İstanbul Kültür Söyleşileri'ne katılan Gazeteci, yazar Beşir Ayvazoğlu, " Osmanlı, sonraki nesillerin kendi mimarisini ortaya koymaları için ahşap yapılar inşa etmişler ama sonra gelenler üzerine beton döktü" dedi.
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi işbirliğinde gerçekleştirilen İstanbul Kültür Söyleşileri kapsamında, "İstanbul'u Yaşamak" konulu panel yapıldı.
Ayvazoğlu, burada yaptığı konuşmada, İstanbul'un tabiatı, tarihi, estetiği ve kültürüyle varlığını muhafaza ettiğini anlattı.
Ayvazoğlu, "Ayasofya'dan Beyazıt'a kadar yürüdüğünüzde dahi pek çok tarihi eser görebilirsiniz. Şehri kavramaya çalışmadan, şehir kendini ele vermez. Yahya Kemal, tarihi içinde yaşamış gibi anlatan bir şairdir. Adeta tayyi mekan (fizikötesi yolculuk) yapar, oradan anlatır. İstanbul'u yeniden yaşamak nasıl olur? Öğrenmekle hissetmekle olur. İlim, bilim, felsefe, her şey merakla olur. Merak etmeyen öğrenemez" diye konuştu.
Mahalle ve sokak isimlerinin, o bölgenin özelliğini ve yapısını ele verdiğini aktaran Ayvazoğlu, "Tarihle, kültürle bağımızın ne kadar zayıfladığını görmek için, mahalle ve sokak isimlerindeki bir takım değişikliklere bakabiliriz" dedi.
Beşir Ayvazoğlu, şehrin kültürünü muhafaza eden insanların koruması ve hayatlarının gelecek nesillere aktarılması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"En ufak bir mezar taşına bile bu topraklardaki damgamız olarak bakmak lazım. Yani mezar taşları dahi gözümüz gibi korumamız gereken kültürel varlıklardır. Kültür, kendini mimari olarak dışa vurur. İstanbul'un hem talihi hem talihsizliği, ağırlıklı olarak ahşap dokuya sahip olmasıdır. Osmanlı, sonraki nesillerin kendi mimarisini ortaya koymaları için ahşap mimari yapılar inşa etmişler ama sonra gelenler üzerine beton döktüler. Ataların dinamik bir şehir anlayışı vardı. Yeniden inşa etmeye açık ama muhafaza edilmiyor, yok ediliyor. Tarihi yarımadayı yeniden planlamak ve inşa etmek gerekiyor. İstanbul hala var, o varlıktan hareket ederek, kültürünü yeniden inşa etmek mümkün. Bazı şehirler dişidir. İstanbul da dişi, doğurgan bir şehirdir. Kendi kendini üretebilir."
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı da İstanbul denilince, İstanbul'un caddelerine kadar bilen birisi olarak Başir Ayvazoğlu'nun akla geldiğini söyleyerek, "İçinde yaşamadığımız şehri tam manasıyla anlayamıyoruz ama bu programlar vesilesiyle öğrenmiş olacağız" ifadelerine yer verdi.
Şair, yazar Hüseyin Akın ise İstanbul'da yaşamanın, edebiyatı hayatın içerisine sokmak anlamına geldiğini belirterek, "İstanbul'da yaşamak, rükunlu bir hadise ama İstanbul'u yaşamak daha bilinçli bir hadise. İstanbul'u belki hoyratça gezeriz ama İstanbul'u okumak pek aklımıza gelmez. İstanbul okunaklı bir şehir. Böylesi bir şehri semt semt okumak gerekiyor" diye konuştu.
Son Dakika › Kültür Sanat › İstanbul Kültür Söyleşileri' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?