünkü Anayasamızın ve içtüzüğümüzün amir hükümleri var; and içmeleri gerekiyor. Bu ayıp bir şey değil, korkulacak bir şey de değil, yasak bir şey de değil.
Biz bugüne kadar and içtik ve şerefle görevlerimize başladık. Her parlamenterin de asli görevidir bu. Ama her iki parti de henüz tutuklu bulunan, tahliye edilmemiş olan, milletvekili seçilip mazbatalarını alan kişilerle ilgili olarak' onlar dışarı çıkmadıkça and içmeyeceğiz' diyorlar.
Bunlar onların kararıdır. Bize göre, halka göre yanlış karardır. Ama hala ısrar diyorlar. Benim bütün ümidim Meclis Başkanı da seçildiğine göre ve Meclis Başkanımız da ana muhalefetin çok beğendiği bir isim olduğuna göre artık onun söyledikleri ile bir yolunu bulmaları, Meclis'e gelmeleri ve and içmeleri, yasama çalışmalarına katılmaları gerekir.
Bunu dışında bence söylenen sözlerin önemi yoktur; Anayasa hükmü açıktır. Meclis'in teamülleri vardır. Parlamento geleneklerine aykırı hiçbir davranış amacı en olursa olsun bugüne kadar hiç hoş karşılanmadı ve bugünde hoş karşılanmamaktadır. "
-"BU BİR BLÖF DEĞİLDİR"-
Arınç, AKP'li Elitaş'ın 15 Temmuz'la ilgili sözlerinin sorulması üzerine bu konunun Anayasa ve İçtüzükte yer aldığını belirtti. Arınç "mazeretsiz katılmayan milletvekillerinin vekillikleri düşürülebilir' hükmünün olduğunu dile getirerek, "Bu düşürür, düşürülmedir demiyor. Bu bir yetkidir. Bu yetkiyi parlamento kullanır veya kullanılmaz. Ancak, ben şu anki durumun biraz daha farklı olduğunu düşünüyorum. Tutuklu oldukları için anda içmeye gelemeyen
milletvekilleri var. Bunların mazeretleri var. Serbest olsalar belki geleceklerdir. Diğerleri de bu arkadaşlarını bahane ederek gelmiyorlar. İçerdeler ona rağmen and içmiyorlar.
Dolayısıyla bunun net olarak devamsızlık anlamına gelip gelmeyeceği konusunun yeni bir içtihada bağlanması gerekir. Bu işin hukuki tarafı ama siyasi tarafında ben şahsen devamsızlıkları sebebiyle Meclis'teki yasama faaliyetlerine katılmayan en azından şu anda katılmayan
milletvekillerimizin milletvekilliklerinin düşürülmesini doğru bulmam. Dolayısıyla bu 15 Temmuz tarihini bir grup başkan vekilimiz anayasa ve içtüzüğe dayalı olarak söylemiştir. Bu bir blöf değildir, bunun karşılığı rest olamaz. Bu bir şantaj, baskı ve tehdit de değildir.
Böyle gidilirse bunun arkasından böyle bir çözüm de gelebilir anlamında söylediğini düşünüyorum. Bence 15 Temmuz itibariyle bu milletvekillerinin milletvekilliğinin düşürülmesi gündeme gelemez ve gelmemelidir" diye konuştu.
-"BİZİMLE EN UZAK EN YAKIN HİÇBİR İLİŞKİSİ YOK"-
Arınç, Deniz Feneri soruşturması kapsamında Zahid Akman ve Kanal 7 yöneticilerinin gözaltına alınması konusundaki bir soruyu da, "Basından takip ediyorum, bilemiyorum gecikmiş veya tam zamanında neye göre takdir ediyor bilmiyorum.
Ancak bu kişilerin gözaltına alınma kararı bir yargı sürecinin başladığını gösteriyor. Hep beraber süreci takip edeceğiz. İsmi geçen kişilerle bizim en uzak en yakın hiçbir ilişkimiz yoktur" şeklinde yanıtladı.
Son Dakika › Güncel › 'Bu Bir Blöf Değildir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?