Yanlış giden bir şeyler var - Son Dakika
Spor

Yanlış giden bir şeyler var

Yanlış giden bir şeyler var

17 Ekim 2019. Fenerbahçe Beko, Euroleague’de sezonun ilk iç saha maçında Baskonia’yı ağırlıyor.

30.10.2019 16:08

17 Ekim 2019. Fenerbahçe Beko, Euroleague’de sezonun ilk iç saha maçında Baskonia’yı ağırlıyor. Taraftarlar maçtan üç dört saat önce salonun etrafında toplanmaya başlamış ve kapıların açılmasını bekliyor. O kalabalıkta bir poşet dolusu atkı satan ve gülerek dolmuşa doğru giden Ahmet Özdemir’e bugünü soruyorum. “Bu son beş yıldır böyle. Eğer Fenerbahçe’nin bir Euroleague maçı varsa bizim işler yolunda gidiyor. Özellikle takım bir galibiyet serisi yakalarsa birkaç poşet atkı satmamız mümkün. Takım kaybetse de satışımız iyi ama hem Fenerbahçeli olduğum için hem de daha fazla atkı satmam için takımın kazanması lazım. Bence bu sezon her şey yolunda gidecek.” diyor.

Takım maçtan galip ayrılıyor. Sistem sorunları yine baş gösteriyor ama alınan galibiyet sonrası taraftarla mutlu. Zira maça torununu alıp gelen 68 yaşındaki Mesut Dönmez, “Gençliğimde Efes’in, İTÜ’nün, Eczacıbaşı’nın, Ülkerspor’un bütün maçlarına giderdim. O zamanlar ülkemizde basketbol kültürü yoktu. Ama son senelerde Fenerbahçe’nin başarıları bu kültürün oluşmasını sağladı. Son dört senedir torunumla birlikte maçlara geliyoruz. Sezona kötü başladık ama bu galibiyetle birlikte bence her şey yoluna girdi.” diyor dönüş yolunda.

Ancak Fenerbahçe Beko’da yanlış giden bir şeyler var. Ve bu sadece sistem sorunlarıyla alakalı değil. Çünkü koç Zeljko Obradovic’in ekibini özel kılan, disiplinli ama aynı zamanda eğlenceli takım havasının varlığının devam ettiğini iddia etmek güç.

Şimdi biraz geçmişe dönüp Sarı-lacivertlilerin yaşadıklarına göz atalım.

Euroleague’de 2015-2016’da normal sezon dört gruplu formattan oluşuyordu. Fenerbahçe; Real Madrid, Khimki, Kızılyıldız, Bayern Münih ve Strasbourg’un olduğu grubu sekiz galibiyet ve iki mağlubiyetle lider tamamlamıştı. Henüz ikinci maçta grubun zayıf halkası olan Strasbourg’a karşı alınan 91-70’lik mağlubiyet gelecek adına olumsuz bir hava yaratmıştı. Ancak Fenerbahçe bir sonraki hafta Real Madrid’i 77-66 mağlup ederek bu havayı dağıtmıştı.

Strasbourg maçını dört sayı ve üç ribaundla tamamlayabilen ve savunmadaki özel performansını sergilemeyen Ekpe Udoh, Madrid maçını 15 sayı ve altı ribaundla bitirmişti. Ayrıca sahada olduğu dakikalarda takımının yediği sayıları %57 oranında azaltmıştı. Yani klasik Ekpe Udoh performanslarından birini ortaya koymuştu. Keza Strasbourg maçında 5/14’le şut atan ve birçok basit hata yapan Bogdan Bogdanovic, Madrid karşısında 14 sayı üretmesinin yanı sıra takımını doğru şekilde yönetmişti.

Fenerbahçe o yıl Top 16 aşamasında oynadığı 14 maçta yalnızca üç yenilgi alarak play-off’a yükseldi. Play-off’ta ise Real Madrid’e 3-0’la eleyerek Final Four’a adını yazdırdı. Sonrası malum... Yarı finalde Laboral Kutxa karşısında etkileyici bir başlangıç yapılır. Ancak İspanyolların geri dönüşüne engel olunamaz ve maç uzatmalara kalır. Uzatmalarda ise Bogdanovic bir solist edasıyla basketbol oynar ve maçı takımına kazandırır.

Final maçında CSKA Moskova karşısında takım berbat bir başlangıç yapar. Devreye 48-30 geride giden Fenerbahçe, ikinci yarıda harika bir takım oyunuyla rakibini yakalar. Hatta normal sürenin son saniyesine iki sayı farkla önde dahi girer. Ancak CSKA oyuncusu Victor Khryapa’nın ribaunduna ve basketine engel olamaz, maç uzatmalara gider. Final Four’da art arda ikinci kez uzatmalara çıkan Fenerbahçe’de yorgunluk baş gösterir. Maç sona erdiğinde kupa Rus ekibinin ellerinde yükselir.

“CSKA Moskova’ya karşı kaybettiğimiz finalin ardından Obradovic geldi ve aynen takıma söylediği gibi bize de, ‘İki saniyeden az bir sürede hayat değişebilir. Olsun, şu an önümüze bakmamız gerekiyor. Hemen çiplerimizi değiştiriyoruz, bu moddan çıkıyoruz ve Türkiye şampiyonluğuna hazırlanıyoruz.’ demişti. Bu takımımızı tanımlamak için gayet yeterli.’’

(Defne Patır – Fenerbahçe Beko’nun basketbol operasyonları direktörü. 26 Temmuz’da Eurosport Türkiye’ye verdiği röportajdan.)

Fenerbahçe o maçın ardından gerçekten çiplerini değiştirmiş gibiydi. Ligdeki final serisi için çabucak toparlandılar ve Anadolu Efes’i mağlup edip şampiyon oldular.

Bir sonraki sezon, Fenerbahçe normal sezonda en üst vitesi aktif hâle getirmedi. 30 maçlık Euroleague normal sezonunda alınan 18 galibiyet ve 12 mağlubiyet, Sarı-lacivertlileri beşinci yaptı. Play-off’ta rakip Panathinaikos’tu ve saha avantajı Yunan temsilcisindeydi.

Rakibin saha avantajını elinde bulundurması Fenerbahçe için bir sorun olabilirdi. Zira OAKA’daki atmosferden çıkmak oldukça güç bir işti. Ek olarak, takımın yıldız oyuncularından olan Bogdan Bogdanovic’in sezon içinde yaklaşık üç ay sahalardan uzak kalmasına neden olan sakatlığı onun performansını olumsuz etkileyebilirdi. Peki, sonuç ne oldu?

Fenerbahçe, Atina’da oynanan iki maçı rakibine toplamda 18 sayı fark atarak kazandı. Evinde ise 79-61’lik galibiyet alarak adını Final Four’a yazdırmayı başardı. Bogdanovic o üç maçta toplam 58 sayı atmıştı. İstanbul’da düzenlenen Final Four, sarı-lacivertli ekip için adeta karnaval havasında geçti. Takım önce Real Madrid’i eledi. Ardından final maçında Olympiacos’u 80-64 yenerek kupaya uzandı.

Sonraki sezon da Euroleague Final Four'un da yer almıştı Fenerbahçe. Yarı finalde Zalgiris Kaunas mağlup edilmiş ancak finalde Real Madrid duvarına çarpılmıştı.

2018-2019 sezonuna mükemmel başlayan Fenerbahçe, neden dört yıldır Final Four'da yer aldığını izleyicilere çok iyi anlatıyordu. Zira otuz maçtan oluşan normal sezonda yalnızca beş mağlubiyet alarak sezonu lider bitirmişlerdi.

Play-off’ta rakip Zalgiris Kaunas’tı. Fenerbahçe, seriden 3-1 galip ayrılarak dördüncü kez üst üste Final Four’a yükseldi. Ev sahibi oldukları ikinci maçı kaybetmeleri kimilerine göre nazar boncuğuydu kimilerine göre serinin gidişatını tehlikeye atacak bir mağlubiyetti. Ancak deplasmandaki iki maçı da temsilcimiz beşinci kez üst üste Final Four'a adını yazdırdı.

O maça misafir olarak gelen Bogdan Bogdanovic, maç sonu röportaj teklifimi, “Şu anda röportaj yapmak için uygun bir zaman değil. Güncel olarak Sacramento Kings’te oynuyor olabilirim. Ama Fenerbahçe’deki kültür, kimya ve öğretilenler olmasaydı asla NBA’de olamazdım. Bugün benim takımım kaybetti. Özür dilerim, röportaj için uygun bir zaman değil.” diyerek kibar bir şekilde reddetmişti. Ama reddederken bile Fenerbahçe’nin son yıllarda oluşturduğu basketbol sistemine dair güzel bir mesaj vermişti: Kültür, kimya ve öğreti.

Takımın o yıl yarı finalde bir başka temsilcimiz Anadolu Efes’e, üçüncülük maçında ise Real Madrid’e kaybetmesi yine kimilerine göre nazar boncuğu kimilerine göre de gelecek adına olumsuz bir işaretti.

23 Eylül 2019. Fenerbahçe Beko medya günü. Yaz arasında takıma katılan Derrick Williams, Nando De Colo ve Leo Westermann basın mensuplarının ilgi odağında. Jan Vesely ise Bobby Dixon’la biraz şakalaşıyor ama sağ eli sürekli olarak sol diz kapağının üzerinde. Zira sakatlık süreci hâlâ devam ediyor. Dünya Kupası’ndan dönen Kostas Sloukas salonun bir köşesinde tek başına oturuyor ve etrafı gözlemliyor. Onula röportaj yapmak için yanına gidiyorum ve yaz arasında takıma kontrat yenileme sürecini soruyorum.

Cevabı, “Zeljko Obradovic’in olduğu bir takımda devam etmem en doğrusuydu. Bazı önemli takımlardan da teklifler almıştım ama burada kalmayı seçmek çok kolaydı. Fenerbahçe paranın her zaman önemli olmadığını hissettiren bir yer.” oluyor.

Sonrasında sırasıyla Derrick Williams’ın, Nando De Colo’nun ve Leo Westermann’ın yanına gidiyorum. Kariyerleri, yaz arasındaki tercihleri ve basketbolun geleceğine bakışlarının yanı sıra kendilerine Fenerbahçe hakkında da sorular yöneltiyorum.

NBA’de hatırı sayılır bir kariyere sahip olan Williams, “Buradan teklif aldığımı öğrendiğim zaman çok mutlu oldum. Rusya, İtalya, Çin ve İspanya’dan da teklifler vardı ama Fenerbahçe’nin beni istediğini duyunca fazla düşünmeme gerek kalmadı. Çünkü onlarda Obradovic var. Ayrıca oyuncu grubu ve taraftar olarak da en iyilerine sahipler. Bu yüzden fazla düşünmeme gerek kalmadan teklifi kabul ettim.” cevabını veriyor. Keza De Colo ve Westermann’ın yanıtları da aynı bağlam üzerine kurulmuş durumda: Obradovic, taraftar ve kimya.

Röportajları bitirip salonun arka kapısından çıkmaya karar veriyorum. Tam çıkarken bu sefer fotoğraf çekimi için yeniden salona doğru hareketlenen Obradovic’le rastlıyorum. Koça, “Sizce bu sezon nasıl olacak? Bir endişeniz var mı?” diye sorduğum zaman “Sanırım geçmişe kıyasla en zor sezon olacak.” diyor.

Fenerbahçe Beko, bu sezon Euroleague’de oynadığı dört maçta bir galibiyet alabildi. Takım geçmiş sezonlarda sorunlar yaşadığında Bogdanovic ve Udoh, hem boyalı alanda hem de çizgi gerisinde sorumluluk alarak sorunları çözüyordu. Keza Sloukas ve Dixon işin hücum kısmında, Gigi Datome ve Nikola Kalinic ise işin savunma kısmında takımın dişlileriydi. Vesely ise enerjisiyle takıma canlılık katıyordu. Ayrıca takımdaki eğlenceli ve disiplinli hava her daim vardı.

Şu anda Sarı-lacivertlilerin boyalı alan rotasyonu kısıtlı. Vesely sakatlık dönüşü form yakalamakta güçlük çekiyor gibi. De Colo ve Williams dışında ışık veren bir sorun çözücü görünmüyor. Takımın en önemli dişlileri olan Kalinic ve Datome adeta yokları oynuyor. Ayrıca takımdaki o havayı şu an için koklayabilmek pek mümkün değil.

Peki ilerleyen haftalar içinde Ahmet Bey gibi atkı satıcıları maçlara birkaç poşetle mi gelecek? Ve Fenerbahçe Beko’daki çipler sezonun kritik anında değişecek mi?

Hazırlayan: Kuzey KILIÇ

Kaynak: EuroSport.com

Son Dakika Spor Yanlış giden bir şeyler var - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement