Çözüm Süreci - Son Dakika
Güncel

Çözüm Süreci

Özcan Güney - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi Mahmut Arslan, "Hem CHP tabanından hem MHP tabanından bu sürece destek var."

28.05.2013 11:57

Özcan Güney - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi Mahmut Arslan, "Hem CHP tabanından hem MHP tabanından bu sürece destek var. Gittiğimiz yerlerde bunu gördük" dedi.

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi ve Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan AA muhabirine yaptığı açıklamada, sorumluluk alnlarındaki ziyaretlerin büyük bölümünü tamamladıklarını ifade etti.

Heyet olarak çalışmalara başladıkları zaman Türkiye'de çözüm sürecine destek oranının yüzde 58'lerde olduğunu son yapılan araştırmada bu oranın yüzde 81,5'e çıktığını vurgulayan Arslan, "Bu çok anlamlı bir rakam. Çünkü BDP'nin ve AK Partinin oylarının toplamı yüzde 60 etmiyor. Yüzde 81,5'lik bir destek var. Demek ki hem CHP tabanından hem MHP tabanından bu sürece destek var. Gittiğimiz yerlerde bunu gördük" diye konuştu.

Sürece Türkiye coğrafyasında büyük çoğunluğun destek verdiğini, kimsenin savaş ve çatışma istemediğini, bu nedenle destek oranının daha da artacağını kaydeden Arslan şöyle devam etti:

"Bunun için büyük bir duyarlılık var. Batıda da doğuda da duyarlılık var. Doğudaki duyarlılık daha yüksek. Bizim gittiğimiz yerlerde yüzde 95'in üzerinde büyük bir destek var. Hiç kimse 'biz bu sürece karşıyız' demiyor. Endişeleri var soruları var ama yine de bu sürece destek veriyorlar. Her kesimde bu var. Alevi toplumuna gidiyoruz 'biz bu süreci destekliyoruz' diyorlar. Kürtler destekliyor, Zazalara gidiyoruz, destekliyorlar. Iğdır da Azeriler var Kürtler var, Türkler var, herkesle görüşüyoruz herkes 'evet' diyor."

-"Akil İnsanların misyonunu çok olumlu buluyorum"-

Akil İnsanlar Heyeti'nin misyonunu çok olumlu bulduğunu belirten Arslan, "Tarihe not düştüler, hayırlı bir iş yapılıyor. Toplumla devlet arasında bir ilişki kurmayı başardık. Yaptığımız toplantılarda herkes konuşuyor, farklı insanlar farklı çözümler var. Bence Türkiye için olması gereken bir yapı. Tabi bizim bölgemizde çözüm sürecine destek çok yüksek ama ben Türkiye ortalamasını da çok önemli buluyorum. Artarak devam edeceğini de umuyorum. Yeter ki silahlar sussun. İnanıyorum ki daha da yüksek bir yüzde destek verecek" ifadelerini kullandı.

"Doğudaki insanın bizden talebi ne bağımsızlık ne otonomi ne de özerklik"

Yaptıkları toplantılarda insanların kendilerinden eşit yurttaşlık talep ettiğini dile getiren Arslan, şöyle konuştu:

"Doğudaki insanın bizden talebi ne bağımsızlık, ne otonomi, ne de özerklik. Bunların hiç biri bizden talep edilmiyor. Eşit yurttaşlık talep ediliyor. Bu da bir insan hakları sorunu ise insan hakları bağlamında eksikse bunlar yeterince dikkate alınmamışsa buna dikkate almak lazım. Bölge halkının yüzde 72'si eşit yurttaşlık istiyor. Bence bu Türkiye için çok büyük bir avantaj. Abdullah Öcalan'ın 21 Mart'taki mektubunun satır aralarına bakarsanız o çözüm için önemli bir adımdır. Bin yıllık İslam kardeşliğinden bahsediliyor, helalleşmekten bahsediliyor, eşit yurttaşlık çözümünden bahsediliyor, Misak-ı Milli'den bahsediliyor. Bunların hepsi Abdullah Öcalan'ın örgütü kurarken belirlediği ideallerde çok farklı. Ben Türkiye için bunu önemsiyorum ve bu anlayışla uzlaşmayı yakalayacağız diye umuyorum."

"Yolda yürürken ayaklarımı bastığım yerde oğlumun kemiklerini çiğnemiş olabilirim"

Bölgede yaptıkları ziyaretlerde çok farklı yaşam hikayeleri ile de karşılaştıklarını aktaran Arslan, 12 Eylül darbesinde engelli oğlunu kaybeden yaşlı bir annenin dramından çok etkilendiğini ifade etti.

Arslan, bu olayı şöyle anlattı:

"Bingöl'de yaşlı bir anne toplantımıza gelmişti. Dedi ki '1980 darbesinde benim gözleri görmeyen oğlumu hiçbir olaya karışmamışken içeriye aldılar, oğlum engelliydi. Oğlumdan bir daha haber alamadım. Çok uğraştım ne sağ olduğunu ne de ölü olduğunu bildirdiler. 'Şu yolda yürürken ayaklarımı bastığım yerde oğlumun kemiklerini çiğnemiş olabileceğimi düşünüyorum da bu beni çok üzüyor. Ne olursunuz benim oğlum eğer öldüyse kemiklerini istiyorum.' dedi. Bu gerçekten çok acı bir şey. Kayıp insanların acısı ölü insanların acısından çok daha yakıcı oluyor. Ne zaman gelecek, gelecek mi sağ mı. O teyzenin ağlayarak anlattıkları beni çok etkilemişti. Allah kimseye böyle bir şey vermesin. Böyle çok fazla kayıp aileleri gördük. Ailesinden, babasını, kardeşlerini bir gece alıp götürmüşler ve bir daha haber alamamış. Bir oğlu dağda bir oğlu da askerde, birini şehit vermiş, biri de dağda ölmüş. Bunların ikisinin de acısını çekmiş anneler var."

Hem şehit askere hem ölen terörist oğluna ağlayan anne

Hakkari'de dinledikleri bir annenin yaşadıklarının da kendilerini çok etkilediğini anlatan Arslan şöyle devam etti:

"Bir anneyi dinledik. Diyor ki 'geçen yıl Şemdinli'de bir karakol baskını yapmış PKK. O baskında bir uzman çavuşun şehit olduğunu öğrendim' diyor. 'Akşam televizyonda o askerin annesinin ağıtlarını dinleyince ben de ağladım' diyor. Fakat sabah haber aldım, o baskını yapanların bir tanesi de benim oğlummuş o da dağda ölmüş. İkinci gün de oğlumun yasını tuttum ağıtlar yaktım' dedi. O da beni çok etkilemişti. Bir gün önce askere ağıt yakan kadın bir gün sonra o karakola baskın yapan PKK'lının oğlu olduğunu öğreniyor ve onun da ölümüne ağıt yakıyor. Maalesef böyle acılar ve travmalar var. Gerçekten o toplumu o bölgeyi yakından görmek gerekiyor. Hakikatten silahsız ve çatışmasız şekilde bu sorunu çözmek zorundayız. Yoksa yeni acılar, yeni gözyaşları, yeni ölümler bunu daha da derinleştiriyor. Bence Sayın Başbakan tarihi bir karar verdi. Umarım bu süreç beklenen sonuca ulaşır." - Yozgat

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement