MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Terör örgütlerinin kuyruğuna takılan, Türkiye muhaliflerinin dizlerine kapanan CHP, şimdi kalkmış 'evet' tercihinde bulunan vatandaşlarımızı tehdit etmeye cüret etmiştir. Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur. Herhalde PYD- YPG, DHKP_C'nin markaj ve presi sonuç vermiştir." dedi.
Bahçeli, partisince Afyonkarahisar Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde, sıkıntılı ve ağır sorunlu dönemde hükümet etme sistemindeki kilitlenme ve tartışmalara katlanılamayacağını söyledi.
Kendilerinin de buna katlanmadıklarını belirten Bahçeli, "Türk düşmanları karşımızdaydı. Haçlı emelleri avımızdaydı. Teslimiyetçiler pusudaydı. Hıyanete ortak olanlar sinsi bir şekilde fırsat kolluyordu. Manda ve himaye özlemi çekenler yeniden ayaklanmıştı. Türkiye'nin işgal planları yapılıyordu. 15 Temmuz'da bunu bizzat yaşadık ve gördük. Pes edeceğimiz düşünülmüştü. 'Tamam' diyeceğimiz sanılmıştı. Geri çekileceğimiz kurgulanmıştı. Bilmiyorlardı ki, Türk milleti dayatmaya gelmez, tehditler sökmez." diye konuştu.
"Türkiye çok vahim bir suikasta uğradı"
Kiralık tutulan teröristlerle Türkiye'nin üzerine gelindiğini, yeri geldiğinde PKK'ya, DEAŞ'a, YPG'ye, FETÖ'ya, cinayet ve yıkım emri verildiğini anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bunlara karşı milli birlik ve dayanışma ruhu harekete geçmeliydi. Özellikle 2007'den beri tartışmaların odağında bulunan hükümet etme sistemindeki düğüm çözülmeli, Türkiye fiili prangadan kurtulmalıydı. Çünkü bu, 15 Temmuz'dan sonra mecburi hal almıştı. Devlet elimizden gidebilirdi. Vatanı kaybedebilirdik. Türkiye iç savaş ve parçalanmanın kayalıklarına çok sert çarpabilirdi. 15 Temmuz'da projelendirilen buydu. 248 evladımız şehit oldu. 2 bin 193 evladımız ise yaralandı. Türkiye çok vahim bir suikasta uğradı. FETÖ, millete bomba attı. Zalimler kudurmuş gibi Türkiye'yi kurşunladı. TSK içine yuvalanmış bir avuç terörist; uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla milli kurum ve kuruluşları ateş altına aldı. Ancak zor oyunu bozdu. Türk milleti hainleri, ederi bir dolar olan şerefsizleri hak ettikleri şekilde cezalandırdı. Okunan her sela milli birliğin sedasıydı. Tankın karşısına dikilen, silahların karşısına gözünü kırpmadan geçen her kardeşimiz Türkiye'nin korkusuz, mağlubiyeti imkansız neferiydi."
"Yıkılan adaleti ayağa kaldırmak için 'evet' diyoruz"
Bahçeli, 15 Temmuz'dan sonra sistem anlaşmazlıklarının doğru olmayacağına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"11 Ekim 2016'da tarihi bir çağrıda bulundum. Yeni darbe, kriz, dar boğaz, kaos ihtimallerine karşı bir olmayı, diri olmayı, sistemsel açmazları düzeltmeyi önerdim. Adalet ve Kalkınma Partisi bu seslenişimize kulak verdi. Buluşup konuştuk. Oturup anlaştık, 18 maddelik anayasa değişikliği paketinde mutabakata vardık. Biz dağılan umutları toplamak için 'evet' diyoruz. Kuşatılmış bekamızı güçlendirmek için 'evet' diyoruz. Kırılan hayalleri canlandırmak için 'evet' diyoruz. Yıkılan adaleti ayağa kaldırmak için 'evet' diyoruz."
Türkiye'yi yüzüstü bırakmamaya yeminli olduklarını vurgulayan Bahçeli, "Evet dedik diyeli hainler korkuyor, siniyor, mum gibi eriyor. 'Evet' dedik diyeli millet düşmanları telaşla sağa sola kaçışıyor. Ama nafile, kaçamayacaklar, kurtulamayacaklar; mutlaka tuzakları yıkılacak, oyunları bozulacak. Bizim için 'evet' diyen kardeşlerim kadar 'hayır' diyen kardeşlerimiz de değerlidir. İnancım odur ki, 'hayır' diyenler, kararsızlık geçirenler 'evet'e dönecek, Türkiye lehine tavır alacaklardır." ifadelerini kullandı.
"Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur"
Bahçeli, CHP'nin milletten ne istediğini anlayamadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Terör örgütlerinin kuyruğuna takılan, Türkiye muhaliflerinin dizlerine kapanan CHP, şimdi kalkmış 'evet' tercihinde bulunan vatandaşlarımızı tehdit etmeye cüret etmiştir. Herhalde HDP'nin aşısı tutmuştur. Herhalde PYD-YPG, DHKP-C'nin markaj ve presi sonuç vermiştir. Bir CHP milletvekili diyor ki; 'Diyelim ki 'evet' çıktı, kimse heveslenmesin. Samsun'dan başlarız, İzmir'e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de İzmir'den denize dökeriz.' Laf etti bal kabağı, koy tabağa ye sabaha. Söz konusu milletvekilinin tercümesi budur. Bu CHP milletvekilinin önüne katıp kovaladıkları sanıyorum halen kaçıyor, şimdiye kadar denize döktükleri de muhtemelen yüzüyordur. Bunlar ne zamandan beri kaçmaktan kovalamaya vakit bulmuşlardır?"
"Demokratik tercihlere saldırmak yüzsüzlük değil midir?" diye soran Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu CHP denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapacak kadar fütursuzdur. Bu CHP, denizden geçeyim derken çayda boğulacak kadar fikirsiz ve kabiliyetsizdir. Bu CHP, düştüğü denizde çoktan HDP, PKK, FETÖ yılanına sarılmıştır. Deniz dalgasız, gemi dümensiz, CHP yalansız olmaz, olamaz. Göğe direk, denize kapak, CHP ve hayırsız ortaklarında da ahlak bulunamaz. Bu kirli ağız, bu kinli bakış bozguncudur, fesat yuvasıdır. Kılıçdaroğlu ve çevresinin eli ayaklarına dolaştıkça çeneleri düşmektedir. Anlaşılan bunlar kafalarını denizle bozmuştur. CHP'nin eski genel başkanı da hezeyan denizine yelken açayım derken rotadan sapmıştır. Geçenlerde diyor ki, 'hayır çıkarsa düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz.' Bu çarpık ve çürük ifadenin neresini düzeltelim? Neresinden tutalım? Düşman kimdir, deniz nerededir?"
"Rejim değişikliği diyorlar, yalan"
Bahçeli, CHP'nin terör örgütleriyle düşe kalka kötürüm kaldığını ve milli gerçeklerden tamamen koptuğunu savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hazreti Mevlana diyor ki, 'Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.' CHP HDP'yle fiskos yapa yapa, PKK'ya çiçek demetleri göndere göndere, FETÖ'yü aklamaya çalıştıkça direkt çöplüğe gittiğinin farkında değildir. Niye? Çünkü şuur kapalı, öldürücü zehir siyasi bedene nüfuz etmiştir. CHP'nin, HDP'nin, FETÖ'nün, 'evet çıkması halinde bittik' diyen PKK'nın, DHKP-C'nin, Türk düşmanlarının 16 Nisan'da milli iradenin kazanında kaynayıp buharlaşacaklarını görüyorum. İşte korkuları bundandır. Kaygıları bu yüzdendir. Rejim değişikliği diyorlar, yalan. Tek adamlık gelecek diyorlar, iftira. Devletteki çift başlılık son buluyor, yürütme ve yasama esasen ve işlevsel yönden ayrılıyor. Kuvvetler ayrılığı etkin ve güçlü hale geliyor. Yasama yürütmeyi denetleyecek, kontrol mekanizmaları faal çalışacaktır. Yasama yetkisi münhasıran TBMM'de olacaktır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanunla düzenlenen konularda çıkarılamayacak, TBMM'nin aynı konuda kanun yapması halinde hükümsüz kalacaktır. Cumhurbaşkanının filli ve hukuki sorumsuzluğu sona erecektir. İlk kez Cumhurbaşkanına cezai ve siyasi sorumluluk getirilecektir. Yargının bağımsızlığının yanında tarafsız olması da sağlanacak. Türkiye, istiklal ve istikbal için 'evet'. 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünü yaşatmak için evet."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › MHP'nin Afyonkarahisar Mitingi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?