Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'yı Aşırılıklarla Mücadeleye Davet Etti

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa'da, Türklerin ırkçıların "boy hedefi haline" getirildiğini belirterek, "Irkçılık ve ayrımcılık demokrasinin düşmanıdır Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa'da, Türklerin ırkçıların "boy hedefi haline" getirildiğini belirterek, "Irkçılık ve ayrımcılık demokrasinin düşmanıdır. Bu tehdidi, yine demokrasinin kendini koruma reflekslerini harekete geçirerek bertaraf etmeliyiz. Bu nedenle Avrupa'da insani ve demokratik değerler bakımından ortak bir vicdana sahip olan herkesi, bu tür aşırı akımlarla mücadeleye davet ediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, JW Marriot Otel'deki Göç Konferansı'nda yaptığı konuşmada, dünya tarihinde göçlerin önemli yeri olduğunu, Anadolu'nun da göçlere en fazla şahit olmuş coğrafyalardan biri konumunda bulunduğunu belirtti. "Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu"nu onayladığını kaydeden Gül, yeni yasa ile göç konusunda İçişleri Bakanlığı bünyesinde "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü" kurulacağını ifade etti. Küresel ısınmanın etkisiyle önümüzdeki dönemde "ekolojik göç"le de karşılaşılabileceğini ifade eden Gül, bugünün kalabalık ve gözde şehirlerinin ilerleyen zamanda kötü duruma gelebileceğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla, göç konusuna insanlık haysiyeti ve demokratik değerler çerçevesinden bakmak ve meseleyi bu değerleri akılda tutarak çözmek zorundayız. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi değerler, Avrupa'da doğan ve küresel ölçekte yansımaları olan değerlerdir. Ancak bugün Batı dünyasında farklılıkları çatışma sebebi olarak gören aşırı görüşlerin halen zemin kazanabildiğine maalesef şahit olmaktayız. Irkçılık, İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı, Avrupa'yı etkisine alan ekonomik krizle de bağlantılı olarak ciddi bir endişe kaynağı olmaya başlamıştır."

-TÜRKLER IRKÇILARIN BOY HEDEFİ-

Göçmenleri güvenlik, işsizlik, suç, fakirlik ve diğer sosyal sorunların ana sebebi şeklinde gösteren partilerin oy oranlarının arttığına dikkat çeken Gül, halkın bu yöndeki korkularına ve çekincelerine karşı, göç konusunda sert tedbirler alan hükümetlerin ve ana siyasi partilerin verdiği tepkilerin de ayrı bir endişe sebebi olduğunu belirtti. "Irkçılık, farklı kültürler ve hayat biçimlerine dönük hoşgörüsüzlük, ne yazık ki Batı toplumlarının en müzmin hastalıklarından biridir" diyen Gül, bu hastalığın toplumsal refah dönemlerinde kontrol altına alınabildiğini fakat özellikle ekonomik kriz dönemlerinde yeniden kendini gösterdiğini ifade etti. Gül sözlerine şöyle devam etti:

"Bu hastalık Avrupa'da genellikle, farklı dinden olan bir gruba dönük olarak nüksetmektedir. Geçmişte yaşanılmış ve bugün de insanlığın kolektif hafızasında birer kara leke olarak duran olayları burada sizlere hatırlatmak istemiyorum. Temennimiz bu tür acıların bir daha asla yaşanmamasıdır. Avrupa'da sayıları 5 milyona yaklaşan Türkler, maalesef bu tarz ırkçı hareketlerin boy hedefi haline gelmiştir. Benzer şekilde Avrupa'da yaşayan diğer Müslümanlar da hem nefret suçlarına hem de fiziki saldırılara maruz kalmaktadırlar. Çoğulcu demokrasilerde her zaman birtakım aşırı uçtaki siyasi hareketlerin olması da mümkündür. Bu marjinal gruplar demokrasinin sağladığı özgürlükleri kötü amaçları doğrultusunda daima istismar edebilmektedirler. Bu tür aşırı fikirlerle mücadele ederken meşru yollara başvurmak esas olmalıdır. Haklı iken haksız duruma asla düşmemek gerekir."

-AVRUPA'YA AŞIRILIKLARLA MÜCADELE ÇAĞRISI-

Avrupa'da yaşayan Müslümanlara da demokratik ve hukuki mekanizmaları işleterek, "saldırgan ve ırkçı" siyasetin gerçek yüzünü yaşadıkları toplumlara gösterme çağrısında bulunan Gül, "Irkçılık ve ayrımcılık demokrasinin düşmanıdır. Bu tehdidi, yine demokrasinin kendini koruma reflekslerini harekete geçirerek bertaraf etmeliyiz. Bu nedenle Avrupa'da insani ve demokratik değerler bakımından ortak bir vicdana sahip olan herkesi, bu tür aşırı akımlarla mücadeleye davet ediyorum" dedi.

İçinde yaşanılan çağda toplumsal çeşitliliğin öne çıktığını kaydeden Gül, konuşmasında gelişmiş ülkelerin nüfusunun giderek yaşlandığını, bu çerçevede uluslararası göçün "ekonomik bir düzeltme faktörü" olarak görüldüğünü belirterek, "Toplum içinde artan kültürel, dini ve etnik farklılıklar, yeni bölünme ve gerginliklerin kaynağı olarak takdim edilebilmektedir. Özellikle sosyo-ekonomik açıdan sorunlu toplumlarda bu tür farklılıkların, yaşanan güçlüklerin kaynağı olarak görülmesi, konuya daha da karmaşık bir boyut kazandırmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. Gül, kültürel, dini ve etnik farklılıkların bir toplumu ve ülkeyi zenginleştiren bir faktör olarak görülmesi gerektiğini bildirdi.

-"İSLAM VE GÖÇMENLER AVRUPA'NIN GERÇEĞİ"-

Gül, siyasetin bir kesimi ötekileştirmesi halinde, göçmenlerin ve azınlıkların yaşadıkları ülkeden ve toplumlardan yabancılaştığını belirtti ve toplumsal ve kültürel çeşitliliği, birlik ve uyum içinde yaşatabilen ülkelerin her zaman tarih sahnesinde öne çıktığını söyledi. "Buna karşılık değişik korkularla, toplumsal ve kültürel çeşitliliği ortadan kaldırmaya veya baskı altına almaya çalışan ülkeler ise öncelikle beşeri zenginliklerini yitirmişler, ardından ekonomik ve siyasi güç kaybına uğramışlardır" diyen Gül, "İslam ve göçmenler yüzyıllardır Avrupa'nın bir gerçeğidir" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:

"Avrupa kıtası özellikle din bakımından çoğunluktan farklı olan kesimlere hoşgörüyle yaklaşmadığı sürece yeni engizisyonların, holokostların ve Srebrenitsaları hatırlatan olayların oluşması muhtemeldir."

Gül, ülkelerin çok kültürlülüğe saygı göstermesinin önemine dikkat çekti. Gül ayrıca küreselleşme çağında sorunların ancak birlikte hareket edilerek "bataklıkların kurutulmasıyla" çözülebileceğini kaydederek, "Dünyanın herhangi bir yerinde insanlar yokluk çekiyorsa, masum insanlar çatışmaların içinde hayatlarını kaybediyorlarsa bizler bunla sadece seyirci kalamayız. Belki de Türkiye'yi, dostlarının gözünde her geçen gün farklı ve erdemli kılan da budur. Afrika'ya yönelik politikamızın da Arap baharında halkların yanında yer almamızın da altında yatan temel unsurun bu olduğuna inanıyorum" dedi. - Ankara