Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa'da düzenlenen son terör saldırılarına ilişkin, "Dünyada terörle mücadelede maalesef bir kararlılık yok" dedi.
Çavuşoğlu, AA Editör Masası'na konuk olarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Çavuşoğlu, Fransa'da bir süpermarkete saldırı düzenleyen Amedy Coulibaly'nin eşi Hayat Boumedienne'nin 2 Ocak'ta Madrid üzerinden Türkiye'ye geldiğinin ve 8 Ocak'ta Suriye'ye geçtiğinin tespit edildiğini söyleyerek "2 Ocak'ta Madrid üzerinden Türkiye'ye gelmiş. Havaalanında görüntüleri var. Daha sonra beraberinde başka bir insanla Kadıköy'de bir otelde kalmış, sonra 8 Ocak'ta da Suriye'ye geçmiş. O da telefon kayıtlarından belli oluyor" dedi.
Yabancı savaşçılar konusunun Türkiye için ciddi bir mesele olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Daha Fransa sormadan, biz bu bilgeleri elde eder etmez paylaştık. 'Bakın aradığınız şahıs gelmiş, burada kalmış ve Suriye'ye kaçak bir şekilde geçmiş' dedik" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, 911 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırının korunmasının, Türkiye'ye gelen her şahsın terör şüphesiyle tutulmasının ya da takip edilmesinin mümkün olmadığını ancak uyarı geldiğinde hemen gereğinin yapıldığını söyledi. Böylece bugüne kadar yaklaşık 7 bin 250 kişinin Türkiye'ye giriş yasağı listesine konulduğunu, bin 100'e yakın kişinin de yakalanıp sınır dışı edildiğini ifade eden Çavuşoğlu, sınır dışı edilenlerin belli bir süre sonra üçüncü ülkeler gibi farklı yollardan tekrar sınıra gelebildiğini ancak sınırda tespit edildiğini vurguladı.
Bu konu hakkında ilgili ülkelerdeki muhataplarıyla görüştüklerini belirten Çavuşoğlu, bazı suçlardan dolayı arananların tutuklandığı ancak bu kişilerin çoğunun yakından takip edildiği bilgisinin kendilerine verildiğini söyledi. Bakan Çavuşoğlu, bu kişilerin tam anlamıyla kontrol altında tutulamadığını, özellikle Schengen ülkelerinde giriş-çıkış için sadece pasaport göstermenin yeterli olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, yabancı savaşçıların kaynağı olan ülkelerin birçoğuyla çok yakın işbirliği yaptığını ancak bu ülkelerin özellikle kendi sınırlarında kontrolü daha iyi sağlamaları gerektiğini ifade etti. Çavuşoğlu, bu konuda hassasiyetle çalışıldığını, ülke içinde de toplu taşımanın yapıldığı yerlerde ve sınır bölgelerinde tedbirlerin artırıldığını ancak mücadele edebilmek için işbirliğinin sıkılaştırılması ve söz konusu ülkelerin tedbirlerini artırması gerektiğinin altını çizdi.
Terörle mücadele
Suriye ve Irak'ta teröristler arasında tercih yapılmaması gerektiğini sürekli söylediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "Dünyada terörle mücadelede maalesef bir kararlılık yok. Terörün uluslararası alanda kabul edilmiş bir tanımı bile yok" diye konuştu.
Çavuşoğlu, terörü tetikleyen unsurların değişik coğrafyalarda farklılık arz ettiğini, Nijerya, Somali ve Afrika'da da terör saldırılarının devam ettiğini ve bu ülkelerin iç çatışmaya kadar sürüklendiğini ifade ederek "Bizim verdiğimiz mesaj her zaman aynıdır, her zaman ilkelidir. Terör nereden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, hangi iddiayla ya da inançla yola çıkarsa çıksın biz hepsine karşıyız ve hepsiyle de kararlı bir şekilde mücadele etmemiz gerekiyor. Bizim verdiğimiz mesaj budur" ifadesini kullandı.
Daha önce de terörü kınadıklarını ve lanetlediklerini belirten Çavuşoğlu, kendisine, Avrupa'daki ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve her türlü ayrımcılığın terörü tetikleyip tetiklemediğine ilişkin soru geldiğini söyledi. İkisinin de birbirini tetiklediğini ifade eden Çavuşoğlu, şu anda Avrupa'da insanları, ülkeleri, toplumları ve Avrupa'nın değerlerini tehdit eden iki ana unsurun bulunduğunu, bunlardan birinin terör, diğerinin ise artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve antisemitizm olduğunu kaydetti. İkisinin de hem insanları hem de Avrupa'yı birleştiren temel değerleri ortadan kaldırdığını vurgulayan Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin bir daha çatışma yaşanmaması için kurulduğunu söyledi. Bu amacı tehdit eden gelişmeler olduğunu belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bunlardan biri terör, biri bu ayrımcılık, nefret, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, göçmen düşmanlığı. İkisiyle de mücadele etmemiz ve her zamankinden daha kararlı olmamız gerekiyor. Özellikle bölgemizde ve Avrupa'da bu akımlara karşı hepimizin birleşmesi lazım. İslam dünyası da Batı da Hristiyan dünyası da yani tüm insanlığın kararlı bir şekilde mücadele etmek için bir strateji etrafında birleşmesi lazım."
Bakan Çavuşoğlu, terör saldırısı olan her yerde, özellikle Suriye ve Irak'ta terör örgütlerine katılan ve bir kısmı Türkiye üzerinden geçen yabancı savaşçılardan dolayı incelemelerin ve bilgi paylaşımının yapıldığını ifade etti.
Son zamanlarda Avrupa ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada terör saldırılarının arttığını belirten Çavuşoğlu, İstanbul'da iki terör saldırısı düzenlendiğini hatırlattı. Saldırıda hayatını kaybeden iki polis için rahmet dileyen Çavuşoğlu, Suudi Arabistan ve Yemen'de de terör saldırıları düzenlendiğine işaret etti.
Çavuşoğlu, Paris'te önce bir karikatür dergisine saldırı düzenlendiğini, daha sonra da bunun devamı niteliğinde saldırılar olduğunu ifade ederek "Terörden çok çekmiş bir ülke olarak, 30 yıldır yaklaşık 40 bin insanını kaybetmiş bir ülke olarak terörle etkili mücadele edilmediğine inanıyoruz. Terörün her türlüsünü kınadığımızı her zaman vurguluyoruz" dedi.
Almanya'da PEGIDA tehdidi
Bakan Çavuşoğlu, Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) hareketine ilişkin bir soru üzerine, "Almanya ve Avrupa'da ırkçılığın, yabancı düşmanlığının arttığını söyleyince oradaki dostlarımız alınıyor. Ama maalesef bu bir gerçek" dedi.
Sadece PEGIDA'nın değil, birçok siyasi partinin de buna ön ayak olduğunu, son zamanlarda merkez partilerin bile o popülist, aşırı partilerin söylemlerine ve eylemlerine tevessül ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Bu, endişelerimizi maalesef haklı çıkarıyor. Yıllardır bu uyarıları yapıyorduk. Avrupa'da artan ırkçılık var, yabancı düşmanlığı var. Bunun değişik sebepleri olabilir. Ekonomik kriz, işsizlik, bir bakıyorsunuz göçmen. Göçmen sayısına baktığınızda, en çok Müslüman göçmen var. 'Bizim işimizi elimizden alan bunlardır' diye gazetelerde haberler çıktığı zaman ya da bazı radikal partiler bu söylemler içine girdiği zaman ister istemez halklar da etkileniyor. 'Bizim ekmeğimizi, işimizi elimizden alan göçmenler, Müslümanlar. Diğer taraftan maalesef retorik her yerde artıyor. Son zamanlarda Avrupa'da artan ırkçılık var. Geçenlerde bir Avrupalı bakan bana 'Avrupa'daki artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve islamofobiye karşı nasıl mücadele edebiliriz' diye sordu. Ben bunun içine antisemitizmi de koyuyorum. Çünkü antisemitizm her ne kadar yasalarla koruma altına alınsa da Avrupa'daki antisemitizmin ne kadar yüksek olduğunu siz de orada yaşayan arkadaşlarımız olarak biliyorsunuz. Ama hepsi insanlık suçudur. Dedim ki her şeyden önce sizlerin mensup olduğu sağda veya solda merkez partiler her zamankinden daha güçlü durabilmeli. Avrupa'nın değerlerini savunmada ve bu tür akımlara karşı mücadelede güçlü durabiliyor musunuz? Hayır, duramıyorsunuz. Sizin partiniz de yalpalıyor, halk tabiriyle söyleyeyim ve o yollara tevessül ediyor ve o oyları geri almaya çalışıyor. O yüzden sizinki bir taklit. O partiler ona inanmış, o yola çıkmış. Siz o yollarla o desteği geri alamazsınız ama Avrupa'nın değerlerini yok edersiniz. Buradaki esas sorun, merkezdeki siyasi partilerin ve siyasetçilerin daha da oy kaybederim diye bu konuda zayıf durması. Belki bugün oy kaybedebilirsin, meclisteki veya Avrupa Parlamentosu'nda sandalye sayın azalabilir ama Avrupa halklarının geleceğini kurtarırsın. Maalesef tüm bu sebeplerden dolayı Avrupa'da islamofobi, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret artmaktadır ve geleceğimizi tehdit etmektedir."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Çavuşoğlu, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?