Dha Yurt Bülteni -2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni -2

Portekiz'den İspanya'ya kadar ALS hastaları için yürüyecekİZMİR'de yaşayan Bedia Acar, ALS hastalığı konusunda farkındalık yaratabilmek için Portekiz'in başkanti Porto'dan İspanya'nın Santiago şehrine kadar tam 260 kilometre yürüyecek.

14.04.2019 09:35
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Portekiz'den İspanya'ya kadar ALS hastaları için yürüyecek

İZMİR'de yaşayan Bedia Acar, ALS hastalığı konusunda farkındalık yaratabilmek için Portekiz'in başkanti Porto'dan İspanya'nın Santiago şehrine kadar tam 260 kilometre yürüyecek. 15 gün sürecek olan zorlu yürüyüş için hazırlık yapan Acar, ALS hastalığı yüzünden kaybettiği kuzenini anarak, bu hastalıkla uğraşan ailelere destek olmak istediğini söyledi.

İzmir'de yaşayan sigorta eksperi, gezgin Bedia Acar (50), ALS hastalığına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla, Portekiz'in başkenti Porto'dan başlayarak, İspanya'nın Santiago kentine kadar 260 kilometre yürüyecek. 15 Mayıs'ta başlayacağı, 15 gün sürecek zorlu yürüyüş için hazırlık içinde olan Acar, hem ALS hastalığı yüzünden kaybettiği kuzenini anmak hem de ihtiyacı olan ailelere yardım toplayabilmek amacıyla sesini duyurmak istiyor. Kendini bulma, arınma, kendinle baş başa kalmayı ifade eden kültürel ve dini bir geçmişi olan bu yolu yürüyerek hastalığın duyulmasını amaçlayan Acar, yürüyüş sonunda kat ettiği mesafeyi gösteren resmi bir belge alacak.

Önceki yıllarda aynı yolun 120 kilometrelik bir kısmını yürüdüğünü anlatan Acar, "Gerçekten sırtımızda ağırlıkla kilometrelerce yürümek zor bir süreç. Fakat ben bunu ALS hastaları için yapacağım. Kendi kuzenimi de bu hastalık yüzünden kaybettim ve o dönemde çok zor bir süreç yaşadık. Hastanın ve ailenin ciddi bir maddi yardıma ihtiyacı oluyor. Hastanın yanındaki kişilerin bu süreçte çalışması çok zor. Bu yüzden sesimi duyan kişilerin ALS Derneği'nin resmi sitesine bağış yapmalarını bekliyorum" dedi.

'YÜRÜMEK, ARINMAYI İFADE EDİYOR'

Yürüyüş için özellikle bu yolu seçtiğini ifade eden Acar, "Fransa'dan başlayıp İspanya'nın kuzeybatısına kadar devam eden 800 kilometrelik bir yol var. Hikayesi ise şöyle; Hz. Yakup'un müritlerinden bir tanesi, Hz. İsa taraftarı olduğu için kaçırılıp öldürülüyor. Gemi ile naaşı İspanya'ya götürülüyor. O dönem Amerika daha keşfedilmediği için orası dünyanın sonu olarak biliniyor. Hiç kimse bunu bilmiyor. Sonra bir gün çobanın biri naaşı görüyor ve oraya katedral yapılıyor. Bu olay yaşandıktan sonra herkes evinden çıkarak katedrale yürüyerek gidiyor. Öncelikle tamamen dini amaçlı olarak yürünüyor. Daha sonra yürümek, kendini bulmak, arınmak, kendiyle baş başa kalmak anlamına gelmeye başlıyor ve olay kültürel bir şeye dönüşüyor. Türkler bu yolu çok az biliyor ve çok az yürüyen var. Ben ise keşfetme duygusu ile merak duyuyorum ve bu yolu yürümek, yaşamak istiyorum. Benim hayata bakış açım yolda olmaktan geçiyor. Geçen yıl bu yolun son 120 kilometresini yürüdüm. Fransa'dan Santiago'ya gitmek için birçok alternatif yol var. Ancak ben Porketiz'den en popüler yol olan deniz yolundan yürüyeceğim.  Görsellik açısından da çok güzel bir yol. Bu yürüyüşün ikinci aşamasını da Türkiye'de gerçekleştirmeyi planlıyorum" diye konuştu.

'MASRAFLARI ÇOK FAZLA'

Kuzenini ALS hastalığı sebebiyle kaybettiğini belirten Acar, "O dönemi ben de yaşadığım için biliyorum. ALS hastalarının çok fazla ihtiyacı var. Ne kadar yardım toplanır, sesim ne kadar duyulur bilmiyorum ama masraflarının çok fazla olduğunu bildiğim için bu hastalığa dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak istiyorum. Hastaya bakan kişiler çalışamıyor, çünkü hastalarla sürekli ilgilenmek gerekiyor. Hastalığın tedavisi yok, sebepleri hala araştırılıyor. Süreç belli, ne kadar uzun yaşatılabilir diye bakılıyor. Konuşamayan, hareket edemeyen, yatağa bağlanan bir süreç söz konusu. ALS hastalığı Türkiye'de çok bilinen bir hastalık değil. Teşhisi de çok zor. Bu yüzden bu hastalığı gündeme taşımak istedim. Yürüyüşüm sonucunda ALS Derneği'nin resmi internet sitesine bağış yapmak isteyenler başvurabilir" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

-Bedia Acar ile röp.

-Bedia Acar yürüyüş görüntüleri

-Daha önceki yurtdışı gezilerinden görüntüler

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR,

=====================

Muş Ovası'nda bahar, yükseklerde kış manzaraları

MUŞ'ta havaların ısınması ile birlikte karlar eriyip, ova yeşile büründü, hayvanlar meralara çıktı. 2500 rakımlı Ziyaret Dağı etrafındaki köyler ve mezralarda hala kış hükmünü sürdürüyor. Üçevler köy grup yolunda kar kalınlığı yer yer 4 metreyi aşarken, Cevizlidere köy yolunda ise kar çalışmaları hala sürdürülüyor.

Muş, iki mevsimi aynı anda yaşıyor. Yüksek kesimlerinde metrelerce yükseklikte kar bulunurken ova adeta baharı yaşamaya başladı. Hayvanların çayır ve merada otladığı ova yeşile büründü. Doğanın adeta bahar canlılığı yaşadığı Muş ovasının aksine güneyde bulunan Kızıl Ziyaret Dağı'nda hala kış hükmünü sürdürüyor. 2500 metre rakımlı dağın çevresindeki köyler hala kar altında. İl Özel İdaresi'ne bağlı ekipler, 12 köy ve 22 mezranın bulunduğu bölgede metrelerce kalınlıktaki karları temizleyerek yolları yeniden ulaşıma açmak için çalışıyor. Nisan ayının ortasına gelinmesine karşın hala kışı yaşadıklarını söyleyen köylüler, "Muş Ovası'na ilkbahar geldi. Hayvanlar çayırlarda otlanırken bizim hayvanlarımız hala ahırda. Evde soba yakıyoruz. Dört gözle bizler de baharın buralara gelmesini bekliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------

-Muş ovasında hayvanlar m-eralarda otlanırken

-Dağ köylerinde kar manzaraları

-Karlı dağlardan detaylar

-Karlı köy yollarından detaylar

Haber-Kamera: Mehmet AYDIN/ MUŞ,

=============================

Buzla kaplı Çıldır Gölü'nde avlanamayan kuşları besliyor

Kars-Ardahan sınırında yer alan ve kışın yüzeyi tamamen buzla kaplanan Çıldır Gölü'ne gelen göçmen kuşların imdadına göl kenarındaki bir işletmede aşçılık yapan Yılmaz Ağlubak yetişti. Martılara her gün mutfakta temizlediği balık artıkları ile birlikte köyde topladığı ekmekleri veren Ağbulak onların yaşamını sağlıyor.

Baharın gelmesine rağmen yüzeyi hala buzla kaplı olan Çıldır Gölü'ne göç yolunda uğrayan martılar aç kaldı. 123 kilometrekare alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük ikinci gölü olan Çıldır Gölü'nde tek kuş adası olan Çanaksu'ya her yıl olduğu gibi bu yıl da gelen kuşlar, gölün buzla kaplı olması nedeniyle aç kaldı. Kuşlara her gün mutfakta temizlediği balık artıkları ile birlikte köyde topladığı ekmekleri veren Ağbulak, onların hayatta kalmasını sağlıyor. Kuşların kendisini görmesi ile birlikte adeta sevinç çığlıkları attığını söyleyen Ağbulak, "Geçen yıl 20 gün önce buzu çözülen göl, bu yıl henüz çözülmedi. Gölün buzla kaplı olmasından dolayı avlanamayan kuşlara açlıktan ölmemeleri için yiyecek vermeye başladım. Onlarla kısa sürede dost olduk. Her sabah yolumu sabırsızlıkla bekliyorlar" dedi.

Görüntü Dökümü

------------

-Yılmaz Ağbulak'ın araziden dönmesi

-Buzla kaplı göl üstünde uçan kuşlar

-Yılmaz Ağbulak'ın balık temizlemesi

-Yılmaz Ağbulak'ın kuşlara yem atması

-Yeme uçuşan kuşlardan genel detay

-Yılmaz Ağbulak'la röp

-Göl üzerinde uçuşan kuşlardan genel ve detay

Haber-Kamera: Suat İNCEDERE/ ÇILDIR (Ardahan),

============================

Evindeki bir odayı müzeye çevirdi

Bursa'da 42 yıl önce başladığı radyo tamirciliği işinde çok sayıda eski radyo, plak çalar, televizyon gibi ürünleri biriktiren Bayram Akıncı (64), depoda sakladığı bu ürünleri misafirleri için sergileme karar alarak, evinin bir bölümünü müzeye çevirdi.

Bursa'da 1977 yılında radyo tamirciliğine başlayan Bayran Akıncı, zaman içinde kendi dükkanını açarak ustalık seviyesine ulaştı. 29 yıl bu mesleği yaptıktan sonra emekliliğe ayrılan Akıncı, meslek hayatı boyunca ilgisini çeken elektronik ürünleri biriktirdi. 2006 yılında kendisine ait olan dükanını kapattıktan sonra biriktirdiği antika eşyaları evinin deposunda saklamaya başladı. Evine gelen misafirlerine bu eşyaları sergilemek isteyen Bayram Akıncı, evinin bir odasını bu eşyalara ayırarak radyodan televizyona, plakçalardan dikiş makinesine, gaz lambasından bakır kaplara kadar bir çok antika ürünü bu odada sergiliyor. Gün içinde ailesi ve misafirleri ile beraber bu odada vakit geçirmekten huzur bulduğunu belirten Akıncı, müzeye çevirdiği odanın kapısının merak eden herkese açık olduğunu söyledi. Radyo ve televizyon gibi elektronik eşya tamirciliğinin mesleği olduğu için elinde bulunanları sakladığını belirten Akıncı,öÜrünlerin tamirini de kendim yapıyorum. Elimizde imkanlar mevcut. 1990 yılında Görükle'de kendime ev yaptım. Dükkanlarını kapatan arkadaşların eşyalarını da satın aldım. Bu işler emek istiyor. Hurda pazarlarını takip ettim. Evimin bir odasını özel bir oda yaptım. Çatı katında da ayrı bir oda yapmayı düşünüyorum. Pikap, radyo, oto pikabı, geçmişe dönük ne ararsanız bulabilirsiniz. İnsanların bunları görmesi lazım. Geçmişte yaşananları bilmesi gerekiyor. Bunları toparlaması uzun bir zaman aldı. Bazı müşterilerimizin bıraktığı eşyalar oldu. 78 yılından beri bir birikim var. 25 metrekarelik bir özel bir oda yaptım. Meslek olarak bıraktım ama hobi olarak işime devam ediyorum. Kapımız herkese açıkö dedi.

'BU ODADA GENÇLİĞİM, EMEKLERİM, ÇOCUKLARIM, ANILARIM, GEÇMİŞİM VAR'

Odanın kendisi için için çok şey ifade ettiğini söyleyen Akıncı, "Bu odaya girince gençliğimi hatırlıyorum. Emeklerimi hatırlıyorum. Ailemi bu işle geçindirdiğimi hatırlıyorum. Çocuklarımın düğününü, her şeyi bu meslekten kazandık. Evimizi dahi bu hale getirdik. Biz vefat ettikten sonra çocuklarımız bu eşyalara ne derece sahip çıkar bilemiyorum. Yeni neslin bazıları istemiyor. Nilüfer Belediyesi benim adıma bir müze yapma teklifiyle geldi fakat ben kendimi burada huzurlu hissettiğim için, geçmişe döndüğüm için, gençliğimi hatırladığım için hiç bir şeye kıyamıyorumö dedi.

'GEÇMİŞİMİ PARAYLA SATAMAM'

Odadaki eşyaların kendisi için parayla ölçülecek bir şey olmadığını belirten Akıncı, "Bu odaya sahip çıkmak kültür meselesi, geçmiş meselesi. Kendi geçmişini parayla satanları ben kabul etmiyorum. Kendi kültürüm var. Kendi geçmişim, yaşamışlığım var. Biz öldükten sonra çocuklarımız müze gibi bir şey yaparlarsa o zaman daha iyi olurö dedi.

Görüntü Dökümü

--

-Antika evinden detaylar

-Evdeki antika detayları

Süre: 05.34 Boyut: 624 MB

Haber: Muammer İRTEM - Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

==========================

Kadın girişimcinin 'Bici bici girls' konsepti ilgi görüyor

ADANA'da kadın girişimci Esin Gürani, (29) tasarladığı "Bici bici girlsö temalı tişörtlerle kentte yoğun ilgi görüyor. Tişört dışında özgün birçok ürün tasarlayıp üreten Gürani, misyonunun dünyayı daha güzel bir yer yapmak ve daha iyi yönleriyle tanıtmak olduğunu söyledi.

Merkez Seyhan ilçesi Gazipaşa Bulvarı'nda bulunan tasarım ofisinde çalışmalarını yürüten Esin Gürani, 4 yıl Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Florida eyaletinde yaşadıktan sonra Adana'ya gelerek çalışmalarına başladı. ABD'de grafik ve interaktif komünikasyon üzerine gördüğü üniversite eğitimi sonrasında bu alanda kendini geliştirdiğini belirten Gürani, "Aslında bu hikaye az insanın olduğu bir yer arayışıyla başladı. 'Nereye gidebilirim? Ne yapabilirim?' derken bana göre Türkiye'nin Florida'sı olan Adana'ya geldim. Bu işe girerken misyonum Adana'yı daha güzel bir yer yapmak ve daha iyi yönleriyle tanıtmak olduö dedi.

'KENDİM İÇİN TASARLAMIŞTIM'

Üniversiteyi bitirmeye yakın bir dönemde Türkiye'den iş teklifi aldığını ve dönmeye karar verdiğini söyleyen Gürani, bir süre sonra memleketi Adana'ya gelerek kendi tasarım firmasını kurduğunu ve çeşitli ajans, logo ve sosyal medya işleri de yaptığını vurguladı. Bir gün kendisi için tasarladığı, üzerinde "bici bici girlsö yazan tişörtü giyerek sosyal medya hesabından fotoğraf paylaştığını dile getiren Gürani, "Gören herkes o fotoğraf üzerinden benimle iletişime geçip tişört istedi. 2 ay içerisinde kendimi tişört üretirken buldum. Özellikle Adana'nın sembolü olan bir yiyecek ile bu tasarımı yapmam insanların çok sevmesini sağladıö diye konuştu. Gürani ayrıca Adana'nın bilinmeyen ya da göz ardı edilmiş özelliklerini ön plana çıkartmak istediğini ve buna yönelik çalıştığını söyledi. Gürani, özellikle bu kentin bir palmiyeler kenti olduğunu ve iklimiyle, kültürüyle çeşitli renklere sahip olduğunu dile getirdi.

'DETARJANIMI KENDİM YAPIYORUM'

Türkiye'de kadınların iş hayatında birçok zorlukla karşılaştığını ve bazı kadınların girişimcilik adına adım atmakta zorlandığını söyleyen Esin Gürani, bir şeyler üretmek isteyen kadınlara örnek olmak istediğini belirterek, şöyle konuştu:

"Marka misyonum dünyada uyumu, güzelliği ön plana çıkarmak. Bir olduğumuzu ve farklılıklarımızın bizi güzel yaptığını göstermektir. Örneğin ben kendi deterjanımı bile kendim yapıyorum. Üretebiliriz. Üreterek var olabiliriz.  Yola çıkın. Yol görünür zaten. Korkmayın. Düşe kalka, hatalar yapa yapa bir şeyleri başarabiliriz.ö

Görüntü Dökümü

--------------

Esin Gürani'nin üstündeki tişörtten detay

Esin Gürani'nin tişörtlerini tanıtması

Esin Gürani ile röportaj

Esin Gürani'nin omuzundaki dövmeden detay

Esin Gürani'nin tasarımlarını göstermesi

Genel ve detay görüntüler

SÜRE: 05'29" BOYUT: 607 MB

Haber-Kamera: Can ÇELİK/ADANA,

===========================

Otomobilde sıkışan kedinin yardımına itfaiye yetişti

MANİSA'nın Turgutlu ilçesinde, köpeklerden kaçarken park halindeki bir otomobilin tekerlek kısmına girerek burada sıkışan kedi, itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla kurtarıldı.

Cumhuriyet Mahallesi Barbaros Sokak'ta, sokak köpeklerinden kaçan bir kedi, yol kenarında park halinde duran 35 ASB 50 plakalı otomobilin sağ ön tekerlek kısmına girdi. Ancak burada mahsur kalan kedi, dışarı çıkamadı. Kedinin sesini duyan vatandaşlar, araç sahibi kediyi fark etsin diye bir kağıda not yazdı, ayrıca telefonla durumu itfaiyeye bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, 25 dakikalık çalışma sonucu kediyi sıkıştığı yerden çıkarabildi. Sağ ayağı zedelenen kedi tedavisi için, olay yerine çağırılan Turgutlu Belediyesi Hayvan Barınağı görevlilerine teslim edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------

Vatandaşın cep telefonuyla çektiği köpeklerden görüntü

Tekerleğe sıkışan kedi

Kurtarma çalışması

Ayağı zedelen kedi

Haber- Kamera: Doğan ÇİZMECİ/ TURGUTLU (Manisa),

==========================

Hem dokumacılığı öğreniyor hem de para kazanıyorlar

MUĞLA'nın Menteşe ilçesinde kaybolmaya yüz tutan geleneksel dokumacılık zanaatı, kentte açılan kurslara katılan kadınların elinde tekrar hayat buluyor. Kursiyerler, meslek öğrenmenin yanı sıra her günün yevmiyesine de alarak, aile ekonomisine katkı sağlıyor.

Menteşe Halk Eğitimi Merkezi ile İŞKUR İl Müdürlüğü işbirliğinde dokuma kültürünün yaşatılması için kırsal Yeşilyurt Mahallesi'nde kurs açıldı. 1 Şubat- 16 Mayıs arasında açık kalacak kursa katılan 17 kadın kursiyer, hem meslek öğreniyor hem de İŞKUR tarafından ödenen günlük 40 lira yevmiyle ev ekonomisine katkı sağlıyor. Yeşilyurt İlkokulu'ndaki kurulan tezgahlarda kadınlar, haftanın 5 günü, günde 8 saat boyunca bez kilim, peştamal, peşkir ve şal dokumasını öğreniyor.

Kurs öğretmeni Zeynep Karacan, bu tür kurslara destek verilmesinin önemli olduğunu belirterek, "Çünkü zanaatın sürmesi ve kadınların meslek öğrenmesi sağlanıyor. Ayrıca işi öğrenen kursiyerlerimizin bir atölyeye ve ürünlerini pazarlayacağı yerlere de ihtiyacı var. Bu hayata geçilirse, şu ana kadar yapılan emeklerin boşa gitmeyeceğini düşünüyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Kursiyerlerin tezgahlarda dokuma yapması

Zeynep Karacan röp.

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cavit AKGÜN/ MUĞLA,

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni -2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement