Libyalı uzman: "Hafter, ülkenin doğusundaki kentlerde tehcir politikası uyguladı"

Libya'nın BM nezdindeki meşru temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) Kamu Politikası Destek Ofisi Planlama ve Takip Müdürü Enes Atıyye Salim, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter'in, bu bölgedeki kentlerde şiddet uyguladığını, erkekleri öldürdüğünü ve kendine karşı gelen on binlerce insanı göçe zorladığını söyledi.

Salim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hafter'in kendisine karşı gelen aşiret ve güçlü ailelere karşı silah kullanmaktan çekinmediğini belirterek, "Hafter ülkenin doğusundaki kentlerde tehcir politikası uyguladı. Hafter'e bağlı milisler Bin Suveyd ve El-Kirşin ailelerini hedef alarak üyelerinin tamamını öldürdü. Saldırılar nedeniyle okullar ve üniversiteler kapandı, öğrenciler okullara gidemedi." dedi.

Hafter'in bu tür katliamlarla toplumun bütün kesimine korku salarak ülkenin doğusunda kontrolü ele geçirdiğini ifade eden Salim, "uluslararası toplumun Libya konusunda sadece siyasi gelişmeleri dikkate aldığını, insani ve toplumsal konulara ise ağırlık vermediğini" belirtti.

Türkiye'nin desteği önemli

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan'ın Trablus'a verdiği desteğin önemine işaret eden Salim, "Libya'nın kurumlar devleti olabilmesi için Türkiye'nin desteği çok önemli." diye konuştu.

En zor dönemin devletin müesseseleşme süreci olduğunun altını çizen Salim, Türkiye'nin bu süreçte Libya'nın yanında yer aldığını ve Libya ordusunun kuruluş aşamasına ilişkin bir proje hazırladığını bildiklerini kaydetti.

Salim ayrıca, Libya ordusu ve İçişleri Bakanlığının da ülkenin kuruluş süreci ile ilgili planlama çalışmaları yaptığına dikkati çekti.

- Hafter'in Trablus saldırısı UHM'nin meşruiyetini güçlendirdi

Salim, Hafter'in 4 Nisan 2019'da başkent Trablus'a başlattığı saldırının UMH'nin meşruiyetini güçlendirdiğini anlattı.

Fayiz es-Serrac hükümetinin kriz yönetimini iyi yapması ve krizden sonra bütün Libya'yı kucaklayıcı bir plan hazırlığı içine girmesi gerektiğini dile getiren Salim, "Libya yönetiminin düşünce kuruluşları, araştırma merkezleri ve üniversiteler ile çalışarak gelecek için iç ve dış politikaya yönelik planlar yapması gerekiyor. Kamu Politikası Destek Ofisi Planlama ve Takip Müdürlüğü bu misyonu üstlenmek üzere kuruldu." ifadelerini kullandı.

- Milisler, İslami cemaatler ve milli servetin adil dağıtımı

Salim, "Trablus hükümeti, uluslararası topluma milisler, İslami cemaatler ve milli servetin adil dağıtımı konularında ikna edici cevaplar vermelidir." dedi.

Burada en önemli meselenin "milisler" konusu olduğunu vurgulayan Salim, devlet otoritesi dışında hareket eden silahlı grupların kabul edilemeyeceğini, bu bağlamda plan ve proje çalışmaları yapıldığını ve bu güçlerin kısa süre içerisinde tek bir çatı altında toplanacağını söyledi.

İkinci önemli meselenin "İslami cemaatler" olduğuna işaret eden Salim, Libya'nın bir "sivil devlet" olacağını, haliyle devletin ülkedeki bütün fikri ve siyasi akımlara yasal ve demokratik düzeyde koruma sağlaması gerektiğini kaydetti. Salim, "Sivil bir devlet olarak Libya'nın ülkedeki bütün siyasi ve fikri yapılara Anayasal koruma sağlaması gerekir." şeklinde konuştu.

Salim, üçüncü konunun ise "milli servetin adil dağıtımı" olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Libya'da 2011 yılında Muammer Kaddafi'ye karşı yapılan devrimin nedeni fakirlik ve milli gelirlerin azlığı değildi. Tam tersine ülkenin yer altı kaynakları yetiyor ve artıyordu. Ülkenin güneyinde nüfusun az olduğu çok geniş alanlar yer alıyor. Bu bölgelerin güneyinde ise nüfus yoğunluğunun oldukça sık olduğu ülkeler var. Libya'nın doğusundaki yerleşim yerleri ise başkent Trablus'tan epey uzakta bulunuyor.

Libya için federal sistemi önerenler olduğu gibi yerel yönetimlerin güçlendirilmesi önerisinde bulunanlar da var. Milli servetin adil bir şekilde dağıtılabilmesi için sivil devlet çatısı altında bütün Libya'yı kapsayacak bir çözüm üretilmesi gerekmektedir. Çünkü askeri yönetimi isteyenler dahi bulunmaktadır."