MHP'li Yeniçeri: Demokrasiye Yapılmış Bir Saldırı

MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı "Demokrasiye yapılmış bir saldırı" olarak değerlendirerek, güvenlik önlemlerinin yeniden gözden geçirilmesinin şart olduğunu söyledi.

TBMM'de bir basın toplantısı yapan Yeniçeri, "Özellikle AKP grup toplantılarının mitinge dönüştürülmesi ve TBMM'deki toplantılarının Goebbels tipi propaganda araçlarına çevrilmesinin bu saldırı üzerinde etkili olup olmadığının da araştırılması gerekiyor. Tayyip Erdoğan'ın kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve nefret söylemlerinin bu saldırı üzerindeki etkilerinin de ortaya çıkarılması gerekmektedir" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın muhalefet partilerine yönelik konuşmalarında kullandığı "yavru muhalefet" ve "genel müdür" ifadelerini de eleştiren Yeniçeri, "MHP'den hiç kimse AKP'ye zürafa iktidar dememektedir. Zira MHP'liler üslubu beyan aynıyla insan kültürüne sahiptirler" dedi. Yerel seçim sonuçlarında AK Parti'nin birinci parti olduğunu, ancak oylarında düşüş yaşandığını, MHP'nin ise yükseldiğine dikkat çeken Yeniçeri, Başbakan Erdoğan'a cumhurbaşkanlığı yolunun kapandığını, bunun da daha gergin bir üsluba neden olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"AKP, demagoji, mağdur ve mazlum söylemi üzerinden rüşvet ve yolsuzlukla ilgili iddiaları sandıkla ilgilendirmişti. AKP'nin 2014 yerel seçimlerinde 2011 genel seçimlerine göre 2 milyon 200 bin civarında oy kaybetmesine karşın birinci parti çıkması AKP'nin yolsuzluk iddialarından kurtulduğu imajı yaymaya çalışmaktadır. Diğer yandan seçimlerde AKP'nin bütün devlet imkânlarını, belediye unsurlarını, medyayı, sermayeyi ve dinsel aktörleri devreye soktuğu herkes tarafından biliniyor. Seçimlere AKP ile muhalefet eşit şartlarda girmemiştir. Türkiye asimetrik siyaset hileli seçim denilen bir süreçle seçimlere gitmiştir. Bu şartların ürettiği seçim sonuçlar da her türlü tartışmaya açıktır.

Bütün bu gerçekler bir yana siyasetin erdem, yolsuzluk ve rüşvetin ise suç işleme sanatı olduğu açıktır. Birbirinden çok farklı olan bu iki sürecin birbiriyle ilişkilendirilmesi kafa karışıklığı yapmaya yöneliktir. Bu yüzden Türk İslam kültüründe rüşvet ve yolsuzluğun ne olduğu ve nasıl algılandığına kısaca değinmek bir zorunluluk olmuştur. Öncelikle belirmeliyiz ki, tarihin hiçbir döneminde zina yapmak, öldürmek, rüşvet almak ya da çalmak insanlık tarafından meşru görülmemiştir. Çok açıktır ki yolsuzluk ve rüşvet gibi olgular Hamurabi Kanunlarından bu yana tüm dini, ahlaki ve felsefi metinlerde kötü olarak nitelendirilmiş ve yasalarda da suç olarak görülmüştür. Yolsuzluk ve rüşvetin artması toplumda bozulma, devlette çürüme ve yönetimlerde yozlaşma emareleri olarak değerlendirilmiştir."

Yeniçeri, Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıya ilişkin de "Kriminal bir vaka olan şahsın gerek içeri girmesi, gerekse saldırı noktasını seçmesi konusunda tecrübeli olduğu anlaşılmaktadır" sözleriyle değerlendirerek şunları söyledi:

"Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısına gireceği yerde, korumaların geride kalması ve tek başına içeri girmesi noktasında beklemesi ve o sırada da orada medyanın da yoğun bir şekilde bulunması saldırının organize olduğu, taammüden yani önceden planlandığını bize göstermektedir. Genel Başkanların can güvenliğinin olmadığı bir yerde milletvekillerinin ve diğer insanların can güvenliğinin TBMM'de bulunduğunu söylemek çok doğru bir yaklaşım tarzı olamaz. Başbakanın konuşmasını dinleyip de galeyana gelmeyecek bir şahıs olamaz. Başbakan dün resmen muhalefete savaş açmıştır. Sebebi de belli değildir. Niye saldırıyorsun? Hani birinci parti çıkmıştın."

Yaşananların saldırganın birden çok kez Meclis'e girdiğini, mekanı tanıdığını, keşif yaptığını ve ona yardım eden birileri olabileceği şüphelerini doğurduğuna dikkat çeken Yeniçeri, olayın tüm detaylarıyla araştırılması gerektiğini söyledi.