Uzmanlar terör eylemleri akabinde, sosyal medya aracılığıyla panik ve kaos havası yayılmaya çalışıldığına dikkati çekerek, vatandaşları bu tür mecralarda paylaşılan gerçek dışı bilgilere karşı sağduyulu olmaya çağırdı.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Özgen, sosyal medyanın verdiği her bilginin gerçek olarak kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Terör örgütlerinin "güçlü oldukları" algısını oluşturmayı amaçladığını anlatan Özgen, eylemlerinin ardından terör grupları ve destek verenlerin de sosyal medya araçlarını bilinçli olarak kullandığını aktardı.
Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'in "Terör haberleri terör gruplarının oksijenidir" ifadesini hatırlatan Özgen, "Suya atılan bir taşın yaymış olduğu dalgalar gibi dalga dalga olayın etkisinin yayıldığını görüyoruz. Sosyal medya patlayan bombanın etkisini geometrik bir dizi şeklinde yayan bir araç. Bir bomba patlıyor ardından sosyal medya vasıtasıyla o patlamanın etkisi topluma dalga dalga yayılmaya çalışılıyor. Adete sosyal medyada ikinci bir bomba patlatılıyor" diye konuştu.
Terör haberlerinde dikkatli bir şekilde hazırlanmasının gerektiğine vurgu yapan Özgen, vatandaşların ise gelen haberleri belirli bir süzgeçten geçirdikten sonra dikkate almalarını istedi.
Sosyal mecralarda yapılan paylaşımların olayın etkisini genişletmek için kullanıldığını belirten Özgen, özellikle bu tür paylaşımlarla toplum üzerinde bir yılgınlık oluşturulmak istendiğini kaydetti.
"Sosyal medyayla Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilemek istiyorlar"
Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Murat Kırık da sosyal medyanın denetimsiz yapısından dolayı dezenformasyon ve algı operasyonlarına açık bir alan olduğunu söyledi.
Sosyal medyadaki "denetimsiz"liğin terör ve teröre destek verenlerin her zaman işine geldiğini anlatan Kırık, "Bir film görüntüsünü bile 'Ankara'da patlama anı' diye sosyal medya üzerinden sahte hesaplarla paylaşım yapabiliyorlar. Sahte sosyal medya hesaplarından manipülasyon ve dezenformasyon amacıyla paylaşım yapıp, korku mekanizmasını harekete geçiriyorlar" ifadelerini kullandı.
Terör gruplarının her sosyal medya platformunu farklı şekillerde kullandığına dikkati çeken Kırık, şu değerlendirmeyi yaptı:
" Twitter'ın IP adresini ve kullanıcı kimliklerini vermemesi nedeniyle Twitter üzerinden doğrudan terör propagandası yapabiliyorlar. Mesela Twitter'dan 'teroristturkey' gibi bir hashtag açıldı. İngilizce ve Almanca twit paylaşımı yapılarak Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilemek istiyorlar. Facebook'ta ise daha çok 'kan ihtiyacı var' gibi yumuşak propaganda yapılıyor. Sosyal medyadaki paylaşımlar genelde terörü teşvik edici ve terör olayına bir nevi kılıf uydurucu nitelik taşıyor."
Kırık, WhatsApp'tan da direk ve toplu mesajlarla vatandaşların korku atmosferi içerisine sokulmaya çalışıldığını kaydetti.
"Sosyal medyada da akil adamlara ihtiyaç var"
Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan da toplumsal olaylarda ve hain terör saldırılarında, sosyal medyada daha failler belli olmadan, devlete ve hükümete karşı bir yapının oluştuğunu, bunların da organize bir şekilde hareket ettiğini söyledi.
Ercan, 11 Eylül ve Paris saldırıları ile İsviçre'deki okul baskınlarından sonra bir ceset fotoğrafının dahi yayınlanmadığını hatırlatarak, "Olaydan 5-10 dakika sonra fotoğraflar ve videolar yayılıyor. Ayrıca gizli bilgi diye yazılar paylaşılıyor. Bilgi gizliyse sana nasıl ulaşıyor? Bir terör örgütünün saldırı yapmaktaki amacı reklamdır. Dün geceki saldırı tam ana haber saatinde yapıldı. Terör örgütü açıklama yapmadan, insanlar terör örgütü üzerinden ciddi reklam yapmaya başlıyorlar" dedi.
Vatan hainleri ne kadar hızlı organize oluyorsa, bu vatandan ekmek yiyenlerin de sosyal medyada o kadar hızlı organize olması gerektiğini vurgulayan Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür insanların deşifre edilmesi gerekir. Dünya tarihinde en çok ceset ve savaş gören insanlarız. Bu paylaşımları çocuklar, hamile kadınlar ve görmemesi gereken insanlar görüyor. Amaç bu zaten, psikolojik savaştayız şu anda. Terör örgütü psikolojik savaşla toplumu yıldırmaya çalışıyor. Bu sefer sosyal medya iyi şeylere vesile olacakken, kötü şeylere vesile oluyor.
Son kale Türkiye. Bu kalenin düşmemesi lazım. Müslümanların, Türklerin ve mazlumların açısından düşmemesi lazım. Bu terörle amaçlanan 'Türkiye kabuğuna çekilsin, küçücük bir ülke olsun, devam etsin'. Büyük Türkiye'nin vatandaşları sosyal medyada görünmeli ve sağduyulu davranmalı. Sosyal medyanın bir kötü yanı şu, her bilgiyi hemen kabul ediyoruz ve hemen yayıyoruz. Sosyal medya kullanıcılarının, paylaşılan bilgileri akıl süzgecinden geçirmesi lazım."
Ankara'da dün meydana gelen terör saldırısının ardında, sosyal ağlara erişimin bir süre kapandığını bunun üzerine WhatsApp üzerinden bilgi süzgecinden geçmemiş paylaşımların yapıldığını anlatan Ercan, "Sosyal medyada da akil adamlara, süzgeçten geçirilmiş, denetlenmiş bilgiye ihtiyaç var. Bu bilgi çöplüğü içerisinden işinize lazım bir kaç bilgiyi almaya çalışıyorsunuz. Bu çok yorucu bir şey. Bir süre sonra kirli bilgiye teslim oluyorsunuz. Bu son saldırıda WhatsApp'ın da ne kadar denetimsiz olduğunu gördük" diye konuştu.
Said Ercan, Türkiye'nin çok acil, kendi arama motoruna, sosyal ağına, anlık mesajlaşmaya ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.
-"Hem eylem yapıyorsun hem de seni kimse suçlamıyor"
MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Murat Yel de terör eyleminin amacının, insanları terörize edip, panikleterek, bir şeylerin farkında olmalarını sağlamak olduğunu, bu anlamda en küçük bir olay sonrası dahi sosyal medyada fırsatın hiç kaçırılmadığını söyledi.
Prof. Dr. Yel, terör örgütünün gerçekleştirdiği eyleminden sonra kınanmayıp, tam tersine suçun mağdurlar üzerine, bu kadar yıkıldığı başka bir ülkenin olmadığını anlatarak, şunları kaydetti:
"Terör örgütü bir eylem yapıyor. O suçlanmayıp, devlet suçlanıyor. Nasıl bir şeydir bu, anlamak mümkün değil. Sosyal medyanın gücü de burada. 'Tayyip istifa etsin' ne demek, bir terör örgütüne lanet okuyan, 'Neden yapıyorsunuz' diyen var mı? Dünyada PKK ya da Türkiye'deki terör örgütleri kadar şanslı bir örgüt yok. Hem eylem yapıyorsun hem de seni kimse suçlamıyor. Bu yapılanlar, seçimlerle iktidara gelemeyen bir grubun, seçimler dışında ve demokratik olmayan yollarla hükümeti düşürme çabalarıdır."
İnsanların herhagi bir terör olayından etkilenmemelerinin mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Yel, "Sağduyulu açıklamalar yapılmalı. Hele ki İstanbul'da kalabalıklara girip çıkma hususunda söylentiler çok fazla. WhatsApp üzerinden Twitter'dan daha fazla şeyler paylaşılıyor. Dün geceden beri cenazelerin fotoğrafları yayılıyor WhatsApp grupları üzerinden. Yazılan yazıların hepsi hükümet karşıtı şeyler. Hükümet karşıtı olabilirsin ama bunun yolu bu değil. Terör eylemi karşısında ülkenin birlik ve bütünlüğe ihtiyacı varken, bunu siyasi fırsatmış gibi kullanmak çok acı bir şey" diye konuştu.
Günümüzde sosyal medyanın kontrol edilebilmesinin çok zor olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yel, "Yalan ve iftira olan şey çok daha çabuk yayılıyor ve gidişat iyiye gitmiyor. Herkesin sağduyulu olması lazım. Durumu terörize etmemek adına, medya kuruluşlarının kendilerinin ne tür görüntü ve haber verebileceğini kontrol etmesi gerekir. Terör örgütlerinin ve terörün reklamının yapılmaması lazım. Ben de terör örgütü olsam, adımı ve ideolojimi duyurmak için böyle bir olay ya da Türkiye'yi seçerdim. Böyle bir uygun ortam yok herhalde başka bir dünyada" ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › Sosyal Medyada Teröre Çanak Tutuluyor' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?