Kamalak, Başbakan'a Seslendi

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kamalak, Elazığ'dan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, Taksim Gezi parkı eylemlerine karşı bazı illerde düzenlemeyi planladıkları mitingler için, Miting yapma dedi.

Partisinin merkez ilçe kongresine katılmak üzere Elazığ'a gelen Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kamalak, kongre öncesi basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündem ile ilgili açıklamalarda bulundu. Genel Başkan Kamalak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Taksim olaylarına karşılık bazı şehirlerde miting yapmasını yanlış bulduğunu ifade ederek, Mitingin neye ve kime karşı yapılacağının iyi düşünülmesi gerekir. Eğer bu haberler doğru ise Sayın Başbakan'ın bu olayları protesto için mitingler yapmış olması kanaatimizce çok yanlış olur. Kime karşı miting, niçin Biz netice itibariyle geniş bir ailenin fertleriyiz. Aile reisi durumunda olan devlet yöneticilerine düşen görev olayları yatıştırmaktır. Teskin etmektirdedi.

BAŞBAKAN'IN GÖREVİ İSTANBUL'U DEĞİL, TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEKTİR

Türkiyemiz maalesef sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Taksim olayları, Suriye olayları, barış süreci, Reyhanlı hadiseleri. Bunları tek tek ele aldığımızda kanaatimce izah etmek oldukça zor olacaktır. Olup biteni de ortaya tam olarak koymak mümkün olmaz. Büyük resme bakmak lazımdır. Ne oluyor. Taksimde gezi park alanının yeniden dizayn edilmesi, bakıyoruz 12-13 günden buyana Türkiye aşağı yukarı alt üst edilmek isteniyor. Gerçekten Taksimdeki birkaç ağaç için midir Kaldı ki oradan sökülen ağaçların önemli bir kısmı resmi açıklamalara göre alınıp başka bir yere dikilmiştir. Kanaatimizce bu olayları oradaki birkaç ağaç sebebiyle izah etmek mümkün değil. O yüzden diyoruz ki büyük resme bakmak lazım. Büyük resim nedir. Büyük Ortadoğu projesini hatırlayın. 2003 yılında Amerikan Dışişleri Bakanı bir açıklama yapıyordu. 22 ülkenin haritası değiştirilecektir. Bu 22 ülkenin tamamı İslam ülkeleridir. Yazık ki; Türkiye de o 22 ülkeden birisidir. Değiştirilip de ne olacak, kimin ne menfaati var. Değiştirildiği takdirde büyük İsrail devleti kurulacaktır. Bütün olayların gerisinde bunlar vardır.

İNŞALLAH AKIBETLERİ BİRBİRİNE BENZEMEZ

Abdulhamit Han, Erbakan ve Başbakan Erdoğan'ın kaderlerini birbirine benzeten SP Genel Başkanı Kamalak, Bakın hiçbir dönemde zehir, kirli, paslı tabaklarla sunulmamıştır. En yaldızlı kadehlerle, yahut en muhteşem en leziz yemeklerle sunulmuştur. Tabi tuzağa düşürülebilmek için cazip yem sunmak lazımdı. Öyle oldu ve koca devlet kısa sürede ne yazık ki kendini alevler içerisinde buldu, imparatorluk dağıldı, netice itibariyle Yahudi devleti kuruldu. Kuruldu ama tam sınırlarına erişmiş değil. O sınırlara erişebilmek için Türkiye'de Abdulhamit gibi duran, direnen, siyonizme, ırkçı emperyalizme dikkat çeken bir lider vardı. O da Merhum Erbakan hocaydı. Şu halde onun tasfiye edilmesi gerekiyordu. Tasfiye edildi. Kim tarafından tıpkı Abdulhamit Han'da olduğu gibi öğrencileri tarafından. Abdulhamit Han'ın yolu öğrencileri tarafından siyasetinin 33. yılında kesilmişti. Bir plan değil, bir takdiri ilahi değil, Erbakan Hoca'nın yolu da siyasetin 33. yılında kendi öğrencileri tarafından kesildi. İki partinin iktidara gelişi aşağı yukarı birbirine benziyor, icraatları bir birine benziyor. Dış dayanışmalar birbirine benziyor. İnşallah akıbetleri birbirine benzemez. Duamız odiye konuştu.

Hükümetin dışa bağımlı bir politika izlediğini, Cenevre Konferansı ile örneklendiren SP lideri Kamalak, İslam topraklarına batılılar ayak bastırılmamalıdır. Çünkü, onlar nereye ayak basıyorsa orayı tahrip ediyor, yakıyor, yıkıyor. Buna müsaade etmememiz lazım. Müslüman ülkeler bir araya gelsin, bu problemi kendi arasında çözsün. 2,5 sene sonra hem Türkiye'nin hem dünyanın geldiği nokta bu noktadır. Dün 'Esat yürüyen bir ölüdür, en kısa zamanda gidecek' diyen Obama; bugün Türkiye'ye Cenevre konferanslarını dayatmıştır. 16 Mayıs günü Amerika'ya uçarken Sayın Başbakanımız, Cenevre konferansının 'ipe un sermek' olduğunu ifade etmiş olmasına rağmen Beyaz Saray'dan çıkarken Cenevre görüşmelerini faydalı buluyorum diyebilmiştir. Peki Suriye'nin dış politikası tabii zeminde yürümüş olsaydı acaba bu Hatay'daki patlamalar Taksim'deki olaylar cereyan eder miydi Dışa bağımlı bir politika izleniyor. Yazık ki bu da yabancıların menfaatiyle çatıştığı noktada Türkiye'nin iç meseleleri alt üst oluyordedi.Barış süreci ile ilgili de konuşen SP Genel Başkanı Kamalak, şunları söyledi

BARIŞ SÜRECİNDE TERÖRÜ KIŞKIRTIYORLAR

Barış sürecinde tedbirler alınmayacak olursa terör sıfırdan başlayabilir. Kim kendi ülkesinde kanın aksamını isteyebilir. Kim kardeşler arasında barış olsun diyebilir. Haliyle barış sürecini biz bu faturaları ödemiş bir camianın mensupları olarak canı gönülden destekliyoruz. Ama uyarıyoruz, diyoruz ki şuan barış sürecidir deniyor, kabulümüzdür ama barış demekle barış gelmez. Bunun için gerekli tedbirleri almanız lazım. Zira bir zamanlar bu ülkede terör diye bir olay yoktu. Ama gün geldi dayanılmaz bir boyuta ulaştı. O boyutu ifade etmek için belirtelim ki 1984'den 2009 yılına kadar Güneydoğuda vermiş olduğumuz insan kaybı, Kurtuluş Savaşı'nda vermiş olduğumuz şehit sayısımızın 6 mislidir. Eğer tedbirler alınmayacak olursa terörü sıfırdan başlatıp dayanılmaz noktalara getiren güçler boş durmayacaktır. Daha bir teşvikle terörü kışkırtacaklardır. Tıpkı Taksim olaylarında olduğu gibi.

Basın mensupları ile sohbet toplantısından sonra SP Lideri Prof.Dr.Mustafa Kamalak merkez ilçe kongresine katıldı.