Necmettin Çalışkan Hatay Fmde Konuştu - Son Dakika
Güncel

Necmettin Çalışkan Hatay Fmde Konuştu

Necmettin Çalışkan Hatay Fmde Konuştu

Çalışkan: 9 yıl yapılacaklar için yeterli bir süredir Manevi açıdan hiç bir şey yapılmadı batı adına çok şey yapıldı.

25.05.2011 17:39  Güncelleme: 17:40

Saadet Partisi Hatay Milletvekili adayı Necmettin Çalışkan Hatay FM'e konuk oldu.

Hafta içi her gün saat 14:30'da bir birinden önemli konukları radyolarında ağırlayan Hatay FM, seçimin yaklaşması münasebetiyle son günlerde Hatay Milletvekili adaylarını konuk ediyor. Dün Hatay FM'in Ayhan Gümüşsoy'la Hatay Gündemi programının canlı yayın konuğu olan Saadet Partisi GİK üyesi ve Hatay Milletvekili adayı Necmettin Çalışkan programda ülkedeki sorunları, 9 yıllık Ak parti hükümetinin yaptıkları ile yapması gerekirken yapmadıklarını ve Saadet Partisi meclise girdiğinde ve iktidar olduğunda yapacakları projeleri anlattı.

Çalışkan; Siyasete girme ve Saadet Partisini seçme nedenini şöyle açıkladı. "İnsanların doğup büyüdükleri var oldukları topraklara kendisini var eden şartlara karşı bazı yükümlülükleri vardır, bunlardan bir tanesi de bu ülkeye hizmet etmektir. Hizmet noktasında insanların belli fedakârlıklara katlanarak var olması gerekiyor. Bunun içinde şuan içinde bulunduğumuz şartlarda ancak siyasi kademe içerisinde gerçekleşeceğini biliyoruz.

Diğer hizmetler de çok önemlidir ancak belli bir noktadan bulunduğunuz camiadan öteye gidilmiyor. Siyasi çalışma toplumun tamamına etki eden bir çalışmadır. Bu nedenle elbette bir siyasi çalışma içinde bulunmamız en tabi işti. Siyasi partiler içerisinde insan tercih yapacağı zaman ancak inançlarını, düşüncesini, tarihini, kültürünü, temsil eden bir parti içerisinde olmalıydı. Zannediyorum halkımız takdir edecektir ki bugün bulunduğumuz ortamda bin yıllık tarihimizi, geçmişimizi, kültürümüzü temsil eden parti Saadet Partisidir. Bu nedenle de biz Saadet Partimiz içerisinde faaliyet gösteriyoruz.

Ülke gündemini ve sorunlarını değerlendiren Çalışkan Ak Parti Hükümetini 9 yıl gibi bir sürede yeteri kadar hizmet üretemediğini batı yanlısı hizmetler yaptığını dile getirerek şunları söyledi. 9 yıl bir hükümet için önemli bir süreç, halk yönetiminde önemli bir zamandır. 9 yıldan beri iktidarda olan AK Parti aklından geçen her türlü eylemi projeyi yapmıştır. Ak partinin bu konuda icraatlarını görüyoruz yapılan işler inkâr edilemez azda olsa çokta olsa bir şeyler yapılmıştır fakat evlerimizde duvarda asılı olan saatler bile pili bitince durur ve pili bitmiş saat bile günde iki defa doğruyu gösterir iki defa işe yarar. 9 yılda bazı işler yapılmıştır ama bunlar yeterli değildir. 9 yılın izah edileceği işler değildir. Onun için biz yönetime talibiz bu defa Saadet Partisi iktidara gelmeli ve kendi projelerini eyleme koymalıdır. Ak Partinin kafasında projelendirdiği yaptığı işlerin dışında 3. Dönem için fazla bir düşünceleri olmadığını düşünüyoruz. Çünkü biliyoruz ki yeniden iktidara geldiklerinde söyledikleri şu, Hatay'a bir futbol sahası yapacakları müjdesini veriyorlar. Futbol sahası güzeldir ama tabi ki yeterli bir iş değildir. Bir ilin kalkınması sadece futbol sahası ile yeterli değildir. Futbol sahası dışında barajın biteceği söyleniyor şuan çivi çakılmış değil. Üçünü Projeyi de Türkiye için sayın Başbakan kanal yapma sözü veriyor. İstanbul'a yeni bir kanal yapılacağını söyledi. Bu kanalın Türkiye'nin ne kadar öncelikli bir sorunu olduğunu halkımızın takdirine bırakıyorum. Ülkemizde çok daha önemli çözülmesi gereken problemler var. Onlar için mücadele edilmeliydi. Ama anlaşılıyor ki Ak Partinin önünde yapmayı planladığı, ülkenin kalkınmasına, genişlemesine, işsizlik sorununa, açlık problemine ülkenin dejenerasyonunun çözülmesine yönelik proje bulunmamaktadır. Sadece kanal, yol, stad yaparak Türkiye'nin kalkınacağını umuyorlar.

Bu ülkede başörtüsü sorununu çözeceğiz diyerek iktidara geldiler 9 yılda hâlâ çözülmedi. Kuran kurslarının önünde 12 yaş engeli var ama diğer kurslar, Tevrat, Zebur öğrenme, dans vb tüm kursların önünde engel yok. İslam ülkesinde yaşıyoruz insaf edin. Cami açma yasası ibadethane adı olarak değişti, yani kilise gibi diğer dinler istediği gibi kendi ibadethanelerini açabilecekler. Domuz eti kasaplık sınıfına girdi yani isteyen kasap market domuz eti satabilir, yabancıların elinde olan Alışveriş Merkezleri belki satıyordur. Daha söyleyecek çok şeyler var bunların çoğunu halkımız bilmiyor o yüzden mücadelemiz Allah rızası için bunları anlatmak ahrette sorumlu olacağız, biz doğruları söylüyoruz bizi dinleyen bize her zaman hak veriyor ve bunları hiç bilmiyormuşuz, AK Parti göze hitap eden işlerle halkı maalesef kandırıyor. Bizim oylarımızda Ak Parti muhafazakâr düşüncesiyle milli görüşten gittiler, CHP kazanmasın diye oylarımızı aldılar ama halkımız vefa gösterip bu doğruları öğrendikten sonra o yanlıştan vazgeçeceğini umuyorum. En azından mecliste olmamız gerekir bizim için bir oy bir oydur mecliste yeni Anayasayı yapacaklar arasında bir başörtülü olması gerekmez mi? mecliste olursak Ak Partinin de işine gelir. Yanlış yaparlarsa uyarırız kazanan Milletimiz olur.

Bir iktidar iş başına geldiği zaman şu üç şeyi yapması gerekir; Ülkenin sosyal alanını geliştirmek, ekonomisini geliştirmek ve ülkenin dış politikasını belirlemektir. Bu seçim ile ülkemiz bu noktalarda iyi yönetilip yönetilmediği oylanacak. Kuşkusuz bunların her üç noktada iyi yönetildiğini söylemek mümkün değildir.

Bir ülkede en önemli unsurlardan biri ülkenin borcudur. Kalkınma refah seviyesidir maalesef iktidardaki arkadaşlarımız rakamları tahrip etme yoluna gitmişlerdir. Onları her duyduğumuzda biz İMF'ye olan borcumuzu 25 milyar dolardan 5 milyar dolara indirdik diyorlar, bu doğrudur ama başka bir doğru daha var o doğruda Türkiye'nin toplam borcu ne durumdadır. Bunu neden söylemiyorlar? Ben anlatayım Refah yol hükümeti iş başına geldiği zaman ülkenin toplam 130 milyar dolar iç ve dış borcu vardı. 11 ay içerisinde bu borçlar 120 dolara indi 120 dolar olarak devredildi.

Daha sonra gelen Anasol–M dönemi ise tarihin en kötü yönetimlerinden birisiydi. O zaman 100 milyar dolarlık banka batıkları gerçekleşti. 120 milyar dolar olarak devraldıkları borcu 217 milyar dolara çıkardılar. Tarihin en yüksek borcu Anasol-M teslim ederken 2002'nin sonunda 217 milyar dolar iken Ak parti bu rakamı maalesef 580 milyar dolara çıkarmıştır. Bu gün siz sadece İMF'ye olan borcunuzu söyleyipte toplam iç ve dış borçlarınızı gizlerseniz dürüst davranmamış olursunuz.

Özelleştirme konusunda biz parti olarak karşı değiliz ama stratejik tesislerin satılmasına karşıyız. Bugün maalesef özelleştirilen yerler, stratejik tesisler, ülkenin güvenliğini ilgilendiren kurumlar, kâr eden kurumlar satılmıştır. Mesela şeker fabrikaları, çimento fabrikaları, petrol ofisi, tüpraş, pektim, bankalar. Ülkemizde İsrail'in sahip olduğu bir banka var, Yunanların, Almanların, ABD'nin İngilizlerin Fransızların sahip olduğu bankalar vardır. Bugün bankaların yüzde 45'ten fazlası bu dönemde yabancılara geçmiştir. Borsanın yüzde 71'ten fazlası, sigorta şirketlerin yüzde 90'dan fazlası yabancıların elindedir. Araç muayene istasyonunu yabancılar işletiyor. Cep telefonların yüzde 80'den fazlası, 2 hattın tamamı yabancıların birinin de yüzde 60'ı yabancılarındır. Evlerde kullandığımız sabit telefon bu dönem içerisinde yabancılara satılmıştır. Limanlarımız olan Galata, Kuşadası, Mersin, İzmir limanları yabancılardadır. Bunların özelleştirilmesi bir problem, yabancıya satılması bir başka problem ve tehlikelidir.

Önümüzdeki dönemde AK Parti tekrar iktidara gelirse kamuya ait satması muhtemel başka bir şey bulamadığı için şuan otobanlar satışa çıkarılmıştır. Boğaz köprüsü, Belediyeye ait İGDAŞ, İDO gibi İstanbul belediyesine ait tesisler satılacaktır. Bunu rakama çevirecek olursak 1985 ile 2002 yılı arasında ülkemizde toplam 10 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır. 2002-2011 yılları arasında ise toplam 34 milyar dolar özelleştirme yapılmıştır. Yani Türkiye'de tarih boyunca yapılan 44 milyar dolarlık özelleştirmenin 34 milyar doları Ak Parti döneminde yapılmıştır. Elbette bunların başarılı bir tablo olduğunu söylemek imkânsızdır.

Şimdi ekonomimiz büyüdü diyorlar 2008 yılında küresel kriz yaşandı 2008'de en büyük küçülmelerden birini yaşadık 2009-2010 yılında ise eski haline geldi, bunun büyüme diye söylenmesi doğru değil.

Dünyanın 16. Büyük ekonomisi olduğundan bahsediliyor hâlbuki 1987 yılında 15. Büyük ekonomisiydik, ona göre gerileme var, bu rakamlar zihinleri bunaltmaya yönelik büyüdü sözcükler, bunların altı boştur. İhracattan bahsediyorlar ama ithalattaki artıştan hiç bahsedilmiyor. Cari açık Türkiye'de ön görülen rakam tehlike sınırı 10 milyar dolardır. Bu rakam 2001 yılında 16 milyar dolara çıktı cari açık 16 milyar dolar olduğu için ülkemiz kriz yaşadı şuan bu rakam yani cari açık 48 milyar dolardır.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Necmettin Çalışkan Hatay Fmde Konuştu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement