Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Politika

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

"Türkiye, darbelerin bütün izlerini ortadan kaldırıyor ama darbenin en büyük izi anayasadır" "Her partiden üç milletvekili. Oturduk, Besmeleyi çektik, 'Haydi bakalım herkes fikrini söylesin, şu işi bir yapalım.' Bir sene geçti yok, 6 ay daha verdiler yok, ikinci seneye gidiyoruz. İkinci sene sonunda da 'Bugün hava çok güzel' maddesinde anlaşıyorlar, 'İyi sabahlar beyefendi' noktasında anlaşıyorlar ama yargıda, yürütmede, sistemde şu ana kadar anlaşamadılar" "(Kamuda başörtüsü) Bu konuda kanuni düzenleme yapmaya gerek yok. Eğer her zaman buna karşı çıktığını, laikliğin bundan zarar göreceğini, Türkiye'de irticanın hortlayacağını söyleyen ve 2008 yılında 411 milletvekilinin el kaldırmasıyla yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettiren CHP artık o eski günleri geride bırakmış, 'Niye olmasın' noktasına gelmişse inanın bir kanuni düzenleme yapmaya bile gerek yok" "(Kavakçı'nın milletvekilliğinin düşürülmesi) Şimdi o gün 'Dışarı, dışarı, dışarı...' diye bağıranların hepsi dışarıda kaldı, o ayrı bir şey. Yüzde 22,5'ten yüzde 1,5'e düştü parti, o ayrı bir şey ama o zihniyet bugün az da olsa devam ediyor"

25.09.2013 15:18

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, " Türkiye, darbelerin bütün izlerini ortadan kaldırıyor ama darbenin en büyük izi anayasadır" dedi.

Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, AK Parti'deki "en fazla üç dönem milletvekilliği yapma" kuralına ilişkin sorusunu yanıtladı.

"Üç dönem kuralı devam ediyor. Değiştirmek niyetinde de değiliz" ifadesini kullanan Arınç, bunu çok doğru bulduğunu söyledi. Bunun sonuçlarını severek beklediğini ve memnun olduğunu vurgulayan Arınç, parti içi demokrasi ve dinamiklerin harekete geçirilmesi bakımından kuralı önemsediğini anlattı.

Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Arınç, şöyle devam etti:

"Allah gecinden versin, ölmedik candan ümit kesilmez. AK Parti'den üç temsilci, komisyonda yeni anayasa yapmak için büyük bir gayretle çalıştı. CHP'nin üç temsilcisi kendi aralarında kavga etti. MHP'nin 'kırmızı'ları çok. BDP'nin de kendine göre bazı talepleri var. AK Parti olarak yeni anayasanın hazırlanması için parlamentoda 326 milletvekilimiz bulunmasına karşı, 'Yeter ki bu anayasa olsun' diye komisyona eşit aday verdik. Her partiden üç milletvekili. Oturduk, Besmeleyi çektik, 'Haydi bakalım herkes fikrini söylesin, şu işi bir yapalım.' Bir sene geçti yok, 6 ay daha verdiler yok, ikinci seneye gidiyoruz. İkinci sene sonunda da 'Bugün hava çok güzel' maddesinde anlaşıyorlar, 'İyi sabahlar beyefendi' noktasında anlaşıyorlar ama yargıda, yürütmede, sistemde şu ana kadar anlaşamadılar.

Bundan sonra ne olur? Ümitle bekleyelim ama bizim bu dönemin sonunda halkımıza söyleyeceğimiz şu sözü de unutmasınlar; 'Ey millet. Biz yeni, demokratik, sivil bir anayasa yapmak istedik. Çünkü Türkiye, darbelerin bütün izlerini ortadan kaldırıyor ama darbenin en büyük izi anayasadır. Anayasayı artık kaldırmak gerektiğine biz inandık. İki sene, üç sene bu insanlarla masada oturduk, sabırla bekledik, bunlar anlaşmadılar. Sana bunları şikayet ediyorum. Eğer sen sivil bir anayasa istiyorsan bana o kadar çok oy ver ki ben kendi milletvekillerimle bu anayasayı yapayım ey millet.' Söyleyecek tek sözümüz bu. Milletimiz bizi samimi bulur, bu sözlerimize değer verirse gerekeni yaparız. Yok, 'Ben yeni anayasa falan istemiyorum kardeşim, vermiyorum' derse onun da başımızın üstünde yeri var. Yapacağımız tek şey bu. Geri kalanını onlar düşünsün."

"Bu gariplikleri ortadan kaldıracak bir düzenleme yapacağız"

Arınç, başka bir gazetecinin, kamuda başörtüsü sorunu hakkındaki sorusu üzerine, CHP'nin, başörtüsüyle ilgili kamuda bir serbestliğin olduğunu bildiğini ancak bunu bilmezden geldiğini söyledi.

Başörtüsü yasağıyla ilgili gelinen noktadan memnun olduklarını vurgulayan Arınç, hiçbir anayasa normunda, yani anayasanın hiçbir yerinde yorum yoluyla bile başörtüsünün yasak olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığını kaydetti.

Arınç, 1983 ve daha önceki yıllarda çıkarılan bazı yönetmeliklerde, "Başörtüsü yasaktır. Özellikle kamuda çalışanlar açısından. Yani kadınlar başı açık olacak şekilde görev yaparlar" hükmü bulunduğunu anlattı.

Hiçbir yönetmeliğin, kanun hükmüne aykırı olamayacağına dikkati çeken Arınç, "80 darbesinden sonra, 83'te sanırım, Ulusu hükümeti döneminde kamuda kılık kıyafetle ilgili bir düzenleme yapılmış. Bu sadece başı açık olmakla örtmekle de ilgili değil, erkeklerin bıyığını nasıl keseceğinden kılık kıyafetine, kadınların ne giyeceğine varıncaya kadar ayrıntılı olarak bir kılık kıyafet yönetmeliği yapılmış" diye konuştu.

Arınç, "inkılap kanunları" ismiyle şapka ile ilgili bir kanun bulunduğu ve bunların pek çoğunun anayasada korunduğunu dile getirerek, paşa dahil olmak üzere dedelik, şeyhlik, ağalık, efendilik gibi tabirlerin kullanılmasını yasaklayan yasaların da yürürlükte olduğunu belirtiti.

Bunların kanunda olmasına rağmen fiilen uygulanmadığını bildiren Arınç, şunları kaydetti:

"Özellikle kamuda çalışan memurların başının mutlaka şapkayla örtülü olması lazım. Mesela 80'li yıllarda birkaç arkadaşımla beraber başımıza silindir şapka takarak bu kanunda yazılı olan hususları protesto etmiştik. 'Madem ki mecbur giymemiz lazım, siz niye giymiyorsunuz?' diye birilerine çıkışmıştık. Bu gariplikleri ortadan kaldıracak bir düzenleme yapacağız. Bazı şeyler, mesela üniversitede kılık kıyafet serbestliğinin, kanunun dışında çözülmesi lazım. Yani bu bir anlayıştır, bir uzlaşmadır. Çok şükür bugün geldiğimiz noktada, buna en çok şiddet gösteren CHP de üniversitelerde artık kılık kıyafete karışılmaması gerektiğini söylemiştir."

"CHP net olarak tavrını açıklarsa..."

Bülent Arınç, son günlerde, kamuda başörtüsünün serbest olup olmamasının tartışıldığını anımsattı.

Tartışmanın, parlamentoya başörtülü girilip girilmemesini de kapsadığını vurgulayan Arınç, şöyle dedi:

"Bu konuda kanuni düzenleme yapmaya gerek yok. Eğer her zaman buna karşı çıktığını, laikliğin bundan zarar göreceğini, Türkiye'de irticanın hortlayacağını söyleyen ve 2008 yılında 411 milletvekilinin el kaldırmasıyla yapılan anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettiren CHP artık o eski günleri geride bırakmış, 'Niye olmasın' noktasına gelmişse inanın bir kanuni düzenleme yapmaya bile gerek yok. Çünkü bu konuda MHP'nin, BDP'nin kılık kıyafetle ilgili hiçbir yasaklama istemediğini biliyoruz. CHP'den bazı milletvekillerinin sözlerine bakarsak, diyelim ki Atilla Kart, 'Olabilir' demiştir. Hemen arkasından Engin Altay, 'Kesinlikle olmaz, o kendi düşüncesidir' demiştir. Parti sözcüsü sıfatı önemlidir bizde, Hüseyin Çelik'in karşılığı Haluk Koç çıkmıştır, 'Böyle saçma bir düşünce olmaz. Laiklik bundan yara alır. Kamuda başörtüsü serbest olmamalıdır' demiştir. 'Bunların düşünceleri çok önemli değil, peki Genel Başkanları ne düşünüyor?' dediğiniz zaman onun topu taca atmak gibi bir adeti var. Yani ana konuya karşıdan girmeden ve konu üzerinde çok açık, net fikrini söylemeden başka şeylerle meramını anlatmaya çalışıyor. 'Biz kimsenin kılık kıyafetine karışmayız' diyor mesela bir cümlesi. Siz buradan seviniyorsunuz. Arkasından da ekliyor, 'Bazı kurumların kendi kuralları vardır, ona da uymak gerekir' diyor. Yani bu şudur; 'İki arada bir derede.' CHP net olarak tavrını açıklarsa ve bu, 'Evet bu olabilir, özgürlükler bu alanda da sağlanmalıdır' denirse eminim ki önümüzdeki düzenlemeler sadece belki de yönetmelik üzerinde yapılacak ama konsensüsle artık bu konular tartışma konusu olmaktan çıkacaktır."

"Kıyafet serbestliğini biz getirmiş olacağız inşallah"

Arınç, 1999 yılında, Merve Kavakçı'nın adaylığına, milletvekili seçilmesine, mazbatasını almasına itiraz edilmediğini ancak parlamentoya gelip sırasına oturduğunda "Dışarı, dışarı, dışarı..." diye protestoların başladığını söyledi.

Kürsüye gelen merhum Bülent Ecevit'in, "Bu kadına haddini bildirin" dediğini hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:

"Demirel, cumhurbaşkanı idi. 'Bu bir provokasyondur, bu kadın tehlikelidir' dedi. Vatandaşlıktan attılar ve milletvekilliğinden mahrum ettiler. Şimdi o gün 'Dışarı, dışarı, dışarı...' diye bağıranların hepsi dışarıda kaldı, o ayrı bir şey. Yüzde 22,5'ten yüzde 1,5'e düştü parti, o ayrı bir şey ama o zihniyet bugün az da olsa devam ediyor. Yani o kara tablo o gün parlamentoda yaşanmamış olsaydı bugün bunları konuşmuyor olacaktık. 'Başörtüsü' denir denmez hemen Anayasa Mahkemesine giden, hemen irtica tehlikesini ortaya koyan, hemen laikliği ortaya atan bir CHP, artık yeni bir CHP ise ve özgürlükler noktasında bunları sorun yapmayacak bir parti ise Genel Başkanının ağzından iki cümlelik bir şeyi duymak mümkün olabilir. Öyle olursa kamuoyunda siyasi partiler bu noktada tavırlarını ortaya koymuş olarak büyük bir rahatlama sezinlenebilir. Biz bu yasaklamaları yönetmelik ve yönergelerle ortaya koyanların, bu yönetmelik ve yönergelerini büyük ölçüde ortadan kaldıracağız. Yani herkesin, genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla, böyle bir kelime kullanılır mı bilmiyorum ama kıyafet serbestliğini biz getirmiş olacağız inşallah. Bunu diğer siyasi partilerin de desteklemesi halinde Türkiye'de kavgasız, bir barış ortamı meydana gelebilir."

Bir gazetecinin, Bingöl M Tipi Cezaevi'nden 18 mahkumun kaçtığına ilişkin haberler bulunduğu yönündeki soruyu ise Arınç, "Bilgim yok. Hakikaten bilgim yok" diyerek yanıtsız bıraktı.

- Bursa

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement