CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir ülkenin başbakanı doğrudan anket sonuçlarına müdahale ediyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın o koltukta oturmaması lazım. Eğer hala o koltukta oturuyorsa emin olun yüzsüzlüğünden oturuyordur. İnsan biraz utanır" dedi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'da YARSAV tarafından düzenlenen "Kuvvetler Ayrımı, Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Yüksek Kurulları" başlıklı uluslararası sempozyuma katıldı.Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili, "Hiç bir sorunumuz yok. Biz kanun teklifimizi verdik. Samimilerse getiriler, özel yetkili mahkemeleri kaldırırız davalar yeniden açılmış olur. Bakın biz ne kadar samimi, ne kadar dürüst davranıyoruz. İkiyüzlü davranmıyoruz. Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın mı, kaldırılsın. İlk söyleyen kim, biziz. Şimdi getirsinler kaldıralım. Bu mahkemelerde görülen davalar yeniden normal mahkemelerde görülsün mü, görülsün. Getirsinler, yapalım. Kanun teklifini verdik.
Samimilerse gerçekten, o mahkemelerde haksızlık yapıldığını çıkıp meydanlarda söylemeleri yetmiyor. Onun gereğini yapmaları lazım. Gereğini biz yaptık, onlar da yapsın" dedi.
-"ANKETLERE ÖTEDEN BERİ GÜVEN DUYMUYORDUM"-
Kılıçdaroğlu, Konsensus Araştırma Şirketi'nin Habertürk için yaptığı seçim anketinin Başbakan Erdoğan'ın oluruyla manipüle edilerek yayınlandığını öne süren ses kayıtlarının anımsatılarak, "Önümüzde seçim var. Bu sizin anketlere olan güveninizi sarsar mı?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
"Anketlere öteden beri güven duymuyordum. Ama işin garip tarafı şu; bir ülkenin başbakanı doğrudan medyaya müdahale ediyor. Bir ülkenin başbakanı doğrudan anket sonuçlarına müdahale ediyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın o koltukta oturmaması lazım. Eğer hala o koltukta oturuyorsa emin olun yüzsüzlüğünden oturuyordur. İnsan biraz utanır yahu. Daha düne kadar bu ülkede "medya bağımsızdır' diyordu. Medyaya doğrudan müdahale ettiği ortaya çıktı. Daha düne kadar "biz medyaya karışmıyoruz, gazeteciler hapiste değil' diyordu, hapiste gazeteciler var, medya havuzu oluşturduğunu gördük. Oğlu bu işte, kendisi bu işte, bakanları bu işte, rüşvet? Her tarafından fışkırıyor. Ağızlarından dolarlar fışkırıyor bunların. Bu konumda bu başbakan bu koltukta oturamaz. Ahlaksızlığı topluma egemen kılmak isteyen bir başbakan o koltukta oturamaz. Türkiye'nin medyaya müdahale etmeye değil, medyanın eleştirilerine ihtiyaç duyduğu bir politikaya ihtiyacı var. Getirdiği kural nedir; "Beni eleştirmeyeceksiniz, bana dokunmayacaksınız. Benim istediğim şekilde anket sonuçları çıkmazsa onlara müdahale edin.' Toplumu yalan söylem üzerine kandırmaya çalışıyor. Bir Başbakan kandırmaz. Sürekli yalan söyleyen bir kişiden başbakan olmaz".
-"CUMHURBAŞKANININ ÖZGÜRLÜKTEN VE DEMOKRASİDEN YANA TAVIR KOYMASI GEREKİR"-
Kılıçdaroğlu, TBMM'de kabul edilen internet düzenlemesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den bir veto bekleyip beklemediğiyle ilgili ise, "Sayın Cumhurbaşkanının özgürlükten ve demokrasiden yana tavır koyması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlığı başka bir anlamdadır. "Anayasaya aykırı düzenlemeler gelir, açık açık ben bunu görürüm ama ben tarafsızım bunları imzalarım' demek Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratır. Cumhurbaşkanı Anayasaya sadakat yemini içmiştir, onun gereğini yapmak zorundadır. Yasakları savunamaz bir ülkenin cumhurbaşkanı. "Özgürlükleri kısıtlayacağım' diye gelen bir hükümetin getirdiği yasal düzenlemeleri savunamaz bir cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanın tarafsızlığı, onun bağımsızlığı ve gücünü Anayasadan aldığı konumunu Sayın Cumhurbaşkanının unutmaması gerekir" diye konuştu.
-"SAHTEKAR DİKTATÖRLERİN TÜRKİYE'Yİ YÖNETMESİNİ İÇİME SİNDİREMİYORUM"-
Kılıçdaroğlu, Today's Zaman gazetesi muhabirinin twitter'da Başbakan Erdoğan'ı eleştirdiği gerekçesiyle sınır dışı edildiği iddialarının sorulması üzerine de şunları kaydetti:
"Bir politikacının en çok eleştiriye ihtiyacı vardır, pohpohlanmaya değil. Eleştiriden ders almayan bir politikacı ülkeyi sağlıklı yönetemez. Medya halk adına sorar. Sokaktaki yurttaşın "şu sorunun sorulması gerekir' diye düşündüğü bir soruyu medya sorar ve biz de cevap veririz. Medya çalışanları, kişiler çıkar peşinde değillerdir. Onlar halkın çıkarlarını, demokrasiyi, özgürlüğü savunurlar.
Sayın Başbakan'ın beğenmediği bir twit yüzünden eğer bir gazeteci ülkeden çıkarılıyorsa o gazetecinin cesur olduğunu gösterir, onu yurt dışına çıkaran siyasetin de korkak olduğunu gösterir. Gazeteciyi hapse atsanız da, yurt dışına gönderseniz de sorun çözülmez.
"Ben kısıtlamaları getireceğim, baskıları getireceğim, anket sonuçlarına müdahale edeceğim, gazetecileri yurt dışına göndereceğim, haber yapan televizyon kanallarına müdahale edeceğim, yandaş televizyonlar, ortak havuz oluşturacağım, iş adamlarına önce ihale vereceğim sonra onlara salma salacağım ve kendime uygun bir medya ortamı oluşturacağım' bu olmaz.
Düne kadar bir diktatörden söz ediyordum. Şimdi bir sahtekar diktatörden söz ediyorum. Sahtekarlık yapıyor. Doğrudan anketlere müdahale ediyor, talimat veriyor. Bu sahtekarlıktır. Ben sahtekar diktatörlerin Türkiye'yi yönetmesini içime sindiremiyorum. Bu kişinin bu milletin yakasından düşmesi lazım. Bana düşen görevi ben yapıyorum. Medyaya da görev düşüyor, daha cesur olmalı. Yargıçlar beraber hareket etmeli, bölünmemeli. Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını hep beraber savunmalıyız. Yolsuzluk sadece beni değil bu ülkenin her yurttaşını ilgilendiriyor."
"Kuvvetler Ayrımı, Yargı Bağımsızlığı ve Yargı Yüksek Kurulları" başlıklı uluslararası sempozyuma CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan da katıldı.
Son Dakika › Güncel › Kılıçdaroğlu: Başbakan Hala O Koltukta Oturuyorsa Yüzsüzlüğündendir - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?