Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bilmez, "Savaş şimdiye kadar askeri tarih olarak konuşuldu. Biz bunu daha çok sıradan insanın tarihi, sosyal tarih, günlük yaşamın tarihi olarak anlatacağız" dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin ev sahipliğinde Orient-Institut İstanbul ve Tarih Vakfı tarafından düzenlenen ve 1. Dünya Savaşı'nı, askeri ve siyasi yönleriyle birlikte ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da ele alan "Osmanlı Cephesinde Yeni Bir Şey Var: Cihan Harbine Yeniden Bakmak" başlıklı konferans üniversitenin Santral İstanbul Kampüsü'nde başladı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver'in, katılımcıları selamlama konuşmasıyla başlayan konferansın ilk oturumunda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki etnik ve dini yapı ile buna bağlı 20. yüzyıldaki zorunlu göç, sosyal mühendislik, nüfus mübadelesi gibi konular ele alındı.
Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bilmez, konferansın açılışındaki konuşmasında, konferansta, ABD, Avrupa ve Orta Doğu'dan akademisyenlerin, dünya tarihinde önemli dönüm noktası olarak kabul edilen 1. Dünya Savaşı'nı farklı bir bakış açısıyla değerlendireceklerini belirtti.
Konferansta savaşa dair Türkiye'de yeterince konuşulmamış konuların da ele alınacağını kaydeden Bilmez, konferansta, savaşın sosyolojik, ekonomik, psikolojik, demografik açıdan irdeleneceğini ifade etti.
Bilmez, konferans süresince savaşta kadın kimlikleri, ordularda dini ve etnik azınlık, savaşta gıda siyaseti, zorunlu göç, cihan harbinde ideolojiler, istihbarat ve casuslar, savaş propagandasında görsellik, savaş sonrası savaş belleği gibi konularda tebliğ sunulacağını söyledi.
Konuya ilişkin konferanslardan farklı bir yol izlendiğini anlatan Bilmez, "Savaş şimdiye kadar askeri tarih olarak konuşuldu. Biz bunu daha çok sıradan insanın tarihi, sosyal tarih, günlük yaşamın tarihi olarak anlatacağız. Savaşı yücelten değil, bir felaket olarak da gösterme olanağı sunulacak" dedi.
"Hoşgörü ortandan kalkmıştı"
Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Pınar Şenışık, 20. yüzyılın başlarında Batı Anadolu'da sosyal mühendislik, zorunlu göç ve nüfus mübadelesine tanık olunduğunu aktardı.
Bu bölgede özellikle azınlık Rumlar ile sorunlar yaşandığına değinen Şenışık, "Anadolu'daki iç şiddet sadece milliyetçilik kaynaklı değil" ifadesini kullandı.
Yunanistan'ın, Batı Anadolu'ya yönelik emellerinin çok gerilere dayandığını anlatan Şenışık, Osmanlı Rumlarının Yunanistan'a maddi yardımda bulunduğu ve ekonomik boykota katılmadığı iddialarının tarihe not olarak düşüldüğünü bildirdi.
Zorunlu göç kapsamında çok sayıda Rum'un Batı Anadolu'yu terk ettiğini söyleyen Şenışık, "O dönemde etnik ve dini topluluklar arasında hoşgörü ortadan kalkmıştı" dedi.
Şenışık, iç şiddet ve çatışmaların nedenlerinden birinin de dini ve etnik farklılıklar olduğunu ifade etti.
Leiden Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Emre Erol, 19. yüzyıl başlarında Balkanlara göre Batı Anadolu'da nispeten barış olduğunu belirtti.
Balkanlar'da farklı dinlere ve millete mensup insanların birlikte yaşama inançlarının giderek zayıflamaya başladığına değinen Erol, Batı Anadolu'da da bu yönde bir zihniyet değişikliği olduğunu kaydetti.
Erol, 20. yüzyılın başlarından itibaren Batı Anadolu ve Balkanlar'da mülteci krizleri yaşandığını, çok sayıda insanın yer değiştirmek zorunda kaldığını söyledi.
"Müslüman ve Hristiyan milletler arasında düşmanlık yoktu"
Michingan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ronald Grigor Suny, Balkan Savaşları ile 1. Dünya Savaşı sürecinde azınlıklara yönelik politikaların cephe gerisinde huzursuzluklara neden olduğunu anlattı.
"Müslüman ve Hristiyan milletler arasında düşmanlık yoktu" diyen Suny, imparatorluğu korumak için geliştirilen politikaların, iç çatışmalardaki nedenlerden birini oluşturduğunu belirtti.
Savaş yıllarında azınlıkların "hain, güvenilmez ve iç tehdit" olarak görülmeye başlandığını savunan Suny, bunda da önyargıların ve karşılıklı ithamların etkili olduğunu kaydetti.
Suny, Rusların safına geçen az bir grup hariç Ermenilerin çoğunun, imparatorluğa sadık kaldığı inancında olduğunu söyledi.
"Tehcir ve ekonomik boykot şiddeti ifade ediyordu"
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ayşe Özil, tehcir ve ekonomik boykotun köyleri ve kasabaları da etkilediğini belirterek, "Bu iki kavram Batı Anadolu'da uzun süre günlük şiddetin bir parçası olmuştu" dedi.
Ekonomik boykotun ilk başta Yunanistan vatandaşlarına yönelik olduğunu, sonraki süreçte Rumların da buna dahil edildiğini anlatan Özil, o dönemde Rumların ticari hayatta etkin olduklarına dikkati çekti.
Rumların, ilk başlarda Yunanistan'a yönelik ekonomik boykota katılmadıklarını belirten Özil, sonraki süreçte bu tutumda yer yer değişiklikler olduğunu kaydetti.
Özil, zorunlu göç, iç çatışma ve karışıklıkların yağmaları da beraberinde getirdiğini köy ve kasabaların bundan fazlasıyla etkilendiğini bildirdi.
Bochum Ruhr Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adanır ise 1 Dünya Savaşı'na giden süreçte Balkanlar ile Batı Anadolu'da komiteci zihniyetin hakim olmaya başladığını söyledi.
Adanır, Osmanlı'daki ulus develet anlayışının da aslında 19. yüzyılda başladığına inandığını ifade etti. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Osmanlı Cephesinde Yeni Bir Şey Var: Cihan Harbine Yeniden Bakmak' Konferansı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?