JAD YATİM - Lübnan'da İsrail işgaline karşı direnişin yaşandığı 1980'lerde sosyalist kesimin önde gelen isimlerinden olan İlyas Atallah, "Hizbullah örgütünün, Lübnan halkının fedakarlıklarını ve kurtuluş hakkını Suriye'deki Esed rejimi için istismar ettiği" değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan'daki 14 Mart Koalisyonu bünyesinde yer alan, eski Lübnan Komünist Partisi'nden ayrılanların oluşturduğu Demokratik Sol Hareketi'nin kurucularından olan eski milletvekili Atallah, Lübnan'da sol kesimin 16 Eylül 1982'de İsrail işgaline karşı kurduğu Lübnan Ulusal Direniş Cephesi'nin 33'üncü yıl dönümü münasebetiyle AA muhabirine konuştu.
İsrail işgaline karşı Lübnan direnişinin nasıl geliştiğini ve 1985'te İsrail'in işgal edilmiş Filistin topraklarına açılan, "Sınır Şeridi" adı verilen bölgeye çekilmek zorunda kalışına giden süreci anlatan Atallah, şunları söyledi:
"20 savaşçıydık ve 7 grup oluşturduk. Buna ek olarak çatışmalara doğrudan katılmayan ancak aramızdaki mesajlaşmayı sağlama gibi görevlerde yardımcı olan 14-15 yaşlarında kız ve erkek elçiler vardı. O dönemde Komünist Partisi Genel Sekreteri George Havi ve Komünist Emek Örgütü Genel Sekreteri Muhsin İbrahim, 16 Eylül'de Beyrut'taki gizli bir evde saha operasyonlarını başlatmak için Lübnan Ulusal Direniş Cephesi'ni kurdu"
"Korkak olarak ölmek utançtır"
Aynı gece Beyrut sokaklarına baktığında her yerde İsrail tanklarını gördüğünü ve Mar Elias Caddesi'ne çıktığında kaldırımlarda tüm ekipmanlarıyla uzanan binlerce İsrail askeriyle karşılaştığını anlatan Atallah, "20 Eylül'de ölüm kaçınılmazsa korkak olarak ölmek utançtır diye düşünerek harekete geçtim ve Beyrut'ta el bombasıyla ilk operasyonları gerçekleştirdim. Bustros eczanesi önünde toplanan İsrail askerlerini hedef aldık" dedi.
O esnada İsrail askerlerinin "Beyrut ahalisi biz çekiliyoruz üzerimize ateş açmayın" çığlıkları attığını belirten Atallah, o anda farklı bir duyguya kapıldığını, kendilerine inanamadığını "Biz süpermen miyiz yoksa onlar yalancı mı? İsrail askeri çekiliyor ve bize ateş açmayı diye yalvarıyorlar! " diye düşündüğünü kaydetti.
Atallah o dönemi anlatmaya şöyle devam etti:
"İsrail'in hızlıca geri çekilmesinin 2 sebebi var. Birincisi, kendilerine karşı yoğun operasyon düzenlenmesi, ikincisi de uluslararası arenada bir utanç olan Sabra ve Şatilla katliamı. Direniş güçleri hızlı şekilde operasyonların yönünü Lübnan'ın güneyine çevirdi. İlk 6 ayda İsrail'in Beyrut'tan çekilmesini sağladık ve birçok operasyon düzenledik. Bunların en önemlilerinden biri Lübnan sınırının en son noktası Nakura'daki operasyondu."
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Cenub ilinin Cizzin ilçesi dışındaki bölgelerinden çekildiği ifade eden Atallah, 5 Şubat günü aynı ile bağlı Sayda kentine gittiğini ve direniş güçlerine karşı suikastların burada başladığını belirterek, bu noktada Suriye'deki Esed rejiminden duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdi.
"Hizbullah Lübnan halkının fedakarlıklarını Esed rejimi için istismar etti"
Atallah, "Esed rejimi istihbarat elemanları, müttefiki Hizbullah ve Emel Hareketi suikast düzenleyerek, Lübnan direnişini liderlerini ve ekiplerini tasfiye etmeye çalıştı. Çünkü bu kişiler Suriye- İran ekseninde bir koza dönüşmek istemedi. Direniş bir meslek değil görevdir. Hizbullah Lübnan halkının fedakarlıklarını ve kurtuluş hakkını Esed rejimi için istismar etti" dedi.
Lübnan Ulusal Direniş Cephesi'nin Lübnan konusundaki ısrarına değinen Atallah, cephe içinde Filistin'i değil Lübnan'ı kurtarma mücadelesine girme konusunda karar aldıklarını bu nedenle İsrail'i işaret ederek, sınırın ötesine tek bir kurşun dahi atmadıklarını belirtti.
Atallah, kendilerinin Lübnan halkının zaferini önemsediklerini, kimsenin vesayetine girmediklerini hatta direniş güçlenene kadar bilinmediklerini anlatarak, Hizbullah'ın İsrail'e karşı direnişe İslami direniş adıyla girdiğini ve Filistin'i kurtarmak bahsettiğini söyledi. Atallah, bunun Lübnan halkına yapılmış büyük bir kötülük olduğunu ifade etti.
Beyrut'taki Es-Safa Spor Kulübü'nün stadında direnişin kuruluşunun yıl dönümü için 50 bin kişinin katılımıyla düzenlenen töreni bir hata olarak niteleyen Atallah, bunun direnişin gücünü gözler önünde serdiğini belirterek, şunları söyledi:
"En büyük korkumun gerçekleşmesi çok uzun sürmedi. Direnişin yöneticileri Suriye istihbaratı tarafından çağrıldı. Bize tüm Arap dünyasını ilgilendiren stratejik bir iş yaptığımızı bu nedenle onlarla doğrudan koordinasyon kurmadan İsrail'e karşı operasyon yapmamamız söylendi. O zaman kimsenin yapmadığı büyük bir hata yaptık. Suriyelilere bunu yapamayacağımızı söyledik. O günden sonra Komünist Partisi ve Merkez Komistesi üyelerine yönelik suikastlar başladı. Hizbullah, Emel Hareketi, Suriyeliler ve İranlılar bizim yerimizi almaya çalışıyorlardı. 1988'de istifa ettim Bundan sonra da cephe 1 yıldan fazla dayanamadı. 1990'da başarısız bir operasyon düzenledi ancak bunu Hizbullah'ın devraldığı direnişin başlangıcı olarak görüyorum. Hizbullah 2000'de başarıya ulaşana kadar Sınır Şeridi'nin kurtarılması için çalışmayı sürdürdü"
- "Hizbullah'a Lübnan'ın tüm sınırlarını orduya bırakmalarını önerdim"
Atallah, Mayıs 2000'de Sınır Şeridi'nin Hizbullah tarafından kurtarılmasının ardından kendisinin Hasan Nasrallah başkanlığındaki Hizbullah heyetiyle bir araya geldiği toplantıya değinerek, "Onlara Lübnan'ın tüm sınırlarını orduya bırakmalarını önerdim çünkü direniş görevi sonlanmıştı. Aynı zamanda onlara direniş bir görevdir meslek değil dedim. Onların yöneticilerinden biri beni ajanlıkla suçladı ve bu Amerikan sözü dedi" ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Hizbullah Lübnan Halkının Fedakarlıklarını İstismar Etti' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?