İki yıl önce zalim Hüsnü Mübarek rejimine karşı ayaklanarak halk devrimini gerçekleştiren Mısır halkı, bir yıl önce yapılan serbest seçimlerle Müslüman Kardeşler'in desteklediği Muhammed MURSİ'yi Cumhurbaşkanı olarak seçmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden bir yıl gibi kısa bir süre geçmişken 03.07.2013 tarihinde gerçekleşen askeri darbe ile halk iradesi yok sayılmış ve Mısır devrimi kadük duruma düşürülerek devrim öncesi karanlık şartlara dönülmüştür.
Mursi karşıtı "masum" gösteriler şeklinde başlayan ancak alanda bulunan masum göstericiler dışında Mısır içinden ve dışından kontrol edilen süreçte pek çok tarafın sergilediği tavır değerlendirilmelidir.
Öncelikle Mısır'da gerçekleşen darbenin en önemli tarafı işgalci İsrail'dir. Darbe konuşulurken bu darbenin arkasında İsrail ve İsrail'in uluslararası işbirlikçilerinin olmadığını düşünmek eğer cehalet söz konusu değilse, kötü niyettir. Bu darbe İsrail'in zindancısı sıfatıyla Refah sınır kapısını Filistin direnişinin yüzüne kapatan Hüsnü Mübarek'e karşı, Kapı'yı Filistin direnişinin kullanımına açan Mursi'ye gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla SİSİ askeri darbesi Mısır üzerinden İsrail'in güvenliğini ve yıllardır Filistin halkına karşı sürdürdüğü savaş politikalarını tahkim etmek amacıyla yapılmıştır. Filistin sorunu adil bir şekilde çözülmediği ve Filistin işgali sona ermediği sürece İsrail'in komşularında yapılacak yönetim değişiklikleri bölgeye ve Dünya'ya barış getirmeyecektir.
Bölge ülkeleri; 'Arap Baharı' etkisi ile zalim düzenlerinin yıkılabileceğinden korkarak Mısır'da darbe sürecini desteklemişlerdir. Başta Suudi Arabistan olmak üzere aile saltanatlarının hakim olduğu, ancak halkın büyük kesiminin sefaletle yüz yüze olduğu zalim yönetimler; bu komplonun işbirlikçisidir. Suudi Arabistan ile doğrudan irtibatı olan Nur partisi seçimlerde Mursi'yi desteklemiş olmasına rağmen, biat ettiği Suudi rejimiyle yan yana durarak darbeye zemin hazırlamış ve ileri karakol vazifesi görmüştür.
Müslüman coğrafyalarda büyük kıymet verilen El Ezher iradesi, Mursi'nin siyaseten derdest edildiği kapalı toplantıda ve bu toplantının sonuçlarının açıklandığı basın toplantısında güce iman ederek, adalete sırtını dönmüştür. El Ezher; güçleri Mursi'yi korumaya yetmeyecek olsa bile, adaletli bir duruş sergilemeyerek, haklının yanında durmayarak ve konjonktüre teslim olarak kendine inanan Müslümanları hayal kırıklığına uğratmıştır.
Demokratik ve laik değerlerin pazarlamasıyla piyasa yapan ve başka ülkeleri bu değerler üzerinden sigaya çekmeye çalışan köhne ve çıkarcı Batılı ülkeler askeri darbeye sessiz kalarak ve çanak tutarak kimliklerini ve kimyalarını bir kez daha ibraz etmişlerdir. Müslüman Kardeşleri, dini siyasete alet etmekle suçlayan darbeciler ve darbe destekçileri General SİSİ'nin arkasında oturan Ezher Şeyhini ve Kıptilerin dini liderini görmezden gelerek bir iki yüzlülük örneği sergilemektedir! Bir "vazife" sorumluluğu ile karanlık odalarda halk iradesini çalma ve çaldığı koltuğa oturma rolünü yemin merasimi ile yerine getiren Anayasa Mahkemesi Başkanı da General SİSİ, Ezher Şeyhi ve Kıptilerin dini Lideri ile birlikte bu darbede 'uluslararası memuriyet' görevini üstlenmiştir.
Mısır'da gerçekleşen bu darbe iki yıl önce 'Game Over' diye yürüyen insanların özgürlük iradesine atılmış bir çelme ve devrim öncesi şartların tahkimine giden bir "Neo Mübarek" düzeninin tesisidir.
MAZLUMDER, bu darbeyi, uluslararası ve yerel işbirlikçilerini hiçbir istisnası olmaksızın mücrim ilan eder, dünyanın tüm adil ve hukukun üstünlüğüne inanan insanlarını Mısır halkının seçilmiş tek meşru lideri olan Mursi'nin arkasında durmaya davet eder!
Son Dakika › Güncel › 'Neo Mübarek' Düzeni Ne Mısır'a Ne Ortadoğu'ya Barış Getirmez - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?