TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Terör bir insanlık suçu ve uluslararası boyutları olan suçlardır. Hiçbir terör örgütü dış destek olmadan bir hafta yaşayamaz. Bir defa daha uluslararası topluma, terör konusunda işbirliği çağrısında bulunuyoruz" dedi.
Çiçek, Meclis'te yaptığı açıklamada, İstanbul'da herkesin yüreğini yakan bir vahşet, cinayet, şenaat olayını yaşandığını ve bunu nefretle kınadığını kaydetti.
"Allah şehit savcımıza ve bütün şehitlerimize rahmet eylesin" diyen Çiçek, şunları söyledi:
"Türkiye 30 yılı aşkın bir zamandan beri terörün her türlüsünden acı çekmiş, büyük ıstıraplar duymuş, büyük imkanlarını ve 40 binden fazla insanını da kaybetmiş bir ülke. Terörün her türlüsünden bu kadar acı çeken bir başka ülkede yok. Her ilden her bölgeden meslekten insanımızı kaybettik. Cereyan eden her terör olayı, işlenen her vahşet, cinayet, netice itibariyle bizim insanımızın yüreğinde derin acılar bıraktı. Bugün de bu acıyı yaşıyoruz. İnşallah bu yaşadığımız son acı olsun, bunu temenni ediyoruz. Türkiye, terörün hedefi olan bir ülke. Bugün aynı zamanda İnönü Zaferinin de yıldönümü. Düzenli ordularla varlığımıza son veremeyen dış güçlerin 30 yıldan beri başvurdukları yöntem terör olayları ve terör örgütleri. Milletimizin birliğini, dirliğini bozmak, gelişmemizi engellemek ve bu coğrafyada zayıf bir ülke olarak yaşamamızı temin etmek için en uygun buldukları enstrüman terör örgütleri."
Terörün insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve uluslararası boyutları bulunduğunu ifade eden Çiçek, "Sadece dün öldürmüş olan iki kişinin ortaya koyduğu bir eylem değil, bunu öylesine daraltarak, küçülterek değerlendirmeye çalışırsak bütün boyutlarıyla terör olgusunu anlamamış oluruz. Hiçbir terör örgütü bir destek olmadan bir haftadan fazla yaşayamaz. Türkiye'deki terör örgütlerinin dış bağlantılar kesinlikle vardır. Zaten liderleri hangi ülkelerde ölüyor biliyorsun, neden iade edilmedi biliyorsunuz. Milletimize değil onlara hizmet ediyorlar, onların taşeronları. Hangi ülkelerden geldikleri bellidir. Bunların takibi yapılıyor ama bütün bunlara rağmen yeterli işbirliğinin olmadığı bir olayı konuşmuş oluyoruz. 'Neden bu örgütlerin kökü kazınamıyor?' diyorsanız büyük bir dış destek ve himaye gördükleri, başka ülkelerde eğitilip Türkiye'ye yönlendirildikleri içindir. İşbirliği yok bunu bilmemiz lazım. Bunları başkalarını suçlamak için söylemiyorum 'koskoca bir ülke, bu kadar güvenlik güçleri var, neden bu iş sonlanmıyor da bu acıları yaşıyoruz' diyorsanız, Türkiye bir örgütle değil birçok örgütle ve onların arkasındaki güçlerle mücadele ediyor" diye konuştu.
Terörün dini, imanı, ahlakı olmadığını belirten Çiçek, "Dolayısıyla terör terördür, bunun önüne ve arkasına meşrulaştırmak için cümle koymaya gerek yoktur. Kim tarafından kim için hangi gerekçeyle işlenirse işlensin, tüm insanlığın bu asrın vebası ve belasına karşı ortak bir tavır sergilemediği takdirde, bu bela, aymazlık yapan ülkeleri de toplumları da vuruyor ve vuracaktır. Bu asrın belasına karşı uluslararası bir işbirliği olmadığı takdirde hiçbir ülkenin yüzde yüz korunması olmaz. Nitekim yaşanan olaylar bu söylediklerimizi teyit eder niteliktedir. Bu üzücü olay sebebiyle bir defa daha uluslararası topluma işbirliği çağrısında bulunuyoruz. Altına imza koyduğumuz terörle mücadele sözleşmesinin gereği olarak ya teröristler yargılanmalı, ya da ilgili ülkeye iade edilmelidir" dedi.
-"Terör örgütleri arasında ayrım yapılıyor"-
Dünyanın birçok ülkesinde terör örgütlerinin eylem koymaya devam ettiğini belirten Çiçek, "Bir taraftan teröre destek çıkarken öbür taraftan siyasi söylem olarak teröre karşıyız derken bir başka aymazlık daha yapılıyor. O da terör örgütleri arasında derecelendirmedir. Bu çok büyük yanlıştır" görüşünü dile getirdi.
Terör örgütlerini belli dönemlerde ve belli olaylar sebebiyle "bize yardımcı oluyor" düşüncesiyle meşrulaştırma çabalarının olduğunu dile getiren Çiçek, "Terör örgütleri arasında ayrım yapılıyor. Terör örgütü Fransa'da eylem koyduğu zaman hepimiz ayağa kalkıyoruz, doğrudur ama Boko Haram iki binden fazla çocuk, genç, kadın katlettiği zaman aynı toplumu, topluluğu, bir safta yürüyüşte görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Dün terör örgütü olarak kabul edilenlerin, şimdi bir başka terör örgütü ile mücadele ediyor diye meşrulaştırmaya çalışıldığına dikkati çeken Çiçek, "Bu asrın belasından kurtulmak için uluslararası işbirliğine kesinlikle ihtiyaç var. Bu olmadığı takdirde o zaman terörle mücadele ilgili ülkenin, neticede bizim çabamıza, gayretimize kalıyor" diye konuştu.
"Doğrusunu isterseniz biz dostlarımızı yeteri kadar ilgi, destek görmedik" diyen Çiçek, "Gördüğümüz en büyük destek üzücü olaylardan sonra hemencecik gelen taziye mesajlarıdır. Taziye mesajlarında edenler tedbir söz konusu olduğunda yıllarca yargılamaları sürmüştür bazı davaların, tam karar verileceği zaman ellerinden nasıl kaçırıldığını biliyoruz. Türkiye'ye iade edilmesi gerekenlerin nasıl birden kaybolup sonra bir başka ülkede benim diplomatik pasaportla bu kadar rahat giriş çıkış yapamayacağım ülkelerde, iadesi söz konusu olan terör örgütü mensuplarının nasıl kolaylıkla oralara girip çıktığını da biz biliyoruz" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 30 yıldan bu yana terör eylemleri dolayısıyla birliğine ve dirliğine yönelik tuzaklara düşmediğini anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
"Her defasında verdiğimiz şehitler bizi birbirimize daha fazla yaklaştırdı, kardeşliğimizi daha fazla derinleştirdi, bugün de böyle olmalıdır. Çünkü terörle mücadelenin birinci yolu bu oyunlara alet olmamak bu tuzaklara düşmemek, birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi tesis etmektir. Bugüne kadar istenilen sonuç istedikleri boyutta elde edilemediyse bunda milletimizin fedakarlığı, sağduyusu önemlidir, ikincisi de devletimizin ve güvenlik birimlerimizin bu yönde yaptığı çaba, gayret, hakikaten teşekkürle şükranla ifade edilecek bir mücadeledir.
Bu yaşadığımız son olayın yargıya yönelik olması ayrıca düşündürücüdür. Türk yargısı bu acıyla ilk defa karşılaşıyor değil. Türk yargısı her defasında bunun üstesinden geldi. Şimdi bize düşen acılarımızı içimize gömerek, kardeşliğimizi, birliğimizi muhafaza ederek, birbirimizle dayanışma içerisinde teröre karşı ortak tavrımızı sürmeliyiz.
İkincisi Türkiye'nin bir terör sorunu var. Dün vardı bugün de var. Bu ülke coğrafya maalesef teröre açık bir coğrafya, yanıbaşımızda cereyan eden olaylar değerlendirdiğimizde bu sözümün haklılığını ortaya çıkacaktır. Bize düşen hukukun içinde kalarak, hukuku egemen kılarak ve hukuk devletinin kuralları içerisinde bu sorunların üstesinden gelmektir. İnanıyorum ki kaybettiğimiz insan Türk yargısının çok değerli bir mensubuydu. İçimizden biri, bizden biri, değerli bir arkadaşımızdı. Yargının büyük bir üzüntü içinde olduğunu biliyoruz ama yargımız, devlete, millete, hukuka olan bağlılığını göstererek mücadelesini hukuk çerçevesinde sürdürecektir. Türkiye'nin ihtiyacı da budur."
-"Hiçbir zaman unutmayacağı bir fotoğraf"-
Çiçek, "İstihbarat ve güvenlik zaafiyeti var mı?" sorusu üzerine, "Hepimizin yüreği yanıyor. Yazdıklarınıza, söylediklerinize dikkat edilmesi gerekir. Üzüntümüzü ifade ettik ama ateş düştüğü yeri yakıyor. İnsanların hafızasında öncelikle ailesinin hafızasında kafasına tabanca dayanmış bir savcı fotoğrafı. Ailesinin ve çocuklarının hiçbir zaman unutmayacağı bir fotoğraf" dedi.
Olayı bütün sonuçları itibariyle yargının aydınlatacağını kaydeden Çiçek, "Güvenlik birimleri, yargı, bu olayın araştırmasını yapacak ve çıkarılması gereken dersler varsa çıkaracaktır. Güvenlik eksikliği varsa bunu dikkate alacaktır" diye konuştu.
Bu tür olaylardan sonra hemen bir düzenleme ihtiyacının gündeme geldiğini belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ihtiyaç var mıdır, olabilir ama bizim esas sıkıntımız çıkardığımız yasaları bir şekliyle uygulayamamaktan kaynaklanıyor. Herkesin tabi olduğu kurallara bir kısım sıfatları, konumları olanlar da uyuverse belki bir kısım sıkıntıları yaşamayacağız. Uzağa gitmeye gerek yok, TBMM'de, kurallar, yönetmelikler belli, buraya giren herkes aranacaktır ama yeteri kadar arayabiliyor muyuz? Herkesin sıfatı öne çıkıyor, arkasındakiler ya yeteri kadar aranmıyor ya da lüzumsuz tartışmalarla burada zaman kaybediyoruz.
Kim olursak olalım, Meclis Başkanı, milletvekili, bakan, avukat, kurallar neyi gerektiriyorsa öncelikle bizim uymamız lazım. X-ray cihazından geçmek gerekiyorsa hepimiz geçelim. Sıfatımız niye buradan geçmeye engel teşkil etsin ki? Burada geçersek sıfatımız mı X-ray cihazına katılacak, bir yerimiz mi eksilecek? Ancak maalesef kuralları uygulamaya geldiğinde 'ben filancayım, ben potansiyel suçlu muyum?' Hayır arkadaş, hepimizi yurt dışına gidip geliyoruz. En son geldiğim ülkede, hiç ayrım yok. Bunu bir gurur, kibir meselesi yapmaya gerek yok. Neden bir Meclis Başkanı X-ray cihazından geçmeyi gurur, kibir meselesi yapsın, 'benim ülkemde bu yok' desin. Orada da geçelim, burada da geçelim. Avukatsak, hakimsek, savcıysak, milletvekiliysek lütfen kimliğimizi gösterelim. Seni potansiyel suçlu kabul etmiyoruz ama senin alnında da filanca olduğun yazılı değil. Benimle on dakika münakaşa yapacağına kimliğini göstermek 30 saniye sürer. Bu keyfiliklerimizden ve alışkanlıklarımızdan vazgeçelim.
Ne zaman burada bir olay olur 'Meclis'te güvenlik zaafı var...' Vallahi güvenlik zaafı yok zihniyet zaafımız var. Bu açığı kapatmamız lazım. Kimsenin sıfatı, kuralların istisnası haline gelmemelidir.
Meclis'te terörü lanetleme adına özel bir oturumun gündeme gelip gelmeyeceği sorusu üzerine Çiçek, "Gelebilir. Partilerden açıklamalar ortaya konuldu, ifade edildi ama ihtiyaç varsa oturum yapılabilir, ihtiyaçsa bunu gruplarımız takdir eder" dedi.
"Operasyon böyle sonuçlanmalı mıydı?" sorusuna Çiçek, "Onu ben bilemem. Bu olayın ayrıntıları delil olarak mevcut. Polisin elinde önemli dokümanların olduğunu düşünüyorum. Bu, uzmanların yapacağı değerlendirme" karşılığını verdi.
Son Dakika › Politika › TBMM Başkanı Çiçek Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?