Ağrı Valisi Musa Işın, "Bu memleketin çocukları gelsin bu ülkede siyaset yoluyla söyleyebilecekleri her şeyi söylesin" dedi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ile Hollanda Büyükelçiliği işbirliğiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Girişimciler İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi toplantısı Ağrı'da düzenlendi. Bir otelde gerçekleşen toplantıya Ağrı Valisi Musa Işın, Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık ve çok sayıda iş dünyası temsilcisi katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça, bölgeler arası gelir farklılıklarını azaltmayan Türkiye'nin arzu edilen büyümeyi sağlayamadığı gibi huzur bulmakta da güçlük yaşayacağını ifade etti.
Türkiye'nin en etkin ve tarafsız iş dünyasının sivil toplum kuruluşu olarak taraf oldukları konular arasında 'barış' sürecinin geldiğini belirten Onatça, şöyle konuştu: "İlk adım bu bölgelerimize olan önyargının giderilmesi. Batı'nın Doğu'ya, insanına bakış zaviyesi değişmeli. İkinci adım sağlıklı, sürdürülebilir bir barış süreci. Son adım da başta ulaşım olmak üzere yatırım altyapısının tamamlanması. Bu 3 önemli adımı atan Türkiye'nin yılda yüzde 1,5 fazla büyüyeceği hesap ediliyor. Yüzde 3 seviyesinde büyüyen Türkiye'de bu durumun yüzde 50 daha fazla büyüme anlamına geldiğini, bunun da çok kıymetli bir değer olacağını gözden kaçırmamak gerekiyor. Teşviklerden büyük pasta yani daha çok yatırım daha az teşviklendirilen birinci ve ikinci bölgeye gitti. Ordu ya da Osmaniye teşvikte 5'inci bölgede yer alıyor. Ancak, yatırımı OSB'lerin de yaparsanız 6'ncı bölgenin teşvik imkanlarından yararlanıyorsunuz. Peki, soruyorum, siz yatırımcısınız, aynı teşvik imkanından yararlanacaksanız, yatırımı Osmaniye'de mi, Şırnak'ta mı yaparsınız? Ordu'da mı yaparsınız, Ağrı'da mı? Teşvik sisteminin yeniden ele alınması gerekiyor. Sektörel ve kent, hatta ilçe bazında yeni bir teşvik modeline ihtiyaç duyulduğu aşikar. Bu çerçevede Ağrı ve en düşük gelire sahip 10 kentimiz için belki daha fazla teşvik imkanlarının sunulduğu bir 7'inci bölge teşviklerine ihtiyacımız var diye düşünüyorum."
Silah bırakılarak insanların fikirlerini düşüncelerini sivil ve siyaset ortamında ifade etmeleri gerektiğini belirten Vali Işın da, şunları söyledi: "Bu memleketin çocukları gelsin bu ülkede siyaset yoluyla söyleyebilecekleri her şeyi söylesin. Şuan devletin istediği budur. Çözüm sürecinden maksat odur. Şiddet hiçbir şeyin mazereti olamaz. Silah hiçbir şeyin mazereti olamaz. Bu ülkede sadece meşru bir güç ve kuvvet vardır o da devletin silahlı güçleridir. Onun dışında herhangi meşru silahlı bir güç kabul edemezsin. Yani silah değil konuşarak biz bu işlerimizi halledebiliriz. Biz bunu teşvik etmeliyiz. Barış ortamını bu şekilde ifade etmeliyiz. İki taraf otursun masaya, bu işi çözsün. Biz bunu sivil siyaset yoluyla yapabiliriz, silahla yapamayız. Barış sürecini hepimiz huzur ortamında savunalım ama kavramları da yerli yerinde kullanalım. Bu bölge halkı şefkate muhtaçtır. Bu bölge halkı çok iyi insanlardır. Buraya onlara uzatılacak her el karşılıksız kalmaz."
Şiddetle bir yere varmanın mümkün olamayacağına değinen Vali Işın, sözlerine şöyle devam etti: "Ben valiyim ama bende bazı şeyleri açık açık konuşurum. Bu ülkede devletten dayak yiyen herkes var. Alevi, Sünni, Türk ve Kürt dayak yedi. Kürt sorunu olsun, gerek dindar kesimlerin yaşadığı sorunlar olsun, kısmen Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar olsun çok ciddi merhale kaydedildi. Bunu görmemiz lazım. Türkiye iyi bir yere geldi bu kadar karamsar olmaya gerek yok. Biz burada şimdi bardağın dolu olmayan tarafına bakarsak burada hepimiz ağlarız ama bir de dolu olan tarafa bakalım mutlu olalım ve bunun gelişmesi için çaba sarf edelim. Eksikleri çok bunları hep birlikte tamamlayacağız. Bütün demokratik ülkelerde iki kavram vardır. Bir kesinlik ve kesinlikle hiçbir şekilde, hiçbir şartta, hiçbir şey silahı meşru kabul etmez. İkincisi siz temel hak ve hürriyetlerinizi kullanırken sizin temel hak ve hürriyetlerinizin sınırı bir başkasının temel hak ve sınırlarına kadardır. Dağdaki insanlarda bu memleketin insanlarıdır. Evlensinler ev bark kursunlar yani silahla, şiddetle bizim bir yere varmamız mümkün değil. Bu sadece Ağrı'nın meselesi değildir, bütün bölgenin meselesidir. Silahlar gömülmeden bu ülkede müteşebbisi çağırmamız çok zordur."
HERKES KENDİNİ İFADE EDEBİLMELİ
Barış bu topraklara gelmediği ve silahlar susmadığı müddetçe buraların yoksulluğunun daima devam edeceğini ifade eden Belediye Başkanı Sakık, şunları söyledi: "Hepimizin en büyük projemiz barış projesidir. Bu topraklarda silahlar susmalıdır. Silahlar gömülmelidir. Herkes diliyle, kimliğiyle ve kültürüyle kendisini ifade edebilmelidir. Bu topraklarda yaşayabilmenin bedelini çok ağır ödemişiz. Hepimiz bütün kimlikler bir teklik adına hepimize çok acı yaşatmış. Bu topraklarda pozitif bir ayrımcılığa ihtiyaç vardır. Ama ne yazık ki hala devletimiz bu ayrımcı politikalarından vazgeçmiyor. Buralarda insanların geçim derdi varsa ve buralardan küçücük şeyler yapılıyorsa bunlara karşı acımasız politikalar işte o zaman çare yoksa dağ çare oluyor, silah çare oluyor. Devletin biran önce bu politikalarından vazgeçmesi lazım. Orada bir gümrük kapımız var. 18 kalemlik bir ithal ürünümüz var. Merkezi hükümet alıyor bunları bir başka yere gönderiyor. Dün Başbakan o müjdeyi veriyor. Kardeşim niye aldın niye müjde veriyorsun. Bu insanları niye Karadeniz'e mahkum ediyorsunuz. Burada niye ayrımcı politika yapıyorsunuz. Bütünlük içerisinde AKP'li, HUDA-PAR'lı, CHP'li hepimiz hep birlikte sesimizi yükseltmeliyiz."
1920'lerdeki 1921'lerdeki anayasa hayat bulmuş olsaydı bugün bu dağlarda kavga olmayacağını ifade eden Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, sözlerini şöyle tamamladı: "Mustafa Kemal'in o tarihlerde seslendirdiği 'bu topraklar Kürtlerin ve Türklerin anayurdudur' sözü hayat bulsaydı kürsüden seslendirdiği 'Lazistan Milletvekili, Kürdistan Milletvekili, Türkiye Milletvekili' sözü eğer hayat bulmuş olsaydı bugün bu kavga olmazdı. Düşünün bir ülke 100 yıl önce ki bir anayasa için kavga ediyor. 1924'lerde red edildiyse işte bizim hiç sağa sola gitmemize gerek yok. Kurtuluş savaşının ruhuyla Çanakkale'ye gittiğinizde görüyorsunuz ki Ağrı'dan, Muş'tan ve Tekirdağ'dan da giden var. Omuz omuza giderken oralara o topraklara bir daha geri dönmemek üzere gömüldüler. Bize öylesi bir vatan bıraktılar ki biz de buralarda bu vatanı büyüttük. Ama hala biz Ortaçağ'ı yaşıyorsak dil ve kültürden dolayı birbirimizi yok hükmünde sayıyorsak vallahi bu bizim kusurumuz ve bizim günahımız. Biz bir birlik oluşturabiliriz yani siyasetin dışında bir kenetlenme oluşturabilirsek hem barış açısından hem de Ağrı açısından ben umutluyum." - AĞRI
Son Dakika › Güncel › Vali Işın: 'Bu Memleketin Çocukları Siyaset Yoluyla Her Şeyi Söylesin' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?