Darbe Girişiminin Çatı İddianamesi (2) - Son Dakika
Güncel

Darbe Girişiminin Çatı İddianamesi (2)

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 şüpheli hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde deliler arasına giren, şüphelilerden Mehmet Partigöç ile Cemil Turhan'ın ofisinden çıkan evrakta, askeri personel, 15 Temmuz...

03.03.2017 17:14
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 şüpheli hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde deliler arasına giren, şüphelilerden Mehmet Partigöç ile Cemil Turhan'ın ofisinden çıkan evrakta, askeri personel, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay MEDAS sisteminden ilgili birliklere mesaj olarak çekilen "Sıkıyönetim Direktifi, Atama listeleri" ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve FETÖ/PDY mensubu olan kişiler hakkında bilgilerin bulunduğu belirlendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, 26'sı general 221 şüpheli hakkında hazırlanan 2 bin 581 sayfalık çatı iddianamesi, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

İddianamenin giriş bölümünde, terör örgütünün kuruluşu, genişlemesi ve stratejisi, teşkilat yapısı, şekli, organları, hizmet birimleri, idaresi ve iletişim araçları geniş bir şekilde ele alınırken, örgütün emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, bürokrasi, diplomasi gibi alanlarda nasıl yapılandığı yıllar içindeki gelişimi anlatıldı.

İddianamede, 15 Temmuz 2016 gecesi meydana gelen darbe teşebbüsünde, egemenliğin sahibi olan millet ve demokratik anayasal düzenin tüm unsurlarının, darbe teşebbüsünü kararlı bir direnişle kısa sürede engellememesi halinde ya bir grup zorbanın mutlak egemenliğinin kabul edilerek, onun hiçbir demokratik denetime tabi olmayan iradesine tabi olunacağı ya da direnmeye devam edileceği kaydedildi.

Birinci ihtimalin bir milletin demokratik açıdan ölümü anlamına geleceği vurgulanan iddianamede, şu satırlara yer verildi:

"Çok az sayıda kötülük, iradesi ve egemenliği gasbedilen bir milleti bu derece aşağılayabilir. İkinci ihtimal olan çatışmaların uzaması ve yaygınlaşması, devlet otoritesinin, hatta devletin tamamen ortadan kalkması riskinin yakın, ciddi ve açık bir tehdit olarak ortaya çıkmasına neden olacaktı. Son zamanlarda tanık olunan yakın çevremizdeki ülkelerin durumu, devlet otoritesinin ortadan kalkması halinde bırakın demokratik bir düzende yaşamayı insanların en temel haklarının her gün saldırı altında olduğu bir düzensizlik ve kargaşa ortamının acı örnekleri olarak dünya kamuoyunun gözü önünde durmaktadır."

Darbe teşebbüsünün, Türkiye'nin birçok terör örgütünün açık hedefi olduğu günlerde gerçekleştirilmesinin bu riski daha da ağırlaştırdığı ifade edilen iddianamede, "Darbe teşebbüsünün sadece demokratik anayasal düzen yönünden değil, bununla sıkı bağı olan 'milli güvenlik' yönünden de mevcut ve ağır bir tehdit oluşturduğu anlaşılmaktadır. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine ve milli güvenliğe yönelik en ağır saldırılardan biri, belki de en ağırı olduğu sonucuna varmak gerekir." ifadesine yer verildi.

FETÖ'nün yaklaşık yarım asırdır Türk milletinin muhafazakar duyarlılıklarını istismar ettiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Sözde dini referanslar üzerinden legal görüntüye önem vererek, kendisine sorgulanamaz biçimde tahkim edilmiş bir meşruiyet alanı sağlayan, liderine mistik bir inanmışlık, yapıya sürekli ve karşılıksız bir sadakatle bağlı olma prensibiyle eylemlerini gerçekleştiren, hedef uğruna her türlü suç işlenebilir anlayışından hareketle; yapılan sınavlarda soru çalan, bu yöntemle haksız olarak kurumlara mensuplarını yerleştiren, böylelikle devletin kılcal damarlarına kadar sızan, masumiyet karinesini çiğneyip, haklarında yapılan suçlamalar dahi bildirilmeden insanları yıllarca ceza infaz kurumlarında tutarak hürriyetlerini kısıtlayan, kamusal alanı ele geçirme hedefiyle hareket ederek, yargıda, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet birimlerinde ve eğitim kurumlarında, kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaşan, devletin tüm kurumlarına yerleştirdiği örgüt üyeleriyle devlet teşkilatını kendisine hizmet eder hale getiren ve devlet içinde ayrı bir paralel devlet yapısı oluşturan ve nihayet; devletin bu yapıyla etkin bir mücadeleye başlaması sonrasında, kadroları tasfiye sürecine giren Fetullahçı Terör Örgütü, yabancı dostlarının da bilgisi ve yardımı dahilinde, örgüt mensuplarının adeta istilasına uğrayan milli ordumuzu kullanarak, 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişiminde bulunmak suretiyle ihanette sınır tanımadığını göstermiştir."

İddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, darbe girişiminin devam ettiği sırada derhal harekete geçerek, darbeci hainler hakkında resen soruşturmaya başlattığı, süratle gözaltı işlemlerinin gerçekleştirildiği ve ardından Genelkurmay Karargahı'ndaki darbe faaliyetlerinin soruşturmasına başlandığı hatırlatıldı.

Kendisini kısaca "hizmet" olarak tanımlayan FETÖ'nün ne olduğu şöyle anlatıldı:

"FETÖ; paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma tasavvuruna sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı şiar edinen, gizlilikten görünmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve büyüyüp güçlenen, hedeflerine üç aşamalı bir plan doğrultusunda ulaşmayı arzulayan, bu planın ilk iki aşamasında güce hükmetmeyi hedefleyen, her aşamaya uygun bir tez geliştirerek, din, devletçilik, milliyetçilik, liberalizm veya İran düşmanlığı, yolsuzluk, hukuk gibi kavramları araçsallaştıran ve nihai emellere ulaşma yolunda konjonktürel şartlara göre kullanan, dış dünyaya 'hizmet erleri' ve 'ötekiler' olmak üzere keskin bir ayrımla bakan, 'ötekileri' ise 'kazanılabilecekler' ve 'hasım cephe' olarak ikiye ayıran, kendisine daima hasım cephe bularak, yoksa icat ederek ve kendisini bu düşman üzerinden tanımlayarak hedefleri için kendisine haklılık gerekçesi sağlayan, bir yandan da bu düşman üzerinden mensuplarını motive eden, 'altın nesil' adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlette tabandan tavana kadrolaşan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra soruları çalarak veya hasım cephe olarak adlandırdığı kendisinden olmayanları çeşitli hukuk dışı yöntemlerle tasfiye ederek, devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve böylece sisteme sahip olmayı planlayan, ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan yasa dışı örgütün adıdır."

İddianamede, Fetullah Gülen'in fikir ve düşünceleri doğrultusunda şekillenen FETÖ'nün ideolojisi, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm Anayasal kurumlarını ele geçirmek ve bu süreç tamamlandıktan sonra devleti, toplumu ve fertleri, FETÖ'nün ideolojisi doğrultusunda yeniden dizayn ederek oligarşik (aristokratik) özellikler taşıyan bir zümre eliyle ekonomik, toplumsal ve siyasal gücü yönetmek" olarak tanımlandı.

Toplanan deliller

İddianamede, soruşturma kapsamında bazı başsavcılıklarca alınan gizli tanık, tanık ifadeleri ile toplanan delillerin ayrıntılarına da yer verildi.

Buna göre, ifadesi alınan bir gizli tanık, darbeden 10 gün önce hazırlıklara başlandığını, Çayyolu'nda 3 katlı villada buluşulduğunu, salonda şüphelilerden Kurmay Albay Bilal Akyüz, Kurmay Albay Barış Avıalan, Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Havacı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve Koramiral Ömer Faruk Harmancı ile 4-5 kişinin olduğunu anlattı.

Evde toplantı devam ederken Adil Öksüz'ün namaz kıldırdığını, namaz sonrası dini konuşmalar yaptığını, bir konuşmasında 15 Temmuz akşamını kastederek, "15 Temmuz akşamında yapılacak ilk işlerden biri, görevlendirme verilecek kuvvetlerle cezaevlerinde tutuklu bulunan cemaat mensubu kişileri vakit kaybetmeksizin cezaevlerinden çıkarmak" dediğini aktaran gizli tanık, Öksüz'ün ayrıca "Arkadaşlar biraz önce içerideki odada büyüğümüzle (örgüt lideri Fetullah Gülen) görüştüm, sizlere selamı var. Arkadaşlar ben cumartesi veya pazar İstanbul'da olacağım, oradan yurt dışına uçacağım, bir aksilik olmazsa salı günü büyüğümüzle görüşüp çarşamba veya perşembe döneceğim" dediğini belirtti.

Gizli tanık ifadesinde, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili villada darbenin hazırlığı, görev ve sorumluların belirlenmesi konularını içeren konuşmaların yapıldığını kaydetti.

İddianamede yer verilen gizli tanık ifadelerinde ayrıca, darbenin 15 Temmuz 2016 gece 03.00'e planlandığı, ancak aynı gün akşam 20.00'de çekilen bir mesajla saatin öne alındığının haber verildiğini ve "harekata başlayın" mesajının geldiğini, ardından "Yurtta Sulh" adı altında kurulan Whatsapp grubu ile direktiflerin geldiğini anlattı.

Üç gün önce Tandoğan'da toplantı

İddianamede, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmada itirafçı olan Fazıl Ergün ifadesine de yer verildi. Buna göre Ergün ifadesinde, darbe teşebbüsünden 12 Temmuz 2016'da haberdar olduğunu, aynı gün akşam saat 22.00 sıralarında yapı mensuplarıyla Tandoğan'da bulunan Magnet Tıp Merkezi yakınlarındaki Koza Eczanesinin yanındaki binanın bir numaralı ofiste buluştuğunu belirtti.

Ergün, Hakan kod adlı örgüt mensubunun burada, "Yakın zamanda askeriye içerisindeki cemaat mensuplarına yönelik büyük bir operasyon yapılacağını, böyle bir operasyon yapılırsa cemaatin kökten biteceğini, bunu engellemek için de 15 Temmuz Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece saat 03.00 sıralarında askeriyenin yönetime el koyacağını, talimatın Fethullah Gülen'den geldiğini, batı illerinden birkaç tugayın destek amacıyla Ankara'ya geleceğini, harekatın Genelkurmay Karargahı'nın ele geçirilmesiyle başlayacağını, bütün karargahların ele geçirileceğini, akabinde bütün illerde Sıkıyönetim Komutanlıklarının kurulacağını, darbenin emir komuta zinciri dahilinde olmayacağı"nı söylediğini aktardı.

İtirafçı olan eski Albay Arif Kalkan da ifadesinde, darbeden 8-9 gün önce Ankara'da örgüt mensuplarıyla toplantı yaptıklarını, "Yüksek Askeri Şura Toplantısında cemaat mensubu yaklaşık 3 bin kadar subayın ihraç edileceğini, bu sebeple Gülen'in bu Yüksek Askeri Şuranın toplanmasını istemediğini, darbe yaparak cemaat mensubu subayların TSK ve devlet yönetimini ele geçireceklerini" söylediğini belirtti.

Diğer deliller

İddianameye, darbe girişimini engellemek amacıyla Genelkurmay Başkanlığı çevresine ve karargah içerisine girerek şehit olan vatandaşların yakınları ile yaralanan vatandaşların beyanları, darbeye hazırlık içerikli mesajların ilgili birliklere gönderildiği hususunda bilirkişilerce düzenlenen raporlar, Genelkurmay Başkanlığınca, Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan darbe girişimi olayları ile ilgili olayları anlatan olay tutanağı, ayrıca görüntüler izlenerek düzenlenen Komisyon Bilirkişi Raporları, şüphelilerin ev ve iş yeri aramaları yapılarak el konulan dijital materyaller ile belge ve dokümanlar delil olarak girdi.

İddianamedeki deliller arasında, şüphelilerden Mehmet Partigöç ile Cemil Turhan'ın ofisinden çıkan evrak ve dokümanların üzerinde inceleme yapmak üzere oluşturulan heyetin hazırladığı bilirkişi raporu da yer aldı. Buna göre, Partigöç ve Turhan'da ele geçen evrakta, askeri personel, 15 Temmuz gecesi Genelkurmay MEDAS sisteminden ilgili birliklere mesaj olarak çekilen "Sıkıyönetim Direktifi, Atama listeleri" ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve FETÖ/PDY mensubu olan kişiler hakkında bilgilerin bulunduğu belirlendi. Evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan ve başsavcılığa gönderilen bilirkişi raporunda, "darbeyi planlayanların, atama listelerini hazırlamadan önce bütün general ve amirallerin darbe esnasında gösterecekleri tutumu inceledikleri, değerlendirdikleri ve darbeye iştirak etmeyeceğini düşündükleri kendi mensupları ile örgüt mensubu olmadığı için darbe karşılarında yer alacağını düşündükleri kişilere görev vermediklerinin değerlendirildiği" tespiti yapıldı.

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler'in eski emir subayı şüpheli Murat Akkurt'un evinde yapılan aramada ayakkabı kutusu içinde, üzerinde el yazısı ile not ve krokiler bulunan 7 adet A4 kağıt ele geçirildiği, kağıtlarda, darbe planlaması ve Genelkurmay İkinci başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in derdest edilerek götürülmesi planı ile ilgili notların yazılı olduğunun anlaşıldığı da belirtildi.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Darbe Girişiminin Çatı İddianamesi (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement