Güneşin Kıyısı "Malaga"

MALAGA/ ŞEBNEM COŞKUN - İspanya'nın güneyindeki en büyük şehri Malaga, kilometrelerce uzunluktaki sahilleri ve turistik plajlarıyla, yılın her dönemi turistleri çeken bir cazibe merkezi olmayı sürdürüyor.

İber Yarımadası'nın doğusunda, Endülüs Özerk Topluluğu içinde yer alan Malaga, Avrupa'da turizmin en hareketli olduğu şehirlerin başında geliyor.

"Costa del Sol" (Güneş Sahili)" üzerinde bulunan ve yılın 300 gününün güneşli olması nedeniyle adı "Güneşin Kıyısı" anlamına gelen Malaga şehri, tropikal Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Endülüs coğrafyasının da gözbebeği.

Cebelitarık Boğazı'ndan 100 kilometre doğuda ve en yakın Kuzey Afrika sahilinden 130 kilometre uzaklıkta yer alan şehir, aynı zamanda önemli bir liman kenti olma özelliğini de taşıyor.

Nüfusu 566 bin olan şehir, çoğunlukla İspanya halkı başta olmak üzere birçok ülkeden vatandaşın da  yazlık mekan olarak kullandığı bir mekan aynı zamanda.

Turistik açıdan önemli plajlara sahip olan Malaga'nın toplamda 160 kilometrelik sahil şeridi bulunuyor. Doğu ve güney sahillerine sahip olduğundan, daima herkesin zevk alabileceği farklı özellikteki plajlarının olması, bu şehri daha da tercih edilir kılıyor.

Picasso'nun şehri

Malaga, turistik plajlarının yanı sıra Fenike şehir surları, Alcazaba Komutan Sarayı, otomobil müzeleri, ressam Pablo Picasso'nun müzeye dönüştürülen doğduğu evi ve barındırdığı birçok tarihi miras ile de turistlerin ilgisini çekiyor.

Kültürel miraslar ve şehrin dört bir yanına serpiştirilmiş Picasso dokunuşları, restore edilerek korunan pek çok yapı, insanları sokaklarında yürürken Malaga'nın zengin tarihiyle yüzleştiriyor.

Restorasyonu yeni tamamlanmış Palacio de Buenavista'da yer alan Picasso Müzesi, Malaga'yı sanatseverler için çok özel bir destinasyon yapıyor.

Endülüslü bazı sanatkarların bir araya gelerek kurduğu müze, Malaga halkının sanatkara duyduğu tutku olarak görülüyor. Bu duyguların memnuniyetiyle Picasso'nun üvey kızı ve torunu, ellerindeki 204 parça eseri müzeye bağışladı. Bu eserler, sanatkarın gençliğinden ölümüne kadar hayatındaki tüm eser verdiği dönemlerini yansıtıyor.

Şehirdeki bir diğer durak ise Gibralfaro Kalesi. 14'üncü yüzyılda Granadalı 1. Yusuf tarafından yaptırılan Gibralfaro Kalesi, şehrin en yüksek noktasında yer alıyor. Dönerek yükselen sokaklardan ve merdivenlerden çıkılan kaleden şehrin genel görüntüsü ziyaretçileri etkilemeyi başarıyor.

Kraliçe Isabella ve Ferdinand dönemindeki Malaga kuşatmasında üç ay boyunca direnişçilerin merkezi olan kale, ancak açlık sorunu başlayınca teslim olmuş. Bu yüzden yapı, şehirde direnişin simgesi olarak kabul ediliyor.

Malaga'nın bir başka önemli yapısı da Teatro Cervantes. Geçen yıllarda restore edilen bu tiyatro binası, yine Malaga doğumlu bir başka sanatçı olan Antonio Banderas'ın da rol aldığı oyunlara da sahne oluyor.

Şehrin 1528 yılında Ferdinand ve Isabella tarafından alınmasından sonra, 1528-1782 yılları arasında bir caminin yerine inşa edilen Malaga Katedrali de turistik destinasyonlar arasında bulunuyor. Orijinal planında iki kulesinin olması planlanan ancak kaynak yetersizliğinden güney kulesi hala bitirilemeyen katedral, bu nedenle halk tarafından "La Manquita" yani "küçük kollu minik" olarak da adlandırılıyor. Katedral, Rönesans ve Barok mimarisinden etkiler taşıyor.

Birçok Endülüs şehri gibi Malaga da İslami eserleriyle gurur duyuyor. Şehrin başta gelen İslami eserlerinden biri olan Alcazaba'da 11'nci yüzyıldan kalma galeri ve bahçeler, egzotiklikte birbiriyle yarışıyor.

16'ncı yüzyıldan kalma saray olan The Carmen Thyssen Museum'da ise 19. yüzyıla ait İspanyol ve Endülüs sanat eserleri sergileniyor.

Her yerde bohem bir hayat tarzının izlerinin görüldüğü Malaga'yı gezmenin en iyi yolu ise şehrin sokaklarında yürümek...