Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Yeni sistem Türkiye'de uzlaşmayı getirecektir. Hiçbir partinin yüzde 50'nin üzerinde oyu yok. Önümüzdeki dönemde Türkiye'yi yönetmek için yüzde 50'nin üstünde oy alman lazım. Yüzde 50'nin üstünde oy almak için başkalarıyla kucaklaşman lazım." dedi.
Yılmaz, Sultangazi Belediyesi tarafından Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezinde düzenlenen "Sultangazi Okul Aile Birlikleri ve Halk Eğitim Merkezleri ve Okul Müdürleri Buluşması"na katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gündemindeki en önemli konunun eğitim olduğunu belirten Yılmaz, 2002'den bu yana iktidarda bulunan AK Parti hükümetlerinin eğitim alanında yaptığı çalışmalara değindi.
Yılmaz, eğitimde verimliliğin artırılması için önümüzdeki dönemde öğretmenlere yönelik performans uygulaması başlatacaklarını belirterek, performans değerlendirmesinde öğretmenlerin birbirlerine, öğrenci ve velilerin de öğretmenlere not vereceğini kaydetti.
İsmet Yılmaz, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının Türkiye için bir fırsat olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Yeni sistem Türkiye'de uzlaşmayı getirecektir. Hiçbir partinin yüzde 50'nin üzerinde oyu yok. Önümüzdeki dönemde Türkiye'yi yönetmek için yüzde 50'nin üstünde oy alman lazım. Yüzde 50'nin üstünde oy almak için başkalarıyla kucaklaşman lazım. Ötekileştiren, kutuplaştıran dilden uzak durmak lazım. Türkiye'nin farklılıklarını zenginlik olarak görmek lazım. Biz bu Anayasa değişikliğini dahi Milliyetçi Hareket Partisi ile uzlaşarak ancak önünüze getirebildik. Dolayısıyla hükümet olmak isteyen mutlaka toplumun 80 milyonunu kucaklaması lazım. Başka partilerden oy alması lazım. Türkiye'ye önümüzdeki dönemde daha uzlaşma iklimi gelecek."
Ülke yönetiminde istikrarın önemine vurgu yapan Yılmaz, Türkiye'de 1923'te Cumhuriyetin kurulmasından bugüne kadar 65 hükümet kurulduğunu, 1789 yılında bu yana ise Amerika'nın sadece 45 başkan tarafından yönetildiğini aktardı.
"Millet diktatörü seçmez"
Yapılan anayasa değişikliğiyle Türkiye'nin tek adam tarafından yönetileceği iddialarına değinen Yılmaz, şunları kaydetti:
"Tek adam güçsüzdür, tek adamın hiçbir şeyi yok. Tek adam, yanında millet varsa güçlüdür. Millete 'hata yaptın' diyemeyenler Tayyip Erdoğan'a kızıyor. 'Niye millet senin yanında duruyor?' diyorlar. Kusur onda değil ki millet onun yanında duruyor. Millet de kimin yanında duracağını bilir. 15 Temmuz bunu gösterdi. Türkiye uçurumun kenarından döndü. Allah göstermesin uçurumdan düşseydi parçasını bulmak mümkün olamayacaktı. Usta kaptan fırtınalı havada belli olur. Fırtınalı havada gemiyi salimen limana getiren usta kaptandır. Recep Tayyip Erdoğan her dönemde ve hele hele 15 Temmuz'da gösterdi ki ateşten sınavdan geçti ve Türkiye'yi uçurumdan kurtardı. 'Diktatörlük gelecek' diyorlar. Millet diktatörü seçmez. Millet 5 yıl sonra kendisine vadedilmiş olanları yapan kişiyi seçer, yapmayanı seçmez. Onun için bu milletin ferasetine güvenin."
Daha sonra Sultangazi Samsunlular Derneği tarafından verilen yemeğe katılan İsmet Yılmaz, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasıyla millete sandıkta hükümeti kurma yetkisinin verileceğini belirtti.
Daha önce otel odalarında hükümetler kurulduğunu ifade eden Bakan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Parti başkanı olmayan milletvekillerine görev verildi. Sandıkta oy kullanırken Yalım Erez başbakan olsun diye mi oy verdiniz? Dolayısıyla milli irade çarpıtılabiliyor. İstediğimiz milli iradenin bir kez daha çarpıtılmaması. Sandıkta nasıl milli irade çıktıysa Ankara'da da öyle çıksın. 16 Nisan'da anayasa değişikliği kabul edilirse ondan sonra yapılacak seçimde sabah oy verdin akşam kimin hükümeti kuracağını biliyorsun. Bunun ne zararı var? Ne hükümet pazarlığı olacak, ne kavga olacak. Türkiye'yi koalisyonlara mahkum etmek istemiyoruz. Türkiye'nin zaman kaybı olmasın diyorsak, Türkiye enerjisini kaybetmesin diyorsak, o halde hükümeti milletin kurması lazım. Milletin hükümeti kurması demokrasiye daha uygun değil mi? Hükümeti millet kursun demenin neresi yanlış. 2002'de yüzde 34 ile bu ülkeyi yönettik, 2007'de yüzde 46 ile yönettik. En son yüzde 49,5 ile yönettik. Ancak milletin hükümeti sistemi kabul edilirse 34 ile, 46 ile 49 ile yönetmek mümkün olmayacak. Bundan sonra hükümet için en az yüzde 50 oy lazım. Size sorarım yüzde 34 mü demokratik rejime uygun yüzde 50 mi? Buna yanlış diyenler millete güvenmediği için yanlış diyor."
Türkiye'de mevcut yönetim sisteminde iki başlılık olduğunu ve bir çok dönemde cumhurbaşkanı ile başbakan arasında anlaşmazlıklar yaşandığını dile getiren Yılmaz, "Cumhurbaşkanın bir çok yetkisi var. Açın anayasanın 104. maddesini okuyun. 3 sayfalık. Okurken bıktığınız, böyle yetki olur mu dediğiniz maddeler var. Dünyanın hangi ülkesi demokratik parlamenter sistemde cumhurbaşkanına bu kadar yetki versin." diye konuştu.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanın sembolik ve resmi görevi olması lazım. Peki biz de anayasayı hazırlayanlar niye böyle yetkiler verdi. Milleten korktular ve milletin seçtiği hükümete fren görevi yapacak birisini o makama getirmek istediler. Bu makama siyasetten birini düşünmediler. Mutlaka Ankara'da çatık kaşlı, asık suratlı bir bürokratı oraya getirdiler. Bazen yargı, bazen de silahlı bazen de silahlı bürokrasiden birini getirdiler ve hükümeti frenlesin diye. Bunu Erbakan'a, Özal'a ve bize de yaptılar. Merkez Bankası Başkanlığına şimdiki Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek'i atamak istedik, Ahmet Necdet Sezer imzalamadı. Sorumlu olan, millete hesap verecek olan biziz ama o icra görevimizi engelledi. Çünkü ona, o misyon verilmişti. Yaptığımız reformları veto etti. Beşir Atalay'ı Milli Eğitim Bakanı olarak atamak istedik Ahmet Necdet Sezer onay vermedi. Cumhurbaşkanın hem yasama, hem yürütmeye hem de yargıya yönelik yetkileri var. Bu kadar yetkisi olanın sorumluluğu var mı? Yok. Bu kadar yetkisi olana bu kadar sorumsuzluğu niye verdiler? Kendileri için düşündüler. Ancak bu sistem 2007'de bize cumhurbaşkanı seçtirmeyince halka gittik. Bu millet yüzde 69 oyla 'devletin başı ve milletin birliğini temsil eden cumhurbaşkanın ben seçeceğim' dedi. O gün aslında sistemimizin adını verdiniz ve cumhurbaşkanına ikinci kez seçilme hakkı verdiniz. Millete icraatı olan, sözünü tutan ve vaatlerini yerine getiren cumhurbaşkanı ancak ikinci kez seçilebilir. Eski cumhurbaşkanları bir kezdi, fren görevini yapar ve giderdi. Anayasada 'cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetten yargılanabilir' der ama vatana ihanetin cezası kanunda yok. Kanunda bir şeyin suç olduğu yazmazsa kimseye ceza veremezsin. 'Vatana ihanet' diye bir suç var mı? Cezası bir gün mü bir yıl mı?"
Yılmaz, 16 Nisan'daki halk oylamasıyla cumhurbaşkanının yargılanmasının mümkün olabileceğini belirterek, cumhurbaşkanının 5 yılda bir seçimle halka hesap vereceğini ve suç işlemesi halinde Yüce Divan'a gönderilebileceğini aktardı.
Bakan Yılmaz, kendisinin Mecliste milletvekili olduğunu, aynı zamanda milli eğitim bakanı olarak 65. hükümetin eğitim politikasını yürüttüğünü anımsatarak, sözlerini, "Yani hem parlamentodayım hem de yürütmedeyim. Hani nerede kuvvetler ayrılığı? Şu anda parlamento hükümetin kontrolü altındadır. Şu anki parlamentoda kanunlar iki yolla çıkar. ya kanun teklifi ya kanun tasarısı. Kanun teklifini milletvekilleri verir, kanun tasarısını Bakanlar Kurulu gönderir. Tutulan istatistiklerde şu ana kadar yasalaşan kanunların yüzde 98'i kanun tasarısı. Yani Bakanlar Kurulundan gelenler yasalaşıyor. Hep hükümetin dediği oluyor. 'Kuvvetler ayrılığı yoktur' dediğimizde doğruyu söylemiş oluyoruz.Yeni sistemle bakan olan milletvekilliğinden ayrılacak." diye tamamladı.
Son Dakika › Güncel › Milli Eğitim Bakanı Yılmaz Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?