Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk Konseyi'nin kurulmasının tarihi bir gelişme olduğunu belirterek, "Bu yılki zirve temasının ulaştırma alanında işbirliği olarak belirlenmiş olması son derece anlamlı. Ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin sağlam temellere oturması bu alanda gerçekleştirilecek projelere bağlıdır" dedi.
Davutoğlu, Azerbaycan'ın Gebele kentinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Dışişleri Bakanları Toplantısında yaptığı konuşmaya, Azerbaycan'ın Türk Konseyi dönem başkanlığının başarılı geçmesini dileyerek başladı. Türk Konseyi'nin kurulmasının "tarihi bir gelişme" olarak nitelenmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, ortak tarih, kültür, dil, din ve kökenden kaynaklanan güçlü bağlara sahip ülkeleri bir araya getiren Konseyin, Avrasya'daki işbirliği mekanizmalarını tamamlayan niteliğiyle bölgede işbirliği ortamının geliştirilmesine olumlu katkı sağladığını belirtti.
Dinamik ve sürekli gelişen bir yapısı olan Konsey çerçevesindeki işbirliğinin her alanda gelişip derinleşmesiyle kardeş halkların beklentilerine daha iyi cevap verilebileceğini kaydeden Davutoğlu, Konseyin kurulmasından bugüne kadar geçen kısa süre içinde kurumsallaşma yönünde kayda değer adımlar atıldığını dile getirdi. Sürecin ilerletilmesinde Türk Konseyi Genel Sekreteri Halil Akıncı'nın büyük emeği bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, Konseyin kurumsallaşmasının tamamlanması için Akıncı'nın görev süresinin, Nahçıvan Anlaşması'nın ilgili hükmü saklı kalmak kaydıyla bir kereye mahsus olmak üzere istisnai olarak bir yıl uzatılmasına destek verdiklerini, bu konudaki istişarelerin süreceğini belirtti.
Türk Konseyi'nin uluslararası planda tanınan, itibarlı bir kuruluş olarak hak ettiği yeri almasına büyük önem verdiklerini anlatan Davutoğlu, BM nezdinde gözlemcilik statüsünün kazanılmasının önem taşıdığının altını çizdi. BM daimi temsilciliklerinin ortak bir strateji izlemelerinin Konseyin görünürlüğünü artırarak gözlemcilik statüsünün kazanılması açısından yararlı olacağını söyleyen Davutoğlu, üye olunan diğer uluslararası kuruluşlar nezdinde de girişimlerin eşgüdümlü sürdürülmesini istedi.
"Zirvenin ulaştırma temasıyla toplanması önemli"
Türk Konseyi zirvesinin bu yıl "ulaştırma" temasıyla toplanmasının önemine dikkati çeken Davutoğlu, "Ülkelerimiz arasındaki işbirliğinin sağlam temellere oturması bu alanda gerçekleştirilecek projelere bağlıdır. Biliyoruz ki yolların ulaşamadığı yerler, pazarların kurulamadığı ve dolayısıyla gelişmenin olmadığı yerlerdir" dedi.
Bişkek, Oş, Şeki, Bakü, Merv, Horasan, Bağdat, Şam, Konya, Kayseri ve İstanbul gibi yerlerin sadece siyasi konjonktür çerçevesinde değil, İpek Yolu'nun döşediği yollar ve sunulan pazarlarla yıldızı parlayan yerler arasında yer aldığına değinen Davutoğlu, tarihi İpek Yolu'nun sadece pazarların değil doğudan batıya, batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin harmanlandığı ana bir yol olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Kaşgar'dan çıkan bir kervan İstanbul'a ulaştığında sadece oranın mallarını değil geçtiği bütün güzergahlardan derlediği fikirleri, kültürleri ve yazılı, sözlü düşünceleri de beraberinde taşıdığını anlattı.
"Batı Avrupa'dan çıkan tren Seul'a ulaşacak"
Avrasya'nın gelecekte dünya ekonomisinde önemli rol oynayacağının altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asya ve Avrupa'nın birleşmesi ve ekonomik büyüme için yeni bir ivme yaratılması, Türkiye'nin Avrasya'ya bakışının temelini oluşturmaktadır. Bu yaklaşımla Türkiye, Avrupa ve Asya'yı fiziki olarak birleştirecek ve kıtalar arasında kesintisiz, hızlı ve güvenli ulaşımı sağlayacak büyük ulaştırma altyapısı projelerini yürütmekte ve desteklemektedir. Bu çerçevede, Doğu-Batı ulaştırma koridorunun diğer bir deyişle Orta Koridor'un geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz. Bu projenin en önemli ayağını Azerbaycan ile birlikte yürüttüğümüz Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi oluşturmaktadır. Bölgesel işbirliğinin en güzel örneklerinden biri olan bu projenin devreye girmesi ve Marmaray projesinin tamamlanmasıyla Batı Avrupa'dan çıkan bir trenin kesintisiz olarak Hazar kıyılarına, oradan da Aktau Limanı üzerinden Şanghay'a, Seul'a ulaşması mümkün olacaktır. Demiryolları ve karayollarının yanı sıra denizyolu ve limanların da geliştirilmesi önem arz etmektedir. Hazar'a kıyısı olan ülkeler limanlarının kapasite ve altyapılarını geliştirmelidir. Önceliğimiz ülkelerimiz arasında kara, deniz, hava ve demiryolu taşımacılığında işbirliğinin artırılması ve bu çerçevede Hazar geçişli çok modlu taşımacılığın geliştirilmesidir. Ayrıca kara ulaştırılmasının tamamen serbestleştirilmesinin, kota uygulamalarının kaldırılmasının, Hazar Denizi üzerindeki liman kapasitelerinin geliştirilmesinin ekonomilerimize ilave bir ivme kazandıracağına inanıyoruz. Diğer Türk Konseyi üyesi ülkelerde de ulaştırma alanında kaydedilen gelişmelerden büyük memnuniyet duyuyoruz. Türk Konseyi üyesi ülkeler arasında ticaret, yatırım ve turizmin teşvik edilmesi için bölgesel ulaştırma sistemleri arasında daha derin bir bağlılık ve müşterek çalışma sağlanmalıdır. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve İpek Rüzgarı Blok Tren projeleri birbirini tamamlayarak Orta Koridor'da etkin ve sürdürülebilir ulaştırma imkanı sunacaktır."
Türk Konseyi'nin kuruluşunda ortaya konan hedeflerin gerçekleştirilmesi için ulaştırma ve iletişim alanında işbirliğinin şart olduğunu kaydeden Davutoğlu, ulaştırmadaki işbirliğinin ülkelerin uluslararası rekabet gücünün de artacağını belirtti. Davutoğlu, "Daha fazla dostluklar kurulacak, daha fazla iş yapacağız, ekonomik bütünleşme ve dayanışmayla ülkelerimizin refahını birlikte artıracağız" ifadesini kullandı.
"Yukarı Karabağ ihtilafı, Güney Kafkasya'da istikrarın önündeki başlıca engel"
Türkiye'nin, Yukarı Karabağ ihtilafını Güney Kafkasya'da istikrar ve kapsamlı normalleşme önündeki başlıca engel olarak gördüğünü söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"İhtilafın çözülmesine yönelik 20 yıldır devam eden müzakere sürecinden sonuç alınamaması üzücüdür. Yukarı Karabağ sorununa barışçıl bir çözüm bulunmadan, Güney Kafkasya ve Orta Asya'da barış, istikrar ve refah ortamının yaratılması maalesef mümkün olamayacaktır. Bu sebeple Yukarı Karabağ meselesinin, uluslararası hukuka uygun olarak, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü içinde çözülmesi konusunda ve Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarının işgalden kurtulması hususunda Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."
"Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin Türk Konseyi ile ilişkilerini geliştirmelerine imkan sağlanması mümkün ve gerekli"
Davutoğlu, Kıbrıs sorununa da değindiği konuşmasında, "Türk dünyasının bir diğer önemli meselesi olan Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm tesis edilene dek kardeş ülkeler olarak Kıbrıslı Türklerin meşru haklarına sahip çıkmamız gerektiğine inanıyorum. Kıbrıs Türklerinin BM çözüm planında da yer aldığı şekliyle Kıbrıs Türk Devleti sıfatıyla gözlemci üye statüsüyle İslam İşbirliği Teşkilatı faaliyetlerine iştirak ettikleri de göz önünde bulundurulduğunda, Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin Türk Konseyi ile ilişkilerini geliştirmelerine imkan sağlanmasının mümkün ve gerekli olduğunu düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
Afganistan'ın güvenlik ve istikrarının bölgesel güvenlik ve istikrarla doğrudan bağlantılı olduğunu anlatan Davutoğlu, buradan kaynaklanan sorunların bölgeye de sirayet edebildiğini, bu sorunları çözmek için Türk Konseyi üyesi ülkelerin elbirliğiyle çalışması gerektiğini söyledi. Afganistan'ın bölgesiyle ekonomik entegrasyonunun önem taşıdığını dile getiren Davutoğlu, ulaştırma alanında atılacak adımların bu yöndeki çabalara katkı sağlayacağının, özellikle demiryolu ulaşımının öneminin altını çizdi. Davutoğlu, BM Genel Kurulu marjında Türk Konseyi üyelerinin 4+1 formatında Afganistan ile bir araya gelmesinin önem taşıdığını da vurguladı.
Türkiye, Suriyeli sığınmacılar için 1,5 milyar dolar harcadı
Suriye konusuna değinen ve bu ülkedeki durumun her geçen gün daha vahim bir hal aldığını, rejimin uluslararası toplumun hareketsizliğinden istifade ettiğini, Kuseyr ve Humus'taki saldırıların ardından baskının arttığını kaydeden Davutoğlu, insani durumun daha da kötüleştiğini, mülteci akınını hızlandırdığını, Suriye'de 100 bin kişinin yaşamını yitirdiğini, 2 milyondan fazla kişinin de mülteci durumuna düştüğünü, 5 milyon kişinin Suriye içinde yerinden edildiğini anlattı.
Türkiye'de de 500 bin civarında Suriyelinin bulunduğunu, her türlü imkanın sağlandığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin yaptığı harcamaların da 1,5 milyar doları bulduğunu, insani yardımların süreceğini kaydetti.
Suriye'deki rejimin sivil halka karşı kimyasal silah kullandığının kabul edilir bir gerçek olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Kimyasal silah kullanımı bir insanlık suçudur ve kabul edilemez niteliktedir. Uluslararası toplum bu durum karşısında ortak bir tavır sergilemelidir. BM'nin bu konuda son dönemde attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini tehlikeye atacak gelişmelere göz yummamız düşünülemez. Suriye Ulusal Koalisyonu üyelik sayısını iki katına çıkararak ve yeni liderlik kadrosunu belirleyerek daha kapsayıcı ve temsil kabiliyeti daha yüksek bir muhalefet yapısı tesis etmiştir" diye konuştu.
Suriye'deki insani trajedinin bir an önce sona ermesi ve Suriye halkının talepleri doğrultusunda bir çözümün hayata geçirilmesinin bugün her zamankinden daha fazla elzem olduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin bu çabalara her türlü desteği vermeye devam edeceğini söyledi. Davutoğlu, Türk Konseyi'nin bölgesel ve küresel barışa katkı verecek şekilde etkin kılınması için bütün bu sorunlara ortak bir bakış açısıyla yaklaşmanın önemini de vurguladı.
Toplantının sonunda dışişleri bakanları arasında işbirliği protokolü imzalandı.
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Türk Konseyi Dışişleri Bakanları Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?