
Başbakan Recep Recep Tayyip Erdoğan, İmralı'daki görüşmelere ilişkin "Bu bir süreç. Oradaki istatistiki eğri, sosyolojik olarak, hatta psikolojik olarak neyi gerektiriyorsa, biz de buna göre adım atmak zorundayız" dedi.
Başbakan Erdoğan, 24 TV'de yayınlanan "Sansürsüz Özel" programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İmralı ile yapılan görüşmelerle ilgili bir soru üzerine Başbakan Erdoğan,
"Şu tarihte heyet gidecek diye belirlenmiş herhangi bir şey yok" yanıtını verdi.
"Siz engellemişsiniz gibi bir kanaat var. Ahmet Türk yeniden gidecekti" ifadesi üzerine de Erdoğan, "Bu işin belli bir süresi söz konusu değil. Bu konuda bizler istişaremizi yapıyoruz. Ne zaman gidilmesi gerekirse bu konuda gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız, gerekse Adalet Bakanlığımız bu konuda, bu işi karara bağlayıp, gitmesi uygundur veya değildir. Bu bir süreç. Oradaki istatistiki eğri, sosyolojik olarak hatta psikolojik olarak neyi gerektiriyorsa, biz de buna göre adım atmak zorundayız. Eğer o nabzı iyi tutamazsak, bu defa nabız tamamen onların elinde kalıp ters tepebilir. Buna dikkat etmemiz gerekiyor. İlla da tabii bu iki kişinin gideceği anlamına gelmez. Kiminle, aklıselimle bu iş gidecek. Buna bakmak durumdayız. Eğer buradan gelen şeyler geri döndüğünde farklı olarak dönüyorsa, bu bir tahrike dönüşüyorsa, o zaman tabi ki biz aynı şekilde bu yola devam edemeyiz" diye konuştu.
"Diyarbakır konuşmasındaki bir cümle yüzünden Ahmet Türk'ün İmralı'ya gidemediği şeklinde bir his olduğu"nun ifade edilmesine karşılık Erdoğan, "Öyle bir şey olsa, o cümleden dolayı gidemediği zaman bazılarının bir şey anlaması lazım. Burada dikkatli olun, dikkat edin. Ben bir Başbakan olarak dikkat ediyorsam, sen de dikkat edeceksin. Sen dikkat etmezsen, bu takımı sadece o mu temsil ediyor veya etme kabiliyetine sahip. Başka içlerinde birileri yok mu. Başkaları olur. Onun yerine o gider" dedi.
-Öcalan'a televizyon verilmesi-
"İmralı'da bu programın da yayınlandığı kanallar izlenebiliyor. Siz bu süreci nasıl buluyorsunuz. İmralı dediğinizde kastettiğiniz kişinin bu sürece katkılarını nasıl buluyorsunuz-" sorusu üzerine de Erdoğan, 12 tane kanalın olduğunu belirterek, "Doğrusu son dönemdeki görüşmelerde, olumlu görüşmeler var. Diğer, 5 televizyona sahipti. Adalet Bakanıma oraya da televizyon koyun talimatını daha önce vermiştim. Sonra bunun konulmadığını öğrenince, Adalet Bakanımı tekrar aradım. 'Bunu niye geciktirdiniz' diye. Diğer tarafa verdiniz. Oraya da bir televizyon koyun. Radyo dinleyeceğine televizyon dinlesin. Dışarıda hep konuşulan 'hücre hücre'... Tek başına kalıyor. Yatağı var. Şimdi televizyonu da var. 40 metrekarelik avluda voltasını atabiliyor. Bu imkanı var. Jimnastiğini her şeyini yapabiliyor. Adalet Bakanıyla konuşacağım. Kaç gün jimnastik yapıyor, avlu olayı falan. Yavru muhalefeti falan rahatsız edebilir. Kucaklaşma diyor, benzetmeler yapabiliyor. Çirkin, çirkin. Akla hayale gelmez şeyler, falan. Sayın Bahçeli'nin bu tür şeylerini çok yanlış buluyorum. İğreti buluyorum. Bu ülkenin huzuruna destek değil. Maalesef huzursuzluğuna destek oluyor. Biz burada risk aldığımızın farkındayız. Ben ülkemin refahı için, mutluluğu için bu riski almaya şahsım ve partimiz hazırız. Bunu alacağız" şeklinde konuştu.
-Terörle mücadelede uluslararası destek-
Erdoğan, "Terörle mücadele konusunda uluslararası desteğe ciddi anlamda ihtiyaç olduğu bir gerçek. Bu konuda yol alınabiliyor mu-" sorusu üzerine de, şunları söyledi:
"Aslında yol alıyoruz dersem bu biraz aldatıcı olur. Bundan yaklaşık 3 yıl kadar önce, Sarkozy G20 toplantısında, 'Bir şey konuşacağım. Sana sürprizim var' dedi. 'Ne' dedim. 'Şimdi söylemeyeceğim' dedi. 'Söyle de bileyim bu sürprizi, beni böyle heyecanlandırma falan' dedim. 'Terör örgütünün liderlerinden teslim edeceğim' dedi. Kendisi gitti, hala teslim edecek. Kendisine, 'Siz AB olarak terörle mücadelede işbirliği halinde olmamız gerekir diyorsunuz, bölücü terör örgütünü kendiniz açıkça terör örgütü olarak ifade ettiniz. Ama ifade etmenize rağmen, bugüne kadar bize herhangi bir teröristi teslim etmediniz' dedim. 'Bundan sonra böyle olmayacak' dedi. 'Eğer bu böyle giderse, bugün bize, unutmayın yarın da size. Bumerang gibi dönecek sizi vuracak' dedim. Ben Paris'i böyle görüyorum. Almanya sırada. Bayan Merkel'e kaç kez bu konuyu anlattım. En son Cannes'te bana
"Şu anda bizde yargılamada olan 4 bin, 4 bin küsur dosya var' dedi. 'Bu nasıl dosya. Şu adaleti geciktirmeyin, verin bir an önce kararınızı, suçluların iadesi diye bir anlaşma var. Bunları bize iade edin' dedim. Ülkenin rahatlaması lazım. Bunlar sizin başınıza yarın iş açacak."
Merkel'e, Almanya'da bir şehrin merkezindeki çadırdaki resimlerin kaldırılmasını, yanlış yaptıklarını söylediğini belirten Erdoğan, "Burada para toplanıyor. Az paralar değil. 10 milyon, 15 milyon avro. Paralar dağa gidiyor. Paris'te öldürülenlerden bir numara. Daha önce bunu Almanya'dan iadesini istedik, vermediler. Durum bu hale geldi. Almanya'da çok daha ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz. Almanya'da mezhebi noktada da Türkiye'yi bölmeye gayret eden bir yapılanma var. Almanya bunu da destekliyor. Parasal olarak da destekliyor. Bunu da kendilerine söyledim. Söyleyince rahatsız oluyorlar. Gerçeği size söyleyeceğim. Çünkü ülkemi rahatsız ediyorsunuz. Almanya'yı rahatsız eden bir şey yapsam, siz bana sessiz kalabilir misiniz- Şubat ayında ziyaretleri var. Bunları tekrar kendileriyle konuşacağız" diye konuştu.
- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı-
"Mezhebe dayalı bir asabiyeti eleştirdiniz. İbn-i Haldun sebep asabiyetinden bahsediyor. Farklı ırklar, etnik kimlikten gelen kimseler ortak bir sebep etrafında birleşebilir, diyor. Böyle bir ortak sebep düşünülecek olursa bu ne olabilir- Lazıyla, Çerkezi, Kürdüyle hep birlikte oturduğumuz masadan ortak bir sebep olarak neyi söyleyebiliriz-" sorusu üzerine de Erdoğan, "Bu zemine göre değişir. Yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'de bana göre İslam bu iş için en önemli, bizim için çimentodur. Bu bizi birleştirir. Çünkü burada ayrım etnik noktada asla söz konusu değildir" dedi.
Gazi Mustafa Kemal'in ilk Meclis konuşmasına atıfta bulunan Erdoğan, "Ortak akıl dediğimiz şey orada da bu şekliyle meydana gelebilir. Ortak akıl oluşturulduğu anda yine çözülür. Türkiye'nin şu andaki durumuna geldiğimizde, yeni Anayasa'da da teklifimiz odur. Gelin biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı adı altında toplanalım. Türküyle, Kürdüyle..." dedi.
Anayasal vatandaşlığın çok farklı yerlere çekilebildiğini ifade eden Erdoğan, "Anayasal vatandaşlık tanımı Anayasa içinde kalacaksa, onun altına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olarak deyin. Bazı gruplar ondan rahatsız oluyor. Hepsini toparlamak için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı dediğimiz anda bu işi bitirmiş oluruz. Bu zaman kimse kalkıp da, ben mesela Türkiyeliyim dediğim için yargılandım. Ama Avrupa'da Almanyalıyım, Amerikalıyım dediği için yargılanmıyor. Siyasette de siz yıllardır, solun jargonunu kullanıyorsunuz, komünistlerin jargonunu kullanıyorsunuz diyorlar. Ne alakası var. Ben bu memleketin evladıyım. Türkiyeliyim diyorum. Bunların hepsi ne oldu, kalktı" şeklinde konuştu.
Son Dakika › Güncel › Öcalan'a Televizyon Talimatı Erdoğan'dan - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?