Kim Ne Dedi? - Son Dakika
Spor

Kim Ne Dedi?

Kim Ne Dedi?

Şampiyonlar Ligi'ndeki kritik Juventus maçı öncesi ligde Elazığspor'u 2-0 ile geçen Galatasaray’ın, hafta içinde oynayacağı kritik Juventus maçı öncesi aldığı bu galibiyeti spor yazarları nasıl değerlendirdi?

07.12.2013 11:21
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mehmet Demirkol/ Fanatik

Mancini problemin savunmada ya da yenilenlerde olduğunu düşünüyor. Yanılıyor. Sorun atılamayanlarda. Hücum gücünün kullanılamamasında. Dün akşam onun tespit ettiği soruna bir başka çözüm denemesi izledik. 3'lü savunmayı. 3 stoperden Gökhan solda Chedjou sağda çizgiye yakın olduğu dakikalarda bu sistem olabilir izlenimi verse de genelde durum farklı oldu. Maçın ilk yarısında zaman zaman iki stoper çizgiye gittiklerinde Eboue ve Riera'yı taşıdılar. Sorun olmadı. Bunu Yekta'nın Ceyhun'a verdiği desteğin güveniyle yaptılar. Ancak bu böyle gitmedi. Alışkanlık eksikti. Gökhan ve Chedjou göbeğe yaklaşınca iki kanat oyuncusunun gidip gelmesi gereken alan uzadı ve bu oyuncular tarafından doldurulamaz hale geldi. Tüm bu tedbirler öndeki oyuncuları Selçuk da dahil olmak üzere rahatlatacak bir savunma kalabalığı sağlamak içindi kuşkusuz. Rakibin gücü ne olursa olsun pozisyon vermeden de maçı tamamlamayı başarılar. Yani kalede Muslera mı var başkası mı hiç fark edilmedi. Bu kuşkusuz sevinilecek bir şey. Ancak asıl sorun çözülemedi yine.

Aslan kısa kesti

Rıdvan Dilmen/ Sabah

Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini birkaç haftadır "Takım savunmamızda ve bireysel savunmamızda problemler var" diyordu. Acaba 3-5-2'ye dönmesi bu sebepten miydi, yoksa Salı günkü kritik Juventus maçının provası mıydı? Çünkü Juventus genelde üçlü defans oynayan bir takım.

Galatasaray'ın Kasımpaşa maçından sonra acil üç puana ihtiyacı vardı. Aynı zamanda da Salı günü Şampiyonlar Ligi'nde oynanacak zorlu Juventus maçı öncesi bulunabilecek en rahat takım gibi gözüküyordu Elazığspor. Hele maçın başında Selçuk ve Burak'la iki gol bulunca Juventus maçı öncesi her şey lehine dönmüştü Galatasaray'ın. Elazığspor yediği iki golden sonra sürekli hücumu düşündü. Galatasaray yarı alanında etkili ama ceza alanı içinde hemen hemen hiç etkili olamadıkları gibi pozisyon bulamadılar.

Galatasaray buna karşılık çabuk çıkarak kontaratak denedi. Üç, dört pozisyondan faydalanamadılar, birkaç tane son pastaki başarısızlıktan dolaylı da farkı açamadılar. Ama kötü gidişata 'dur' demek için ilk yarıda kalan 4 maçı kazanmak zorunda olduğunu bilen Galatasaray ilk sınavını geçti.

Fırat Topal yazdı: Mancini'nin maceraları

Cüneyt Tanman/ Bugün

Mancini geldiğinden beri, en keyif aldığımız ilk 45 dakikayı izledim. Gol bulan, gol pozis yonuna giren, iyi pas yapan, rakibe pozisyon vermeyen bir Galatasaray'ı özlemiştik. Rakibin 9 maçtır puan alamaması çok önemli değil. Çünkü işi hafife aldığınız zaman karşınızda Gaziantep BŞB de olsa pozisyonlar bulabiliyor, goller atabiliyor.

Galatasaray'ın dünkü görüntüsünün 2 nedeni var. İlki, futbolcular kötü gidişe ve özellikle son kupa maçındaki görüntüye engel olabilmek için sahaya çok inançlı çıkmaları. İkincisi de Mancini'nin özellikle orta alanda oynattığı oyuncular ve oyun yapısı. Bu yapı, dönen topları rakibe bırakmayan, hem de kazandığı topları ayağa iyi oynayan, özellikle beklerin hücuma daha rahat çıkmasını sağlayan bir görüntüde. Kademelere girebilen bir sistem ve özellikle Selçuk ile Melo'nun 2 sene öncesindeki gibi daha rahat, hücumda etkili olmalarını hedefliyor. Bütün bunların yapılması ön tarafta oynayan Drogba ve Burak'ı daha boş bırakıyor, koşu alanları bulabilmeleri ve yeteneklerini bu bölgede kullanmaları konusunda daha fazla şans tanıyor.

Galatasaray-Elazığspor maçından kareler

Hakan Ünsal/ Hürriyet

Roberto Mancini maça garip tercihler yaparak başladı ve şaşırtmadı. Oyuncu-pozisyon denkleminde olmayacak işler yaptı ama kurtarır tarafı bunu sıkıntı olmayacak bir maçta yapması. Yoksa Gökhan'ın solbek, Ceyhun'un stoper oynadığı bir takım ancak Elazığspor'a karşı oynar. Anlamaya çalıştığım şey Mancini'nin defansında ciddi problemler yaşadığı bir dönemde oynayacağı hayati Juventus maçı öncesi bu tercihlerle soruna çare arıyor olup, olmadığıydı.

Öyle ya salı akşamı çok kritik bir maç var ve Elazığ sınavı bunun bir provası ya da hazırlığı olur. Eğer öyleyse ve bu defans dizilişi ile oynayacaksa şimdiden "Geçmiş olsun" derim. Yok eğer bu bir soruna çare aramak değilse neyin tercihi anlamadım. Fakat bu enteresan tercihleri normalleştiren yedi dakikalık performans oldu. Erken gelen iki güzel gol Elazığspor'u bitirdi ama aynı anda sahadaki futbolu da bitirdi.

Aynı hafta içi Gaziantepspor maçında olduğu gibi golleri atıp sonra işi salan kupacılar gibiydi ligciler. Tek fark kaliteydi. Galatasaraylı oyuncuların bu düşük temposunu ve maçı erken bırakmasını Juventus maçına bağlayabiliriz.

Serkan Korkmaz/ Fotomaç

Bir kez daha başlama vuruşuna yetişmenin haklı gururuyla TV'yi açtım. Allahtan; ev, işe çok yakın. Santranın hemen ardından, Drogba'nın olağanüstü asistiyle Selçuk'tan -adeta- özür dileyişine tanıklık ettim.

Derken çok kritik bir noktadan kazanılan serbest vuruşu "Drogba mı, Selçuk mu kullanır, kimbilir nasıl bir detayla taçlanır TV yorumları" diye düşünürken topun başına Burak geçti. "Prens" (en çok golü atmakla "kral" olunmuyor) ezberimizi bozuyor, fark ikiye çıkıyordu. Erken gelen gollerin şaşkınlığını üzerimden attığımda "şu 11'i bir keseyim" dedim. Aydın nihayet yoktu ama, Ceyhun nedense yine oynuyordu.

An itibariyle maç bitmişti benim için. Düşüncelere dalmıştım... Drogba'nın Londra'ya, Sneijder'in Manchester'a gitme olasılıklarına takılmıştı aklım. Birisi müthiş bir kültürün sistemine nefer, ötekiyse muzaffer bir komutanın onur savaşına asker olmanın eşiğindeydi. Yani; gitmeleri (kalmamaları) için yeterince sebep vardı. Burada dalından koparılmış meyvelerdi sadece ve üzerlerine pudra şekeri dökülmeden, tat verdiklerini söylemek bir hayli zordu.

Can Çobanoğlu/ Fanatik

Uzun süre kaybettiklerinden sonra dün gece Arena'da tekrar kovuşmuş görüntüdeydi Galatasaray. Seyircilerle futbolcular arasındaki soğukluk gitmiş yerine sevgi ve güven tezahüratları gelmişti. Sahadakiler ise özledikleri ilgiyi bekledikleri motivasyonu bulunca Florya'daki tatsız olayların sonrasında dün gecenin futbol adına gerekeni yapanı olmuşlardı. Uzun süredir beklenen mücadeleyi rakibi döndürmeden basmayı 90 dakikanın büyük bölümünde coşkuyu hem koşup, hem de topa kaliteli dokunmayı, oyunu kontrol edip istediği an hızlandırıp istediği anda da soğutmayı gol bölgesinde ise dikine sonuca giden koşuları yapıp başarıyla tümünü gerçekleştirdiler. Tabii ki erken gelen gollerin de bunda az da olsa payı vardı. Şimdi akıllara Elazığ gibi zayıf bir rakibin karşısında alınan galibiyetten sonra bunlar mı göstergedir diye gelebilir! Unutmayalım ki ne zayıf rakipler karşısında yukarıda saydıklarımızı Galatasaray yapamamış ve herkes çileden çıkmıştı. Onun için Juventus maçındaki dünkü göstergeler Galatasaray'ın geri dönüşe niyetlendiğinin işaretleridir diyoruz.

Ümit Aktan/ Türkiye

Göreve başladığından beri İtalyan teknik adam iki kez aynı takımı sahaya sürmedi ve bunun uyumsuzluğu artık puan cetvelini çoktan aşıp yerine 'tribün huzursuzluğu' vaziyetine getirmiş. Rakip hoca Okan Buruk desteğinin milyonda birinin kendi hocasına gösterilmemesi de maçın bir başka garabetiydi… Kıraathane diliyle 'dakka bir gol bir...' Zülküf daha bir top bile ellememişken oluveriyor iki... Sonrası ise vitesi ufaltan Galatasaray'ın kovalanan değil, kovalayan oyun tarzı ve rakibe teslim olan bir orta saha... İkinci yarının genel görüntüsü, rakip biraz okkalı olabilse gollere ve hatta puanlara ortak olabilecek; şeklindeydi.

Çok top kaybeden ve önde hiç top tutamayan Galatasaray'ın Juventus maçını düşünerek fren yaptığına inananlardan değilim. Orta alanda top yapabilme üstünlüğünün rakibe bu kadar kolay bırakılması, salı gecesinin alarm zilleridir. Öndeki baskıyı unutmuş bir takıma dönüşen bu 'yeni Galatasaray'ın' genele sevimsiz geldiği apaçık ortadadır…

Özetle; Galatasaray bir an önce devre arasını bulmaya çalışan bir takım durumuna düşmüştür. Farkın 9 puanda kalabilmesine şükrettiğini deklare eden başkanı sayesinde son iki yılın şampiyonu 'açıkta bırakılmış kola' gibi ne hazma yarar, ne de susuzluğu gidermeye…

Kaynak: TotemSpor.Com

Son Dakika Spor Kim Ne Dedi? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement