Hrant Dink Cinayeti Davası

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu, 10'u firari 85 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, müdahil Dink ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun talebi üzerine duruşma salonunda ve bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile hazır edilen dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi olan bazı sanıklara sorular yöneltildi.

Dün gerçekleştirilen duruşmada sırasıyla kürsüye çağrılan sanıklar Şeref Ateş, Musa Yıldırım, Miktat Özbek ve Mustafa Küçük'ün sorgulanmasından sonra bugünkü duruşmada da yine dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü görevlileri Emre Cingöz, Muharrem Demirkale (SEGBİS ile bağlandı), Yavuz Karakaya ve Ali Barış Sevindik'in beyanlarına başvuruldu.

Avukat Bakırcıoğlu'nun, "Hrant Dink öldürülmeden önceki çalışmaları, görev paylaşımı, baz istasyonlarında sinyal vermeleri, HTS kayıtları ve daha önceki ifadelerinde çelişkiler bulunmasının sebeplerine" ilişkin sorular yönelttiği sanıklar, çoğunlukla bazı detayları hatırlamadıklarını söyledi.

"Dink cinayetinin hiçbir yerinde değiliz"

Sanıklardan Ali Barış Sevindik, İstanbul jandarma görevlileri olarak Dink cinayetinin hiçbir yerinde olmadıklarını savunarak, şöyle konuştu:

"Herhangi bir yerinde bulunsak inanın saklamaz, söylerdim. Çok uzun zaman geçtiği için bazı sorduklarınızı hatırlamıyorum. Cinayet işlendiğinde şubemizdeki çoğu kişi Hrant Dink'in kim olduğunu bilmiyordu. En çok açık kaynaklarla ilgili paylaşım yapmışızdır. O dönem Ermenilerle ilgili takip ettiğimiz bir faaliyet yoktu. Misyonerlik adı altında takip ettiğimiz konular vardı. Ağırlıkla sahte İncil basımıyla ilgiliydi. Buna da aşırı sağ bakıyordu. Yapılanmamızın bütün ağırlığı KCK ve PKK idi. Pontus Rum faaliyetlerimizle ilgili bir şeyimiz yoktu diye hatırlıyorum. Yüzde 99 net söylüyorum, bununla ilgili bir bilgi notu paylaşmadık, bununla ilgili çalışmamız yoktur."

Sanık Sevindik, 21 Şubat 2004 tarihinde bir gazetede Sabiha Gökçen manşetinin atılmasından sonra başlayan baskılar ve Dink'e açılan davalarla ilgili takip yapıp yapmadıkları sorusuna ilişkin, 2004 yılında başka bir suç bölümünde olduğu, o dönem görevli olanların takip yapıp yapmadıklarını bilmediğini ve görevli olduğu 2005-2006 yıllarında ise böyle bir takip yapmadıklarını dile getirdi.

Sanık sorgularının ardından konuşan avukat Bakırcıoğlu, soru sorma işleminin bittiğini belirtti.

Mahkeme heyeti de sanıklarla sanık ve müdahil avukatlarının taleplerini almak üzere duruşmayı 17 Mayıs Perşembe gününe erteledi.