Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından Taner Berber, mahkemede verdiği ifadede, görevin içeriğini Marmaris'te polislerle karşılaşınca anladıklarını iddia etti.
Duruşmanın ikinci gününde mahkeme heyeti ilk olarak suikast girişiminde yönetici olduğu ve MAK timine liderlik ettiği belirlenen Taner Berber'i dinledi.
15 Temmuz'da Gökhan Şahin Sönmezateş'in telefonla kendisini arayarak, havalimanından kendisini aldırmasını istediğini belirten Berber, suikast girişiminden önce bomba imha ekibinden "kapı patlatma" eğitimi aldıklarını söyledi. Berber, bu eğitimi Güneydoğu'daki meskun mahal operasyonu gerekçesiyle aldıklarını iddia etti. "Ne ben ne de birliğimdekiler Marmaris'te polislerle karşılaşana kadar olayın içeriğini bilmiyorduk." diyen Berber, durumu fark ettiklerinde işin çok geç olduğunu savundu.
Birliklerine gelen Sönmezateş'in, "Bir emir gelirse kaç kişilik bir ekip çıkarabilirsin" diye sorduğunu kaydeden Berber, bunun üzerine kendisi de dahil 12 kişilik personel topladığını söyledi. Sönmezateş'in İstanbul'dan bir özel kuvvet ekibinin İzmir'e intikal edip bu ekibin geri güvenlik emniyetini alacak şekilde göreve hazır olmalarını istediklerini ifade eden Berber, "Sönmezateş olayın bir terör operasyonu olduğunu ve bu kadarını bilmemizin yeterli olduğunu söyledi. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Özel kuvvet ekibi geldi. Başlarında Şükrü Seymen bulunuyordu. Onlara depodan malzeme verdik." diye konuştu.
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Amiriniz olmayan birinin size görev verme yetkisi var mı?" diye sordu. Berber, "Verebilir. Amirime o an için orada olmadığından bilgi veremedim. Telefonlarımızı bırakmıştık. Kendisini arayamadım. Bilgisi olduğunu düşündüm. Gelen askerlerin donatılması konusunda da üst amirimden emir almadım. Birliğe gelirse bilgi veririm diye düşündüm." cevabını verdi.
Gelen ekibe askeri malzemeleri zimmet karşılığında vermediğini de itiraf eden Berber, "Mühimmatları imza karşılığında vermem gerekirdi. Başka birliğin personeline mühimmat verme yetkim yoktu. Ancak aciliyet ve anlık durum varsa böyle bir şey yapabileceğimi düşündüm." dedi.
"25 bin mermi fazla değil mi"
Depoda toplandıkları sırada Sönmezateş'in kendisine TSK'nın yönetime el koyduğunu ve sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini anlatan Berber, bir terör örgütü yöneticisini yakalamak amacıyla göreve çıktıklarını sandıklarını iddia etti.
Mahkeme başkanının, "Helikoptere 25 bin mermiyi ihtiyat için almanız fazla değil mi?" sorusu üzerine Berber, "Sandığın içinde o kadar mermi vardı. Sandığı bölme şansımız olmadığı için hepsini aldık." cevabını verdi.
Yarım saat kadar helikopter çalışır vaziyetteyken içerisinde beklediklerini belirten Berber, saat 02.20 gibi Çiğli'den kalkış yapıldığını vurguladı. Marmaris'e vardıklarında önde özel kuvvetler, arkalarında da MAK timi olarak kendilerinin ilerleyip geri emniyeti aldıklarını anlatan Berber, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Bir süre sonra ön taraftan silah
gelmeye başladı. Bu sesler yaklaşık 10 dakika sürdü. Bunun üzerine ilerledik. Yolda 3 siville karşılaştık. Üzerlerinde yaptığımız aramada birinin cüzdanında polis kimliği gördüm. Bu ana kadar olayın bu şekilde cereyan ettiğini bilmiyordum. Şükrü Binbaşı 'Çekiliyoruz' deyince polisleri yere yatırıp ellerini kelepçeledik. Zekeriya Kuzu'nun elinde polislerden birinin silahını gördüm. Karanlık bir yere atmasını istedim. Polislerin cüzdanlarını aldığını ise araziye çıktığımızda farkettim. Polisin parası, cüzdanı, kimliğini almak bize fayda sağlamaz. İlk anda görmediğim için bu duruma müdahale edemedim."
"Neden teslim olmadınız?"
Dönüş yolunda "polis ateşi" gelmeye başladığını ve kendilerinin de havaya ateş açmakla yetindiklerini öne süren Berber, önlerinde ekip arkadaşları olduğu ve ateşin nereden geldiğini görmedikleri için polislere ateş etmediklerini ileri sürdü.
Bu ifade üzerine mahkeme başkanının, "Karşınızda polis ve özel harekatın olduğunu bildiğiniz halde neden teslim olmadınız? Sizi bu şekilde tuzağa düşürenlere karşı sadakatiniz neden?" sorusunu yönelttiği Berber, "Gruba uymam gerekirdi. Grup psikolojisi gereği yapamadım. Daha emniyetli bir yerde teslim olmayı düşündüm." diye cevapladı.
Araziye çıktığı ve teslim olmadığı için de pişmanlık duyduğunu ifade eden Berber, "Bu bir suikast teşebbüsü değil. Biz böyle bir plan yapmadık. Askerliğin esası disiplin ve amirlerine itaattir. Biz sadece amirlerin verdiği emirleri yerine getirdik." dedi.
FETÖ'cü olduğunu kabul etmeyen Berber, "FETÖ'nün okullarına, dersanelerine, bankalarına gitmedim. ByLock'u emniyette öğrendim. FETÖ ile bugüne kadar hiçbir temasım olmadı. Benim bildiğim kadar, bir cami imamı var. Başka da imam bilmiyorum. Bu yapıyla hiçbir bağlantım yok." diye konuştu.
"Kelepçeyi ben takmadım"
Berber, mahkeme başkanının "Devletin polisine neden kelepçe takıp yere yatırdınız? Oradaki en kıdemli kişi olarak bunu neden engellemedin?" sorusuna da "Ben sadece kendi ekibimden sorumluydum. Kelepçeyi ben takmadım." cevabını verdi.
Bunun üzerine söz alan sanıklardan Şükrü Seymen, "Kelepçe takma emrini ne ben ne de Taner verdi. Bu uygulama mesleki bilgi ve tecrübe gereği alt rütbedeki askerler tarafından yapılmıştır. Kişisel inisiyatifle takılmıştır." savunmasında bulundu.
Ara verilen duruşmaya diğer sanıkların dinlenmesiyle devam edilecek.
Son Dakika › Güncel › Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Suikast Girişimi Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?