Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Karatepe Diyarbakır'da Sempozyuma Katıldı

Diyarbakır Dicle Üniversitesinde (DÜ) düzenlenen Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Yönetim Sempozyumuna katılan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, "Dünyanın bütün milletleri çalışsın, üretsin, bırakalım Türkler de dünyayı yönetsin, yönetmeyi çok seviyorlar. Bana gelip, 'Hocam rektör olmak istiyorum, yardım et' diyorlar. Abdullah Gül, benim çocukluk arkadaşım. Yeni Cumhurbaşkanı da arkadaşım, ikisi de önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı oldu. Üniversiteli olduğum için, üniversitede rektör olmak isteyenler, kuyruğa girerler" dedi.

Dicle Üniversitesi Kongre Merkezinde düzenlenen Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Yönetim Sempozyumuna Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, DÜ Rektörü Prof. Dr. Talip Gül, yöneticiler, üniversite hocaları, öğrenciler ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından başlayan programın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Talip Gül, Diyarbakır'ın dünyanın en kadim kentlerinden biri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gül, "33 medeniyet burada konmuş ve göçmüş. Diyarbakır 33 medeniyete ev sahipliği yapmış bir kent. Surlara baktığınız zaman bile medeniyetlerin izlerini görebilirsiniz. Camilere, külliyelere, medreselere baktığınız zaman birkaç medeniyetin izlerini görebilirsiniz. Bu nedenle bu kadim kente bu denli büyük sempozyumu gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz" diye konuştu.

"Entelektüel zayıflığın sebebi iktisadi durum"

Daha sonra programda konuşmacı olarak söz alan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Mezopotamya bölgesinin, Anadolu'nun geçiş kapısında olduklarını söyledi. Üniversitenin görevinin, işi doğru yapmak, doğru bilgiler öğretmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Karatepe, şöyle devam etti:

"Doğru bilgileri aktarıp ama onu güzel aktaracak. Onun entelektüel durumu, güzellik ve sanatla ilgili, insani yönünü de ihmal etmeyecek. Üniversitelerimizde bu alanda son zamanlarda bir zayıflama var. Ben, 40 yıllık hocayım. Şöyle bakıyorum, niye böyle oluyorun hep çok hesabı var. Birincisi hocaların iktisadi durumu zayıftır. Yani üniversite hocalarının maddi durumu zayıftır. İkincisi, bizim insanımızın ben buna Türkiye adamı diyorum yönetme hevesidir. Sayın rektör karşımda oturuyor, onları kastetmiyorum. Kendimi de içine katıp genel konuşuyorum. Dünyanın bütün milletleri çalışsın, üretsin. Bırakalım bu Türkler de dünyayı yönetsin. İlla yönetecekler, bırakalım yönetsinler. Yönetmeyi çok seviyorlar. Bana gelip, 'Hocam rektör olmak istiyorum, yardım et' diyor. Ben öyle yerlerde bulundum ki, Abdullah Gül benim çocukluk arkadaşım. Yeni Cumhurbaşkanı da arkadaşım. İkisi de önce Başbakan sonra Cumhurbaşkanı oldu. Üniversiteli olduğum için, üniversitede rektör olmak isteyenler, kuyruğa girerler. Adam, dünyanın en iyi üniversitesinde okuyup onkolog olmuş. En iyi onkolog rektör olmak istiyor, içim cız ediyor. Türkler ya işte, illa yönetsinler. Yönetmek işini çok seviyorlar. Bizim bilim dünyamızın problemlerini anlatıyorum. Entelektüel zayıflığın sebepleri, iktisadi durumun pek iyi olmayışı, zorunlu olarak ek işler yapıyorlar ve piyasaya yöneliyorlar. Öğrendikçe kendinize güveniniz gelir."

Uluslararası Ekonomi, Siyaset ve Yönetim Sempozyumu 14 ekime kadar devam edecek. - DİYARBAKIR