Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Suç işleyen avukat, savcı veya gazeteci de olabilir. Onun mesleğinin önemi yok, işlediği suçun önemi var. Adam hırsızlık yapmış, terör örgütü üyeliği yapmış, kriminal işlere karışmış, ondan dolayı cezaevinde yatıyor. Bugün gazetelere açın bakın. Kaç tanesi hükümet düşmanlığı üzerinden bir psikolojik harekatın parçası. Hükümeti devirmeye dönük bir algı savaşı veriyorlar. Böyle bir gazetecilik olmaz" dedi.
Akdoğan, Beyaz TV kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İktidara geldikleri günden bu yana Türkiye'de istihdam ve ihracat artsın diye yüzlerce ülkeye gittiklerini belirten Akdoğan, bu çalışmalarla Türkiye'nin prestijinin de arttığını söyledi.
Akdoğan, 12 yılda edinilen kazanımların bir hamleyle yerle bir olabileceğini kaydederek, "Burada bütün bu kazanımların korunması önemli. İktidar olduğumuz 12 yılda 30 yıllık iş yaptık, birisi gelir 1 ayda hepsini yıkar, yağmalar. Yıllardır bekliyorlar 'nasıl yağmalarız' diye. Bunların popülist vaatlerini kazıyın altında ideolojik bir yapı var. 28 Şubat'ın eğitim sistemine dönmek istiyorlar, din dersini kaldırmak, imam hatiplerin orta bölümünü kapatmak istiyorlar. Biz bu hakları elde etmek için ne mücadeleler verdik" diye konuştu.
Basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin bir soru üzerine Akdoğan, cezaevinde bulanan gazeteci sayılarıyla ilgili verilen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ve o kişilerin hapishaneye gazetecilik faaliyetlerinden dolayı girmediklerini ifade etti.
-"Bunun adı gazetecilik değil"-
Akdoğan, gazetecilerin dokunulmaz olmadığını dile getirerek, "Suç işleyen avukat, savcı veya gazeteci de olabilir. Onun mesleğinin önemi yok, işlediği suçun önemi var. Adam hırsızlık yapmış, terör örgütü üyeliği yapmış, kriminal işlere karışmış, ondan dolayı cezaevinde yatıyor. Bugün gazetelere açın bakın. Kaç tanesi hükümet düşmanlığı üzerinden bir psikolojik harekatın parçası. Hükümeti devirmeye dönük bir algı savaşı veriyorlar. Böyle bir gazetecilik olmaz" değerlendirmesinde bulundu.
Medyanın demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğuna işaret eden Akdoğan, şunları kaydetti:
"Medyanın kendisi demokrasinin bir parçası değil, muhtevası. Sen o medya üzerinden neye, hangi amaca hizmet ediyorsun? Demokrasiye, hak ve özgürlüklere mi hizmet ediyorsun? Darbeci anlayışa mı hizmet ediyorsun? Bu medya değil miydi insanları, köşe yazarlarını andıçlayan, o medya değil miydi darbelere şakşakçılık yapan. Hak ve özgürlüklere mi katkıda bulunuyorsun, yoksa darbeci, çeteci anlayışa mı hizmet ediyorsun? Paralel yapı, kendi devletini teröristlere yardım eden bir ülke olarak göstermek için bir kumpas kuruyor ve bir casusluk faaliyeti yapıyor. Bazılar 'bunu seçimden bir hafta önce verelim, insanlarını burada etkileyelim' derken, birileri de bu oyunun parçası oluyor. Sonra da çıkıp 'biz gazetecilik yapıyoruz' diyorlar. Casusluk şebekesinin ideolojik ve psikolojik aygıtı olarak kullanılıyor. Bunun adı gazetecilik değil."
-"Deniz kuvvetleri tamamen çökertilmek istendi"-
Akdoğan, Türkiye'ye paralel yapı tarafından devlet mekanizmaları aracılığıyla kumpaslar kurulduğunu anlatarak, "Vatandaş kendini koruyamadı. İnsanları dinlediler, fişlediler, dosyalar oluşturdular, işadamlarına, medyaya müdahale ettiler, dosyalar, şantajlar... Bir sürü general nasıl cezaevine sokuldu? Genelkurmay Başkanlığı yapmış birisi hapse atıldı. Onlar da 'yasa var, hukuk var boynum kıldan ince' diyerek cezaevine gittiler. Bir ülkenin deniz kuvvetleri tamamen çökertilmek istendi. Yüzlerce kişi casus diye içeri atıldı. Bir yerde bu kadar casus olur mu?" yorumunu yaptı.
Canlı yayına, twitter üzerinden katılan bir seyircinin, "bunlarla aranız eskiden iyiydi. O dönemlerde iktidardaydınız neden bunlara izin verdiniz" sorusu üzerine Akdoğan, vatandaşlar arasında hiçbir zaman ayrımcılık yapmadıklarına dikkati çekti.
Devlet olarak vatandaşa hizmet götürmek için çalıştıklarını kaydeden Akdoğan, şöyle konuştu:
"Bürokrasiye alımlarda da kimseye ayrımcılık yapmadık. Ancak bunlar soruları çalmışlar, girmişler. Bunu nereden bilebilirsiniz? Askeri lisesi sınavlarından tutun üniversite sınavlarına kadar. Onları biz doldurmadık. Bu çete kendi hırsızlığıyla, kendi tezgahlarıyla bunları çaldılar ve devlete sızdılar. Biz buna tavır takındığımız için, buna geçit vermediğimiz için 17 Aralık gibi olaylar oldu. O zaman Başbakanımız Tayyip Erdoğan kaç kere dedi, 'bu dalgalar Türkiye'yi altına alır, burada bir yanlışlık var'. Neticede yargı hükümetin elinde değil ki. Yargı bağımsız hareket ediyor. Oradaki uzantılarıyla bir sürü film çevirdiler. Buna tepki gösterdiğimiz halde çevirdiler. Böyle bir 'kanka' olma durumu söz konusu değil."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?