Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nca (SETA) hazırlanan raporda, İsrail'in son Gazze saldırısında Türkiye ve Mısır'ın krizin başından itibaren sergiledikleri ortak tutum ve izledikleri politikaların sadece Filistin sorununun çözümü adına değil, bölgedeki diğer sorunlara ilişkin geliştirilecek politikalar açısından da önem taşıdığı belirtildi.
"İsrail'in Değişime Direnci: 2012 Gazze Saldırısı" başlıklı raporda, 14 Kasım'da başlayan ve 7 gün süren saldırının sonunda Türkiye-Mısır- Katar üçlüsünün çabalarıyla 21 Kasım'da ateşkes sağlandığı, saldırılarda 167 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 1200'den fazlası insanın da yaralandığı hatırlatıldı.
İsrail'in operasyonu başlatma nedeni Hamas'ın füze saldırıları karşısında meşru müdafaa olarak sunulmuş olsa da, aslında taraflar arasındaki ateşkesin İsrail tarafından bozulduğuna dikkat çekilen raporda, "Netanyahu hükümetinin Gazze'de bu çapta bir operasyona girişmesinin ardında, 22 Ocak'ta gerçekleşecek seçimlere yönelik hesaplar ve Hamas'ın Arap Baharı ile birlikte artan askeri ve siyasi gücünü kırma planı yattığı değerlendirmesi yer aldı. Raporda, operasyonun asıl nedeni olarak ise, İsrail'in bölgedeki değişime direnci ve kendi gücü açısından bir şeyin değişmediğini ortaya koymak istemesi gösterildi.
Raporda, Arap Baharı ile değişen rejimlerin İsrail karşısında aldıkları tavrın önemli olduğu, Mısır ve Tunus yönetimlerinin saldırı karşısında İsrail'e yönelik sert eleştirilerde bulunduğu, Gazze'ye heyet gönderdiği anımsatıldı.
Gazze saldırısının zamanının, Filistin'in BM'deki statüsünü "gözlemci"den
"üye olmayan gözlemci devlet"e taşıyacak 29 Kasım'daki Genel Kurul oylaması öncesine denk gelmesinin dikkat çekici olduğuna yer verilen raporda, "Her ne kadar BM Genel Kurulu'nda Filistin'in gerekli çoğunluğu elde edeceğine kesin gözüyle bakılsa da, operasyonun ve operasyona ilişkin sunulan gerekçelerin, Filistin'in yeni statü ile elde etmeyi amaçladığı prestij ve sesini duyurma çabasını gölgelediği aşikardır" denildi.
-"İsrail'in tehdit algılaması arttı"-
Arap Baharı'nın sadece rejimleri yıkılan ülkeleri değil, ayakta kalan yönetimlerine rağmen eski denklemin bir parçası oldukları için bölgedeki tüm ülkeleri etkilediği tespitinde bulunan rapor, değişimin baskısına karşın, bütün varlığını ve devlet söylemini derin bir tehdit algısı ve güvenlik üzerine inşa etmiş olan İsrail'in uyum sağlayarak kendi iç dönüşümünü yaşamak yerine bölgedeki gelişmeleri daha büyük bir tehdit algısı çerçevesinde okumaya devam ettiği kaydedildi.
Bölgedeki yeni yönetimleri, ABD başta olmak üzere Batı'dan aldığı destekle dengelemeye çalışan İsrail'in, bu ortamda başlattığı Gazze saldırısı ile tüm bu değişim sürecine sessiz kalmayacağını duyurmaya çalıştığı görüşüne yer veren raporda şu ifadeler kullanıldı:
"Hamas'ı ezme çabası, Ortadoğu'da İsrail'in gücü açısından bir şeylerin değişmediğini gösterme ve Batı güdümündeki politikalardan sıyrılarak Filistin meselesinde İsrail'e karşı daha net pozisyon almaya başlayan tüm aktörlere mesaj verme amacı taşımaktadır.
Hamas'ın, Ortadoğu'da değişimle birlikte güç kazanan ve iktidara gelen Müslüman Kardeşler başta olmak üzere İslami hareketlerle birlikte siyasi açıdan güçlenmesi İsrail için başka bir sıkıntı kaynağıdır."
İsrail'in Gazze bombardımanının ABD'de Barack Obama'nın kazandığı ilk başkanlık seçimlerinin hemen ardından başlatılan 2008'deki saldırı ile zamanlama açısından birebir örtüştüğüne işaret edilen raporda, Obama'nın İsrail'in kendini savunma hakkı olduğuna vurgu yaparak Gazze operasyonuna tereddütsüz verdiği tam desteğin ABD-İsrail ilişkileri açısından bir şeylerin değişmediğini açıkça gösterdiği ifade edildi.
Raporda, ABD'nin Ortadoğu'da bir yandan yeni aktörlerle geliştirmeye çalıştığı ilişki ile diğer yandan İsrail'in istekleri doğrultusunda hareket ederek bölgedeki diğer aktörleri görmezden gelmesinin, Washington'un siyasetini çelişkiler yumağı haline getirdiği ve çıkmaza soktuğu belirtildi.
-Türkiye-Mısır ilişkilerinde yeni ufuklar-
Türkiye'de Filistin meselesinin gerek kamuoyu gerek devlet düzeyinde her dönem hassasiyetle yaklaşılan bir konu olduğu belirtilen raporda, Türkiye'nin sadece "İsrail'e yönelik politikaların değişmesi gerektiğine" değil, Filistin'in siyasi açından güçlenmesi gerektiğine de inandığı kaydedildi.
Raporda, Türkiye'nin bu nedenle 2006'da meşru seçimleri kazanan ancak iktidardan uzaklaştırılan Hamas'ın uluslararası arenada varolması, Fetih-Hamas sorunlarının çözümü ve Filistin'in devlet olarak kabulü için de çaba sarfettiği ifade edildi.
İsrail'in son Gazze saldırısının ardından en sert eleştirilerden birinin yine Türkiye tarafından yapıldığı aktarılan raporda, şu görüşlere yer verildi:
"Türkiye ve Mısır'ın krizin başından itibaren sergiledikleri ortak tutum ve izledikleri politikalar sadece Filistin sorununun çözümü adına değil, bölgedeki diğer sorunlara ilişkin geliştirilecek politikalar açısından da önem taşımaktadır. Her ne kadar ateşkes sağlanmış olsa da bugüne kadar yaşanan süreç bu ateşkeslerin uzun süreli olmadığını göstermektedir.
Filistin meselesine yaklaşımında bölgesel aktörlerin tavır değişikliği ve içinden geçmekte oldukları yeni politika geliştirme süreci, küresel aktörler tarafından da dikkate alınmalı ve bu sürece uyum sağlanmalıdır.
Ortadoğu'nun içinden geçmekte olduğu değişim hiçbir ülkeyi dışında bırakmayacak güçtedir. Otoriter rejimlerin uyum gösterdiği statükonun getirdiği durağanlık sayesinde Filistin sorununu son 60 yıldır kaldırabilen bölgede, bundan sonra sorunun kendi sınırlarına hapsedilmesi mümkün değildir. Ortadoğu-nun bütün aktörleri bundan sonra Filistin sorunundan daha çok etkilenecek ve sorunun bir parçası olduklarını kaçınılmaz olarak daha çok hissedeceklerdir. Bu nedenle, Filistin sorununun çözüme kavuşturulması her geçen gün daha elzem hale gelecektir."
Muhabir: Sultan Çoğalan
Yayıncı: Ogün Duru - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Seta'nın '2012 Gazze Saldırısı' Raporu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?