Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika
Güncel

Dha İstanbul Bülteni - 4

1- "FUTBOLDA ŞİKE KUMPASI" İDDİANAMESİ: İLK KUMPAS AZİZ YILDIRIM'A...1 numaralı şüphelinin Fettullah Gülen olduğu iddianamede, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yönetici Şekip Mosturoğlu, Beşiktaş'ın eski yöneticisi Serdal Adalı, Teknik direktörler Rıza Çalımbay, Yılmaz Vural ile...

02.12.2016 17:35

1- "FUTBOLDA ŞİKE KUMPASI" İDDİANAMESİ: İLK KUMPAS AZİZ YILDIRIM'A...

1 numaralı şüphelinin Fettullah Gülen olduğu iddianamede, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yönetici Şekip Mosturoğlu, Beşiktaş'ın eski yöneticisi Serdal Adalı, Teknik direktörler Rıza Çalımbay, Yılmaz Vural ile futbolcular Emanuel Emenike ve Gökçek Vederson'un da yer aldığı 76 kişi ise mağdur-müşteki olarak yer aldı.

İddianamede, 'şike kumpası'nın, Fetullah Gülen'in İhsan Kalkavan'a 2011 öncesinde verdiği talimatla başladığı ve Zaman Gazetesi'nde planlandığı, ilk kumpasın da Aziz Yıldırm'a yapılması kararlaştırıdığ iddia edildi.

Haber: Ümit TÜRK İstanbul/ DHA

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) "futbolda şike" soruşturması ve dava sürecinde kumpas iddialarına yönelik olarak başlatılan soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Fuzuli Aydoğdu'nun hazırladığı 434 sayfadan oluşan iddianame Başsavcılık tarafından onaylandı.

FETULLAH GÜLEN

İddianamede Fetullah Gülen 1 numaralı şüpheli olarak yer aldı. Aralarında Mehmet Baransu, Ekrem Dumanlı, İhsan Kalkavan, Hidayet Karaca, FETÖ'nün başka soruşturmalarında tutuklu bulunan eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Mutlu Ekizoğlu'nun da aralarında bulunduğu 15'i tutuklu, 19'u adli kontrol şartıyla serbest, 7'si firari 108 kişi 'şüpheli' olarak gösterildi.

76 KİŞİ MAĞDUR-MÜŞTEKİ

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yönetici Şekip Mosturoğlu, Beşiktaş'ın eski yöneticisi Serdal Adalı, Teknik direktörler Rıza Çalımbay, Yılmaz Vural ile futbolcular Emanuel Emenike ve Gökçek Vederson'un da yer aldığı 76 kişi ise mağdur-müşteki olarak yer aldı.

"ZAMAN GAZETESİ'NDE TOPLANTI YAPILDI"

İddianamede, "Futbolda şike" soruşturmanın nasıl başlatıldığı kronolojik olarak anlatıldı. FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'in "futbol camiasına girelim. Futbol Geniş kitlleri etkiliyor" diye dosyanın şüphelilerinden İhsan Kalkavan'a talimat verdiği, bunun üzerine de Kalkavan'ın girişimleriyle kapatılan Zaman Gazetesinde toplantı yapıldığı, toplantıya Suat Yıldırım, Şerif Ali Tekalan, Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, İlhan İşbilen'in katıldığı belirtildi.

İLK KUMPAS AZİZ YILDIRIM'A...

Şüphelilerin toplantıda, Fenerbahçe Kulubü Başkanı Aziz Yıldırım'ın "Ergenekoncu" olduğu ve askeri ihalelerde yolsuzluk yaptığını gündeme getirerek Yıldırım'a operasyon yapmayı planladıkları anlatıldı. Yine bu toplantı sonrası Ekrem Dumanlı'nın, Aziz Yıldırım'a muhalifliği ile bilinen Cihan Oskay'ı uçak biletini alarak İstanbul'a çağırdığı, Zaman Gazetesinde Aziz Yıldırım aleyhine yazılar yazmasını talep ettiği, ancak Oskay'ın söz konusu talebi kabul etmediği belirtildi. Oskay'ın uçuş bilgileri ve HTS kayıtları da iddianameye eklendi.

OPERASYONU ZEKERİYA ÖZ BAŞLATTI

Zaman Gazetesi'ndeki söz konusu toplantının ardından FETÖ'nün emniyetteki yapılanmasının harekete geçtiği anlatılan iddianamede, ilk olarak Giresunspor Kulubü'nde bazı usulsüzlükler yapıldığına dair bir dosyanın şüphelilerinden eski polis Lokman Yanık tarafından tutanak altına alınarak İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldüğü, ancak Asayiş Şube Müdürü'nün suç yerinin Giresun olması nedeniyle kabul etmediği vurgulandı. Bunun üzerine söz konusu tutanağın İstanbul Organize Şube Müdürlüğüne götürüldüğü, burada raporlaştırılarak dönemin özel yetkili savcısı Zekeriya Öz'e sunulduğu, Öz'ün de soruşturma talimatı vererek, bir çok kişinin usulsüz olarak o dönem suç olmayan "şike"den dinlendiği kaydedildi.

BAŞBAKAN YAPTIRIYOR ALGISI YARATMAYA ÇALIŞTILAR

FETÖ'nün "Furtbolda şike" soruşturması ile kulüpleri ele geçirmeye çalışarak maddi kazanç elde etmeye çalıştıkları vurgulanan iddianamede, söz konusu soruşturmayı dönemin Başbakanı tarafından yaptırılmış algısını da kullanmaya çalıştıkları ifade edildi.

İDDİANAMEDEKİ "GEZİ"

İddianamede, Gezi eylemleri, 17-25 Aralık soruşturmaları, MİT TIR'larının durdurulması örgütün eylemleri arasında yer aldı. İddianamede yer alan gizli tanık ifadesinde ise Gezi eylemlerinin kapatılan Fatih Üniversitesi'nde yapılan toplantıda planlandığı, bu toplantıya 15 Temmuz darbe teşebbüsünde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün önündeki tankın içerisinde yakalanan Gezi döneminde Güvenlik Şube Müdürü Mithat Aynacı'nın da katıldığı anlattıldı.

SERDAL ADALI'NIN "HİMMET" TAHLİYE İDDİASI

Ayrıca örgütün, kendi avukatları aracılığıyla "Futbolda şike" soruşturması gibi bazı soruşturmalarda tutuklananlarla iletişime geçip, belli bir miktar "himmet" verdirerek, tahliye kararı aldırdıkları da iddianamede yer aldı, "Şike soruşturması" kapsamında tutuklanan Serdal Adala'nın FETÖ'ye para verip tahliye edildiği iddiası iddianamede yer aldı.

SUÇLAMALAR

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen İddianamede şüphelilere atfedilen suçlamalar şöyle; "Usülsüz kayıt", "Özel hayatın gizliliğinin ihlali", "Resmi belgede sahtecilik", "İftira", "Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "Silahlı terör örgütü kurma, yönetme ve üye olma", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal"

=================================

2- HRANT DİNK DAVASI'NDA AKYÜREK'TEN CERRAH'A SUÇLAMA: EVRAKI İMHA ETMEMİZ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ

Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı suçladı.

Akyürek,

" Hrant Dink'e yönelik eylem bilgisi de İstanbul'a iletilmiştir. Buna rağmen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Hrant Dink'i koruma altına almamıştır"

"Celalettin Cerrah ile yaptığımız konuşmayı da hatırlıyorum, bana 'Ramazan, Trabzon İstihbarat Şube'nin gönderdiği bir evrak varmış. 17 Şubat 2006 tarihli bir evrak. Onu imha ediyorsun kardeşim' dedi. İmha etmeyeceğimi söyledim. O da bana bu evrakı imha etmemiz gerektiğini yoksa bu evrakın hepimizi yakacağını söyledi"

"Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin adaletin tecelli arayışına en büyük destek benim belgeleri ilgili makamlara gönderip imha etmeyişimle olmuştur"

Haber: Ümit TÜRK İstanbul/ DHA

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada savunma yapan eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, cinayette herhangi bir ihmailinin olmadığını ileri sürerek, İstanbul Emniyet Müdür Celalettin Cerrah'ın, kendisinde Dink'in öldürüleceğine ilişkin istihbarat raporunu yok etmesini istediğini ileri sürdü.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 26. duruşması başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, cinayetin Faili Ogün Samast ve tutuksuz sanık Erhan Tuncel hazır bulundu.

"DİNK AİLESİNİN ACISINI PAYLAŞIYORUM"

Hrant Dink cinayetinde, "Tasarlayarak kasten öldürmek ve örgüt üyeliği" suçundan tutuklanan eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunma yaptı. Dink ailesinin acısını paylaştığını ifade eden Akyürek, "Ben Trabzon'dan ayrıldıktan sonra maalesef Hrant Dink'e yönelik menfur eylem gerçekleşmiştir. İstihbarat şube kaynaklı eylem bilgisini ilgili makamlara iletmiş biri olarak Dink ailesinin acısını paylaşıyor, sorumluların bulunmasını onlar kadar istiyorum" dedi.

"BU İDDİAYI ORTAYA ATANLARIN DA İNANDIĞINI ZANNETMİYORUM"

Akyürek, "Hrant Dink'i öldürmek için örgüt kurmak suçlaması bana çok ağır geliyor. Hrant Dink'i öldürerek İstanbul istihbarat şube müdürünü değiştirecekmişim. İstihbarat Daire Başkanı olmuş biriyim. İstihbarat şube başkanını değiştirmek için bir insanın öldürülmesini planladığım iddiasını, bu iddiayı ortaya atanların da inandığını zannetmiyorum" diye konuştu.

"ERHAN TUNCEL'İN YARDIMCI İSTİHBARAT ELEMANLIĞI KANUNA UYGUNDU"

Hrant Dink'e yönelik eylemin istihbaratının İstanbul'a bildirildikten sonraki 2,5 aylık süreçte Trabzon il emniyet müdürü olarak görevde olduğunu belirten Akyürek, "O dönem Trabzon istihbarat şube müdürümüz olan Engin Dinç bulunduğumuz aşamada operasyonel bir durumun olmadığı kanaatini belirtmiştir. Trabzon il emniyet müdürlüğünden ayrılmadan önce F3-F4 raporlarının üst yazılarını imzaladım. Operasyon yaptırmadığım doğru değildir. Erhan Tuncel'in yardımcı İstihbarat elemanlığına alınışında ya da çıkartılışında asla ve asla kanunlara uygun olmayan bir davranışım olmamıştır" diye konuştu.

"İSTANBUL EMNİYETİNDE DİNK'E YÖNELİK ÇOK SAYIDA TEHDİT VARDI"

Ogün samast'ın hem ismini hem de Yasin Hayal ile bağlantısını ve Erhan Tuncel ile ilişkisini eylemden sonra yapılan toplantı sırasında öğrendiğini belirten Akyürek, "Biz de sadece Yasin Hayal bilgisi vardı. O da İstanbul Emniyet Müdürlüğü arşivlerinde 11 aydır var olan bilgiydi" dedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Hrant Dink'e yönelik çok sayıda tehdit bilgisine sahip olduğu bilgisini veren Akyürek, "Hrant Dink'e yönelik eylem bilgisi de İstanbul'a iletilmiştir. Buna rağmen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Hrant Dink'i koruma altına almamıştır" dedi.

"CELALATTİN CERRAH EVRAKI İMHA ETMEMİ İSTEDİ"

Daha önceki duruşmalarda dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın cinayetten sonra kendisini telefonla arayarak Dink'e yönelik eylem bilgilerinin yer aldığı belgeleri imha etmesini istediği yönündeki iddialarını tekrarlayan Akyürek, "Celalettin Cerrah ile yaptığımız konuşmayı da hatırlıyorum, bana 'Ramazan, Trabzon İstihbarat Şube'nin gönderdiği bir evrak varmış. 17 Şubat 2006 tarihli bir evrak. Onu imha ediyorsun kardeşim' dedi. İmha etmeyeceğimi söyledim. O da bana bu evrakı imha etmemiz gerektiğini yoksa bu evrakın hepimizi yakacağını söyledi. Ben de Erhan Tuncel'in ifadesine müdahil olmayacağımı, kim suç işlemişse cezasının çekmesini, 11 ay önce ihbar edilmiş bir cianeyette tedbir alınmadığını ifade ettim. Celalettin Cerrah sinirlendi" diye konuştu.

Dönemin İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'nun olayın çözümüne ilişkin yeniden Celalettin Cerrah ile görüşmesini emrettiğini belirten Akyürek, yeniden İstanbul'a giderek Cerrah ile görüştüğünü anlattı. Akyürek, "Ortam oldukça soğuktu. Bakanın emri ile mecburen geldiğimi, imha etmemi istediği evrakı imha etmeyeceğimi söyledim. Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin adaletin tecelli arayışına en büyük destek benim belgeleri ilgili makamlara gönderip imha etmeyişimle olmuştur" şeklinde konuştu.

===========================================

3- CELAL ADAN: MHP; AKP'NİN DEĞİL, SİSTEMİN NEFESİNİ AÇMAK İÇİN DEVREYE GİRMİŞTİR

MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan,

" MHP'nin buradaki işlevi, rejimin işlerlik kazanması adına nefes açıcı siyasi aktör olmaktır. MHP; AKP'nin değil, sistemin nefesini açmak için devreye girmiştir. Bunun yolu, parlamentoyu çalıştırmaktan geçmektedir"

Haber-Kamera: Enver ALAS/ İSTANBUL,DHA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısıyla gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Celal Adan, 1 Kasım seçimlerinden bu yana geçen bir yıllık zaman sürecinde Türkiye'de çok önemli gelişmeler yaşandığını belirtti. 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin büyük bir felaketi atlattığını dile getiren Adan, "15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü, devletin tüm ayar ve dengelerini gevşetmiş, milletimizin gelecekle ilgili tasavvurlarını zedelemiştir. Bu hainliğin siyaset, bürokrasi, eğitim, emniyet, üniversite, yargı, ekonomi ve sivil toplum ayakları vardır. Buralara gizlenmiş olanlar birer birer ortaya çıkarılmaktadır" diye konuştu.

"KİMİ BYLOCK'U VARSA DEŞİFRE EDİLSİN"

Celal Adan, FETÖ'yle mücadelede, hukukun temel ilkelerinden ayrılmaması gerektiğine vurgu yaparak "Zabıt katibine, garsona, sıvacıya, hizmetliye, ebe ve hemşireye kadar inen; ama hala siyaset ayağına değmeyen, üst mevkilere dokunmayan FETÖ'yle mücadelenin, bu gidişle inandırıcılığını kaybetmesi olağan ve mümkündür. Bu itibarla hukuk herkese eşit uygulanmalı, aynı ölçü ve dozajda etkisini göstermelidir. Kimin Bylock'u varsa deşifre edilsin, kim FETÖ'ye yardım ve yataklık yapmışsa gereği eksiksiz ve sonuna kadar yapılsın" şeklinde konuştu.

2014 yılında Cumhurbaşkanı'nın halk oyuyla seçilmesi sonrasında oluşan erkler belirsizliği ve karmaşanın siyasi kriz ve tıkanıklıklara yol açtığını belirten Celal Adan, rejimin ve anayasanın yamalı bohçaya döndüğünü savundu.

"Sistemin revizyondan geçirilmesi, her şeyin yeniden tarif edilmesi ve her erkin sınırlarının yeniden tespit ihtiyacı hasıl olmuştur" diyen Celal Adan, "Parlamenter sistemin revizyonu gerekir derken kastettiğimiz bu gerçekliktir. Sigara tiryakisi gibi hukuksuzluk bağımlısı haline gelen parlamenter sistem; sağlığına kavuşturulmalı, akciğerleri temizlenmelidir. O halde siyasi tıkanıklığın giderilmesi ve cumhurbaşkanlığı makamı ile ve iktidarın çözüme sevk edilmesi için zorlayıcı bir demokratik siyasi dalga yaratılmalıdır. MHP bunun için harekete geçmiştir" ifadelerini kullandı.

"MHP'NİN İŞLEVİ REJİMİN İŞLERLİK KAZANMASI ADINA NEFES AÇICI SİYASİ AKTÖR OLMAKTIR"

Genel Başkan Yardımcısı Adan, mevcut durumun Türkiye'yi giderek büyüyen siyasi istikrarsızlık tehlikesine sürükleyeceğinin altını çizdi. Adan, "Türkiye'de erkleri paylaşan kurumların da anayasal ve yasal fonksiyonlarını icra etmesi gerekmektedir. MHP'nin buradaki işlevi, rejimin işlerlik kazanması adına nefes açıcı siyasi aktör olmaktır. MHP; AKP'nin değil, sistemin nefesini açmak için devreye girmiştir. Bunun yolu, parlamentoyu çalıştırmaktan geçmektedir. Hiçbir güç Meclisin veya doğrudan milletin izhar ettiği iradeye direnemez ve böylece Türkiye'yi tehlikeye sokan fiili durum son bulur. O bakımdan, meseleyi Meclis gündemine getirmekten veya halka gitmekten korkmamalıdır" dedi.

DOLARDAKİ ARTIŞ

Celal Adan, konuşmasının son bölümünü ekonomideki gelişmelere ayırdı. Son dönemde döviz kurlarındaki değişimlerin milletin refah standardını düşürdüğünü savunan Adan, "Türk lirası devamlı değer ve irtifa kaybetmektedir. Son bir yıl içinde dolardaki fiyat artışı yüzde 19'u bulmuştur. Döviz yükselirken Türk Lirası inmektedir. Bunun sonucunda sosyal ve ekonomik maliyetler gittikçe fazlalaşacaktır. Faizleri aşağı çekerek enflasyonu durdurup, büyümeyi kamçılamayı düşünenler yeni bir durum muhasebesi yapmalıdır. Evdeki hesap çarşıya, daha doğrusu ekonominin doğa ve şartlarına uymamaktadır"ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Celal Adan'ın basın toplantısı

-Adan'ın açıklamaları

-Partililerden görüntüler

-Genel ve detaylar

02.12.2016 - 16.46 Haber Kodu : 161202146

===============================

4- BEYAZIT'TA HALEP PROTESTOSU

Haber-Kamera: Yaşar KAÇMAZ İstanbul

Beyazıt Meydanı'nda toplanan bir grup, Halep'te yaşananları protesto etti.

Beyazıt Meydan'ında toplanan Müslüman Öğrenciler adlı grup, son günlerde Suriye'nin Halep kentinde şiddetlenen çatışmalarla birlikte artan sivil kayıpları protesto etti.

"ÖLÜME KUCAK AÇIYORLAR"

Ellerinde Halep'le ilgili çeşitli dövizler taşıyan grup üyeleri Rusya, İran ve ABD karşıtı sloganlar attı. Eylem sırasında çevik kuvvet polisleri meydan çevresinde güvenlik önlemi aldı. Grup adına basın açıklamasını okuyan İbrahim Bitim, Suriye halkını katliama maruz kaldığını söyledi.

Bitim, "Her gün içimizi parçalayan onlarca, yüzlerce görüntüyle karşılaşmaktayız. Bizim üç beş saniyeden fazla bakamadığımız fotoğraf karelerini Halep'li kadınlar, çocuklar, yaşlılar olarak topyekün bir halk bizatihi yaşamakta. Bombalanmayan tek bir hastanenin dahi kalmadığı Halep'te ise yaralanmak ölmekten daha trajik bir hale gelmiş bulunmakta. Gıda yardımının ulaştırılamadığı Halep'in yavruları 'cennette yemek yiyebileceğiz' diye ölüme kucak açıyor" dedi.

Halep'te Suriye rejimi ve müttefikleri tarafından 15 Kasım'dan beri 2 binden fazla hava saldırısı 7 binden fazla da top atışı yapıldığını söyleyen İbrahim Bitim, batının ve İslam aleminin yaşananlara karşı sessiz kaldığını söyledi.

"KULAKLARI SAĞIR EDEN BİR SESSİZLİKLE KARŞI KARŞIYIZ"

İbrahim Bitim, "Zalimler bilinçli bir şekilde fırınları, hastaneleri, okulları, camileri ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı toplu mekanları vuruyor. Bu ağır saldırılar altında kalan 300 bin sivil insan en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak duruma gelmiş durumda ve ölümle, açlıkla pençeleşmektedir. Yaşananlar karşısında kulakları sağır eden bir sessizlikle karşı karşıyız. Halep'li kardeşlerimizi ağır bombardımanlar, sistematik katliamlar kadar insanların sessizliği de yaralıyor. Batının ve işbirlikçilerinin insafsız ama bilinçli sessizliğini anlamlandırabiliyoruz. Onlar kimliklerinin ve düşmanlıklarının gereğini yapıyorlar. Ne yazık ki İslam alemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda" diye konuştu.

Halep'e yardım çağrısında bulunan İbrahim Bitim, "Halep ölüyorken, duyarsızca yaşamak günden güne büyüyen bir vebale dönüşüyor. Artık buna dur demeliyiz. Ayağa kalkmalı ve şerefimizi haykırmalıyız. Halep'in çığlığına ses vermek ihtiyaçlarını karşılamak en asli vazifemizdir" şeklinde konuştu. Basın açıklamasının ardından dua okuyan grup olaysız bir şekilde dağıldı.

Görüntü Dökümü:

--------------

-Grubun toplanması

-Üniversite kampüsünden çıkanlar

-Slogan atanlar

-Basın açıklaması

-Dua okunması

-Detaylar

02.12.2016 - 17.02 Haber Kodu : 161202153_

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha İstanbul Bülteni - 4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement