Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2) - Son Dakika
Politika

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın, "Terör örgütü ile yapılan mücadele hiçbir zaman Kürtlerle yapılan bir mücadele değildir.

27.01.2016 13:06

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın, "Terör örgütü ile yapılan mücadele hiçbir zaman Kürtlerle yapılan bir mücadele değildir. Bunun tersini iddia etmek, terör örgütünün Kürtleri temsil ettiğini, hatta onları eşitlemek anlamına gelir ki bunun hakikatlerle bir ilgisi olmadığı çok açık bir şekilde ortadadır. Terör örgütünün kendini Kürt vatandaşlarımızın hamisi, temsilcisi gibi gösterme gayreti olabilir, bu bir propagandadan ibarettir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kalın, yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili son dönemde yakalanan ivmeden memnuniyet duyulduğunu belirterek, "TBMM, siyasi partiler, STK'lar, üniversiteler, meslek kuruluşları ve düşünce kuruluşlarının yönlendirmesiyle ve katkılarıyla yazılacak yeni anayasanın, Türkiye'nin 2023 hedefleri doğrultusunda atacağı en önemli tarihi adımlardan birisi olacağına" vurgu yaptı.

"Yeni anayasa, milletin gündemidir" yaklaşımında olduklarını bildiren Kalın, şu değerlendirmede bulundu:

"Zira, yeni anayasa bu milletin, cumhuriyetin 100. yılında, 2023'te dünyada kendisini nasıl konumlandıracağını belirleyecek olan ana metin olacaktır. Burada meclisinden mahkemesine, hükümetinden bürokratik kurumlarına kadar devletin farklı birimlerinin birbirleriyle ilişkisinin nasıl olacağı ama en önemlisi de millete nasıl etkin hizmet vereceğini tanımlaması açısından büyük bir önem arz ediyor. Bununla ilgili de Mecliste Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışması başladı. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu yeni anayasa çalışmasını motive etmek, teşvik etmek için çeşitli vesilerle konuşmalar yapmakta, programlara katılmaktalar. Yine bu çerçevede kendisinin de bir dizi programları olacak. Hakikaten milletin tam manasıyla temsil edildiği, her tür vesayetten kurtulmuş, özgürlükçü, demokratik bir reform anayasasının yazılması bizim de her zamanki gibi önceliğimiz olacaktır."

Başkanlık sistemi

Başkanlık sistemiye ilgili tartışmaların yeni olmadığını, daha önce de rahmetli Özal, Demirel ve Türkeş zamanlarında da bu konunun çeşitli vesilelerle gündeme getirildiğini aktaran Kalın, ayrıca anayasa hukukçuları arasında da yer yer bu konunun tartışıldığını ve bu konuda çeşitli raporların yazıldığını ifade etti.

Başkanlık sistemi tartışmasının, milletin devletle ilişkisini belirleyecek bir model tartışması olduğuna işaret eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu, bir kişinin kendi kişisel ikbaliyle ilgili bir konu asla değildir. Burada belki en önemli konu da kuvvetler ayrılığı prensibinin en net bir şekilde ortaya konacağı bir siyasi yapının inşa edilmesidir. Başkanlık sistemi aslında bu kuvvetler ayrılığı prensibinin en net bir şekilde ortaya konduğu siyasi sistemi ifade etmektedir. Burada tabii altının çizilmesi gereken bir diğer önemli konu da bu kontrol denetim ya da kontrol denge mekanizmalarının da başkanlık sisteminde çok net bir şekilde yapılmış olmasıdır. Anayasa, başkanlık sistemi tartışmaları önümüzdeki haftalarda, aylarda da yoğun bir şekilde tartışılmaya devam edecek. Biz bu çok yönlü, çok boyutlu tartışmadan büyük memnuniyet duyuyoruz. Umarız bütün bu tartışmaların neticesinde Türkiye'nin 2023 vizyonuna uygun bir anayasa ve bununla ilgili buradan çıkacak olan bir siyasal sistem tanımlaması, en kısa zaman da yapılıp hayata geçirilecektir."

"Bunların birini tercih edip, öbürünü az ya da çok göstermek söz konusu değildir"

Kalın, terörle mücadelenin son günlerde tekrar gündemi yoğun bir şekilde işgal ettiğine değinerek, Türkiye'nin aynı anda birkaç terör örgütüyle mücadele ettiğini vurguladı.

Bunların önde gelenlerinin Suriye kökenli olan DAEŞ, diğerinin de PKK terör örgütü olduğunu anımsatan Kalın, "Bunların ikisi de Türkiye'nin ulusal güvenliğine, birlik-beraberliğine, istikrarına ve güvenine tehdit teşkil etmektedir. Bunların birini tercih edip, öbürünü az ya da çok göstermek söz konusu değildir. Burada nasıl DAİŞ ile mücadele bir öncelikse, uluslararası toplum açısından, Suriye ve Irak halkı açısından, aynı şekilde Türkiye'nin güvenliğine, birliğine, beraberliğine tehdit oluşturan PKK ile mücadele de bir önceliktir. Burada bir terör örgütleri listesi ya da hiyararşisi yapmak söz konusu değildir" ifadesini kullandı.

Terörle mücadele konusunda müttefiklerin, Türkiye'nin yanında olduklarını ifade etmelerinin son derece önemli olduğunu söyleyen Kalın, bundan da memnuniyet duyduklarını aktardı.

"Türkiye'nin terörle mücadelesini zaafa uğratacak, terör örgütlerini sevindirecek ya da onların çalışmalarına, terör faaliyetlerine katkı sunacak türden açıklamalardan uzak durulması da aynı şekilde önem arz ediyor" diyen İbrahim Kalın, şöyle devam etti:

"Çeşitli vesilelerle gündeme gelen,Türkiye'de ve dünyada da tartışılan, terörün propagandasını yapmakla ilgili konuların hakikaten bütün hassasiyetiyle beraber ele alınması gerekmektedir. Avrupa'da, Amerika'da terör söz konusu olduğunda, terör örgütleriyle mücadele söz konusu olduğunda ne tür tedbirlerin alındığını gayet iyi biliyoruz. İfade özgürlüğü çerçevesinin ya da sınırlarının nerede çizildiğini de gayet iyi biliyoruz. Şu çok açık ve net bir şekilde ortadadır ki, terör örgütüne yönelik propaganda faaliyetleri, bunlara doğrudan ya da dolaylı destek vermek, ifade özgürlüğü kapsamında ele alınacak konular değildir."

"Çağrıların doğru adresi terör örgütüne silah bırakma çağrısıdır"

Terör örgütüne ve eylemlerine yönelik Türkiye'nin aldığı tedbirlerin meşru olduğunu vurgulayan Kalın, bu tedbirlerin etkili ve kamuoyu desteğine de sahip olduğunu belirtti.

Kalın, şu ifadeleri kullandı:

"Bundan rahatsız olanlar son günlerde terör örgütünün propagandasını arkasına alarak; ülkemize, hükümetimize, cumhurbaşkanımıza yönelik haksız, temelsiz, izanla, akılla izah edilemeyecek ithamlarda bulunmaktadırlar. Zaman zaman bize yapılan, 'Çatışmalar dursun, operasyonlar durdurulsun, şu yapılsın, bu yapılsın' gibi çağrıların doğru adresi terör örgütüne silah bırakma çağrısıdır. Bizim onlara da çağrımız, bize kamu düzenini kurmak için yaptığımız faaliyetlerle ilgili çağrı yapmak yerine, terör örgütüne ve onların bağlı olduğu gruplara silah bırakmaları yönünde çağrı yapmalarıdır. Son günlerde yine terör örgütü ve onların mecraları tarafından istismar edilen bir konudur, terör örgütüyle yapılan mücadele hiçbir zaman Kürtlerle yapılan bir mücadele değildir. Onun tersini iddia etmek, terör örgütünün Kürtleri temsil ettiğini hatta onları eşitlemek anlamına gelir ki bunun hakikatlerle bir ilgisi olmadığı, çok açık bir şekilde ortadadır. Terör örgütünün kendisini, Kürt vatandaşlarımızın hamisi, temsilcisi gibi gösterme gayreti olabilir. Bu bir propagandadan ibarettir. Türkiye'nin gerçekleri ortadadır. Türkiye'deki Kürt vatandaşlarımızın duruşu ortadadır. Son dönemlerde yaşanan hadiseler çerçevesinde ne siyasi ne sosyolojik manada örgütün Kürt vatandaşlarımızı temsil ettiğine dair bir iddiayı ortaya atmak mümkün değildir. Dolayısıyla terör örgütüne karşı yapılan bir mücadeleyi, sanki Kürtlere karşı yapılan bir mücadeleymiş gibi ya da Türklerle Kürtler arasında bir husumet, bir düşmanlık, bir ayrılık vesilesi gibi sunmaya çalışanların da aslında bilerek ya da bilmeyerek terör örgütünün propagandasına alet olduklarını ifade etmek isterim."

"Terör güzellemelerine hiçbir şekilde prim vermeyeceğiz"

Sürecin geleceğinin bundan sonra terör örgütünün silahlarını tamamen ve koşulsuz bir şekilde bırakmasına bağlı olduğunu vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"Maalesef bugüne kadar terör örgütü silah bırakmak için önüne gelen pek çok fırsatı tepmiştir. Bununla ilgili zemin oluştuğu halde silahı bırakıp şiddeti, terörü, bu anlamsız nihilist savaşı bitirmek yerine tek bildiği şey olan tekrar teröre saldırmayı tercih etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, vatandaşlarının temel hak ve hürriyetlerini korumak için elbette adım atmak, kamu düzenini inşa etmek zorundadır. Burada hakkı ihlal edilen, terör örgütünün saldırdığı vatandaşlarımızdır, terör örgütünün ortaya koyduğu kaos ortamıdır, asıl insan hakları ihlalleri buradan kaynaklanmaktadır. Şu anda da güvenlik güçlerimiz, mülki idare, bu vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini, can ve mal güvenliğini sağlamak için yoğun bir çaba sarf etmekte, fedakar bir şekilde mücadele etmektedir. Bu ortamda da terör örgütünün propagandasına prim verilmemesi ayrıca büyük bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede, 'DAİŞ terörü vahşettir, PKK terörü direniştir' tarzı terör güzellemelerine hiçbir şekilde prim vermeyeceğimizin de bilinmesi gerekir. Terör, terördür. Onun etnik, dini, ideolojik kökeni olmaz. Terörün her türünü eşit bir şekilde aynı bakış açısıyla reddetmek durumundayız."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement