Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Herkesin bilmesi gereken husus şu; DEAŞ, herkesten daha çok veya terör örgütleri herkesten daha çok Türkiye için risk unsurudur. Türkiye, hiçbir yabancı savaşçıyı ne Türk topraklarında ne Suriye topraklarında görmek ister. Bu konuda her türlü işbirliğine hazırız" dedi.
Davutoğlu, Avustralya Başbakanı Tony Abbott ile düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"Türkiye'nin yabancı savaşçılarla ilgili elinden geleni yapmadığı yönünde iddialar bulunduğunun" hatırlatılması ve bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin terörizmle mücadele konusunda en kararlı tutumu sergileyen ülkelerden biri olduğunu, bu tutumun sadece DAEŞ'e karşı değil, her türlü terörizme karşı sergilendiğini söyledi.
Türkiye'nin Suriye ve DAEŞ konusunda, bu tutumunu kararlı bir şekilde sürdürdüğünü belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'yi eleştirme cüretinde bulunanlar, şunu bilmek durumundalar, Türkiye Suriye'ye komşudur. Türkiye, Suriye'den 2 milyona yakın mülteci almıştır. Eğer sınırlarınızı kontrol edecekseniz ve çift yönlü kontrol etmek durumunda olursanız, sınırlarınızı kapatmanız gerekir. O zaman da bütün dünyaya, 'Suriyeli masumların, kaçan kadınların, çocukların hali ne olacak' diye sorma hakkınız doğar. Hem sınırlarını açan, 2 milyon mülteciyi hiçbir şey beklemeden ağırlayan Türkiye'yi eleştireceksiniz, hem de Suriye'deki krizin sona ermesi için ya da Suriye'deki masum insanları korumak için hiçbir şey yapmayacaksınız. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok. Türk halkı tarihte az görülen bir örnekle Suriyeli masumları bağrına basmıştır. Dolayısıyla, Suriye'den Türkiye'ye girişlere kapıyı kapatamayız. Çünkü bunlar Suriye rejiminden kaçan, kimyasal silahlardan kaçan, DEAŞ'tan kaçan masum insanlar. Dolayısıyla, 910 bin kilometrelik bu şeyi, sınırı kapatma şansımız yok."
Türkiye'nin de herhangi bir Avrupa ülkesi kadar demokratik bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Davutoğlu, suç işlememiş herhangi bir yabancının muhtemel potansiyel suçlu diye bir işleme tabi tutulamayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin, 35-40 milyona yakın turist ağırladığını aktaran Davutoğlu, dolayısıyla giriş kapılarının da kapatılamayacağını belirtti.
İstihbari olarak, bu tür faaliyette bulunacağı düşünülen kişiler için, çıkış yapacağı ülkelerin tedbirleri alması ve çıkışları engellemesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, engellemezse de Türkiye'ye bunların isimlerinin verilmesi gerektiğine işaret etti.
Türkiye'nin de bu kişilerin ülkeye girişini engellemesi gerektiğini ve bunun da zaten yapıldığını vurgulayan Davutoğlu, ismi verilen yaklaşık 10 bin kişinin Türkiye'ye girişinin engellendiğini, içeride olanların da deport edildiğini dile getirdi.
"Bunun, gereğini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz" diyen Davutoğlu, "Herkesin bilmesi gereken husus şu; DEAŞ, herkesten daha çok veya terör örgütleri, herkesten daha çok Türkiye için risk unsurudur. Türkiye, hiçbir yabancı savaşçıyı ne Türk topraklarında ne Suriye topraklarında görmek ister. Bu konuda her türlü işbirliğine hazırız" diye konuştu.
Bu konuda Avusturalya ile yakın işbirliği yapıldığını anlatan Davutoğlu, şöyle dedi:
"Fakat bataklığın da kurutulması şarttır. Bir taraftan hepimiz tedbir alacağız, öbür taraftan da Suriye'de kanlı bir rejimin ve o kanlı rejimin baskıları sonucu doğan DEAŞ, bir örgüt karşısında da aktif bir tutum sergilemek durumundayız. Yoksa Suriye gibi iç savaş yaşayan bir ülkeye komşu olmadan, oturdukları başkentlerde Türkiye'yi eleştirmek kolay. Bu eleştirilerden önce herkes elinden gelen çabayı göstermeli ve ortak bir mücadele alanında hep birlikte teröre karşı omuz omuza vermeliyiz."
1915 olaylarına ilişkin bazı ülkelerin yaptığı açıklamaların hatırlatılması ve bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine de Davutoğlu, bu basın toplantısının bile hem Ermeniler'e hem de bu konuda karar alan ve almaya çalışan 3. ülkelere güzel bir ders olması gerektiğini söyledi.
Avustralya ve Türk bayraklarının, bundan 100 yıl önce karşılıklı savaşan iki tarafın askerlerinin cephelerinde bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, Türk tarafının da Avustralyalılar'ın da kendi bayraklarını bir tepeye dikmeye çalıştığını ifade etti.
Şimdi bu bayrakların yan yana olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Aynen biz Tony ile omuz omuza verdiğimiz gibi, yüzyıl önce savaşanların torunları olarak bu bayraklar da yan yana. Şimdi Ermeniler'in, Ermenistan'ın ve bütün dünyanın, eğer bir gün Türkiye ve Ermenistan bayraklarını da dost ve komşu iki ülke olarak görmek istiyorlarsa, geçmiş tarihten nefret ve öfke çıkarmaktansa ders almayı öğrenmeliler. Hepimiz bu konuda gereken çabayı göstermeliyiz.
Biz bu konuda, Türkiye olarak son 10 yıldır özellikle, 15 yıldır, bizim iktidarımız döneminde ama 2005'te de bütün partilerin katılımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde aldığımız kararla, Ermenilere aslında bir tarihi fırsat sunduk. Gelin ortak tarih komisyonuyla, bütün bu tarihi tekrar birlikte ele alalım, dedik. Biliyorduk 100. yıla ilişkin bu provokasyonların yapılacağını, 90. yılda bu çağrıda bulunduk."
2009'da Türkiye ile Ermenistan arasında bir protokol imzalandığını, bu protokolün de bugün rafa kaldırıldığını söyleyen Davutoğlu, 2014'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde bir taziye mesajı yayımladığını anımsattı.
Bu yıl da kendisinin hem Hrant Dink'in ölüm yıl dönümünde hem de geçen günlerde taziye mesajı yayımladığını hatırlatan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bu mesajımızda 3 unsur önemlidir. Bir, ortak tarihimizi adil hafızayla tartışalım, acılarımızı paylaşalım. Biz sizin acınızı anlıyoruz ve size taziye diliyoruz. İki, gelin ortak bir geleceği birlikte kuralım. Üç, üçüncü taraflara da bizim aramıza nifak ve fitne sokmak yerine veya bizim aramızda düşmanlığı körükleyecek kararlar yerine dostluk kurmamıza yardımcı olun. Bu 3 mesaj da taziye mesajında iletildi. Şimdi, tabii Sayın Papa'nın açıklaması son derece şanssız bir açıklamadır. Bu konudaki tutumumuzu açık bir şekilde dile getirdik. Vatikan da aslında Papa'nın gerçekte kendi görüşünü ifade etmediği, daha önceki bir görüşe atıfta bulunduğu gibi tevil edici yorumlar geldi."
Avrupa Parlamentosu kararı sonrasında da Başkan Martin Schulz ile bir saati aşkın süreyle telefon görüşmesi yaptığını anımsatan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"O da kendisinin oturumda olmadığını, prensipte şahsi görüşlerinin tarihi olayları tarihe bırakmak olduğunu, Avrupa Parlamentosu'nun kararı konusunda da kararı zikrederek Avrupa Parlamentosu'nda bu tür çok kararlar alındığını ifade ederek, kararı sıradanlaştırma yoluna gidildi, orada yapılan açıklamada.
Dün de Sayın Merkel ile uzun bir telefon görüşmesinde Alman Parlamentosu'nun Türkiye'yi rencide edecek bir karar almaması yönünde kendisinin de devrede olmasını rica ettim. Kendisi de bu tarihi olayların siyah ve beyaz olarak değerlendirilemeyeceği konusundaki geleneksel görüşünü zikretti. Ayrıca biz de Birinci Dünya Savaşı'nda Türkiye ile Almanya aynı saftaydı. Bu konuda Alman arşivlerinin de Türk arşivlerinin de her yerde Ermeni arşivlerinde de bu belgeler var, hep beraber bunu inceleyebiliriz, bu konuda hiçbir kaygımız yok. Daha önce de zikrettim, biz göz mesafesinde herkesle konuşuruz ama herhangi bir taraf ister dini bir makam olsun siyasi ister şu ister bu, göz mesafesinin üstüne çıkıp da bize yukarıdan kibirli konuşmaya kalkarsa kesinlikle onun cevabını da veririz. Her şeyi kabul ederiz, her türlü acıyı paylaşırız ama bize kibirli bakan kim olursa olsun o konuda tutumumuz açık ve nettir."
"Türkiye her konuda görüşlere, görüşmelere açıktır"
Davutoğlu, daha önce bu konuları ABD Başkanı Barack Obama ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve kendisinin görüştüğünü hatırlattı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da Amerika'da olduğunu anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Tekrar bu konuları paylaştık. Ben derin tecrübesiyle son 8 yıl ABD Başkanı olarak kazandığı bütün bu deneyimler ışığında Sayın Obama'nın Türkiye'yi rencide edecek bir açıklamada bulunmayacağını ümit ediyorum. Çünkü Türkiye ve Amerika stratejik temelli ikili ilişkilere sahip ülkelerdir. Çok özel ilişkilerdir. Bununla şunu kastetmiyorum. Bu özel ilişkiler dolayısıyla doğru olan bir tutumu terk etsin değil, doğru olan da Türkiye ve Ermenistan arasında şimdi görüşleri ve çatışmaları tahrik etmek ve provake etmek değil, aksine çatışmalardan bir dostluk, işte bugün bizim gerçekleştirdiğimiz gibi bir dostluğu nasıl çıkartırız, bunu sağlamak. Türkiye her konuda görüşlere, görüşmelere açıktır. Her girişime açıktır ama dediğim gibi tarihi bilmeden, araştırmadan yapılacak siyasi baskılara kesinlikle taviz de vermeyiz, boyun da eğmeyiz. Bu konuda atılacak adımların üçüncü taraflarca da dikkatli atılmasını ümit ediyoruz."
"Bu konuda istihbaratı daha da derinleştirme karar aldık"
Davutoğlu, bir gazetecinin "Avusturalya'daki vatandaşların DAEŞ'e katılmaması konusunda alınan tedbirlerden bahsettiniz. Siz Avustralya'dan istediğiniz bilgileri sürekli olarak alabiliyor musunuz? Avustralyalılar'ı havalimanında yakalayabiliyor musunuz? Onların izlemesini sınırı geçtikten sonra nasıl yapıyorsunuz" sorularına, şu yanıtı verdi:
"Bir, Türkiye hangi terör örgütü olursa olsun o terör örgütüne yapılacak, karşı alınacak her tedbirde biz işbirliğine hazırız. Bu bizim için ilkesel bir pozisyondur. İki, Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Bu hukuk kuralları içinde herhangi bir dost ülke ki Avustralya bizim için dost ülkelerin en başında yer alır. Bize herhangi bir istihbari bilgi verdiğinde bunun gereği yapılır. Hukuk kuralları içinde gereği eğer sınır dışı etmekse, ülkeye almamaksa, geri göndermekse bunların hepsi yapılır. Bu konuda kimsenin tereddüttü olmamalıdır."
"Avustralya'dan Türkiye'ye gelen her Avustralyalı'nın başımızın üstünde yeri vardır" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla bütün bu uygulamaların iyi niyetle Anzak törenleri için veya başka vesilelerle gelen Avustralyalılar'ı rahatsız etmeden uygulanması lazım. Buna bağlı olarak da böyle olması için Avustralya'dan bize bilgi akışının istihbarat akışının sağlıklı ve iki taraf arasında istihbarat ilişkisinin de etkin olması lazım. Şu anda böyle etkin bir iş birliğimiz var. Yani iki taraf bilgileri paylaşıyor, istihbaratı paylaşıyor ve gerekli adımları, gerektiğinde atmakta da hiçbir tereddüt gösterilmeyeceğini ifade etmek isterim. Fakat bütün bunlar olmadan bir spekülasyon yapılması, yanlış kanaatlerin yayılmasını da kabul edemeyiz. Türkiye hiçbir zaman hiçbir şekilde terör örgütlerine destek de vermez müsamaha da göstermez. Kapılarını herhangi bir terör unsuruna da açmaz. Bu konuda istihbaratı daha da derinleştirme karar aldık. Bugün yaptığımız ortak açıklamayla da hem Avustralya hem Türk kamuoyuna, Türk ve Avustralya hükümetlerinin teröre karşı omuz omuza olduklarını bir kez daha teyit ettik."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Davutoğlu-Abbott Ortak Basın Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?