Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın, HSYK ile ilgili kanun teklifinin anlaşmazlıkları alevlendirmesi üzerine devreye girmesi, gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Meclis'te düzenlediği partisinin grup toplantısında yapıldığı konuşmada, Türkiye'nin çok ağır bir gündemin içinde adeta işkence gördüğünü vurgulayarak, "Milletimiz iktidarın neden olduğu gerilim ve cepheleşmelerden dolayı eziyet ve çile çekmektedir. Çatık kaşlar, asık suratlar, öfkeli diller, nefrete teslim zihinler huzurumuzu budamaktadır" ifadesini kullandı.
İktidar eline aldığı savaş baltalarını şuursuzca salladığını ifade eden Bahçeli, "Dünkü dostlarıyla düşman saflara ayrılıp tüm cephelerde saldırıya geçerken vatandaşlarımız maalesef ekonomik sıkıntıları göğüslemek zorunda kalmaktadır. Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz hafta Singapur'daki Botanik Parkı'nda, orkideler içinde keyif sürüp, beğendiği çiçeklere isim babalığı yaparken milletimiz ekonomik açmazların içinde bocalamayı sürdürmüştür. Mevkidaşlarıyla 'kazan-kazan'da mutabık kaldığını söyleyen bu zihniyet, sıra Türk milletine gelince insafsızca 'kaybet-kaybet'de karar kılmıştır" diye konuştu.
Türkiye'nin ekonomik tablosunun umut verici olmadığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bir yanda devleti fiili ve hukuki iki iktidar bloğuna kasten, bilerek ve isteyerek bölen hükümet, diğer yanda milletimizin ekonomik sorunlarını bastırmakla, ötelemekle ve kapatmakla vakit geçirmektedir. Başbakan ve yandaşlarına oldukça güzel, oldukça ucuz, oldukça konforlu olan hayat şartları, milyonlarca insanımıza pahalıdır, acımasızdır ve zalimdir. İğneden ipliğe yapılan zamlar, adaletsiz vergi artışları vatandaşlarımızı kara kara düşündürmekte ve kahretmektedir.
Ekonomik yıkım her haneye nüfuz etmektedir. Ekonomik infial her kardeşimizi az ya da çok etkilemektedir. Enflasyon fren tutmamaktadır. Hayat pahalılığı sınır tanımamaktadır."
"Türkiye'de yaşanan hukuk cinayetleri, hükümet bunalımı ve sistem krizi Türkiye ekonomisine ilave sorunlar getirmektedir" diyen Bahçeli, ülkeye akan portföy veya doğrudan yatırımların hukuk alanındaki travmalardan dolayı tedirgin ve panik halinde olduğunu iddia ederek şunları söyledi:
"Dış muslukların kesilmesi hiç şüpheniz olmasın ki, cari denge açığını, yani döviz gelirleriyle giderleri arasındaki negatif farkı daha da büyütebilecektir. Şu hatırlatmayı yapmak isterim ki, son 11 yılda birikimli olarak toplamda 384 milyar dolarlık cari açık verdiğimiz ortadadır. Yani yabancıların tasarrufuyla ekonominin çarkı dönmüş, el parasıyla, el kesesiyle tüketim eğilimi hormonlu olarak canlı tutulmuştur."
İktidarın yoksullarımızdan esirgediğini para babalarına ikram ettiğini iddia eden Bahçeli, "Öksüzün nafakasını ayakkabı kutularına saklamış, emeklimizin paralarını, asgari ücretle geçinen milyonların ekmeğini ona buna yem etmiştir. Türk milleti bu zalim iktidarın hesabını sandıkta görecektir. Milli irade haramilerin saltanatını sandıkta bitirecektir.
Hırsızlığın hükümranlığı, yağmanın egemenliği, soyguncunun düzeni yakında son bulacak, yakında küllenecektir. Milliyetçi Hareket Partisi milletimize kaşıkla verip kepçeyle alan, vatan evlatlarının hakkını bakan evlatlarına peşkeş çeken, bacanaklardan yolsuzluk bacası inşa edenlerin kulağından tuttuğu gibi doğru Yüce Divan'a gönderecektir. Biz bu tarihi hesaplaşmaya hazırız. Bu karanlık devri kapatmak için inançlı ve azimliyiz. Haksızlığın, hukuksuzluğun ve rüşvet eşkıyalığının hakkından ve üstesinden gelmek için sabırsız ve son derece de heyecanlıyız" şeklinde konuştu.
Bahçeli, Türkiye'nin toplumsal dokusu yara aldığını, milli bünye hasar gördüğünü öne sürerek şöyle devam etti:
"Devletin ana omurgası çatırdamaktadır. Ülkemizin şu günkü ortamında hukuk devleti ilkesi tahrip edilmektedir. İktidar, rüşvet ve yolsuzluk iddialarını örtbas etmek için 12 Eylül referandumundaki tutum ve beyanlarından tamamen sapmıştır. Bu kadar kısa süre içinde AKP'nin geri dönüş yapması, anayasal kurum olan HSYK'yı siyasi gayelerle yürütmenin emrine almak için düğmeye basması millet iradesini tanımayan otoriter mizacının bir sonucudur.
Başbakan Erdoğan, HSYK'nın, 'Adli Kolluk Yönetmeliği'nin korsan değişikliğine gösterdiği direnç ve tepki nedeniyle hedef haline getirmiştir. 12 Eylül 2010 öncesinde ne demişse şimdi çiğnemiştir. Referandum sürecindeki tüm sözleri yalan çıkmıştır. Başbakan Erdoğan 12 Eylül referandumuna 'evet' diyen herkesi kandırmış, yüz üstü bırakmıştır."
"CUMHURBAŞKANI'NIN DEVREYE GİRMESİ OLUMLU BİR ADIM"
Bahçeli, HSYK'nın yapısının değiştirilerek Adalet Bakanlığı'na bağlı bir genel müdürlük haline getirilmek istendiğini iddia ederek, "Hakim ve savcılar hükümetin emrine sokulmak istenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın HSYK ile ilgili kanun teklifinin sorun yaratması, anlaşmazlıkları alevlendirmesi üzerine devreye girmesi gecikmiş olsa da olumlu bir adımdır.
Sayın Gül, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin Genel Başkanlarını Çankaya'ya davet ederek bir çıkış yolu aramaya koyulmuştur. Öncelikle bu temasların sonuç vermesini, TBMM'nde uzlaşma ve sağduyunun hakim olmasının içtenlikle temenni ediyorum. Biz parti olarak HSYK'la ilgili düzenlemeye bakışımızı ayrıntılarıyla ifade ettik. 12 Eylül referandumundaki çizgimizi koruduğumuzu, bu çerçevede dünkü görüşlerimizde herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladık. AKP hükümetinin HSYK konusundaki ısrarından vazgeçmesini, Sayın Gül'den bu konuya samimi bir şekilde müdahil olmasını istedik. Hukuka saygı duyulmasını, 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın engellenmemesini kararlı bir şekilde teklif ettik. Başbakan Erdoğan'ın tutumundan rahatsız olduğumuzu kendilerine söyleme gereği duyduk" şeklinde konuştu.
Bahçeli, AK Parti hükümetinin HSYK'yla ilgili kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olup hakim ve savcı güvencesini ortadan kaldırdığını vurgulayarak, "Geçtiğimiz günlerde, alelacele hazırlanan HSYK ile ilgili 52 maddelik kanun teklifi TBMM'ye sevk edilmiş ve Adalet Komisyonu'nda görüşülmeye başlanmıştır. Bu ara rejim taktiği, darbe dönemlerinden kalma alışkanlık, anti demokratik yönetimlere has tutum AKP'ye yön vermiştir. Adalet Bakanı yargının tepesinde tek bilen, tek seçen ve tek belirleyen olacak, Başbakan'ın Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak görev yapacaktır. İstenen budur. Devlet şerik kabul etmez diyen Adalet Bakanı unutmasın ki, hukuk da asla şekaveti ve şerirliği kabullenmeyecektir. İktidar hukuku linç etmektedir. Hakim ve savcılar yargısız infaza uğramaktadır. HSYK'yı emrine almaya çalışan AKP hükümeti büyük bir yanlışın içindedir. İktidar rotayı şaşırmış, müsabaka esnasında kural değişikliğine soyunmuştur" diye konuştu.
"DEVLET ORGANLARI BİRBİRİNE GİRDİ"
Bahçeli, TBMM Adalet Komisyonu'nda yaşanan kavgalarla ilgili ise görüşlerini şöyle açıkladı:
"Yaşanan ilkellikleri, havada uçuşan tekmeleri, silah gibi kullanılan pet şişelerini ve füze gibi fırlatılan tableti milletimiz öfkelenerek izlemiştir. Olan biten tüm çirkin manzaralar milletimiz adına utanç vericidir. Görülen gerçek şudur: Devlet organları birbirine girmiştir."
Ülkenin iç ve dış zeminde belirsizliğe doğru kaydığını söyleyen Bahçeli, " Suriye'nin kuzeyinde PYD provokasyonu, sınırlarımızın bitişiğindeki terör örgütlerinin güç mücadelesi, İŞİD'in kan ve ölüm saçması milli güvenliğimizi tehdit etmektedir. Dünya'nın gözü bölgemizdedir. 2'nci Cenevre Konferansı öncesi bölgesel denklem yeniden kurulmakta ve kartlar yeniden dağıtılmaktadır. Fakat AKP, illegal örgütlerin çekim alanından çıkamadığından dolayı terör unsurlarını destekleyen bir pozisyonda değerlendirilmektedir. AKP hükümeti Türkiye'yi haydut devlet statüsüne sokmak için sanki özel çaba harcamaktadır. Sınır kapımızda yaşanan tır vakası Türkiye'yi dünya aleme rezil etmiştir. Eğer Türkmenlere yardım götürüldüğü iddiaları doğru ise hükümet bunu dahi eline yüzüne bulaştırmış, acizliğinden bunu bile paralel unsurların üzerine yıkmıştır. Yok eğer, sınırlarımızdaki terör örgütlerine yardım ve yataklık yapılıyorsa bunun adı gerçekten de ihanettir" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin bugünkü konusunun her şeyden önce rüşvet ve yolsuzluk iddialarının aydınlatılması olması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdüdü:
"Ayrıca devlet içinde yuvalandığı söylenen paralel yapı veya örgütle mücadele savsaklanmamalıdır. Başbakan bu örgüte şimdiye kadar ne yapmıştır? Arka arkaya görevden aldığı bürokratlar bu örgütün mensupları mıdır? 16 Aralık'ta fark edilemeyen bu örgüt veya çete, bir gün sonra yani 17 Aralık'ta nasıl gün yüzüne çıkmıştır? Hükümet çetelerle ittifak yaparak devlet mi yönetmiştir? Dost-modern darbe yapanların ayrıntılı bilgi ve belgesi ne zaman kamuoyuna çıkarılacaktır? Başbakan'ın elinde kimin nerede görev aldığıyla ilgili önceden hazırlanan bir liste mi vardır? Başbakan kamu görevlilerini fişlemiş ve takibe mi almıştır?" - ANKARA
Son Dakika › Politika › MHP Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?