Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kamu yatırımları alanında 40 bin yatak kapasiteli 250'nin üzerinde hastanenin inşaatının devam ettiğini belirtti.
Müezzinoğlu, "II Türk Tıp Dünyası Kurultayı"nın açılışında yaptığı konuşmada, kurultayın 29 Ekim Cumhuriyetin kuruluşunun 92. yıl dönümüyle çakışmasını yıl başında planladıklarını söyledi.
Katılımcıların Cumhuriyet Bayramını da kutlayan Müezzinoğlu, Cumhuriyetin, bu milletin geleceğe umutla, güvenle, özgürlük ve istikbal dinamikleriyle baktığı en önemli kazanımlarından birisi olduğunu dile getirdi.
Aynı irade ve bakış açısının bu genç cumhuriyetin kurucularına, ruhuna bir hedef verdiğini anlatan Müezzinoğlu, o hedefin muasır medeniyet seviyesinin üzerinde bir yer olduğunu kaydetti.
Müezzinoğlu, hedeften uzaklaşmayan, buna kilitlenen, o hedefin gereklerini yapan bir anlayışla ülkeye, millete ve insanlığa yapmaları gereken katkılar ve artılar olduğuna inandığını vurguladı.
Milletin bunu başarabilecek iradeye, dinamizme ve fıtrata sahip olduğuna inandığını kaydeden Müezzinoğlu, geleceğin Türkiye adına çok daha aydınlık ve güçlü olacağını anlattı.
"Sağlık enstitüleri"
Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını 6 enstitü ile kurduklarını anlatan Müezzinoğlu, özellikle kronik hastalıklar konusunda gelecekte çok önemli çalışmalar yapılması gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin dinamiklerinin, dünyanın çok farklı noktalarında, üretken, aklını ve beynini üretime sevk eden gücü ve dinamiğinin olduğunu söyleyen Müezzinoğlu, bu güç ve dinamikten Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Sağlık Bakanlığı olarak istifade ederek, bu organizasyonların altyapısını hazırladıklarını bildirdi.
Fiilen işi yapan değil, işi veya üretimi yapacaklara uygun zemin hazırlayan bir noktayı oluşturmaya çalıştıklarını ifade eden Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"İnanıyorum ki Sağlık Enstitüleri Başkanlığı önemli bir rol üstlenecek. Önümüzdeki günlerden itibaren bu çalışmaların sorumluluğu o kurumumuzun başkanlığına tevdi edilecek. Biz destek olmak, kapı aralamak, ihtiyaç olunduğunda yanınızda olduğumuzu hissedecek noktada olmayı kendimiz için daha doğru olduğuna inanıyorum. Türkiye, ne yazık ki belki 150 yıldır sıkıntıları çekişimizin, zorlukları yaşayışımızın, dar tünellere girişimizin zaman zaman milletçe ağır bedeller ödeyişimizin temelinde ne yatıyor diye sorulduğunda açıkçası önemsediğim bir iki kelime var. Genelde bize 150 yıldır hep şu cümleyi söylüyorlar. 'Alın teri kutsaldır'. Evet alın teri kutsaldır ama akıl ve beyin teri, alın teri kadar hatta ondan daha da kutsaldır. Akıl ve beyin terini önemsemez, hak ettiği değeri vermezsek, akıl terini önemseyenlerin bizim alın terimizi sömürmelerine, istismar etmelerine zemin hazırlarız."
"78 milyon insanımızın hakkaniyetli sağlığa ulaşımını sağlıyoruz"
Müezzinoğlu, Türkiye'nin artık dünyayla yarışta "Ben de varım diyebilecek" stratejileri planladığını, bununla Cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıl döneminde çok daha farklı noktalarda olunacağını anlattı.
Prof. Dr. Aziz Sancar gibi Türk bilim adamları ve insanlarının dünyanın farklı noktalarından, millet, bilim ve kendi şahısları adına mesajlar verdiğini dile getiren Müezzinoğlu, "İnşallah ülkemiz adına da Türkiye'nin dinamikleriyle de özellikle sağlık alanında da farklı başarıların imzaların atıldığı süreçler olacaktır" dedi.
Gelecek dönemlerin Türkiye adına çok daha güçlü ve dinamik olacağına inandığını aktaran Müezzinoğlu, hükümet tarafından sağlık alanının stratejik alan olarak belirlendiğini söyledi.
Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye, 78 milyon ülke insanımızın hakkaniyetli sağlığa ulaşımından, dünyanın tıp ve sağlık alanındaki bütün imkanlarından istifade ediyor olmasından mutluluk duyuyoruz. Bugün 10 yıl önce düşünemediğiniz veya başaramayız dediğiniz başta acil hizmetler olmak üzere birçok hizmeti başarabiliyorsak, bugün parlamenterimizi Amerika Birleşik Devletleri'nden Sağlık Bakanlığının uçağıyla alıp getirebiliyorsak veya götürebiliyorsak, bu Türkiye'nin bu anlamda dünyayla yarışta 'Ben de varım' dediğinin sembolik bir örneğidir."
Türkiye'nin gelecek dönemlerde bunlarla övünen değil sağlık endüstrisinde, ilaç sanayisinde, sağlık teknolojisi ile tıp biliminde, dünyanın ürettiklerini tüketmekle gurur duyan değil, dünyanın ürettiklerine, "Ben de üretimimle katkı sağladım, üretimimle dünya tüketiminde üretimimle varım" diyebilecek bir noktayı yakalaması gerektiğini vurgulayan Müezzinoğlu, bunun altyapılarının hazırlanarak, geleceğe umut ve güvenle bakma noktasında olduklarını ifade etti.
"Türkiye'yi bölgenin sağlık turizmi merkezi yapacağız"
Hayata geçirilen sağlık yatırımlar hakkında bilgi veren Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Sağlık Bakanlığı olarak kamu yatırımları alanında 40 bin yatak kapasiteli 250'nin üzerinde hastanenin inşaatlarını yapıyoruz. Bunların bir kısmı 2016'da, diğerleri de 2017'de hizmete girecek. Kamu-özel işbirliğiyle de şu anda 30 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerimizin inşaatları, 2017'de hizmete girecek. Bir yıl içinde yapacağımız kamu olarak 10 bin, kamu-özel işbirliğiyle de yaklaşık 15 bin yatak kapasitesiyle 95 bin yatak kapasitesini önümüzdeki 3 yılda, ileri fiziki mekan teknolojisi, ileri tıbbi donanımı ve ileri bilimsel tıbbi bilimsel altyapısıyla dünyanın bu anlamda en güçlü dönüşümünü yapmış tek ülkesi olacağız. Bu anlamda Türkiye'yi bölgenin sağlık turizm merkezi yapmak gibi bir hedefimiz, idealimiz ve altyapımızın olduğuna inanıyorum."
Dünyayla yarışabilen tıp alanındaki meslektaşları ve bilim adamlarının olduğunu belirten Müezzinoğlu, dünyayla yarışabilecek bilgi ve tecrübe birikimini yakalamış bu camia ve kadroyla, güçlü insan kaynağıyla Türkiye'nin yarınlarda sağlık alanında dünyada kendisinden çok daha güçlü söz ettirecek noktayı yakalayacağını söyledi.
"1 Kasım, milli iradenin hukuku anlamında güçlü bir sonuca vesile olacaktır"
Gelecek dönemin bu anlamda, çok daha güçlü, istikrarlı, geleceğe daha güvenle bakılabilen bir süreç olacağını ifade eden Müezzinoğlu, 1 Kasım seçimlerine değinerek, şöyle devam etti:
"Biz seçimleri haziran ayında yapacak ve geleceğe o anlamda yol haritamızı planlamıştık. Ama demokrasi, milli irade bu. Erken bir seçim veya erkene alınmış, yenilenen bir seçimle karşı karşıya kaldık. İnanıyorum ki 1 Kasım seçimleri, milli iradenin, demokrasinin, hak ve hukuku anlamında güçlü bir sonuca vesile olacaktır. Esasında Türkiye'nin sağlıklı geleceğinde de en önemli alanların başında da demokrasinin, milli iradenin sağlığının korunması geliyor. Ne yazık ki demokrasinin, milli iradenin sağlığına ve hukukuna ülkemizde zaman zaman müdahaleler, cerrahi operasyonlar yapıldı. Artık Türkiye onları geride bıraktı. Milletin iradesinin 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve milletin olacaktır' iradesi, inşallah bu ülkenin gelecek kaderini belirleyecek ve muasır medeniyet seviyesi üzerindeki o hedefe milletle beraber, dünyayla yarışarak yürüyeceğiz."
Son Dakika › Güncel › Iı. Türk Tıp Dünyası Kurultayı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?