Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gazetecilerin neyi savunup, savunmadığı hiç önemli değil, bizi savunup savunmadıkları önemli değil, basına yönelik her saldırı, şiddet kime yönelik olursa olsun şiddetin her türlüsü lanetlenmelidir, kınanmalıdır" dedi.
Davutoğlu, Kanal 7'de katıldığı "İskele Sancak" adlı programda gündeme dair soruları yanıtladı.
Son dönemde medya kurumları ve çalışanlarına yönelik fiili saldırılarla ilgili soru üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, saldırının kim tarafından kime yapıldığının değil, ne yapıldığı önemli olduğunu söyledi.
"Muhatap kim ve yapan kim olursa olsun yapılan bir suç" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları dile getirdi:
"Gazetecilerin neyi savunup, savunmadığı hiç önemli değil, bizi savunup savunmadıkları önemli değil, basına yönelik her saldırı, şiddet kime yönelik olursa olsun şiddetin her türlüsü lanetlenmelidir, kınanmalıdır. Hukuk devleti kuralları içinde de mutlaka sorumluları yakalanıp adalete teslim edilecektir. Nitekim Ahmet Hakan olayında da teslim edildi, Murat Sancak olayında da yakalandı. Onlar da soruşturma devam ediyor. Bu ilkesel tutum varken, olayın mahiyeti araştırılırken hemen suçlama kampanyası içine girip, hükümete karşı bir suçlamaya bunu dönüştürmekte doğru değil" ifadesini kullandı
Gazetecilerin yakın koruma talebini daha önce yapmadığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Yakın koruma talebi daha önce istenmemiş, 10-15 gün önce istenmiş, hukuki prosedür tamamlanıp, bugünlerde hatta iki gün önce de 'koruma verileceğiz' yazısı gönderilmiş, bana gönderilen bilgiye göre, onlara da söyledim, 'Hemen vermeliydiniz'. Yakın koruma talebi gazetecilerden geldi mi hemen verilmeliydi ama bunun bir hukuki prosedürü var. Şimdi verdiğim talimat şu, 'Hukuki prosedürleri kısaltacaksınız, ne ise önce vereceksiniz'. Çünkü o anda bir şey olursa, bu istismar konusu oluyor. Hemen vereceksiniz, hukuki prosedür de o arada tamamlanacak, yani yazışmalar.
Bir yaklaşımda, 'Şu gazetecilere, gazetelere olursa tepki mazur görülür, şunlara olursa hemen hükümet suçlanır' denirse bu da doğru bir yaklaşım değil. Biz her halükarda bu saldırılara karşı ilkeli bir duruşumuz var, gereğini de yaptık, sorumlular yakalandı. Bütün bu gazetecilerin hepsine de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Murat Sancak, Ahmet Hakan, kim olursa olsun, bana ne kadar karşı olursa olsun bu ülkenin Başbakanı olarak onların güvenliğini temin etmek sorumluluğu bize aittir. Bir insan, basın ve fikir özgürlüğüne önem veren bir aydın olarak da kim bu özgürlüğü tehdit ederse ona karşı bana en muhalif olan kimse onun yanında yer alırım."
-"Şiddeti hiçbir şekilde mazur göremeyiz"-
"Bazı medya organlarının teröre bakış açısında problem yok mu?" sorusuna ise Davutoğlu, "Bu ilkesel bir durumdur, yani hiçbir zaman kendi ilkesel konumumu, duruşumu başkanlarının tutumlarına endekslemem" yanıtını verdi.
Davutoğlu, basına yapılan saldırının yanlış olduğunu, şiddeti hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Şiddeti hiçbir şekilde mazur göremeyiz. Bu parantezi kapattıktan sonra başka bir yanlış varsa teröre karşı tavır almayan bir basın politikası, medya varsa bunu ayrıca eleştiririz, tartışırız. Uluslararası basında gördüğümüz bazı dayanışma örnekleri bizde görünmüyor. Nitekim bunu savcının şehit edilmesinde tepki olarak da şahsen ortaya koydum. Bazı basın yayın organlarında o resmin yayınlanmasına tepki olarak koydum ve rica ettiğim halde o resmin yayınlanmasına hala içten içe ciddi bir öfke duyuyorum. Bu yanlışlıkları tartışacağız.
Öyle bir şey var ki neredeyse gri alanın kalmadığı bir halden bahsediyoruz. İnsanlar şu gri alanda konuşurlar diğer alanlarda ihtilaf etseler de burada bir fikir alışverişine girebilirler, inancı kayboluyor toplumun. Bu yanlış bir şey. Bakıyorsunuz bir yayın organı; hükümet ne derse mutlaka saptırarak karşısına geliyor. Eleştirin ama önce vakayı doğru anlayın, öyle eleştirin. Terörle mücadele bağlamındaysa bu hepimizin hayatı. Şehit edilen askerimizin veya polisimizin ailesinin veya kendisinin hangi partiye oy verdiğini biliyor muyuz? Hangi düşünce, inanca, mezhebe sahip olduğunu çoğu zaman sonradan öğreniyoruz ama hepsi, onlar bizim canımız. Burada ortak bir tavır sergileme ihtiyacı var. Bu hassasiyeti medyanın da göstermesini bekleriz ama bu hassasiyeti göstermedi diye bir başka yanlışa cevaz vermeyiz."
-"Seçmene baktığımda Kürt vatandaş, Türk vatandaş diye ayırt etmem"-
"Kürtlerden daha fazla oy alabileceğinize inanıyor musunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:
"(Bunların hepsinin sebeplerini biz biliyoruz, dolayısıyla gereğini yaparız) demedik. Herkese sorduk, bütün araştırmaları yaptık. Liste dışı kalan arkadaşların hataları var sonucu çıkmaz bundan ama doğru yerde herkesin değerlendirilmesi gerektiği bağlamında da bazı adımlar attık. Ayrıca huzur ve demokrasi operasyonu da dahil olmak üzere başka adımlar da atıldı. Ben seçmene baktığımda Kürt vatandaş, Türk vatandaş diye ayırt etmem. Böyle bir ayrımla bakıp da 'Kürt vatandaşlardan ne aldık, şunlardan ne aldık' demeye başladığınızda siz özne, onlar nesne olmaya başlıyor. Dolayısıyla bu anlamda doğu ve güneydoğu bölgelerindeki oy dağılımı açısında söylüyorsanız, inşallah çok daha iyi bir sonuç çıkacağına ben inanıyorum ama dediğim gibi biz vatandaşımızın her birinin kalbine sesleniriz. Bugün ben seçim beyannamesini hazırladığımız arkadaşlara baktığımızda kimisi Kürt'tü, kimisi doğulu, kimisi batılı Türk'tü. Herkes aynı heyecan ile aşkla orada çalışıyor. Onun için öyle bir farka bakmayız."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Başbakan Davutoğlu: (7) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?