Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, İsrail'in, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'ya girmesini telin ettiğini belirterek, "İsrail, 47 yıldan sonra ilk defa postallarıyla ayakkabılarıyla Mescid-i Aksa'ya girdi, ilk defa kendisini bu derece emniyette görüyor" dedi.
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından düzenlenen "1. Dünya Savaşı'nın 100. Yıl Dönümü: Emperyalizm ve İslam Dünyası" konulu sempozyumun açılışında konuşan Kamalak, bu tür toplantıların tarihten ders çıkarma ve bu derslerin ışığında daha iyi bir gelecek kurmak için büyük önem taşıdığını vurguladı.
İsrail'in, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'ya girmesini telin eden Kamalak, şöyle konuştu:
"Yüreğimiz, kalbimiz kan gölüne dönüştü ama şaşmıyoruz. Çünkü İslam alemi paramparça, yazık ki bir araya gelemiyor. Gazetecilerimiz, siyasilerimiz demeç veriyorlar, açıklamalarda bulunuyorlar. 'İsrail 47 yıldan sonra ilk defa postallarıyla ayakkabılarıyla Mescid-i Aksa'ya girdi' deniyor. Doğrudur. Bu ne anlama geliyor? İsrail 47 yıldan sonra ilk defa kendisini bu derece emniyette görüyor. Çünkü İsrail'in etrafı boşaltılmıştır. Irak çökertilmiştir, Libya çökertilmiştir, Suriye bir ateş çemberinin içerisine atılmıştır. Mısır'da İsrail ile işbirliği yapan bir iktidar iş başına getirilmiştir. İsrail, tarihin hiçbir döneminde kendisini bu kadar emniyette, bu kadar güvende hissetmemiştir."
Savaşların bir görünür, bir de görünmeyen asıl sebepleri olduğunu belirten Kamalak, asıl sebebin, menfaat çatışması, daha fazla kazanma, sömürme, daha fazla kontrol etme, daha fazla güç elde etme arayışı olduğunu dile getirdi.
Birinci Dünya Savaşı'nı Batılı ülkelerin başlattığını aktaran Kamalak, bu savaşta 20 milyon insanın öldüğünü, imparatorlukların parçalandığını, insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birinin yaşandığını anlattı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, 2. Dünya Savaşı'nın merkezinde de yine Batılı ülkelerin bulunduğunu, bu savaşta da hayatını kaybeden insan sayısının 60 milyona çıktığını söyledi.
Kamalak, şöyle konuştu:
"Bugüne gelelim. Yani 2014 yılına. Yapılan tespitlere göre, şu anda dünyanın 80 ayrı bölgesinde ya bir iç çatışma ya da bir savaş vardır. Son 50 yılda bu savaş ve çatışmalarda hayatını kaybeden insan sayısı ise 60 milyondan fazladır. Yani Birinci Dünya Savaşı'nda kaybedilen insan sayısının tam 3 katı. Daha dramatiği, 10 yılda 2,5 milyondan fazla çocuk bu çatışmalarda hayatını kaybetmiş, 15 milyondan fazla çocuk ise yaralanmıştır. Bakıyoruz, bu çatışma ve savaşların merkezinde yine Batılı ülkeler var. Fransa geliyor Libya'yı vuruyor. Amerika geliyor Irak'ı vuruyor. NATO geliyor Afganistan'ı vuruyor. Neden? Neden bu kadar kan akıyor? Neden ABD 10 bin kilometre öteden gelip ordusunu Irak'a yığıyor? Neden NATO bütün namlularını bu coğrafyaya çeviriyor?"
Batı'nın çok masumca kullandığı sanılan kavramların bile üzeri hafifçe kazıldığında güç merkezli bir zihniyetin ortaya çıktığını söyleyen Kamalak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Avrupa'da yaşayan Türkler, Müslümanlar var değil mi? Bulundukları ülkenin azınlığı durumundalar. Peki, bu azınlıklar için o ülkelerde kurulan bakanlığın adı ne? Uyum Bakanlığı. Ne demek bu? Yani 'bana uyarsan varsın. Değerlerinden, kültüründen ve hatta inancından vazgeçersen, seni kabul ederim.' Oysa Doğu'da tam tersidir. Bizim hak anlayışımız farklıdır. Osmanlı Mecellesinde azınlıklar 'ehli zimmet' olarak tarif edilir. Zimmet demek, can, mal, namus, çocuk, eğitim, inanç, ibadet gibi hakların tamamının devlet tarafından koruma altına alınması demek. Yani İslam, bünyesindeki azınlığa 'Sen bana uymak zorunda değilsin. Tam tersine, senin hayatına, inancına, hatta kılına zarar gelmesine izin vermem' diyor."
Gücü değil, hakkı üstün tutan bir anlayış hakim olmadıkça, bir değil bin tane Birleşmiş Milletler (BM) kurulsa da sonuç alınamayacağını anlatan Kamalak, "Bu dünyada herkese yetecek kadar yer de vardır, nimet de vardır. Buna rağmen milyonlarca insan yerinden edilmiş, açlıkla karşı karşıya bırakılmış. Ancak adil bir düzen yoktur" ifadelerini kullandı.
İslam aleminin bir araya gelmesi halinde dünyanın en etkin en süper gücü olacağına dikkati çeken Kamalak, dünyanın en zengin maden yataklarının, petrol rezervlerinin İslam coğrafyasında olduğunu sözlerine ekledi.
Kutan'ın konuşması
ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, 8 oturumda 32 değerli ilim ve fikir adamlarının tebliğleriyle savaşın siyasi, iktisadi, askeri, sosyal, kültürel, diplomatik, fikri boyutlarının ele alınacağını söyledi.
1. Dünya Savaşı'na 25 milyondan fazla askerin katıldığını, 8 milyonun üstünde insanın esir düştüğünü ifade eden Kutan, 9 milyon kişinin öldüğü, bunun iki katı sayıda insanın yaralandığı savaşın bilançosunun ağır olduğunu dile getirdi.
Kutan, savaş sonrasında Ortadoğu'da çizilen ve çıkar paylaşımını gösteren sınırların gerçekleri yansıtmadığının günümüzde yaşanan tatsız gelişmelerden anlaşıldığını belirterek, "Hesaplaşma hala sürmekte, eski antlaşmalar masaya getirilmektedir. Bu coğrafyada bugün yaşanan birçok anlaşmazlık, çatışma ve savaşın kökenlerine bakıldığında, 1. Dünya Savaşı'nın izlerini görmek mümkündür" dedi.
Son yıllarda ABD-İsrail ortak yapımı olan yeni bir Ortadoğu inşasının söz konusu olduğunu belirten Kutan, şöyle devam etti:
"Yüzyıl öncesinde olduğu gibi, bugün de ülkemiz, milletimiz ve coğrafyamız bir kez daha Batılı emperyalistler tarafından hedef alınmıştır. Peki, 100 yıl sonra hangi noktadayız? Şöyle çevremize bir bakalım; Irak'a, Suriye'ye, Filistin'e, Libya'ya, Afganistan'a bakalım. Aynı kesif dumanlar, aynı acı feryatlar…Yerinden yurdundan edilmiş aynı mülteci hayatlar. Aynı sömürme arzusu, aynı hırs, aynı açgözlülük. Tek fark; 1914'e göre; daha gelişmiş silahlar, daha isabetli füzeler, daha acımasız bombalarla vuruluyor insanlık! Bu böyle gidemez. İnsanlığın yeni bir medeniyet inşasına ihtiyacı var. Sömürünün değil, hakça paylaşımın esas olduğu bir dünyaya ihtiyacımız var. Çatışma değil, diyaloğun, üstünlük değil, eşitliğin, çifte standart değil, adaletin esas alındığı bir dünyaya ihtiyacımız var. Savaşlar; haklının değil, güçlünün kim olduğuna karar veriyor. Bu yüzden merhum Necmettin Erbakan'ın ifadesiyle; gGücün değil Hakk'ın ve haklının hakim olduğu yeni bir dünyaya ihtiyacımız var. Tarihi gerçekler gösteriyor ki, böyle bir dünyayı emperyalist Batı medeniyeti kuramaz. Çözüm ancak, temeli hak ve adalet olan bizim medeniyetimizdedir." - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Emperyalizm ve İslam Dünyası' Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?