Katı sınırlar, işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyor - Son Dakika
Magazin

Katı sınırlar, işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyor

Katı sınırlar, işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyor

Önümüz arkamız, sağımız solumuz psikoloji konulu dizilerle, kitaplarla doldu.

06.12.2020 07:44  Güncelleme: 08:09

Önümüz arkamız, sağımız solumuz psikoloji konulu dizilerle, kitaplarla doldu. "Ben deli miyim psikoloğa gideyim" görüşünün yaygın olduğu günlerden bugünlere gelmek sevindirici. Bu bolluk içinde çıkan kitaplardan birine dikkat kesilmekte fayda var. Psikiyatr Dr. Bahar Tezcan'ın ilk kitabı 'İmkansız İlişkilerden Mümkün İlişkilere' çok ilgi görmüştü. İkinci kitabı da ilki kadar ilginç. Meslektaşlarının aksine gördüğü vakaların hikayelerini değil, kendi kurgu öykülerini kitap haline getiren Tezcan: "İnsanlar daima terapi odasında yaşananları çok merak eder. Bu kendi iç dünyalarına olan merak demektir."

? Kitabın adından başlayalım; ilişkiler nasıl hasta olur?

İlişkiler de bedenimiz gibi önce pek çok belirtiyle bozulmaya başlar. Belirtileri hissetmez ve önlem almazsak hastalık oluşur.

? Nedir bu belirtiler?

Bir ilişkide olup ama kendini hala yalnız hissetme, anlaşılmadığını, duyulmadığını, değer verilmediğini düşünerek kendini umutsuz ve çaresiz görme; kaygı, korku, hüzün gibi olumsuz duyguları sürekli yaşama gibi belirtiler olabilir.

Katı sınırlar, işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyorPsikiyatr Dr. Bahar Tezcan'ın kitabı, Küsurat Yayınları'ndan çıktı.

Ayrılmak da hatrı sayılır bir iyileşme seçeneği

? Peki nasıl iyileşir?

Kişiyi özüyle ve yaşadıklarıyla buluşturacak sorular şunlar olabilir: Ne hissediyorum? Neden böyle hissediyorum? Olumsuz duygularım hangi durumda ve sorunda oluyor? Benim bu sorunlara katkım ne? Onun bu sorunlara katkısı ne? Nasıl çözebiliriz? Böyle içtenlikli ve yargısız sorularla başlamak ilişki sorunlarını yakalamak için önemlidir. Doğru sorular, doğru cevapları oluşturur. Bu da iyileşme için kişiyi doğru eylemlere yönlendirir.

? Hangi durumlarda terapi odası bir çözüm seçeneği olarak gündeme gelmelidir?

Her şey 'iyileşebilir' bu hayatta. İyileşmek, kendimiz ve ilişkimiz adına en doğru tespitleri yapabilmek ve en verimli kararı verebilmek, emek sarf edebilmek, kendimizi ve partnerimizi koruma ve mutlu etme sözleşmemize sadık kalabilmekse yaralarımızı onararak iyileşme yolculuğunda ilerleyebiliriz. İlişkiyi sürdürmeyi hedeflemek her ne kadar öncelikli plan olsa da genel inanışın aksine ayrılmak da bazen hatırı sayılır bir iyileşme seçeneği olabilir. Terapi

odasının da bu sürecin her aşamasında değerli katkıları olabilir.

? Son yıllarda hangi sorunlarla kapınız çalınıyor?

Narsisizm kavramı çok tanındığı için narsist birisiyle ilişkide olduğunu düşünenler buna dair sorunlarla gelebiliyor. Ayrıca ilişki bağımlılığı hakkında çok fazla konuşmaya başladığımız için bu konuda da yoğun bir başvuru oluştu. Önceleri bir ilişkide zarar görmeye rağmen kalmanın ya da bir partneri hayatının merkezine koymanın doğal olduğu düşünülürdü.

? Çiftler en çok hangi nedenlerle terapi alma ihtiyacı hissediyor?

En sık başvuru sebeplerinden biri; 'Konuşamıyoruz'. Bence iletişim temel eğitimimizde yer alması gereken bir konu. Her insanda, her ilişkide sorunlar olur. Asıl mesele bunlar hakkında doğru konuşamamaktır. Diğer bir başvuru şekli de "İlişkimizi bitirmeye karar verdik, doğru mu yapıyoruz?" Terapi odasında en çok fırtınalar estiren konuysa; aldatma...

? Çiftlerin bu sorunları yaşamalarında kültürün payı ne?

İlişkiler, içinde bulunduğu kültüre görünmez halatlarla bağlıdır. Mevcut kültürümüz çift kişilikli bir yapıda. Bir uçta, ahlakı ve etiği geleneksel yargılarla şekillendiren, dayatmacı, tabusal bir kişilik. Diğer uçta, özgürleşmeyi yanlış anlamış, geçici, dijital ilişkilere hayranlık duyan yüzeysel bir kişilik... Kültürümüz ortalarda bir yerlerde yer alırsa sağlıklı bir yapı kazanacak.

? Kültürel kodlarımızdan en çok hangileri bizi yaralıyor?

Erkeklik ve kadınlığın nasıl olması gerektiğini söyleyen katı sınırlar, eski işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyor. Cinsiyet değil insan kavramı üzerinden şekillenen bir ilişki sağlıklı olabilir.

? Terapistler yıllarca uğraşılıp da çözülememiş ilişki sorunlarını nasıl çözüyor? Ne olunca ilişki iyileşmeye başlıyor?

Değersizlik duygusunu, kişisel algılamaları, özsaygı ve özgüven eksikliğini keşfedip çalışınca herkes önce kendi içinde sonra da ilişki dahilinde iyileşmeye başlıyor.

? İlişki terapisine sadece çiftler mi başvuruyor? Annesiyle, kız kardeşiyle, arkadaşıyla birlikte terapiye gelen oluyor mu?

Partner ilişkileri kişinin kendine dair yaralarını en fazla açığa çıkaran ilişki biçimi olduğu için genellikle daha baş edilemeyen bir durum olarak yaşanır ve bireyleri bize daha sıklıkla getirir. Ama bize geldiklerinde biz daima anneyle, babayla ve diğerleriyle ilişkilerini de inceleriz.

GÜLME FIRSATLARINI HİÇ KAÇIRMAM

? Terapide karşılaştığınız şaşırtıcı, zorlayıcı, gülümsetici durumlar neler?

Terapi odam çok büyük kavgalara da sahne oldu, çok büyük aşklara da... Yaşanan her durum olağan geliyor. Ancak tüm terapistlerin zorlandığı bazı durumlar var. Örneğin, bazen kişi sadece yakınlarını memnun etmek için gelir. "Sohbet etmek için geldim, bende sorun yok" diyenler de gelir. Bu bana göre "Yardıma çok ihtiyacım var" demenin başka bir şeklidir. Narsisit vakalarla çalışmak zorludur. Çünkü terapistle bir güç savaşına girerler. Seansta hep susmayı tercih edenler zorlasa da doğru bir terapi tekniğiyle tedavi süreci oluşturulabilir. "Ben normal miyim, anlamak için geldim" diyenler de var. Çok sempatik bulduğum bir sorudur. Terapist sanıldığı gibi yüzünde maskesi olan, duygusu olmayan kişi değildir. Duygularını tedavinin hizmetinde kullanan kişidir, doğru teknik budur. Ben bireylerin ve çiftlerin hayatına mizah duygusunu yerleştirmeyi de çok önemsediğim için gülme fırsatlarını hiç kaçırmam.

GERÇEK HİKAYELERİ YAZMAM, KURGUYU TERCİH EDERİM

? Bu yıl birçok dizide terapiler konu ediliyor. Bu trendi neye bağlıyorsunuz?

İnsanlar daima terapi odasında yaşananları çok merak eder. Bu kendi iç dünyalarına olan merak demektir.

? Nasıl buldunuz terapiyle ilgili sahneleri?

Türkiye'de yapılan dizileri birkaç sahne dışında izlemedim. Ama dünyadan örneklerden 'In Treatment' mükemmeldir. Kurgu yapım, belgesel olmadığı için gerçeğe yakın olmak zorunda değil. Yazdığınız terapi sahnesinin gerçekdışılığı hikayeye hizmet ediyorsa böyle kullanabilirsiniz. Ama siz terapisti ilkeli, terapiyi doğru model olarak göstermek istiyorsanız buna uygun yazmak zorundasınız.

? Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu'nun terapilerinden yola çıkarak kitaplar yazmasını, bu kitapların dizilere dönüşmesini eleştirenler var...

Gerçek hasta hikayelerini okumanın tam da aradığı şey olduğunu söyleyenler de var, hasta haklarına aykırı olduğunu düşünenler de... Ben kurgu yapmayı tercih ederim.

Kaynak: Hürriyet

Son Dakika Magazin Katı sınırlar, işlevsiz roller her iki cinsi de yaralıyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement